
Cilt Bakımında Yapılan 5 Büyük Hata – Bunları YAPMAYIN!
Lekeler için En Doğru Bakım Rutini Nasıl Oluşturulur?

Cilt Lekeleri
Cilt İçin Zararlı Yiyecekler
Saç Derisi Kaşıntısının Nedenleri
Kaşıntıya Ne İyi Gelir?
Kış Aylarında Cilt Bakımı Nasıl Olmalıdır
Sivilce Nasıl Geçer? Sivilce İzlerine Ne İyi Gelir?
TIRNAK HASTALIKLARI
Seboreik keratoz
Aktinik keratoz
SIK GÖRÜLEN DERİ HASTALIKLARI
Yaz aylarında sık görülen deri hastalıkları ve tedavi yöntemleri
Sağlıklı Bir Cilt için Tüketmeniz Gereken 18 Besin
10 Adımda Cilt Sağlığı


Cilde rengini veren hücrelerde görülen düzensizlik sonucu ciltte lekeler ortaya çıkabilir. Cilt lekelerinin birçoğu uzun süre güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmaya bağlı olarak oluşur. Ancak, genetik yatkınlık, yanlış kozmetik ürün kullanımı, bazı ilaçlar ve hamilelik gibi faktörlere bağlı olarak da cilt lekeleri görülebilir. Cilt lekeleri, estetik açıdan kötü bir görünüm oluşturduğu gibi, aynı zamanda bazı sağlık sorunlarının belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Doğum lekeleri gibi bazı cilt lekeleri zararsız olsa da cilt lekelerinin tespit edilmesi durumunda bir dermatoloğa başvurmak gerekir. Cilt lekesi tedavisinde uygulanan yöntemlerin uzman dermatologlar tarafından yapılmasına dikkat edilmelidir. Yanlış uygulamalar, ciltte daha büyük sorunlara yol açabilir.
Cilt Lekeleri Nedir?
Cilde doğal rengini veren melanosit hücrelerinin fazla üretimi ya da düzensizliğine bağlı olarak ciltte lekeler oluşur. Lekelerin birçoğu güneş ışınlarına uzun süre boyunca maruz kalma sonucu oluşsa da genetik faktörler, hormonal ilaçlar, hamilelik ve bazı kimyasal maddeler de melanosit hücre yapısını bozabilir. Genel olarak güneş ışınlarına maruz kalan yüz, el, sırt ve göğüs bölgesinde görülen lekeler, hem kötü bir görünüme neden olabilir hem de bazı durumlarda cilt kanseri gibi ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir.
Cilt Lekesi Türleri
Doğuştan ya da sonradan ortaya çıkabilen cilt lekelerinin farklı türleri bulunur.
Akne
Cildin fazla yağ üretmesi sonucu oluşan akneler, genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar. Makyaj, aşırı terleme, stres, depresyon ya da hormonal değişikliklerden dolayı oluşan akneler; sivilce, siyah veya beyaz nokta şeklinde görülebilir. Aknelerin sıkılması ya da doğru şekilde tedavi edilmemesi ise yüzde kalıcı lekelere yol açabilir.
Melazma
Melazma; özellikle güneş gören bölgelerde ortaya çıkan siyah ya da kahverengi lekelere verilen isimdir. Burun, alın, dudak üstü ve yanaklarda sıkça rastlanan melazma, sıklıkla kadınlarda görülse de erkeklerde de oluşabilir. Güneş ışınlarının yanı sıra, gebelik, doğum kontrol hapları, kozmetik ürünler ve genetik faktörler de melazma oluşumuna neden olabilir.
Vitiligo
Melanosit hücrelerinin ölmesi ya da vücutta yeteri kadar üretilmemesi sonucu ciltte süt beyazı renkte lekeler oluşur. Vitiligo lekelerine genellikle yüz, kol, bacak ve genital bölgede rastlanır. Genetik faktörlerin vitiligo hastalağına yol açtığı düşünülse de nedeni kesin olarak bilinmemektedir.
Güneş Lekeleri
Yaz aylarında daha sık ortaya çıkan güneş lekeleri, vücudun güneşe maruz kalan kısımlarında görülür. Deride kalıcı hale gelen güneş lekelerinin rengi yazın daha da koyulaşabilir. Çillere benzeyen ancak çilden daha büyük boyutta olan güneş lekeleri; kozmetik ürünler, hamilelik, ve guatr gibi farklı faktörlere bağlı olarak da oluşabilir.
Çiller
Özellikle açık tenli kişilerde görülen çiller, melanosit hücrelerinin belirli bölgelerde yoğunlaşması sonucu ortaya çıkar. Sarı ya da kahverengi olabilen çiller, çocuklukta ortaya çıkabileceği gibi, yetişkinlik döneminde de oluşabilir. Güneşe maruz kalma sonucu rengi koyulaşan çiller; yüz, sırt ve el gibi bölgelerde daha sık görülür.
Doğum Lekeleri
Doğuştan olan ciltteki renk bozulmaları, doğum lekeleri olarak adlandırılır. Damarsal ve pigmente olarak ikiye ayrılan doğum lekeleri, çoğu zaman zararsız olan lekelerdir. Kahverengi, gri veya siyah doğum lekeleri doğumdan önce oluşabileceği gibi, doğumdan belirli bir süre sonra da ortaya çıkabilir.
Deri Döküntüleri
Egzama, sedef ve gül hastalığı gibi deri döküntülerine sebep olan cilt hastalıkları da lekelere yol açabilir.
Cilt Kanseri
Bazal, skuamöz ve melanom hücreli cilt kanseri türlerinde ciltte farklı leke ve lezyonlar oluşur. Kanser tedavisinde kullanılan yöntemler ile kanserli hücrelerden kurtulmak mümkündür, ancak bazı durumlarda tedavi sonrasında ciltte kalıcı lekeler oluşabilir.
Cilt Lekesi Nedenleri
Yukarıda belirtilen cilt sorunlarının ve uzun süre güneşe maruz kalmanın yanı sıra, cilt lekelerine neden olan diğer etmenler şu şekilde sıralanabilir:
Bazı tansiyon ilaçları, kalp ilaçları ve antibiyotikler
Genetik yatkınlık
İleri yaş
Hamilelik
Hormon tedavisi
Son kullanma tarihi geçmiş ya da yanlış kozmetik ürün kullanımı
Cilt enfeksiyonları
Aşırı yağlı ve baharatlı beslenme
Yeterli su tüketmeme
Sigara ve alkol kullanımı
Cilt Lekeleri Tedavisi
Cilt lekesi tedavisinde uygulanacak yöntem, lekenin oluşum nedenine bağlı olarak farklılık gösterebilir. Ayrıca, tedavi süreci lekenin derinliği ve büyüklüğüne göre de farklılık gösterir. Cilt lekesi tedavisinde uygulanan işlemlerin cildi daha hassas hale getirmesi nedeniyle, bu işlemlerin genellikle güneş ışınlarının daha az olduğu kış aylarında yapılması önerilir. Yazın güneş ışınlarına maruz kalan işlem uygulanmış bölgelerde kalıcı hasarlar meydana gelebilir.
Mezoterapi
Mezoterapi yönteminde; aminoasit, antioksidan ve multivitaminler ince bir iğne aracılığıyla deri altına enjekte edilir ve lekeli bölgede hücre yenilenmesi sağlanır. Melanosit hücrelerinin yenilenmesi ve dağılması sonucu hem cilt lekeleri tedavi edilir hem de ciltte sağlıklı bir görüntü elde edilmiş olur.
Kimyasal Peeling
Yüzeysel leke ve izlerde etkili sonuçlar sağlayan kimyasal peeling ile cildin üst katmanı soyulur ve tedavinin uygulandığı bölgede kollajen sentezi sağlanır. Hücrelerin yenilenmesini sağlayan kimyasal peeling işlemi sonrasında, cildin güneşten korunması oldukça önemlidir. Kişinin, yaklaşık 1 haftada soyulan cildi yolmamaya dikkat etmesi gerekir.
Kriyoterapi
Sıvı nitrojen aracılığıyla lekeler dondurulur ve işlem uygulanan bölge bir süre sonra kabuklanır. Kabukların düşmesi ile lekelerin ortadan kaldırıldığı kriyoterapi, kısa süreli kızarıklık ve şişliğe neden olabilir.
PRP
Kişiden alınan kanın trombositten zengin plazma kısmı ayrıştırılır ve cilde enjekte edilir. PRP uygulamasında kullanılan pıhtı hücreleri sayesinde lekeler iyileşir, cilt yenilenir ve aydınlık bir görünüm kazanır.
Lazer Tedavisi
Lazer tedavisi, cilt lekelerinin tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Pigment hücreleri lazer ışınlarını emerek yenilenirken, diğer hücreler bu ışınlardan etkilenmez. Ancak, lazer tedavisinin koyu renkli ya da bronzlaşmış kişilerde dikkatli uygulanmasına özen gösterilmelidir. Lekeli bölgelerin yanı sıra, koyu renkteki diğer bölgeler de lazer ışınlarından etkilenebilir.
Dermapen
Kalem şeklindeki dermapen cihazının ucunda çok sayıda ince iğne bulunur. Cilde sürülen serumlar sonrasında dermapen cihazı, lekenin üzerinde gezdirilir ve bölgede gözle görülmeyen delikler oluşur. İşlemin yapıldığı bölgenin kanaması sonucu cildin onarım mekanizması devreye girerek cildin yenilenmesini sağlar ve böylece leke oluşumu giderilir. Kimyasal peeling işleminde olduğu gibi, dermapen işleminin de yaz aylarında yapılması önerilmez.
Cilt Lekelerine Karşı Alınacak Önlemler
Cilt lekelerine karşı yaş ve cinsiyet fark etmeksizin herkesin alması gereken önlemler şu şekildedir:
•Uzun süreler güneşe maruz kalmaktan kaçının.
•Solaryumdan uzak durun.
•Sadece yazın değil her mevsim en az 30 faktörlü güneş koruyucu kremler kullanmaya özen gösterin.
•Güneş kaynaklı oluşabilecek yanıklara dikkat edin.
•Parfüm, kolonya ve alkollü tonikleri vücudun güneş gören bölgelerinde kullanmayın.
•Lazer epilasyon, ağda, cilt bakımı gibi işlemlerden sonra cildinizi güneşten koruyun.
•Sivilce, akne ve siyah noktaları sıkmayın.
•Hamilelik döneminde uzun süre boyunca güneş ışınlarına maruz kalmaktan kaçının.
•Kullandığınız ilaçların neden olabileceği yan etkileri mutlaka okuyun. Güneşe karşı hassasiyet oluşturan bir ilaç kullanıyorsanız, güneş ışınlarından mümkün olduğunca kaçının.
•Cildinizi nemli ve temiz tutun.
Güvenilir olmayan kozmetik ürünleri kullanmayın.
•Günde en az 2 litre su için.
•Güneş ışınlarının ciltte neden olabileceği zararlı etkileri en aza indirmek için koruyucu kıyafetler giyin ve şapka takın.
•UV ışınlarını engelleyen güneş gözlükleri tercih etmeye özen gösterin.
•Sigara ve alkolden uzak durun.
•Beslenmenize dikkat edin.
MEDICANA

Cilt İçin Zararlı Yiyecekler
Sağlıklı ve parlak bir cilt, genel sağlığımızın ve yaşam tarzımızın bir yansımasıdır. Cildimizin görünümü, genetik faktörler kadar yediğimiz yiyeceklerle de doğrudan ilişkilidir. Cilt sağlığını korumak ve iyileştirmek için cilt için zararlı yiyecekler konusu hakkında bilgi sahibi olmak büyük önem taşımaktadır.
Cilde Zarar Veren Yiyecekler Nelerdir?
Cilt için zararlı yiyecekler genel olarak aşağıdaki gibidir:
Şekerli Yiyecekler ve İçecekler
Şeker, cilt sağlığı için en zararlı maddelerden biridir. İşlenmiş şeker tüketimi, kan şekerini hızla yükseltmektedir. Bu da vücudun daha fazla insülin üretmesine neden olmaktadır. Yüksek insülin seviyeleri, ciltteki yağ üretimini artırarak akne ve sivilce oluşumunu tetikleyebilmektedir. Ayrıca şeker kolajen yapısını bozarak cildin elastikiyetini kaybetmesine ve erken yaşlanmaya yol açabilmektedir.
Şekerli içecekler, gazlı içecekler, tatlılar ve işlenmiş gıdalar, yüksek şeker içerikleri nedeniyle cildiniz için zararlıdır. Sağlıklı bir cilt için şeker tüketimini azaltmak veya doğal tatlandırıcılar kullanmak önemlidir.
Rafine Karbonhidratlar
Rafine karbonhidratlar; beyaz ekmek, makarna, pirinç ve unlu mamuller gibi işlenmiş yiyeceklerde bulunmaktadır. Bu tür yiyecekler, kan şekerini hızla yükselterek insülin direncine neden olabilmektedir. İnsülin direnci, vücuttaki hormon dengesini bozarak ciltte akne ve diğer sorunlara yol açabilmektedir.
Tam tahıllı ve lifli gıdalar tüketmek rafine karbonhidratların olumsuz etkilerini azaltmaya yardımcı olabilmektedir. Bu tür yiyecekler, kan şekerini daha yavaş yükselterek cilt sağlığını korumaktadır.
Yağlı ve Kızartılan Yiyecekler
Cilt için zararlı yiyecekler kategorisinde bulunan yağlı ve kızartılan yiyecekler, cildin yağ üretimini artırarak gözeneklerin tıkanmasına ve akne oluşumuna neden olabilmektedir. Ayrıca bu tür yiyecekler genellikle trans yağlar içermektedir. Bu da ciltte iltihaplanmayı artırarak çeşitli cilt sorunlarına yol açabilmektedir.
Sağlıklı bir cilt için yağlı ve kızartılan yiyeceklerden kaçınmak ve daha sağlıklı pişirme yöntemleri kullanmak önemlidir. Fırınlama, buharda pişirme veya ızgara yapma gibi yöntemler, cildinize zarar vermeden lezzetli yemekler hazırlamanıza yardımcı olabilmektedir.
Süt ve Süt Ürünleri
Bazı araştırmalar süt ve süt ürünlerinin cilt sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini göstermektedir. Süt ürünleri, içerdiği hormonlar ve biyolojik bileşenler nedeniyle akne oluşumunu tetikleyebilmektedir. Özellikle ergenlik döneminde süt tüketimi ile akne arasında bir bağlantı olduğu gözlemlenmiştir.
Süt ve süt ürünlerinden kaçınmak veya tüketimini sınırlamak akne ve diğer cilt sorunlarını azaltabilmektedir.
Tuz ve Sodyum İçeriği Yüksek Yiyecekler
Tuz, ciltte su tutulumuna ve şişkinliğe neden olabilmektedir. Yüksek sodyum içeriğine sahip yiyecekler, cildin nem dengesini bozarak kuruluk ve tahrişe yol açabilmektedir. Özellikle paketli gıdalar, yüksek tuz içerikleri nedeniyle cilt sağlığına zarar verebilmektedir. Tuz tüketimini azaltmak ve doğal baharatlar kullanmak, cilt sağlığını korumak için önemlidir.
Alkol
Cilt için zararlı yiyecekler ve içecekler arasında bulunan alkol, vücudun su dengesini bozarak ciltte kuruluk ve tahrişe neden olabilmektedir. Ayrıca alkol tüketimi ciltte kızarıklık, şişlik ve iltihaplanmayı artırabilmektedir. Uzun vadede aşırı alkol tüketimi cildin elastikiyetini kaybetmesine ve erken yaşlanmaya yol açabilmektedir.
Cilt sağlığını korumak için alkol tüketimini sınırlamak veya tamamen bırakmak önemlidir. Alkol yerine bol su içmek, cildin nem dengesini koruyarak daha sağlıklı ve parlak görünmesini sağlamaktadır.
İşlenmiş Et Ürünleri
İşlenmiş et ürünleri; nitratlar, sodyum ve diğer kimyasal katkı maddelerini içermektedir. Bu maddeler ciltte iltihaplanmayı artırarak akne ve diğer cilt sorunlarına yol açabilmektedir. Ayrıca işlenen etlerin yüksek tuz içerikleri, cildin su tutulumunu ve şişkinliği artırabilmektedir.
Taze ve doğal et ürünleri tüketmek işlenmiş etlerin olumsuz etkilerinden kaçınmanıza yardımcı olabilmektedir. Ayrıca bitkisel protein kaynaklarına yönelmek, cilt sağlığı açısından faydalıdır.
Cilt sağlığı, sadece dışarıdan uygulanan bakım ürünleriyle değil, aynı zamanda tükettiğimiz yiyeceklerle de yakından ilişkilidir. Şekerli yiyecekler, rafine karbonhidratlar, yağlı ve kızartılan yiyecekler, süt ve süt ürünleri ve işlenen et ürünleri gibi yiyecekler, cildiniz için zararlı olabilmektedir. Sağlıklı ve parlak bir cilt için, bu tür yiyeceklerin tüketimini azaltmak veya tamamen bırakmak önemlidir. Unutmayın, cildiniz yediklerinizin bir yansımasıdır. Sağlıklı beslenmek, sağlıklı bir cildin anahtarıdır!
DR. GÜNAY ASLAN

Saç derisi kaşıntısının en sık görülen nedenlerinden birisi seboreik dermatit olarak adlandırılan kaşıntılı ve yangısal deri hastalığıdır.
Saç Kaşıntısı Neden Olur?
Saçlı deride kaşıntı oldukça sık görülen bir durumdur ve bunun birçok nedeni olabilir. Seboreik dermatit olarak adlandırılan kaşıntılı ve yangısal deri hastalığı saç derisi kaşıntısının en sık nedenidir.
Saç Dipleri Neden Kaşınır?
- Stres,
- Mevsim değişiklikleri, hormonlardaki dalgalanmalar,
- Saçlı deride mayaların artışı,
- Sedef hastalığı,
- Saçlı derinin mantar enfeksiyonları,
- Saç boyası gibi saça uygulanan değişik maddelere bağlı olarak gelişen alerjik temas egzamaları,
- Atopik dermatit,
- Bitlenme,
- Diyabet,
- Zona.
Saçlı Deri Kaşıntısı 1 Haftadan Uzun Sürüyorsa…
Tıbbi tedavi gerektirmeyen bazı kaşıntılı saç derisi sorunları için etkili olabilecek farklı doğal yöntemler tanımlanmıştır. Ancak saçlı derideki kaşıntı bir haftadan daha uzun süredir devam ediyorsa, kaşıntı yanı sıra başka bulgular da eşlik ediyorsa ve kaşıntı hastanın uykusunu, günlük yaşamını etkiliyorsa tıbbi tedavi gereklidir. Bu nedenle mutlaka dermatologların saçlı derinizi, sorunun nedeni açısından muayene etmesi gereklidir.
Saç Kaşıntısı Nasıl Geçer?
Elma Sirkesi ve beyaz sirke: Elma sirkesi ve beyaz sirke yüksek miktarda asetik asit içerir. Antienflamatuar, antibakteriyel ve antifungal etki gösterir. Kuru cildin neden olduğu kaşıntıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Elma sirkesi ılık suyla seyreltilip, kepekli-kaşıntılı saç derisi şampuanladıktan sonra durulamada kullanılabilir. Kafa derisinde açık yaraları olan kişiler bu tedaviden kaçınmalıdır. Elma sirkesi kimyasal yanıklara neden olabilir, bu nedenle sulandırmadan kullanılmamalıdır.
Ilık Zeytinyağı: Saç derisine ılık zeytinyağı sürmek, cilt yüzeyindeki kaşıntılı kabukların ve pulların yumuşatılmasına ve gevşetilmesine yardımcı olabilir. Saç derisine uygulamadan önce zeytinyağı biraz ısıtılır ve cilde masaj yapılarak uygulanır. Birkaç saat saçlı deride bekletilip ilaçlı bir şampuan kullanarak yıkanılır.
Organik Hindistancevizi Yağı: Organik Hindistan cevizi yağı antimikrobiyal özellikli doymuş bir yağ olan laurik asit içerir. Saçlı deriye uygulanması kaşıntılı kafa derisi için yatıştırıcı etki gösterir. Ayrıca baş biti ile mücadelede de yardımcı olabilir.
Nane Yağı: Nane yağı yüksek miktarda mentol içerir. Mentol cilt üzerinde serinletici bir etkiye sahiptir ve cilt alerjilerinin neden olduğu kaşıntıyı hafifletmede yardımcı olabilir. Nane yağı ayrıca kepek oluşumunu azaltır ve saçlı derideki kaşıntıyı yatıştırır. Diğer esansiyel yağlarda olduğu gibi seyreltilmemiş nane yağı doğrudan cilde uygulamamalıdır. Zeytinyağı gibi başka bir yağla seyreltilip, şampuanlamadan önce saç derisine uygulanıp masaj yapılır. Nane çayı da şampuandan sonra durulama için kullanılabilir.
Çay Ağacı Yağı: Çay ağacı yağı, antimikrobiyal, antifungal ve antiseptik özelliklere sahiptir. Aynı zamanda antienflamatuar etkisi de vardır. Kepek, seboreik dermatit ve baş biti ile ilişkili kaşıntıyı azaltmaya veya ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir. Çay ağacı yağı cildi tahriş edebilir, bu nedenle çok az kullanmak veya sulandırmak gerekir. Zeytinyağı ile karıştırılıp doğrudan saçlı deriye masaj yapılır veya şampuana 10- 20 damla çay ağacı yağı eklenerek de kullanılabilir.
Limon Otu Yağı: Limon otu yağı da kepek ve saçlı deri kaşıntısı için etkili olabilir. Yüzde 10’luk çözeltisinin haftada iki gün kullanımı yararlı bulunmuştur.
Kolloidal Yulaf: Bazı kepek önleyici şampuanlar, kolloidal yulaf ezmesi içerir. Kolloidal yulaf ezmesi, suda eritilmiş ince öğütülmüş yulaf ezmesidir. Solüsyon, cildin yüzeyinde nemi hapseder, kuruluğu ve dökülmeyi önleyen koruyucu bir film tabaka oluşturur. Kolloidal yulaf ezmesi ayrıca antioksidan ve antienflamatuar özelliklere sahiptir.
Sağlıklı Saç ve Saç Derisi İçin…
Saç derinizin sağlıklı olması için sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Saç sağlığı ile ilgili olabilecek değerlerinizde eksiklikler varsa yerine konulmalıdır. Saçlarınızı ılık su ile yıkamanız gerekir, çok sıcak su ile yıkamayınız. Yıkama sonrası yumuşak bir havlu ile nemini alın, saçı havlu ile ovuşturmayın. Geniş dişli bir tarak veya fırça ile tarayın, mümkünse doğal olarak kurusun. Saç şekillendirme için kullanılan yüksek ısı veren şekillendiricilerin saçlarınıza zarar verdiğini unutmayın.
Saçınızı ne sıklıkta yıkadığınız, kafa derinizin ne kadar yağ ürettiğine bağlı olmalıdır. Kafa deriniz yağlı ise, günde bir kez yıkamanız gerekebilir. Kimyasal olarak işlem görmüş (renk açma, boya, düzleştirme, perma vb gibi işlemler yapılmış) saçlar genellikle daha kurudur, bu nedenle daha az yıkamak gereklidir. Yaşlandıkça, saç derisi daha az yağ yapar, bu yüzden çok sık şampuanlamadan kaçınılmalıdır.
Yıkamada Saçınıza Değil Deriye Odaklanın
Saçlı deri ve saçları yıkarken saçı yıkamaktan ziyade saçlı deriyi temizlemeye odaklanılmalıdır. Sadece saçların yıkanması donuk, kaba, uçucu saçlara neden olabilir. Her şampuandan sonra saç kremi kullanın. Saç kremi kullanmak, parlaklığı artırıp, statik elektriği azaltarak, kuvveti artırır ve zararlı UV ışınlarına karşı bir miktar koruma sağlar. Böylece hasarlı veya yıpranmış saçların görünümünü önemli ölçüde iyileştirebilir. Saç kremi, saç derisine veya tüm saça değil sadece saç uçlarına uygulanmalıdır. Saç tipinize göre özel formüle edilmiş bir şampuan ve saç kremi seçilmelidir. Örneğin, saçınız boyalı ise, boyalı saçlar için tasarlanmış bir şampuan kullanın. Saçınız hasar görmüş veya kimyasal olarak işlem görmüşse, “ikisi bir arada” şampuanlar yararlı olacaktır.
Saçlarınızı Yüzerken de Koruyun
Yüzerken de saçları korumak önemlidir. Saçınızı yüzmeden önce ıslatıp saç kremi uygulayarak klorun zararlı etkilerinden koruyun. Saçınıza sıkı bir bone takın ve yüzdükten sonra özel olarak formüle edilmiş yüzücü şampuanı ve saç kremi kullanın. Güneş ışınlarının saçınıza zarar verebileceğini unutmayın, şapka kullanın.
ACIBADEM HAYAT

Kaşıntıya Ne İyi Gelir? Kaşıntı Nasıl Geçer?
Kaşıntıyı hafifletmek için soğuk kompres uygulamak, kokusuz ve nemlendirici kremler kullanmak etkili yöntemlerdir. Yulaf banyosu gibi doğal çözümler cildi yatıştırırken, aloe vera veya hindistancevizi yağı gibi doğal ürünler nem dengesini sağlar. Kaşıntıya neden olan alerjenlerden uzak durmak ve cilt kuruluğunu önlemek için düzenli su tüketimi de önemlidir. Şiddetli ve sürekli kaşıntılarda bir dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır.
Kaşıntıya Ne İyi Gelir?
Kaşıntı, ciltte tahriş, alerji, kuruluk veya enfeksiyon gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen rahatsız edici bir durumdur. Genellikle kaşıntının altında yatan neden tedavi edilse de, belirtileri hafifletmek ve cildi rahatlatmak için bazı yöntemler etkili olabilir. Doğru bakım ve basit uygulamalarla kaşıntıyı hızlı bir şekilde azaltabilirsiniz.
Kaşıntıya iyi gelen yöntemler şunlardır:
- Soğuk kompres uygulayın.
- Nemlendirici kremler kullanın.
- Kaşıntı önleyici losyonlar tercih edin.
- Ilık suyla kısa duşlar alın.
- Sabun ve kimyasal ürünlerden kaçının.
- Pamuklu ve hafif kıyafetler giyin.
- Cildinizi tahriş etmeyen deterjanlar kullanın.
- Aloe vera veya hindistancevizi yağı sürün.
- Bol su içerek cilt kuruluğunu önleyin.
Doğal Yağlar ve Cilt Yatıştırıcılar
Kaşıntıyı hafifletmek için kullanılan doğal yağlar, cildi nemlendirir, tahrişi önler ve rahatlatıcı etkileriyle kaşıntıyı azaltır. Özellikle hindistancevizi yağı, aloe vera jeli ve lavanta yağı gibi ürünler cildi yatıştırmak için etkili seçeneklerdir. Doğrudan kaşıntılı bölgeye uygulanabilir.
Bu yağların doğal olması ciltte ekstra tahrişe neden olma riskini azaltır. Düzenli kullanım, cildin genel sağlığını da destekler.
Soğuk Kompres ile Anında Rahatlama
Soğuk kompres, kaşıntıyı hızla hafifletmek için kullanılan etkili bir yöntemdir. Kaşıntılı bölgeye birkaç dakika boyunca uygulanan soğuk bez, cildi rahatlatır ve sinir uçlarını uyuşturarak kaşıntı hissini azaltır.
Soğuk kompres, özellikle alerjik reaksiyonlar ve böcek ısırıkları gibi durumlarda ilk müdahale olarak tercih edilebilir. Ciltteki şişlikleri de azaltır.
Yulaf Banyosu Nasıl Yapılır?
Yulaf banyosu, ciltteki kaşıntıyı doğal yollarla hafifletmek için kullanılan bir yöntemdir. İnce öğütülmüş yulaf ezmesi ılık su dolu bir küvete eklenir ve cilt 15-20 dakika boyunca bu suya maruz bırakılır. Tahrişi yatıştırmada etkilidir.
Yulaf banyosu, egzama ve cilt kuruluğu gibi sorunlarda da faydalıdır. Uygulama sonrasında nemlendirici kullanmak etkisini artırır.
Elma Sirkesi ile Kaşıntıyı Giderme
Elma sirkesi, antiseptik ve anti-inflamatuar özellikleriyle kaşıntıyı doğal olarak hafifletir. Seyreltilmiş sirke solüsyonu kaşıntılı bölgeye uygulanarak ciltteki tahrişi ve rahatsızlık hissini azaltır.
Cilt hassasiyetine göre sirkeyi daha fazla seyreltebilirsiniz. Düzenli kullanımla kaşıntının neden olduğu kızarıklıklar da hafifleyebilir.
Nemlendirici Kremler ve Losyonlar
Nemlendirici kremler ve losyonlar, cilt kuruluğunu gidererek kaşıntıyı önler. Özellikle shea yağı, seramid veya üre içeren ürünler, cildi besler ve yatıştırır. Duş sonrası nemli cilde uygulanarak etkisi artırılabilir. Hipoalerjenik ve parfümsüz ürünler tercih ederek hassas ciltlerde de güvenle kullanabilirsiniz. Bu kremler düzenli uygulandığında cilt bariyerini güçlendirir.
Kaşıntı Nasıl Geçer?
Kaşıntıyı geçirmek için öncelikle nedenine uygun bir çözüm yolu belirlemek gerekir. Kaşıntının altında alerjik reaksiyon, cilt kuruluğu, egzama veya enfeksiyon gibi farklı sebepler yatabilir. Doğru bakım yöntemleri ve uygun tedavi seçenekleriyle kaşıntıyı etkili bir şekilde kontrol altına almak mümkündür.
Kaşıntıya Karşı Evde Uygulanabilecek ÇözümlerEvde uygulayabileceğiniz doğal yöntemler, kaşıntıyı hafifletmek için etkili olabilir. Soğuk kompres, yulaf banyosu ve doğal yağlar kullanarak cildinizi rahatlatabilirsiniz. Ayrıca elma sirkesi gibi doğal malzemeler kaşıntıyı yatıştırmak için iyi bir seçenektir.Bu yöntemleri denerken cildinizde tahriş veya yan etkiler gözlemlerseniz uygulamayı durdurun. Uzun süreli kaşıntılarda mutlaka bir dermatoloğa danışın.
Cildi Nemlendirme ile Kaşıntıyı AzaltmaCilt kuruluğu, kaşıntının en yaygın nedenlerinden biridir. Nemlendirici kremler ve losyonlar cilt bariyerini güçlendirerek kaşıntıyı azaltabilir. Özellikle shea yağı, üre veya seramid içeren ürünler cildin nem dengesini korumada oldukça etkilidir.Duş sonrası nemlendirici kullanmak, cildin ihtiyacı olan nemi hızlı bir şekilde sağlar. Hassas ciltler için hipoalerjenik ürünler tercih edilmelidir.
Antihistamin İlaçlar Kaşıntıyı Nasıl Engeller?Antihistamin ilaçlar, alerjik reaksiyonlardan kaynaklanan kaşıntıyı hafifletmek için kullanılır. Bu ilaçlar, histaminin neden olduğu kaşıntı, kızarıklık ve şişlik gibi belirtileri etkili bir şekilde kontrol eder.Doktorunuzun önerdiği dozda ve süre boyunca kullanıldığında, anti-histaminler alerjiye bağlı kaşıntı sorunlarını hızlı bir şekilde çözebilir. Yan etkiler oluşabileceği için reçetesiz kullanılmamalıdır.
Kortizonlu Kremlerle Etkili TedaviKaşıntının yoğun olduğu durumlarda kortizonlu kremler, iltihaplanmayı ve ciltteki tahrişi azaltarak etkili bir tedavi yöntemi sunar. Egzama ve sedef hastalığı gibi cilt rahatsızlıklarında sıklıkla tercih edilir.Bu kremleri doktor kontrolünde kullanmak önemlidir. Uzun süreli kullanımlarda ciltte incelme gibi yan etkiler görülebilir.
Kaşımaktan Kaçınmanın Önemi ve İpuçlarıKaşımak, cildi tahriş ederek kaşıntının daha da kötüleşmesine neden olur. Bu durum ciltte yaralanmalara ve enfeksiyonlara yol açabilir. Kaşıma ihtiyacını azaltmak için tırnakları kısa tutmak ve kaşıntılı bölgelere nemlendirici sürmek faydalı olabilir.Kaşıntıyı azaltmak için cildi serin tutmaya özen gösterin. Ayrıca, stresten kaçınarak kaşıntı hissini tetikleyen psikolojik faktörleri de kontrol altına alabilirsiniz.
Kaşıntıya İyi Gelen Bitkisel Çözümler
Ciltte oluşan kaşıntıyı hafifletmek için bitkisel çözümler etkili bir alternatif sunar. Doğal içeriklerle hazırlanan bu yöntemler, cildi yatıştırarak rahatlama sağlar. Aloe vera, nemlendirici ve tahriş giderici özellikleriyle öne çıkarken, nane yağı serinletici etkisiyle kaşıntıyı hafifletir. Papatya çayı ve yulaf ezmesi gibi doğal ürünler ise cildin iltihaplı yapısını sakinleştirir. Lavanta yağı ve hindistancevizi yağı gibi yatıştırıcı yağlar, hem kaşıntıyı azaltır hem de cildi korur. Doğru şekilde uygulandığında bu bitkisel çözümler, kimyasal ürünlere ihtiyaç duymadan cilt rahatlığı sağlayabilir.
- Aloe vera: Tahrişi azaltır, cildi nemlendirir.
- Papatya çayı: Soğutulup kaşınan bölgeye uygulanabilir.
- Hindistancevizi yağı: Kuru cildi nemlendirir, kaşıntıyı yatıştırır.
- Nane yağı: Serinletici etkisiyle kaşıntıyı giderir.
- Lavanta yağı: Yatıştırıcı özellikleriyle rahatlama sağlar.
- Elma sirkesi: Seyreltilip tahrişi azaltır.
Kaşıntıya Karşı Beslenme Önerileri
Kaşıntıyı hafifletmek ve cilt sağlığını desteklemek için doğru beslenme büyük önem taşır. Antioksidan, omega-3 yağ asitleri ve vitaminler açısından zengin gıdalar, cildin tahrişe karşı korunmasına ve yenilenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, alerjiye neden olabilecek gıdalardan uzak durmak kaşıntıyı kontrol altına almanın bir diğer önemli yoludur.
Kaşıntıya karşı etkili beslenme önerileri şu şekilde sıralanabilir:
- Omega-3 yağ asitleri: Somon, ceviz ve chia tohumu gibi gıdalar, cildi nemlendirir ve iltihaplanmayı azaltır.
- C vitamini: Portakal, çilek ve kivi gibi meyveler, antioksidan etkisiyle cilt sağlığını destekler.
- E vitamini: Badem, ayçiçeği çekirdeği ve avokado, cildi besler ve tahrişi azaltır.
- Probiyotikler: Yoğurt, kefir ve fermente gıdalar, bağışıklığı destekleyerek kaşıntıyı hafifletebilir.
- Bol su tüketimi: Cildin nem dengesini koruyarak kaşıntının azalmasına katkı sağlar.
- Şeker ve işlenmiş gıdalardan kaçınma: Bu tür gıdalar iltihaplanmayı artırabilir ve kaşıntıyı tetikleyebilir.
- Çinko açısından zengin gıdalar: Kabak çekirdeği ve deniz ürünleri, cilt onarımını destekler.
Sıkça Sorulan Sorular
Evde Kaşıntıya Ne İyi Gelir?Evde kaşıntıyı hafifletmek için aloe vera jeli veya hindistancevizi yağı gibi doğal ürünler kullanılabilir. Soğuk kompres uygulayarak cildin rahatlaması sağlanabilir. Ayrıca, kaşınan bölgeyi nemlendirmek için kimyasal içermeyen kremler tercih edilebilir.
Kaşıntıyı Hızlıca Geçirmenin Yolları Nelerdir?
Kaşıntıyı hızlıca geçirmek için soğuk bir bez veya buz torbası kullanabilirsiniz. Antihistaminik kremler veya nane yağı gibi serinletici etkili ürünler cildi rahatlatır. Alerji veya tahrişten kaynaklanıyorsa, alerji tetikleyicilerini ortadan kaldırmak önemlidir.
Doğal Yöntemlerle Kaşıntı Nasıl Azaltılır?
Doğal yöntemlerle kaşıntıyı azaltmak için papatya çayı veya yulaf banyosu etkili olabilir. Lavanta yağı veya elma sirkesi, cildi yatıştırmaya ve tahrişi gidermeye yardımcı olur. Bu yöntemleri düzenli olarak uygulamak kaşıntının şiddetini hafifletir.
Hangi Kremler Kaşıntıya İyi Gelir?
Kaşıntıya iyi gelen kremler arasında nemlendirici özellikli aloe vera içeren ürünler öne çıkar. Kortizonlu kremler, şiddetli kaşıntılar için doktor önerisiyle kullanılabilir. Antihistaminik etkili kremler ise alerjik reaksiyonlardan kaynaklanan kaşıntıları hafifletir.
Kaşıntı İçin Soğuk Kompres Nasıl Yapılır?
Kaşıntı için soğuk kompres yapmak için temiz bir bezi soğuk suya batırıp sıkın ve kaşınan bölgeye yerleştirin. Buz kullanacaksanız doğrudan cilde temas etmemesi için ince bir bezle sarın. Soğuk kompres 10-15 dakika boyunca uygulanabilir.
Kaşıntı En Çabuk Nasıl Geçer?
Kaşıntının en çabuk geçmesi için soğuk kompres uygulayın ve cildi tahriş eden unsurlardan uzak durun. Antihistaminik tabletler veya kaşıntı giderici kremler hızlı bir rahatlama sağlayabilir. Nemlendirici ürünlerle cildi nemli tutarak kaşıntının tekrarını önleyebilirsiniz.
ACIBADEM HAYAT

Kış Aylarında Cilt Bakımı Nasıl Olmalıdır, Nelere Dikkat Etmelisiniz?
Kış aylarında soğuk hava, düşük nem ve rüzgar cildin kurumasına, tahrişine ve hassaslaşmasına neden olabilir. Cilt bakımında, hyaluronik asit, gliserin ve seramid içeren nemlendiriciler tercih edilmeli, nazik temizleyiciler kullanılmalıdır. Güneş kremi kışın da kullanılmalı, sıcak duşlardan kaçınılmalıdır. Omega-3 ve antioksidanlar içeren besinler (somon, ceviz, portakal) ve su tüketimi cilt sağlığını destekler. Egzama ve kızarıklık için yatıştırıcı ürünler, hassas ciltler için parfümsüz ve alkol içermeyen ürünler tercih edilmelidir. Evde, bal, yoğurt, avokado gibi doğal malzemelerle hazırlanan maskeler ve peelingler, cildi nemlendirmek ve beslemek için etkili çözümler sunar.
Kış Aylarının Cilt Üzerindeki Etkileri
Kış aylarında soğuk hava, düşük nem seviyeleri ve sert rüzgarlar cilt sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu koşullar, cildin doğal nem dengesini bozarak kuruluğa, tahrişe ve hassasiyete yol açabilir. Ayrıca, iç mekanlardaki ısıtma sistemleri de cilt üzerindeki bu etkileri daha da artırabilir.
Soğuk Havanın Ciltte Kuruluğa Neden Olması
Soğuk havanın ciltte kuruluğa neden olmasının temelinde, cildin doğal nem bariyerinin zarar görmesi yer alır. Düşük sıcaklıklar ve rüzgar gibi dış faktörler, özellikle yüz, el ve dudaklarda belirgin şekilde kuruluğa yol açar.
- Soğuk hava, cildin nem kaybını hızlandırır ve çatlamasına neden olabilir.
- Sert rüzgarlar cildi tahriş ederek hassasiyeti artırır.
- Kan dolaşımının azalması, cildin mat ve donuk görünmesine sebep olur.
Cildin kuruluğunu önlemek için nemlendirici kremler ve koruyucu aksesuarlar kullanmak, cilt sağlığı açısından etkili bir çözümdür.
Düşük Nem Seviyelerinin Cilt Sağlığına Etkisi
Kış aylarında havadaki nem oranının azalması, cildin sağlığını olumsuz etkiler. Nem eksikliği, cilt bariyerinin zayıflamasına ve su kaybının artmasına yol açar.
- Düşük nem seviyesi, cildin elastikiyetini kaybetmesine ve ince çizgilerin belirginleşmesine neden olabilir.
- Egzama gibi cilt hastalıkları, bu dönemde daha sık görülür veya şiddetlenir.
- Kapalı alanlarda çalışan ısıtma sistemleri havayı daha da kurutarak ciltte gerginlik ve kuruluğa sebep olur.
Bu etkileri en aza indirmek için su tüketimini artırmak, ortam nem seviyesini düzenlemek ve uygun bakım ürünlerini kullanmak önemlidir. Nemlendirici cihazlar, kış aylarında cilt sağlığını korumada etkili bir yardımcıdır.
Kış Aylarında Cilt Bakımı Nasıl Olmalıdır?
Kış aylarında cilt bakımı, soğuk hava koşullarının ve düşük nem seviyelerinin neden olduğu olumsuz etkileri önlemek için özenli bir şekilde planlanmalıdır. Bu dönemde cildin nem dengesini korumak, tahrişi önlemek ve sağlıklı bir görünüm elde etmek için doğru ürünleri ve yöntemleri tercih etmek gerekir.
Cildi Nemlendirmek için Doğru Ürün Seçimi
Kış aylarında cilt, çevresel faktörler nedeniyle daha fazla neme ihtiyaç duyar. Bu nedenle, nemlendirici seçiminde cildin ihtiyacını karşılayacak yoğun ve besleyici içerikler tercih edilmelidir. Hyaluronik asit, gliserin ve seramid içeren nemlendiriciler, cildin nem tutma kapasitesini artırırken bariyer fonksiyonunu güçlendirebilir. Özellikle yağ bazlı nemlendiriciler, soğuk havalarda koruyucu bir tabaka oluşturarak nemin ciltte hapsolmasına yardımcı olur.
Cilt Temizliğinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Kış aylarında cilt temizliğinde kullanılan ürünlerin nazik ve cildin doğal yağ dengesini bozmayan içeriklere sahip olması önemlidir. Sert yüz temizleyiciler ve alkol bazlı tonikler, ciltte daha fazla kuruluğa neden olabileceğinden bu dönemde tercih edilmemelidir. Ilık suyla yapılan temizleme işlemi, cildin doğal bariyerini korurken fazla tahrişi önler. Ayrıca, temizleme sonrası mutlaka nemlendirici kullanmak ciltteki nem kaybını telafi etmek için gereklidir.
Güneş Koruyucu Kullanımının Önemi
Kış aylarında güneş ışınlarının zararlı etkileri sıklıkla göz ardı edilse de UV ışınları cilde zarar vermeye devam eder. Özellikle UVA ışınları, bulutlu günlerde bile cilde nüfuz ederek yaşlanma belirtilerini hızlandırabilir. Bu nedenle, cilt bakım rutininde 30 SPF ve üzeri koruma sağlayan bir güneş kremi kullanmak, kış aylarında da ihmal edilmemesi gereken bir adımdır.
Cilt Tipine Uygun Bakım Rutinleri
Her cilt tipinin ihtiyaçları farklıdır ve bu nedenle kış aylarında bakım rutinleri kişiselleştirilmelidir. Kuru ciltler için yoğun nemlendiriciler ve besleyici maskeler ön planda olmalıdır. Yağlı ciltler, su bazlı nemlendiricilerle desteklenirken gözenekleri tıkamayan ürünler tercih edilmelidir. Hassas ciltlerde ise parfüm ve alkol içermeyen ürünler kullanılarak ciltteki tahriş riskini azaltmak önemlidir. Karma ciltler için ise bölgesel bakım uygulanabilir; kuru bölgelerde yoğun nemlendiriciler, yağlı bölgelerde hafif formüller kullanılmalıdır.
Kış Aylarında Cilt Sağlığını Destekleyen Besinler
Kış aylarında cilt sağlığını korumak ve çevresel faktörlerin olumsuz etkilerini azaltmak için beslenme büyük önem taşır. Doğru besinlerle cilt bariyerini güçlendirmek, nem seviyesini artırmak ve ciltteki yenilenme süreçlerini desteklemek mümkündür.
Omega-3 ve Antioksidan İçeren Gıdalar
Omega-3 yağ asitleri, cildin elastikiyetini artırarak kuruluğu önler ve inflamasyonu azaltır. Somon, sardalya, ceviz ve keten tohumu gibi besinler bu yağ asitleri açısından zengindir.
Antioksidanlar ise serbest radikallerin zararlı etkilerini azaltarak cildin daha sağlıklı ve parlak görünmesini sağlar. Özellikle E vitamini içeren badem, fındık ve avokado gibi besinler ile C vitamini açısından zengin portakal, mandalina, kivi ve kırmızı biber gibi gıdalar kış aylarında cilt sağlığını destekler.
Su Tüketiminin Önemi
Kış aylarında soğuk hava nedeniyle su tüketimi genellikle azalır, ancak cildin nem dengesini koruyabilmesi için su içmek hayati öneme sahiptir. Yeterli miktarda su tüketmek, cildin daha dolgun ve nemli görünmesini sağlar, aynı zamanda toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Günlük su tüketimine dikkat etmek ve suyun yanı sıra bitki çayları gibi sağlıklı içeceklerle sıvı alımını desteklemek önemlidir.
Vitamin ve Mineral Desteği
Kış aylarında cilt sağlığını korumak için vitamin ve minerallerin düzenli olarak alınması gerekir.
- A vitamini, cilt yenilenme sürecini destekler ve kuruluğu azaltır. Havuç, tatlı patates ve ıspanak gibi besinler bu vitamini içerir.
- Çinko, ciltteki inflamasyonu azaltır ve yara iyileşmesini hızlandırır. Kabak çekirdeği ve deniz ürünleri çinko açısından zengin kaynaklardır.
- D vitamini, kış aylarında güneş ışığının azalmasıyla birlikte eksikliği görülebilir. Bu nedenle D vitamini yönünden zenginleştirilmiş besinler veya doktor tavsiyesiyle alınan takviyeler cilt sağlığını destekler.
Cilt sağlığı için dengeli bir beslenme düzeni oluşturmak, cildin kış aylarında da sağlıklı ve canlı görünmesine katkı sağlar.
Kış Aylarında Cilt Sorunlarından Korunma Yöntemleri
Kış aylarında cilt, soğuk hava, rüzgar ve düşük nem seviyelerinin etkisiyle hassaslaşabilir ve çeşitli sorunlarla karşılaşabilir. Egzama, kızarıklık, kuruluk gibi problemlerin önüne geçmek ve cildi korumak için doğru bakım yöntemleri ve ürünlerin kullanımı büyük önem taşır.
Egzama ve Kızarıklık Problemleri ile Başa Çıkma
Kışın soğuk hava ve kuru ortamlar, egzama ve ciltte kızarıklık gibi sorunları tetikleyebilir. Bu durumları kontrol altına almak için cildin nem dengesini sağlamak ve tahrişi önlemek gerekir.
Egzama şikayeti olanlar, parfüm ve kimyasal içermeyen, nemlendirici özellikli ürünleri tercih etmelidir. Shea yağı ve gliserin içeren kremler, cildi derinlemesine nemlendirerek kuruluk ve kaşıntıyı hafifletir. Kızarıklık için ise yatıştırıcı özelliklere sahip aloe vera veya papatya özlü ürünler kullanılabilir. Tahrişi artırabilecek sıcak duşlardan kaçınılması ve yumuşak, pamuklu giysiler tercih edilmesi de ciltteki hassasiyeti azaltabilir.
Hassas Ciltler için Özel Ürün Önerileri
Hassas ciltler, kış aylarında çevresel faktörlere karşı daha savunmasızdır ve özel bir bakım gerektirir. Alkol, paraben ve parfüm içermeyen, cildin doğal bariyerini destekleyen ürünler tercih edilmelidir. Seramid içeren nemlendiriciler, cildin bariyerini güçlendirerek nem kaybını önler.
Nazik temizleyiciler ve yatıştırıcı termal su spreyleri, cildi temizlerken tahrişi önler. Ayrıca, hassas ciltler için geliştirilmiş güneş koruyucu kremler kış aylarında da düzenli olarak kullanılmalıdır.
Rüzgar ve Soğuktan Korunma İpuçları
Kışın rüzgar ve soğuk hava, ciltte kuruluk, çatlama ve tahrişe neden olabilir. Bu etkilerden korunmak için dışarı çıkmadan önce cildi koruyucu bir bariyer oluşturan yoğun bir nemlendirici sürmek faydalıdır. Elleri ve yüzü korumak için atkı, şapka ve eldiven kullanmak önemlidir.
Cildin rüzgar ve soğuktan daha az etkilenmesi için açıkta kalan bölgeler üzerine vazelin gibi ürünler uygulanabilir. Ayrıca, ev ortamında nemlendirici cihazlar kullanarak iç mekan havasının kurumasını önlemek cilt sağlığını korumaya yardımcı olur.
Evde Cilt Bakımı İçin Doğal Çözümler
Evde cilt bakımı yapmak, cildin ihtiyaç duyduğu bakımı sağlamak için etkili ve pratik bir yöntemdir. Doğal malzemelerle hazırlanan maskeler ve peelingler, kimyasal içeriklere maruz kalmadan cildin nem dengesini korumaya ve canlanmasına yardımcı olabilir.
Doğal Nem Maskeleri ve Peeling Tarifleri
Kış aylarında cildin nem dengesini sağlamak ve ölü derilerden arındırmak için doğal maskeler ve peelingler kullanılabilir. Cilt tipinize uygun malzemelerle evde kolayca hazırlayabileceğiniz bazı tarifler:
- Avokado ve Zeytinyağı Maskesi: Bir olgun avokadoyu ezip bir yemek kaşığı zeytinyağı ile karıştırarak cildinize uygulayın. 15 dakika beklettikten sonra ılık suyla durulayın. Bu maske, kuru ciltler için derinlemesine nem sağlar.
- Kahve ve Hindistan Cevizi Yağı Peelingi: Bir yemek kaşığı öğütülmüş kahve ile bir yemek kaşığı hindistan cevizi yağını karıştırarak cilde nazikçe masaj yapın. Bu peeling, ölü derilerden arınmayı sağlarken cildi yumuşatır.
- Yulaf ve Bal Maskesi: Yarım su bardağı yulafı blenderda öğütüp bir yemek kaşığı bal ve biraz sütle karıştırın. Cildinize sürüp 10-15 dakika beklettikten sonra yıkayın. Bu maske, tahrişi yatıştırarak cilde nem kazandırır.
Bal ve Yoğurt ile Nemlendirici Maskeler
Bal ve yoğurt, doğal nemlendirici özelliklere sahip malzemelerdir ve cildin pürüzsüz, nemli ve parlak görünmesine yardımcı olur. Evde uygulayabileceğiniz maske tarifleri şunlardır:
- Klasik Bal ve Yoğurt Maskesi: İki yemek kaşığı yoğurt ile bir yemek kaşığı balı karıştırarak cildinize uygulayın. 15 dakika bekletip ılık suyla durulayın. Bu maske, cildin nem dengesini sağlar ve yatıştırıcı etkiler sunar.
- Bal, Yoğurt ve Limon Maskesi: Bir yemek kaşığı yoğurt, bir tatlı kaşığı bal ve birkaç damla limon suyunu karıştırarak cildinize sürün. Bu maske, nemlendirmenin yanı sıra cilt tonunu eşitlemeye de yardımcı olur.
- Bal, Yoğurt ve Yulaf Maskesi: Bir yemek kaşığı yoğurt, bir tatlı kaşığı bal ve bir çay kaşığı yulafı karıştırarak cilde uygulayın. 10 dakika bekletip durulayın. Bu maske, hem nemlendirir hem de cildi besler.
Kış Aylarında Cilt Bakımı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Kış aylarında cildim neden daha fazla kuruyor?
Soğuk hava ve düşük nem seviyeleri, cildin doğal nem bariyerini zayıflatarak su kaybına neden olur. Ayrıca, iç mekanlarda kullanılan ısıtıcılar da havayı kurutarak cildin daha fazla nem kaybetmesine yol açar. Bu nedenle, kış aylarında cildin ekstra neme ihtiyaç duyar ve yoğun nemlendiricilerle desteklenmesi gerekir.
Kışın güneş koruyucu kullanmak gerekli mi?
Evet, güneş koruyucu kış aylarında da gereklidir çünkü UVA ışınları bulutlu günlerde bile cilde nüfuz eder. Bu ışınlar ciltte yaşlanma belirtilerine ve hasara yol açabilir. En az 30 SPF koruma sağlayan bir güneş kremi, kışın da günlük cilt bakım rutininizin bir parçası olmalıdır.
Kışın sıcak suyla duş almak cilde zarar verir mi?
Sıcak su, cildin doğal yağ tabakasını hızlı bir şekilde yok ederek kuruluğa neden olabilir. Uzun süre sıcak duş almak, ciltte çatlama, kaşıntı ve hassasiyet gibi problemlere yol açar. Bu nedenle, ılık suyla kısa süreli duşlar tercih edilmeli ve ardından nemlendirici uygulanmalıdır.
Hangi nemlendiriciler kış aylarında daha etkili olur?
Kış aylarında cildin su kaybını önlemek için yağ bazlı, yoğun nemlendiriciler tercih edilmelidir. Seramid, hyaluronik asit ve gliserin içeren ürünler, cildin nem dengesini koruyarak bariyer fonksiyonunu güçlendirir. Kuru ciltler için yoğun yapılı kremler, yağlı ciltler için ise su bazlı ve hafif formüller daha uygundur.
Kışın dudak çatlaklarını önlemek için ne yapabilirim?
Dudaklar soğuk havaya karşı hassas olduğu için düzenli nemlendirme ve koruma çok önemlidir. Balmumu veya shea yağı içeren bir dudak balmı, dudaklarda koruyucu bir bariyer oluşturarak çatlamayı önler. Ayrıca, dudakları nemlendirdikten sonra rüzgarlı havalarda atkı veya şal ile korumak etkili bir yöntemdir.
ACIBADEM HAYAT
Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu’nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.


Egzama, ciltte döküntü, cilt kuruluğu ve kaşıntıya neden olan kalıtsal ve kronik inflamatuar cilt rahatsızlığıdır. En sık görülen türü atopik dermatittir. Dirsek kıvrımları, dizlerin arkası ve bilekler belirtilerin en yaygın görüldüğü yerlerdir. Cilt kuruluğu, çatlama, kabarıklık ve şişlik, ciltte kaşıntı ve pullu deri döküntüsü egzamanın en tipik belirtileridir. Tahriş edici veya alerjenle temas edildiğinde egzama belirtileri daha da şiddetlenebilir. Semptomları iyileştirmeye yardımcı olacak tedaviler mevcuttur ancak egzamanın kesin bir tedavisi yoktur.
Egzama Nedir?
Egzama, pullu, kızarık görünen, kabuklu ve sertleşen veziküler lezyonlar yan ısıra kaşıntıya neden olan inflamatuar cilt rahatsızlığıdır. Küçük çocuklarda daha sık görülen egzama hastalığı her yaştan kişiyi de etkileyebilir. Genellikle ellerde, bacaklarda ve ayaklarda görülse de vücudun herhangi bir yerinde de egzama hastalığı meydana gelebilir. Ciltte yaşanan bu değişim, cilt neminin korunmasına ve vücudun dış etkenlere karşı korunmasına yardımcı olmaktan sorumlu olan cildin bariyer fonksiyonunu zayıflatır.
Egzama rahatsız edici bir görüntüye neden olsa da tehlikeli bir rahatsızlık değildir. Basit tedaviler ile kontrol altına alınabilir. Önemli olan, egzama belirtilerini iyi tanımak ve vakit kaybetmeden doktora başvurmaktır.
Egzama Neden Olur?
Egzamaya sabun, deterjan, şampuan ve banyo köpüğü gibi tahriş edici alerjenlerle temas, soğuk ve kuru hava, nem, toz, polen ve küf gibi çevresel faktörler ya da stres ve genetik geçiş gibi uyaranlar neden olmaktadır. Ayrıca staphylococcus aureus adlı bakteri de egzamaya neden olur. Bu bakteri vücuttaki yararlı bakterilerin yerini alır ve cildin bariyer fonksiyonunu bozar.
Cildin reaksiyon vermesini sağlayarak egzamanın nedenleri şunlardır:
- Soğuk ve kuru hava
- Nem gibi çevresel faktörler
- Alerjenler
- Makyaj ve cilt bakım ürünleri
- Deterjan, sabun ve parfüm gibi kimyasallar
- Polen ve küfler
- Gıda alerjileri
- Birtakım metaller
- Bağışıklık sistemi düşüklüğü
- Genetik
- Ortamdaki hava kirliliği
- Stres ve kaygı
Egzama Çeşitleri Nelerdir?
Genellikle kronik bir cilt rahatsızlığı olan egzamanın kendi içinde ayrıldığı bazı türleri mevcuttur.
Egzama türleri şöyle sıralanabilir:
Atopik egzama: Bu egzama çeşidinin gelişiminde genetik, immünolojik, çevresel faktörlerin bileşiminin rolü olduğu düşünülmektedir.
Seboreik dermatit: Nedeni tam olarak bilinmeyen ve kronik olan seboreik egzama cildin yağlı olduğu bölgelerde, yüzde yani kaşlar, yanaklar, burun kenarları, sakal içleri, göğüs ortası, saçlı deri, kulaklarda görülür. Kulak egzaması olarak da bilinen seboreik egzama kızarıklık, pullanma ve kabuklanmayla oluşur.
Asteatotik egzama: Bu egzama çeşidi yaşlılarda daha sık görülmektedir. Sık banyo yapılması, derinin üst tabakasındaki yağ miktarının azalması veya atopi gibi nedenler sonrasında görülebilmektedir. Kış aylarında kuruluk arttığı zaman daha fazla görülebilmektedir. Genellikle bacakların ön yüzünde, kollarda ve gövdede çıkmaktadır. Deride porselen çatlağı gibi bir görüntüye, kaşıntıya, kuruluğa ve döküntüye neden olmaktadır.
Kontakt egzama: Cildin duyarlı olduğu maddelere karşı oluşan akut veya kronik reaksiyondur. Cilt, koruyucu yağlarını engelleyen maddelere sürekli maruz kalırsa kontakt egzama oluşur. Kontakt dermatitte egzamayı tetikleyen bazı maddelere karşı dikkatli olunmalıdır. Kontakt egzama; temizlik maddeleri, makyaj malzemeleri, parfümler, oje, endüstriyel maddeyle temas, saç boyaları, diş macunu, sakız, ayakkabı ve ayak spreyleri, pantolan fermuarı, metal düğmeler, geçici dövmeler nedeniyle görülür.
Numuler egzama: Daha çok kol ve bacaklarda, ellerde görülen numuler egzama, madeni para büyüklüğünde, çok sayıda olabilen yuvarlak kaşıntılı lezyonlardır. Kronik seyirli olup, daha çok genç erişkinler ve yaşlılarda rastlanır. Numuler egzamanın lezyonları papül ve vezikül denen ufak kabartıların birleşmesiyle oluşur ve akut dönemde kızarıklık, sızıntı ve kabuklanma gösterir.
Gravitasyonel egzama: Ayakta çalışanlarda ve yaşlılarda çok sık görülen bir egzama çeşididir. Bacakların alt kısımlarında varislerin oluşması ve kan dolaşımın bozulmasıyla gelişmektedir. Burada kan birikmesinden dolayı damarlarda basınç artmakta ve bu da deride hasara neden olabilmektedir. Doğum yapmış kadınlarda gravitasyonel egzama görülebilir. Bacaklarda kuruluk, kaşıntı, su toplaması, kızarıklık gibi belirtilerle kendini gösterir. Egzama kronikleştikçe deride koyu lekeler, derinin sertleşmesi ve sonrasında ülser gibi yara oluşabilmektedir.
Egzama Belirtileri Nelerdir?
Ciltte kuruluk, çatlaklık, kaşıntı, deri döküntüleri, kuru lekeler, şişlik, kabuk oluşumu, pullanma ve kabarcıklar egzama belirtileri arasında gösterilir.
Genel olarak egzama belirtileri şunları içerir:
- Ciltte kuruma ve çatlama
- Cilt rengine bağlı olarak rengi değişebilen şişmiş cilt döküntüleri
- Kaşıntı
- Ciltte kabuklaşma ve şişlik
- İltihap ya da cilt enfeksiyonu meydana gelmesi
- Göz çevresindeki cildin koyulaşması
- Avuç içlerindeki cilt kırışıklıkları
- Ciltte yoğun hassasiyet
- Ciltte çizik çizik izler
Ciltte kuruluk
Egzama hastalığından cildin nemi fazla tutamamasından dolayı cilt kuruluğu meydana gelir.
Cilt kaşıntısı
Egzamadan etkilenen cilt sinirleri uyaran bazı kimyasal aracılar salgılar ve neticesinde ciltte kaşıntı yaşanır.
Deri döküntüsü
Egzamanın ciltte meydana getirdiği iltihaplanma sonucunda ciltte döküntüler oluşur.
Kuru leke oluşumu
Cildin nemi tutmasına yardımcı olmaktan ve vücudunuzu dış etkenlerden korumaktan sorumlu olan cildinizin bariyer fonksiyonunu zayıflatan egzama hastalığı deride kuru leke oluşumuna sebebiyet verir.
Ciltte çatlaklar
Egzama hastalarının cilt bariyerinin bozulması sonucunda deriden su kaçarak cildin kurumasına, çatlamasına ve kaşınmasına neden olur.
Ciltte şişlik meydana gelmesi
Egzamayla birlikte ciltteki inflamasyonun sonucu olarak ödemle birlikte ciltte şişlikler meydana gelebilir.
Egzama Teşhisi Nasıl Yapılır?
Egzama teşhisi koymak için fiziki muayene ve yama testi yapılmalıdır. Yama testinde ortaya çıkan alerjen, dermatologlar tarafından araştırılmalı ve sonrasında teşhis konulmalıdır. Yama testi esnasında hastanın sırtına alerjen maddelerin düşük konsantrasyonları yapıştırılır ve 48 ile 72 saat sonra açılarak gözlemlenir. Bu süre içerisinde kişinin spor yapmaması, duş almaması ve testi etkileyecek benzer davranışlarda bulunmaması gerekir. Bölgede kabarma, sulanma ve kızarıklık varsa, hastanın o bölgeye sürülen maddeye karşı alerjik egzama olduğu tespit edilir.
Egzama Tedavisi Nasıl Yapılır? Egzama Nasıl Geçer ve Egzamaya Ne İyi Gelir?
Egzama tedavisinde kortizon dışı bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, ıslak pansumanlar ve lokal kortikosteroidli pomadlar kullanılır. Atak sıklığını azaltmak, deriyi güçlendirmek amacıyla nötral sabunlar, bariyer kremler, nemlendiriciler, egzama eldivenleri ve egzama şampuanları önerilmektedir.
Elde egzama neden olur?
Değişik tipleri bulunan egzamanın en çok etkilediği organlardan biri ellerdir. Ellerde egzama, derinin savunma kapasitesinin azalması veya yok olması sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Sık sık el yıkamak, deterjan, sabun ve çamaşır suyu ile iç içe olmak, tozlu ortam gibi faktörler derinin yıpranmasına ve egzama oluşumuna zemin hazırlamaktadır. Elde egzama en fazla el ön kolda ve sırtta görülür.
El egzamasına ne iyi gelir?
Egzama tedavisinde kortizon dışı bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, ıslak pansumanlar ve lokal kortikosteroidli pomadlar kullanılır. Atak sıklığını azaltmak, deriyi güçlendirmek amacıyla nötral sabunlar, bariyer kremler, nemlendiriciler, egzama eldivenleri ve egzama şampuanları önerilmektedir.
Saç egzamasına ne iyi gelir?
Salisilik asitle birlikte topikal steroidler saç egzaması tedavisinde yararlı olabilir. Saçlı deri egzaması enfeksiyon kapmışsa doktor tarafından ağızdan antibiyotik reçete edilebilir.
Egzamadan Korunmak İçin Neler Yapılmalıdır?
Egzamadan korunmak ya da egzama sürecinin daha rahat geçirilmesi için alınacak önlemler şu şekildedir:
- Egzamalı bölgeyi kaşımamaya ve tahriş etmemeye özen gösterilmelidir.
- Bulunan ortam yeterli nem ve ısı oranına sahip olmalıdır.
- Ev sık sık havalandırılmalıdır.
- Banyo sıklığı mevsime göre ayarlanmalıdır.
- Gün aşırı banyo yapmaya özen gösterilmelidir.
- Sert lifler ve keseler kullanılmamalı, çok sıcak suyla banyo yapılmamalıdır.
- Nötr sabun tercih edilmelidir.
- Banyo sonrası tüm vücuda nemlendirici sürülmelidir.
- Egzamadan korunmak için bağışıklık sisteminin güçlü olmasına özen gösterilmelidir.
- Eller sık sık nemlendirilmelidir.
- Eller ılık suyla yıkanmalı ve kağıt havluyla kurulanmalıdır.
- Temizlik yaparken eldiven kullanılmalıdır.
- Kışın yünlü giysiler direkt cilde temas ettirilmeden penye ya da içlik üzerine giyilmelidir.
- Yünlü, polar halı ve battaniye gibi toz çeken eşyalar özellikle yatak odasından uzak tutulmalıdır.
- Stresten uzak durulmaya çalışılmalıdır.
- Çiğ sebze ve meyvelere, et ve balık ürünlerine çıplak elle temas edilmemelidir.
- Sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir.
- Günlük yeterli miktarsa su içilmelidir.
- Doktorun verdiği egzama diyeti uygulanmalıdır.
Egzama Hakkında Sık Sorulan Sorular
Egzama bulaşıcı mıdır?
Egzama hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir.
Egzama ne kadar sürede geçer?
Çocuklukta ortaya çıkan egzama zamanla düzelse de egzama kronik olarak gelişirse hayat boyu devam edebilir.
Egzama kışın artar mı?
Kış aylarında soğuk hava ve nem oranının düşük olması egzama hastalığının artış göstermesine neden olur. Kapalı ısıtma sistemlerinin yaşam alanını kurutması, kalın kıyafetlerin giyilmesi ve daha sıcak banyo uygulaması da egzamayı tetikleyebilmektedir.
Hangi vitamin eksikliği egzamaya neden olur?
Egzama, vücutta B6 vitamini eksikliğini işaret edebilir. Eksikliğinde hücre yenilenmesi yavaşlar ve egzama, iltihaplanma gibi deri problemleri görülebilir.
Tuzlu su egzamaya iyi gelir mi?
Egzamanız varsa, cilt bakım rutininize tuzlu su kullanımını ekleyerek kaşıntıyı hafifleten ve egzamaya neden olan bakteri ve mantarların nemini azaltabilmek mümkün olmaktadır.
Sıcak su egzamaya iyi gelir mi?
Egzama hastaları ciltte oluşabilecek olan kurulukların giderilmesini ister. Bu neden ılık su ile banyo yaparak, egzama için kullanılan kremlerden kullanarak cildi düzenli olarak nemlendirmesi gerekmektedir.
MEMORIAL


Sivilce, beslenme şekilleri, hava kirliliği, stres ve hijyen gibi nedenlerden dolayı özellikle ergenlikten başlayarak ortalama 30 yaşına kadar insanlarda görülebilir. Bu sivilceler, görüntü olarak rahatsız etse de bir süre sonra söner ve geçmeye başlar. Müdahale edilen sivilceler ya da bazı akneler yüzde, göğüste ve sırtta sivilce izi olarak kalabilir. Sivilce izleri, ciltte dokusal değişikliğe ve renk eşitsizliğine neden olur. Birçok kişi krem kullanarak ya da işlem yaptırarak sivilceleri geçirebilir ve sivilce izlerinden kurtulmanın yollarını öğrenebilirsiniz.
Sivilce Nasıl Geçer?
Sivilce geçirmenin yolları arasında, cilt temizliği, topikal tedaviler, oral ilaçlar ve doğal yöntemler yer alır. Cildin tipine ve sivilcenin çeşidine bağlı olarak uygulanan yöntemler de farklılık gösterebilir. Sivilceleri geçirmek için şu yöntemlerden yararlanabilirsiniz:
- Günde iki kez cilt temizliği yapın
- Cildin tahrişini önlemek için aşırı yıkamaktan kaçının
- Benzoil peroksit içeren kremler veya jeller sivilceleri kurutmak için kullanın
- Salisilik asit içeren ürünlerden yararlanarak gözenekleri açın
- Retinoid kremler veya jeller (tretinoin gibi) cilt hücrelerinin yenilenmesini hızlandırın
- Yağlı ve şekerli gıdalardan kaçının
- Bol su için ve düzenli egzersiz yapın.
- Stresi azaltmak için yoga veya meditasyon gibi teknikleri deneyin
Sivilcenin geçmesi için kişiye özel tedavi uygulanmalıdır. Eğer evde uygulanan tedaviler yetersiz kalıyorsa, bir dermatologdan profesyonel yardım almak gerekir.
Sivilce İzlerine Ne İyi Gelir?
Sivilce izleri, geçirmenin en etkili yollarından bir tanesi cilt bakımının düzenli olarak yapılmasıdır. Bunun yanında tonik kullanımı, güneş koruyucular ve kremler sivilce izlerine iyi gelerek geçmesine yardımcı olur. Tedavi gerektirmeyen durumlarda cilt bakım rutininin uygulanmasının yanında sivilce izlerine evde doğal yöntemlerle müdahale edilebilir.
Sivilce izlerini geçirmenin yolları şöyle sıralanabilir:
- Cildi temizleyin, tonik ile gözenekleri açın
- Nemlendirici krem kullanın
- Elma sirkesini suyla seyrelterek cilde uygulayın
- Limon suyu ile cilt tonunu eşitleyin
- Çay ağacı yağı ve su ile ciltteki iltihabı azaltın
- Bal ve tarçın maskesi ile sivilceleri önleyin
- Kimyasal Peeling ile ciltteki ölü hücrelerden kurtulun
- Dermabrazyon işlemi ile cilt tahribatını onarın
- Fraksiyonel lazer ile cildi yenileyin
- Mikro İğneleme ile cildin kolajen üretimine destek sağlayın
- Dolgu madde uygulamaları ile deri yüzeyindeki çukurları doldurun
Elma sirkesini suyla seyrelterek cilde uygulayın
Elmanın fermente edilmesiyle oluşan bir ürün olan elma sirkesi, sitrik asit gibi organik asit içermektedir. Sirkede bulunan bu organik asit, sivilce izlerini önleyerek iyi bir cilt görünümüne sahip olmanızı sağlar.
Cildin hassasiyetine karşı elma sirkesinin kullanım şekli ve miktarı oldukça önemlidir. Cildinize uygulamadan önce bunun tahrişe neden olabileceğini unutmayınız. Suyla seyreltilmiş elma sirkesini az miktarda alarak cildinize uygulayabilirsiniz.
Limon suyu ile cilt tonunu eşitleyin
Cilt tonunu eşitlemeye ve sivilce izlerini yok etmeye yardımcı olan limon suyu, asidik bir yapıya sahiptir. Cildinize limon suyu uygulaması yapmadan önce cilt yapınızın hassasiyetine dikkat etmeniz gerekir. Limon suyu, doğru miktarda uygulandığından sivilce izlerine iyi geldiği bilinmektedir.
Çay ağacı yağı ve su ile ciltteki iltihabı azaltın
Bakterilerle savaştığı bilinen çay ağacı yağı, ciltte oluşan iltihabı azaltarak, cildin renk tonunun eşitlenmesinde önemli bir rol oynar. Organik asit olan benzoil peroksit ile karıştırılan çay ağacı yağı, cilt tahrişini önleyerek sivilce izlerini geçirmede etkili olur. Çay ağacı yağı güçlü içeriğe sahip olduğundan cildinize uygulamadan önce mutlaka seyreltmeniz gerekmektedir.
Bal ve tarçın maskesi ile sivilceleri önleyin
Bal ve tarçın, karıştırıldığında antibakteriyel özelliğe sahip olarak sivilce oluşumuna neden olan bakterilerle savaşır. Sivilce oluşumunun önlenmesiyle birlikte sivilce izleri de azalma eğilimi göstermektedir.
Cildi temizleyin, tonik ile gözenekleri açın, ilaç tedavisi yapın, nemlendirici krem kullanın
Cildiniz sivilce ve akne oluşumuna yatkınsa mutlaka cilt tipinize uygun olan ürünlerden yararlanarak sağlıklı bir cilt bakım rutinin oluşturabilirsiniz. Bu durum gözeneklerini temiz kalmasını sağlayarak önceden oluşmuş sivilce lekelerinin de iyileşmesini hızlandıracaktır. Sivilce lekelerine karşı yapılabilecek olan cilt bakım rutininde şu adımları izleyebilirsiniz:
- Cildinizi Temizleyin
Karma bir cilde sahipseniz ve yüzünüz çok fazla sivilce içermiyorsa sivilce izlerin olduğu bölgeleri günlük olarak yıkayabilirsiniz. Bunun yanında organik asit olan benzoil peroksit ve salisilik asit içeren ürünlerden yararlanmak cilt temizliğini sağlayarak sivilce izlerine iyi gelecektir. Burada önemli olan bu ürünleri kullanmadan önce mutlaka kullanım talimatına uymanız olacaktır.
- Tonik ile Gözenekleri Açın
Temizlik işleminden sonra bir sonraki adım, toner yardımıyla yüzünüzde kalan ve sivilce oluşumuna zemin hazırlayan makyaj kalıntılarından kurtulmaktır. Tonerler cilt tonunda eşitlik sağlayarak, ciltteki fazla yağı giderir ve lekelere karşı savaşır. Bu ürünleri kullanmadan önce alkol içermediğinden emin olmanız gerekir. Alkol içeren ürünler cildin kurumasına ve tahriş olmasına sebep olabilir.
- İlaç Tedavisi Yapın
Sivilce eğilimine sahip olanlar, ilk iki aşamayı uyguladıktan sonra ciltteki kolajen üretiminin artmasını sağlayan retinoid içeren ilaçlar kullanabilir. Bu da cildin dokusunu iyileştirir, renk dengesini sağlar ve sivilce izlerinin daha az görünür olmasına yaramaktadır.
- Nemlendirici Kullanın
Temizlik, tonikle temizleme, ilaç tedavisinde sonra nemlendirici ile cildin nemini sağlamak gerekir. Sivilceye karşı kullanılan ilaçlar cildin nemini alarak kuruluğa neden olabilir. Cildin kurumasını ve soyulmuş bir görünüm yaratmasını engellemek için gün içerisinde sabah ve akşam olmak üzere nemlendirmek sivilce izlerini geçirmeye de yardımcı olacaktır.
Kimyasal Peeling ile ciltteki ölü hücrelerden kurtulun
Ciltteki sivilce lekelerine karşı kullanılabilen kimyasal peeling, lekeli ve sorunlu ciltler için kullanılabilir. Güçlü bir asit kullanılarak uygulanan kimyasal peeling uygulamasında cilt yüzeyinde bulunan ölü hücrelere etki ederek cildin soyulmasını sağlar ve lekelerin giderilmesinde etkili olur. Kimyasal peeling işlemi, sivilce izlerinin yoğunluğuna ve derinliğine bağlı olarak uzmanı tarafından farklı seviyelerde uygulanabilir.
Dermabrazyon işlemi ile cilt tahribatını onarın
Zımpara yöntemi olarak da bilinen dermabrazyon işlemi, cilt yüzeyinde bozulmuş ve tahribata uğramış alanların soyularak eşitlenmesini sağlamaktadır. Yüzeysel tabakanın soyulmasıyla yapılan bu işlem, sivilce lekelerine karşı kullanılmasının yanında siyah noktalara, yaşlılık lekelerine ve güneşin ciltte yarattığı hasarlara karşı da tercih edilmektedir.
Fraksiyonel lazer ile cildi yenileyin
Cildin üst ve alt kısımlarında etkili olan fraksiyonel lazer işlemi, sivilce izi ve cilt yenileme tedavisinde kullanılan bir lazer sistemidir. Sivilce lekelerine karşı iyileştirici etkisi yüksek olan bu işlemde, yan etkilerinin az olmasıyla nedeniyle son zamanlarda sıklıkla tercih edilmektedir.
Mikro İğneleme ile cildin kolajen üretimine destek sağlayın
Cilt yüzeyine mikro iğnelerle müdahale edilerek serumlarla desteklenmesiyle uygulanan, sivilce izlerine ve cilt tonunun eşitlenmesine yarayan bir işlem türüdür. Mikro iğneler uyuşturulan cildi delerek, cildin kendini yenilemesi aşamasında kolajen üretmesini sağlar. Böylelikle sivilce izleri gözle görülür bir şekilde yok edilebilmektedir.
Dolgu madde uygulamaları ile deri yüzeyindeki çukurları doldurun
Sivilce izlerinin cilt yapısında tahribata neden olmasıyla birlikte deri yüzeyinde çukurlar oluşabilmektedir. Dermatolog tarafından cilt tipinize uygun olanları belirlenerek, deri yüzeyinizin altında dolgu maddeleri enjekte edilebilir. Bu işlem süreklilik gerektirebilir.
Sivilceye İyi Gelen Besinler Neler?
Omega 3 yağ asitleri içeriğindeki E vitamini ve çinko ile birlikte yara iyileşmesinde ve doku hasarının giderilmesinde rol alarak cilt yaşlanmasının önüne geçer. Hücre yenilenmesinde rol alan Omega 3 yağ asitleri özellikle balıklarda yüksek oranda bulunmaktadır. Deniz ürünlerinden sardalya ve somon en iyi Omega 3 kaynaklarındandır. 100 gram sardalya 1,5 gram omega 3 yağ asitlerini içerir. Omega 3 yağ asitlerinin, özellikle aknenin temel sebeplerinden olan inflamasyonu kırıcı etkileri vardır.
Sivilceye iyi gelebilecek cilt dostu besinler arasında probiyotik içeren gıdalar, (yoğurt,peynir,kefir, ayran…) da yer alır. Yeşil çay, azalmış inflamasyon ve azaltılmış sebum üretimi ile ilişkili polifenoller içerir. Yeşil çay ciltteki yağ miktarının azalmasına yardımcı olarak sivilceye iyi gelir. Bununla birlikte zerdeçal, kan şekerini düzenlemeye, insülin duyarlılığını artırmaya ve akneye neden olan bakterilerin büyümesini engellemeye yardımcı olur. A, D, E vitaminini içeren besinler; cilt sağlığında önemli rol oynar ve sivilcenin önlenmesine yardımcı olabilir. Özetle; Omega-3 yağ asitleri, probiyotikler, yeşil çay, meyve ve sebzeler açısından zengin bir diyet; sivilce oluşumuna karşı koruyucu olabilir. A, D ve E vitaminleri ve çinko da aknenin önlenmesine yardımcı olabilir.
Sivilce İzlerini Önlemenin Yolları Nelerdir?
Yaşam tarzındaki değişikliklerle, tüketilen besinler ve günlük bakım rutininizi uygulayarak sivilce oluşumunu engelleyebilirsiniz. Bu durum da akne ve sivilce oluşumundan sonra görülen izlerin önlenmesini sağlar. Hareketli kalmak ve sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek de cilt sağlığını iyileştirerek sivilce izlerinin önünce geçecektir. Akne ve sivilceleri önlemeye yardımcı olmak için şu yöntemlerden yararlanabilirsiniz.
- Sağlıklı Bir Beslenme Rutini Oluşturun
- Her Gün Hareket Edin
- Cilt Bakım Rutinini Yapın
Sağlıklı bir beslenme rutini oluşturun
Akne ve sivilceye karşı iyi bir beslenme rutini oluşturmak sivilcelerin çıkmasını engelleyerek izlerin oluşmasının önüne geçecektir. Dermatologlar, sivilce izleri ile başa çıkmanın en iyi yolunun taze meyve ve sebzelerden geçtiğini, bunların yanında protein ve tahıl açısından zengin gıdaların tüketimine dikkat çekmektedir. Sağlıklı ve dengeli beslenme rutini oluşturarak A, E vitaminleri, çinko, karbonhidrat, omega-3 ve antioksidanlar içeren besinleri tüketmek sivilce oluşumunu sınırlandırarak sivilce izlerinin önüne geçecektir. Bunların yanında glisemik indeksi yüksek gıdalardan uzak durarak, yağ besin tüketimini de sınırlandırmak gerekmektedir.
Her gün hareket edin
Spor ve egzersiz yapmak cilt sağlığına iyi gelerek stres nedeniyle oluşan sivilcelerin önüne geçer. Vücudun güçlenmesini sağlamak, ciltte kan dolaşımını artırır ve cildin iyileşme süresini kısaltır. Her gün hareket etmek aynı zamanda cilde oksijen de sağlar ve bu da sivilceleri önlemektedir. Stresle başa çıkarken egzersiz yapmak iyi bir yöntem olsa da bakterilerin gelişmemesi için spor öncesi ve sonrasında mutlaka cilt temizliğini sağlamanız önemlidir.
Sivilce ve Sivilce İzleri Hakkında Sık Sorulan Sorular
Sivilce sıkmak zararlı mı?
Sivilce sıkmak, sıkılma derecesine bağlı olarak cilde zarar verebilir. Bu nedenle dokuların zarar görmemesi ve sivilce izlerinin oluşmaması için sivilceleri sıkmamak doğru bir tercih olacaktır.
Sivilceli yüze ne iyi gelir?
Sivilceye karşı düzenli cilt temizliği, tonik kullanımı ve bakım büyük önem taşır. Böylelikle ciltte bulunan sivilceler zaman içerisinde yok olarak geçer.
Sağlık kütüphanesi içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlı ve kayıt tarihindeki bilimsel verilerle hazırlanmıştır. Sağlığınızla ilgili tüm sorularınız, endişeleriniz, teşhis veya tedavi için mutlaka doktorunuza veya sağlık kuruluşuna başvurunuz.
MEMORIAL

TIRNAK HASTALIKLARI
El tırnakları ayda 3.5, ayak tırnakları ise ayda 1.6 mm uzamaktadır. Dolayısıyla tırnakta görülen bir bozukluğun tedavisi ve düzelmesi uzun süre alacaktır. Gebelik dönemi dışında kadınların tırnakları erkeklerden daha yavaş uzmaktadır. Yine yaz aylarında daha hızlı uzadıkları gözlenmiştir. Tırnağın uzaması geçirilen hastalıklar, beslenme, ilaçlar, darbe, ateşli hastalıklardan etkilenir.
Tırnaklar da aynı saçlar gibi genel sağlık ile ilintilidir. Tırnak kalınlaşması, renk değişikliği, çöküklük, çizgilenme bazı organ hastalıklarının belirtisi olabilir.
Mantar hastalıkları en sık görülen tırnak hastalığıdır. Daha çok nemli, sıcak ortamlarda görülür. Sürekli ayakkabı giyilmesi, terleme arttırır.
Mantar hastalıkları dışında liken planus, sedef hastalığı, bakteriyel hastalıklar ve melanom tırnak hastalıkları arasında yer alır. Tırnakta koyu renkli leke önemsenmeli ve hemen bir dermatoloğa başvurulmalıdır. Melanomda erken tanı hayat kurtarıcıdr.
Nadiren genetik hastalıklarda da tırnak bozukluğu gözlenebilir.
Tırnak batması ise yanlış tırnak kesimi, terleme ve yanlış ayakkabı seçimi sonrası gelişebilen ve kişinin günlük yaşantısını olumsuz etkileyen çok sık görülen bir tırnak hastalığıdır. Tırnaklar çok dipten olmayacak şekilde düz kesilmeli, batma başlıyor ise pamukla alttan desteklenmelidir.
Tırnakların bombeleşmesi kalp ve akciğer hastalıklarının belirtisi olabilir. Yine demir eksikliğinde incelme, düzleşme kenarların kalkması söz konusu olabilir.
Sedef hastalığı ve liken planus sadece tırnağı tutabilir. Sedef hastalığında en çok toplu iğne başı büyüklüğünde çukurluklar, tırnak boşalması, kalınlaşması ve sarı renk değişikliği dikkat çekerken, liken planusta çizgilenme renk değişikliği kalınlaşma görülebilir.
Paronişi (dolama) da yine sık görülebilen tırnak hastlıklarındandır. Tırnak etrafındaki dokuda kızarıklık, şişlik ve ağrı söz konusudur. Zamala iltihap birikerek fonksiyonu etkiler hale gelir. Akut paronişi bakterilere bağlı gelişirken, kronik yani süreğen tablo sedef hastalığı, ekzema gibi hastalıklarla ilişkili olabilir. Ellerin sürekli nemli kalması ve ardından Candida türü mantar ile enfekte olması kronik paronişiye yol açar.
Prof. Dr. Sibel Alper

Ayak Tırnak Hastalıkları
Çok sayıda tırnak hastalığı, tırnakların ve ayak tırnaklarının sağlığını, gücünü ve görünümünü etkileyebilir. Aşağıda daha sık görülen bazı tırnak hastalıkları, nedenleri, semptomları ve bunların nasıl tedavi edileceği yer almaktadır.
El Tırnak Hastalıkları
Tırnaklarda Görülen Sedef Hastalığı
Tırnak sedef hastalığı, tırnakların çökmesine veya parçalanmasına neden olabilir.
Potansiyel semptomlar şunları içerir;
• Tırnaklarda gevrekleşme ile kolay ufalanma
• Çukurlaşma
• Rengin sarı veya kahverengiye dönüşmesi
• Tırnakların altında noktasal kan birikimi
Tırnak sedef hastalığı tedavisinde, güçlü kortikosteroid krem, tazaroten krem, tırnak altındaki birikmeyi tedavi için kalsipotriol, kortikosteroid enjeksiyonları ve lazer kullanılmaktadır.
Kırılgan Tırnaklar
Kırılgan tırnaklar veya onikoschizi, dermatologların gördüğü yaygın bir sorundur. Durum kırılgan, yumuşak, yarık veya ince tırnaklara neden olabilir. Kırılgan tırnakların sık görülen nedenleri, kimyasal temizleyiciler, tırnakları tekrar tekrar ıslatmak ve kurutmaktır. Daha az yaygın olmasına rağmen, diğer nedenler arasında demir eksikliği veya altta yatan hastalık olabilir.
En yaygın çözüm, insanların nemlendirici kullanması ve tırnakları kimyasallardan ve tekrar tekrar suya maruz kalmaktan korumasıdır.
Onikogrifoz
Onikogrifoz, tırnağın aşırı büyüdüğü ve kalınlaştığı ve genellikle ayak başparmağını etkilediği bir durumdur. Tırnağın bir kısmının diğer kısmından daha uzun olmasına neden olabilir.
Onikogrifozun olası nedenleri şunlardır;
• Genetik
• Yaralanma
• Dolaşım sorunları
• Sedef hastalığı
• Iktiyoz
Onikogrifozda olduğunda tırnak çok kalınlaşır. Büyüme bir koç boynuzuna benzeyebilir.
Onikogrifoz Tedavisinde, kişinin tırnağı kesmeye yardımcı olması için muhtemelen bir podologdan yardım alması gerekir. Kişiye bunu evde nasıl yapacağını gösterebilirler. Tek kalıcı tedavi tırnak yatağının çıkarılmasıdır.
Ayak Tırnak batması
Batık tırnak ağrıya ve şişmeye neden olabilir ve bazı durumlarda enfekte olabilirler.
Tırnak batması nedenleri
• Tırnakların yanlış kesilmesi
• Dar çorap veya ayakkabı giyilmesi
• Fiziksel yaralar
• Genetik faktörler
Tırnak batması tedavisi için, günde 3-4 kez ılık su uygulamak, rahat ayakkabılar giymek, ayakları kuru tutmak, ağrı varsa ağrı kesici kullanılabilir ve küçük bir operasyonla tırnağın batması önlenebilir.
Tırnak Mantar Enfeksiyonları
Tırnak mantarı enfeksiyonları tırnakların kalınlaşmasına, renginin değişmesine ve kolay kırılmasına neden olan yaygın bir durumdur. Tırnak mantarı el parmaklardan çok ayak parmaklarında daha yaygındır. Ayakların terli kalması, atlet ayağı ve manikür ve pedikür tırnak mantarı enfeksiyonu riski oluşturabilir.
Tedavide ağızdan ilaçlar ve tırnak cilaların bir yıla kadar kullanılması gerekebilir. Bu tedaviler 6-12 ay devam ettirilmelidir. Son yıllarda lazer ile tırnak mantarı tedavisi yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Onikoliz
Onikoliz, ayak parmağı veya tırnağın, tırnak yatağından ağrısız bir şekilde ayrılmasıdır. Tipik olarak zamanla yavaş yavaş ortaya çıkar ve altta yatan bir sağlık durumundan veya yaralanmadan kaynaklanabilir. Mantar enfeksiyonları, sedef hastalığı, kopan tırnaklar yaralanma veya enfeksiyonla ilişkilidir. Tırnak ayrılması; tırnak sertleştiricileri veya yapıştırıcıları gibi ilaçlara ve tüketici ürünlerine bağlı olarak da oluşabilir.
Onikoliz tedavisinde; sedef hastalığını tedavi eden ilaçlar, demir eksikliği tedavisi, oral antifungal tedaviler uygulanmaktadır.
Doç. Dr. Ekrem Civaş


Seboreik keratoz, adeta sonradan deriye yapıştırılmış gibidir, dondurularak ya da elektirikle yakılarak kolayca tedavi edilebilir. Cerrahi olarak deriyi derince kesip çıkartılmasına gerek yoktur.
Seboreik keratoz nedir?
Derinin keratinosit adı verilen hücrelerinin çoğalmasıyla oluşan ve sıklıkla orta yaş sonrası ortaya çıkan iyi huylu deri tümörleridir. İlk çıktıklarında solar lentigo (güneş lekesi) benzeri deriyle aynı seviyede olup, sonradan kabararak pürtüklü, kaba, kuru ve üzeri çatlak çatlak görünümlü bir hal almaya başlar. Açık/koyu kahverenkli, siyah ve nadiren pembe renklidir. Yuvarlak veya oval, düzensiz şekil ve kenarlı olabilir. Büyüklükleri ortalama 0.5-2 cm arasındadır ama bazen çapları 5-6 cm.e çıkan dev seboreik keratozlar görülebilir. Bir tane olabilecekleri gibi, çok fazla sayıda (50-60 adet) da olabilir.
Neden oluşur?
Neden oldukları bilinmemektedir, bazı kişilerde genetik yatkınlık söz konusudur.
Vücudumuzun hangi bölgelerinde görülür?
Yüz, boyun, gövde, kasıklar, kadınlarda göğüs altları en sık görülme bölgeleriyse de, saçlı deri, genital bölge gibi derinin hemen her yerindede ortaya çıkabilir.
Tehlikeli midir?
Kötü huylu değildir ve kötü huylu bir tümöre dönme riski de yoktur. Nadiren kaşıntı yapabilir. Birçok hastada kozmetik olarak rahatsızlık nedeni oluşturur. Öte yandan, kısa süre içinde (3-6 ay gibi), çok sayıda seboreik keratoz çıkması iç organlarla özellikle sindirim sistemiyle ilgili bir kanserin bulgusu olabilir.
Nasıl tanı konur?
Çoğu kez klinik muayene tanı için yeterlidir ama dermoskopik inceleme ile tanı desteklenmelidir. Özellikle tek sayıda olduğu bazı durumlarda Verrüköz Melanomdan (ben kanseri) ayırt edilemiyebilir ki, böyle şüpheli bir durumda mutlaka biyopsi alınması gerekir.
Tedavisi nasıl yapılır?
Tedavi edilmeleri şart değildir. Kozmetik amaçlı olarak tedavide en sık kullanılan yöntem kryoterapidir (sıvı nitrojen içeren sprey ile dondurma). Elektrokoter ve küretaj (elektirikle yakma ve kazıma) da yapılabilir ama cerrahi olarak kesilip çıkarılmalarına gerek yoktur.
Prof. Dr. Tülin Güleç

Aktinik keratoz genellikle güneş, iyonize radyasyon, arsenik ve polisiklik hidrokarbonlara maruz kalınması ile oluşan preknasröz deri tümörleridir. aslında SCC nin deride epidermiste lokalize kalmış formudur. Aktinik keratoz 16-49 yaş arası erkeklerde %27, kadınlarda , 50-80 yaş arasında ise erkeklerde %66, kadınlarda %56 oranında bildirilmiştir. Açık havada çalışanlarda, örneğin balıkçılarda, inşaatlarda çalışanlarda, park bekçilerinde büro içi çalışanlara göre daha yüksek oranda görülmektedir.
Aktinik keratoz tedavi seçenekleri şunlardır:
Dondurma (kriyoterapi) Örneğin sıvı azot gibi bir aşırı soğuk madde, deri lezyonları uygulanır. Madde kabarma ve dökülme neden deri yüzeyine donduruyor. Cildin iyileşmesine yardımcı olur, yeni deri görünmesini sağlayan lezyonlar slough off. Gibi Bu en yaygın tedavi, sadece birkaç dakika sürer ve doktorunuzun ofisinde yapılabilir. Yan etkileri kabarcıklar, yara, cilt dokusu, enfeksiyon değişiklikleri ve tedavi yerinde derinin koyulaşması içerebilir.
Küretaj kazınması Bu yöntemde, cerrah hasarlı hücreleri kazımak için curet adlandırılan bir aygıt kullanır. Kazıma, bir kalem şeklinde bir alet elektrik akımı ile etkilenen doku kesmek ve yok etmek için kullanıldığı, elektro ile takip edilebilir. Bu işlem lokal anestezik gerektirir. Yan etkileri tedavi yerinde yara ve deri rengi değişiklikleri, enfeksiyon içerebilir.
Kremler veya merhem Bazı topikal ilaçlar fluorourasil (Carac, Fluoroplex, Efudex), bir kemoterapi ilaç içerir. Ilaç içlerinde önemli hücresel fonksiyonları bloke ederek aktinik keratoz hücreleri yok eder.Başka bir tedavi seçeneği Imiquimod (Aldara), prekanseröz hücrelerin vücudun kendi bağışıklık uyarmak için cildin bağışıklık sistemini değiştiren bir topikal krem. Diklofenak jel (Voltaren, Solaraze), bir non-steroid anti-inflamatuar topikal ilaç da yardımcı olabilir. Yan etkiler, kaşıntı batma veya yanma, kabuklanma ve tedavi yerinde güneşe maruz kalma duyarlılığı, ağrı gibi cilt tahrişi içerebilir.
Kimyasal soyma Bu, bir veya daha fazla kimyasal çözüm uygulama içerir – lezyonlara – örneğin trikloroasetik asit (Tri-Klor). Kimyasallar yeni cilt oluşumuna izin, cildinizi blister ve sonunda kabuğu neden olur. Genellikle soyma Cilt beş ila yedi gün sürer. Diğer yan etkiler batma veya hissi, kızarıklık yanma, kabuklanma, cilt renklenmesi, enfeksiyonlar değişiklikler ve nadiren yara izi içerebilir. Genellikle kozmetik olarak kabul edilir, bu prosedür sigorta kapsamında olmayabilir.
Fotodinamik tedavi Bu işlem ile, (fotosensitize ajan) ya enjekte veya topikal olarak uygulanır ışık için hasarlı cilt hücrelerini duyarlı hale getiren bir ajan. Cildiniz daha sonra hasarlı cilt hücrelerini yok etmek için yoğun lazer ışığı maruz kalmaktadır. Yan etkileri şişlik kızarıklık ve tedavi sırasında bir yanma hissi içerebilir.
Dermabrazyon Bu prosedürde, etkilenen deri bir hızla hareket eden bir fırça kullanılarak kaldırılır. Lokal anestezi prosedürü daha tolere edilebilir hale getirmek için kullanılır. Prosedür cilt kırmızı ve ham görünümlü bırakır. Bu iyileşmek için cilt için birkaç ay sürer, ancak yeni cilt genellikle yumuşak görünür.
Sizin tedavi seçenekleri konusunda doktorunuzla konuşun. Prosedürler yan etkileri, skar riski ve gerekli seans sayısı da dahil olmak üzere çeşitli avantajları ve dezavantajları vardır. Tüm tedavilerden sonra belli zaman aralıklarında dermatoloji uzmanına kontrol yaptırılması gereklidir.
DR. YEŞİM ALTUN

SIK GÖRÜLEN DERİ HASTALIKLARI
Vücudumuzu örten en büyük organlardan biri olan deri, vücut ısısını ayarlayıp, gaz alışverişini yaparak solunuma ve boşaltıma destek olur. Ancak en önemli görevi vücudu dış etkenlere karşı korumaktır. Tüm organlarımızda olduğu gibi deride de bazı hastalıklar meydana gelmektedir. Deri hastalıklarındaki belirtiler kişiye göre ve hastalığın derecesine göre değişkenlik gösterir. Bazı deri hastalıkları geçiciyken bazıları kalıcı olup oldukça ağrılı olabilir. Deri hastalıklarının kimi çevresel etkenlerle kimi de genetik sebeplerle ortaya çıkar. Çoğu deri hastalığı kişinin günlük yaşamını dahi etkilemezken az miktarda cilt hastalığında hayati tehlike riski bile oluşmaktadır.
Cilt hastalıkları farklı pek çok rahatsızlığın bir belirtisi de olabilir. Bu nedenle cilt te gözlemlenen en küçük farklılıklar dahi önemsenmeli ve en kısa zamanda doktora başvurulmalıdır.
Deri Ve Özellikleri
Tüm vücudumuzu saran deri üç bölümden oluşmaktadır:
- Üst Deri (Epidermis)
- Alt Deri (Dermis)
- Deri Altı (Subkutis, alt derinin bir parçasıdır)
Buna göre;
Üst Deri (Epidermis)
- Derinin alt bölümlerini koruyan tabakadır.
- Bu tabakada kan damarları ve sinirler bulunmaz.
- Üst derinin dış bölümü ölü hücrelerden meydana gelmiştir.
- Derinin rengini belirleyen hücreler bulunur.
- Deriyi zararlı ışınlardan korur.
Alt Deri (Dermis)
- Alt deri üst deriye göre daha kalındır. Canlı hücrelerden oluşur.
- Kan damarları, sinirler, ter bezleri, yağ bezleri, kıl kasları ve duyu amaçları bulunur.
- Deriye esnekliğini verir ve ince elastik lifler bulunur.
Deri Altı (Subkutis)
- Dermis ve subkutis arasında net bir sınır bulunmaz ve her iki bölümün kalınlıkları ve geçiş özellikleri cinsiyete, yaşa, beslenme durumu ve yaşam koşullarıyla, vücudun hangi bölgesinde olduğuna göre değişir.
- Vücudu çarpmalara ve vurmalara karşı korur ve vücudun ısı kaybını önler.
- Burada ter bezleri yer alır ve boşaltıma yardımcı olur.
Deri Hastalıkları Belirtileri
Deri hastalıklarının her birinin farklı belirtileri bulunmaktadır. Ciltte görülen her farklılık da mutlaka bir cilt hastalığını işaret etmez. Belli bir süre devam eden belirtilerde ise mutlaka bir uzmana görünmek şarttır. Herhangi bir cilt rahatsızlığını işaret eden belirtiler şöyle olabilir;
- kırmızı veya beyaz renkli kabarıklıklar
- ağrılı veya kaşıntılı bir kızarıklık
- pullu veya pürüzlü cilt
- cildin soyulması
- ülserimsi yaralar
- açık yaralar veya lezyonlar
- kuru, çatlamış cilt
- renksiz cilt
- etli yumrular, siğiller
- deride pigment kaybı
- aşırı kızarma
Deri Hastalıklarının Nedenleri
Cilt hastalıklarının nedenleri kişiye göre değişse de bilinen en büyük nedenleri şöyledir;
- cilt göreneklerinde ve saç köklerinde bulunan bakteriler
- ciltte yaşayan mantarlar, parazitler veya mikroorganizmalar
- virüsler
- zayıf bir bağışıklık sistemi
- alerjenler, tahriş edici maddeler veya enfekte olmuş kişinin derisiyle temas
- genetik faktörler
- tiroit, bağışıklık sistemi, böbrekler ve diğer vücut sistemlerini etkileyen hastalıklar
Cilt hastalıklarına pek çok hastalık ve yaşam tarzı türü yol açabilir. Bazı deri rahatsızlıklarının ise herhangi bir nedeni bulunamamaktadır.
Bağırsak Hastalıkları
Sindirim sisteminin uzun süreli iltihaplanmasına neden olan bir grup bağırsak hastalıkları sıklıkla cilt hastalıklarına neden olabilir. Aynı şekilde bu hastalıkları tedavi etmek için kullanılan ilaçlar da bazı deri rahatsızlıklarına neden olabilir. Bazı bağırsak hastalıkları deride
- et benleri
- makat çatlağı
- ağız iltihabı
- vaskülit
- vitiligo
- alerjik egzama
gibi hastalıklara neden olabilir.
Diyabet
Diyabet ile yaşayan pek çok insanda diyabet nedeniyle cilt problemi görülmektedir. Bu hastalıkların çoğu sadece diyabet hastalarında görülür. Çünkü diyabet kan dolaşımı ve enfeksiyon riskini etkiler.
- arpacık ve kıl kökü iltihabı gibi bakteriyel enfeksiyonlar
- ayak mantarı gibi mantar enfeksiyonları,
- akantez nigritanları
- diyabetik kabarcıklar
- diyabetik dermopati
- dijital skleroz
Lupus
Lupus, cilde, eklemlere veya vücut içindeki organlara zarar verebilecek kronik enflamatuar bir hastalıktır. Lupus hastalığından kaynaklanan yaygın cilt problemleri ise şöyledir;
- yüz ve kafada görülen yuvarlak lezyonlar
- kalın, kırmızı, pullu lezyonlar
- vücudun güneş ışığına maruz kalan kısımlarında kırmızı, halka şeklinde lezyonlar
- yüzde ve güneş yanığı gibi görünen döküntü
- el ve ayak parmaklarında kırmızı, mor veya siyah noktalar
- ağız ve burun içindeki yaralar
- bacaklarda küçük kırmızı lekeler
Gebelik
Hamilelik kadınlarda hormon düzeylerini etkilediği için bazı cilt problemlerine neden olabilir. Hamilelik öncesi var olan cilt problemleri kötüleşebilir ya da kaybolabilir. Hamilelik süresince deride meydana gelen problemler doğumla birlikte ortadan kaybolur. Hamileliğin neden olduğu cilt rahatsızlıkları şöyledir;
- deri çatlağı
- melazma
- pemfigoidin
- ürtiker
- egzama
Stres
Stres, cilt hastalıklarını tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Bunun yanı sıra stres, hormonal dengesizliklere neden olabilir. Strese bağlı cilt problemleri şöyle sıralanabilir;
- egzama
- sedef hastalığı
- akne
- rosacea
- iktiyozis
- vitiligo
- kurdeşen
- seboreik dermatit
- alopesi areata (saç kıran)
Güneş
Güneş pek çok farklı cilt hastalığına neden olabilir. Bazıları çok sık görülüp zararsızdır bazıları ise nadir görülür ve hayati tehlike riski vardır. Bu anlamda yaz, kış güneş koruyucu krem kullanmak çok önemlidir. Güneş ışığına maruz kalmak aşağıdaki deri hastalıklarına neden olabilir ya da bu dersi hastalıklarının durumunu ağırlaştırabilir.
- benler
- kırışıklıklar
- güneş yanığı
- aktinik keratoz
- bazal hücreli karsinom,
- skuamöz hücreli karsinom ve melanom dahil cilt kanseri
En Sık Görülen Deri Hastalıkları (Fotoğraflı olması tavsiye ediliyor her biri için)
Akne: Akne genellikle yüz, boyun, omuzlar, göğüs ve sırt üzerinde görülür.
Ciltteki yağ bezlerinin iltihaplanması sonucu, fazla sebum (yağ bezlerinin meydana getirdiği salgı) üretilir. Oluşan bu sebum cilt gözeneklerinin kapatır. Oksijensiz bu ortam bakterilerin gelişmesine neden olur ve sonunda cilt yüzeyinde enfeksiyonlu kırmızı şişlikler oluşur.Tedavi edilmezse akne izleri kalabilir.
Kurdeşen: Ürtiker olarak da bilinen kurdeşen ciltte bulunan kaşıntılı, kabarıklıklardır. Genellikle kırmızı, pembe olmakla birlikte zaman zaman ten rengindedir. Kimi zaman ağrılı olabilir. Çoğu durumda, kurdeşen vücudun bir ilaca, yiyeceğe karşı alerjik bir reaksiyon göstermesi ya da çevredeki herhangi bir dokudan tahriş olması sonucu gelişir.
Aktinik Keratoz: Daha çok vücudun güneş ışığına fazla maruz kalan bölgelerinde görülen aktinik keratoz melanin pigmentinin aşırı aktif hale gelmesi neticesinde oluşur. Derinin üst yüzeyinde oluşan pembe ve kahverengi lekelerle kendini gösterir.
Rosacea: Rosaceanın nedeni hala bilinmemektedir ve kesin bir tedavisi yoktur. Daha çok etkilerini en aza indirmeye yönelik tedaviler bulunmaktadır. Dört alt tür rosacea vardır. Her alt tipin kendine özgü belirtileri vardır. Genel olarak ise yanaklardaki içi kırmızı, irin dolgulu şişliklerle kendini belli eder.
Egzama: Egzama değişik nedenlerle ortaya çıkan, deride kızarıklık, kuruluk veya sulanma, kaşıntı gibi belirtilerle görülen bir rahatsızlıktır. Stres, tahriş edici maddeler, alerjenler ve iklim egzamanın tam nedeni olmasa da tetikleyici faktörleridir. Yetişkinlerde görülen egzama genellikle yüz, saç derisi ve ellerdedir. Çocuklarda ise kıvrım bölgelerinde oluşur. Tedavide krem kullanılır. Ancak bazı durumlarda ağızdan alınan ilaç ve iğneler tedaviye eklenir.
Sedef: Genellikle kafa derisinde, dirseklerde, dizlerde ve sırtın alt bölümünde görülen sedef hastalığı kronik bir cilt hastalığıdır. Otoimmün bir hastalık olarak kabul edilen sedef hastalığında ciltte gümüş veya kırmızı renkli, kaşıntılı ve ağrılı pullu lekeler oluşur.
Selülit: Özellikle kadınların kilo ile bağlantı kurmaya çalıştığı selülit aslında bir deri hastalığıdır. Zaman zaman ağrı ile kendini gösteren, bakteriyel cilt enfeksiyonu olan selülit daha çok bacaklarda fark edilir.
Selülit genellikle cildin yüzeyinde bulunur, ancak altındaki dokuları da etkileyebilir. Enfeksiyon lenf bezlerine ve kan dolaşımına kadar yayılabilir.
Melonom: Özellikle açık tenli kişilerde en sık görülen cilt kanseri türüdür. Ancak toplamda cilt kanserinin en az görülen biçimlerinden biridir. Fakat aynı zamanda vücudun diğer bölgelerine yayılma potansiyeli nedeniyle en ölümcül tiptir. Daha çok bol güneş alan ülkelerde görülen melonomun en büyük dostu güneş yanıklarıdır. Asimetrik, farklı renklere sahip benler melonum için bir başka risk faktörüdür.
Vitiligo: Cilde rengini verene hücrelerde otoimmün yıkım nedeniyle pigent kaybının yaşanması ile vitiligo hastalığını tetikler. Yüz, saç derisi ve tüm vücutta görülebilen vitiligoda deri renginde farklılıklar göze çarpar. Genetik olan vitiligo bulaşıcı değildir ve henüz kesin bir tedavisi bulunmamaktadır.
Siğil: HPV virüsü nedeniyle ciltte görülen siğiller çoğunlukla tehlikeli olmasa da bulaşıcı ve zaman zaman kadınlarda rahim ağzı kanserine neden olabilirler. El ve ayaklarda görülen çoğu siğil zararsızken gential bölgelerde görülen siğiller mutlaka uzman bir hekim tarafından kontrol altında tutulmalı.
Saçkıran:Saç kıran, deriye bulaşan ve çok hızlı bir şekilde yayılan bir tür mantarın sebep olduğu cilt ve saç dökülmesi hastalığıdır. Saçkıran hastalığının en önemli zararı ve yan etkisi saçlar üzerinde hızla yayılması ve tedaviye geç kalınması durumunda kalıcı olarak saç kayıplarına sebep olmasıdır.
Uçuk: Küçük, acı veren, içinde sıvı olan kabartılar genellikle dudak veya burunda oluşur. Uçuk “herpes simpleks” virüsü nedeniyle oluşur. Genelde 10 gün sürer ve bulaşıcıdır. Ateşlenme, aşırı güneşte kalma, stres, hormonal değişimler, adet dönemi uçuğu tetikler.
Cilt Hastalıklarının Tedavisi
Birçok cilt hastalığının tedavisi mümkündür. Bazı cilt rahatsızlıkları ise herhangi bir tedavi yöntemine cevap vermeyebilir. Deri hastalıkları için genellikle kullanılan tedavi yöntemleri şöyledir;
- antihistaminikler
- ilaçlı kremler ve merhemler
- antibiyotikler
- vitamin veya steroid enjeksiyonları
- lazer tedavisi
- hedefe yönelik reçeteli ilaçlar
DÜNYA KLİNİK

Deri hastalıkları, cilt yüzeyinde istenmeyen görüntülere sebep olmaları, kaşıntı, ağrı ve yanma gibi durumlara yol açmaları nedeniyle günlük hayatı olumsuz etkiler. Deri hastalıkları kimi zaman vücutta bulunan başka bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabildikleri gibi alerjik reaksiyonlara, dış ortamda bulunan etkenlere ve mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonlara bağlı olarak oluşabilir. Deride görülen herhangi bir farklılaşma, ciddi bir sağlık sorununu işaret edebileceğinden cilt sorunları hassasiyet gösterilmesi gereken ve muayene gerektiren durumlardır. İlkbahar ve özellikle de yaz aylarında hava sıcaklıklarının yüksek oluşu, güneş ışınlarının dike yakın açılarla yeryüzüne ulaşması, terleme gibi nedenlere bağlı olarak cilt hastalıklarının görülme oranında artış gözlenir. Aynı zamanda deniz ve havuz sezonunun açılması da güneş yanıkları ve mantar enfeksiyonları başta olmak üzere birçok deri hastalığının görülme riskini arttırır. Bu nedenle yaz aylarında deri sağlığının korunmasına yönelik önlemler almak çok büyük önem taşır. İşte, yaz aylarında sık görülen deri hastalıkları…
Güneş yanıkları
Güneş yanıkları, derinin güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmasından kaynaklı olarak meydana gelen bir deri rahatsızlığıdır. Özellikle yaz aylarında deniz sezonunun açılması ile birlikte yaygın şekilde görülen bu hastalık, işi gereği gün içerisinde uzun saatler boyunca güneşe maruz kalan kişilerde de sıklıkla gözlenir. En temel belirtisi güneşe maruz kalınmasının ardından derinin kızarmasıdır. Güneş yanığına bağlı olarak deride meydana gelecek değişiklikler yanığın seviyesine bağlı olarak farklılık gösterir. Güneş yanığı hafif şiddette (1. derece) ise yalnızca derinin renk değiştirmesi söz konusudur ve bir miktar ağrı oluşabilir. Daha şiddetli olan 2. derece yanıklarda ise deri su toplar ve şiddetli ağrı hissi ortaya çıkar ve bunu kabuklanmalar takip eder. Güneşin sebep olabileceği en şiddetli yanık 2. derece yanıklardır. Açık tonda ten rengine sahip olan kişilerde güneş yanıkları çok daha kolay oluşabilir ve daha şiddetli olabilirken koyu ten rengine sahip olan kişiler güneş yanıklarına karşı nispeten daha dayanıklıdır.
Alerjik reaksiyonlar
İlkbahar ve yaz ayları, birçok kişi açısından yılın en sevilen dönemleri olurken alerji sorunu olan bireyler için zor geçebilir. Polen alerjisi olan kişilerde bahar ve yaz aylarında saman nezlesi adı verilen ve hapşırma, burun ve geniz etlerinde kaşıntı, baş ağrısı, burun etlerinde şişlik gibi şikayetler gözlenir. Güneş alerjisi ise yaz aylarında bu hastalığın bulunduğu kişiler için hayatı oldukça zorlaştıran bir diğer durumdur. Bu kişiler için açık havaya çıkmadan önce güneş kremi kullanmak çok büyük bir öneme sahiptir. Güneş koruyucu krem, yüksek koruma faktörüne sahip ve güvenilir markalara ait olan ürünler içerisinden seçilmelidir. Sanılanın aksine güneş, yalnızca doğrudan maruz kalındığında değil yansıma özelliği nedeniyle gölge alanlarda iken de cildinize zarar verebilir. Bu nedenle yalnızca denize girerken veya güneş altında gerçekleşen aktivitelerin öncesinde değil, gündüz saatlerinde açık havaya çıkılan tüm zaman dilimlerinde bu kremlerin kullanımına özen gösterilmelidir. Yalnızca bir kez güneş koruyucu krem sürmek gün boyu cildi korumaz. Bu nedenle özellikle alerjik cilde sahip olan kişiler, güneş kremi uygulamasını gün içerisinde sık sık tekrarlamalıdır ve mümkün olduğunca gölge alanları tercih etmelidir.
Bakteri ve mantar enfeksiyonları
Yaz aylarında sıcak havanın da etkisiyle mikroorganizmaların üreme hızında artış görülür. Bu durum bakteri ve mantar enfeksiyonlarını kolaylaştırıcı bir etkendir. Bu nedenle bakteri ve mantar enfeksiyonlarından kaçınmak için yaz aylarında yılın diğer dönemlerine göre çok daha dikkatli olunması gerekir. Ayaklarda oluşabilecek mantar enfeksiyonlarından korunmak için hava geçirgenliği olan ayakkabılar ve pamuklu çoraplar tercih edilmelidir. Bir gün giyilen ayakkabı ertesi gün havalanması için bırakılmalıdır ve sürekli olarak kullanılmamalıdır. Havuzlar, bakteri ve mantar kaynaklı bulaşıcı hastalıklar açısından risk oluşturur. Temizliği ve kontrollerinin düzenli olarak yapıldığı bilinen havuzların tercih edilmesi büyük önem taşır. Pek çok kişi tarafından ortak kullanılan havuz kenarları da bakteri ve mantarları bol miktarda barındırdığından bu zeminlerde çıplak ayakla dolaşılmamalı, terlik giyilmelidir. Denize veya havuza girdikten sonra ıslak mayo ile beklemek özellikle kadınlar açısından genital bakteri ve mantar enfeksiyonlarının oluşumuna zemin hazırlar. Bu nedenle denizden ya da havuzdan çıkıldıktan sonra mayo veya bikini kurusu ile mutlaka değiştirilmelidir.
Güneş lekeleri
Güneş lekeleri özellikle açık ten rengine sahip olan kişilerde güneşe uzun süre, düzenli ve korunmasız olarak maruz kalmaya bağlı olarak oluşabilen bir deri hastalığıdır. Bu lekeler görüntü olarak çillere benzer ve kalıcıdır. Güneş lekeleri; burun, yanaklar, kulaklar, boyun, sırt ve omuzlar gibi yerler başta olmak üzere vücudun birçok bölgesinde oluşabilir. Bu lekelerin oluşumundan korunabilmek için özellikle yaz aylarında her yaştan birey cildinin yapısı ve rengi ile uyumlu bir güneş koruyucu krem edinmeli ve bunu düzenli olarak kullanmalıdır. Daha önceden oluşmuş olan güneş lekeleri kendiliğinden iyileşmeyeceğinden bunlar için kimyasal peeling gibi medikal estetik uygulamalardan faydalanmak gerekebilir.
Cilt kuruluğu
Yaz döneminde güneş ve deniz suyu gibi etkenler, cildin kurumasına ve buna bağlı olarak kaşıntı, kızarıklık, deri döküntülerinin oluşumu gibi sorunlara yol açabilir. Bunlardan korunabilmek adına düzenli olarak nemlendirici kullanmak gerekir. Seçilecek olan nemlendirici, cildin yapısı ile uyumlu bir ürün olmalıdır. Denize girdikten sonra tuzlu suyun vücut yüzeyinde kalması cildin aşırı derecede kurumasına ve sonrasında pul pul dökülmesine neden olur. Bu nedenle denizden çıktıktan sonra mutlaka duş almak ve bu şekilde güneşlenmek gerekir. Vücudu tuzdan arındırdıktan sonra güneşin kurutucu etkisine karşı da nemlendirmek de önemlidir. Güneş koruyucu kremler aynı zamanda nemlendirici özelliğe de sahip olmaları sayesinde cildin nem ihtiyacını da karşılayabilirler. Güneş kremi uygulaması, güneşlenme sürecinde çeşitli aralıklarla tekrarlanmalıdır. Ayrıca vücudun nem dengesinin korunabilmesi adına günlük en az 2 litre su içmek de önem taşır, yaz aylarında terleme ile oluşan su kaybının tolere edilebilmesi için bu miktar daha da artırılmalıdır.
İsilik
Yaz aylarında sıcaklık ve nem oranının yüksek olmasına bağlı olarak bebeklerde ve çocuklarda daha sık olmakla birlikte her yaş grubundan bireyde isilik ve tahriş sorunları gözlenebilir. Özellikle vücudun diz arkaları, kollar ve karın gibi katlanan derilerin bulunduğu bölgelerinde görülen isilik, deri yüzeyinde bulunan gözeneklerin tıkanması sonucunda oluşur. Genellikle toplu iğne başı kadar büyüklüğe sahip kırmızı-pembe renkli ve içi su dolu kabarcıklar şeklinde ortaya çıkar. Nem oranının artmasını önleyebilmek için kapalı ortamlarda bulunan kişiler bulundukları yeri düzenli olarak havalandırmalıdır. Sıcak havalarda fondöten, kapatıcı gibi yoğun makyaj malzemelerinin kullanımı da cilt yüzeyindeki gözenekleri tıkayarak isilik oluşumuna sebep olabilir. Bu nedenle bu uygulamalardan mümkün olabildiğince kaçınılmalıdır. Bebekler yaz aylarında kat kat giydirilmemelidir ve daha sık banyo yaptırılmalıdır. Yataklarda pamuklu çarşaf ve yastık kılıflarının tercih edilmesi de isilik ihtimalini azaltır.
Yaz aylarında deri hastalıklarının önlenebilmesi için gereken önlemler alınmalı, güneş koruyucu kremlerin kullanımı alışkanlık haline getirilmeli ve sık sık duş alınmalıdır. Bu önlemlere rağmen bir deri hastalığına yakalanmanız durumunda bir sağlık kuruluşuna başvurarak cildiye uzmanı (dermatolog) kontrolünden geçebilir, hekiminizin önerileri doğrultusunda önlemler alarak bu hastalıklardan kolaylıkla kurtulabilirsiniz.
MEDİCALPARK

Sağlıklı cilde sahip olmak kozmetik ürünlerle elde edilebilecek bir durum değildir. Cildin sağlıklı yiyeceklerle desteklenmesi de önemlidir. Peki sağlıklı bir cilt için yapılması gerekenler nelerdir? Hangi besinler tüketilmelidir? İşte cilt sağlığını destekleyen besinler:
Cilt Kalitesini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Yaşlandıkça cildimizde değişiklikler görmek normaldir. Peki cilt yaşlandıkça neden değişime uğrar? İşte cildin zaman için değişime uğramasında etkili olan faktörler:
Oksidatif stres: Oksidatif stresin cilt yaşlanmasında rolü büyük. Oksidatif stres süreci serbest radikallerin hücrelerinize zarar vermesiyle gerçekleşen bir süreçtir. Serbest radikaller aşırı güneş maruziyeti, yanlış beslenme alışkanlıkları gibi bazı yaşam tarzı faktörleri ile ortaya çıkar.
Enflamasyon: Vücudunuzdaki artan inflamasyonun cildiniz üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir. İşlenmiş gıdaları içeren bir beslenme tarzı da vücuttaki iltihabını artırabilir.
Kuruluk: Cilt kuruluğu hücreleriniz yeterince nemlendirilmediğinde meydana gelir. Bu cilt hücrelerinin küçülmesine neden olur. Kuru hava, bazı sabunlar ve aşırı güneşe maruz kalma da kuruluğa neden olabilir.
Cilt Sağlığını Destekleyen Vitaminler Nelerdir?
En sağlıklı cilt bakım ürünleri kullanımında bile cildin vitaminlerle içeriden beslenmesi önemlidir. Cilt sağlığına destek olan vitaminler aşağıdaki gibidir:
A vitamini: Bu vitamini bağışıklık ve dolaşım sistemlerinin işleyişine katkı sağlar ve cildimizi güzelleştirir. Cildin nemlenmesine yardımcı olur ve esnekliğini arttırır. Kırışıklık ve çizgileri hafifletirken akne ve sivilce oluşumuna karşı koruma sağlar.
C vitamini: Güneş ışığının zararlarına karşı bir kalkan görevi görür. Deri hücrelerindeki DNA hasarını azaltırken kollajen yapısına destek vererek cildin esnekliğini korumasına yardımcı olur.
E vitamini: Antioksidan özelliği ile bilinen E vitamini cilt sağlığı için hayati önem taşır. Güneşin ve soğuk havanın olumsuz etkilerine karşı cildi koruyarak cildin sağlıklı kalmasını sağlar.
Çinko: Çinko içeren besinlerin tüketilmesi akne problemlerinin hafiflemesinde, cilt renginin dengesinin korunmasında ve kollajen yapısının sürdürülmesinde önemli bir rol oynar.
Koenzim Q-10: Serbest radikallerin zararlarına karşı mücadelede etkin olan bu bileşen cildinizin sağlıklı ve parlak görünümünü destekler.
DNA Hasarına Karşı Onarım Sağlayan Besinler Nelerdir?
Sağlıklı bir cilt için beslenme DNA hasarına karşı onarımda da cildi destekler. Bu nedenle sağlıklı bir cilt için beslenme programı aşağıdaki gibi olmalıdır:
- Günlük olarak bir bardak süt içmek nükleik asitlerin sentezinde rol oynayan tiamin alımı için önemlidir.
- Kırmızı et Fe ve folik asit ile güneşin zararlı etkilerine karşı koruma sağlar. Ancak aşırı demir alımının kansere yol açabileceği unutulmamalıdır.
- Alkol tüketimine dikkatli olmak önemlidir. Alkol folik asit ve çinko gibi birçok mineralin emilimini engeller.
- Sebze ve meyve tüketimi arttırılmalı, gün boyu her renk ve çeşitten ölçülü miktarda tüketilmelidir. Dengeli ve aşırılığa kaçmadan beslenmenin önemi büyüktür.
- Zencefil, zerdeçal, yeşil çay ve soya filizinde bulunan antioksidan etki gösteren bitki özleri sıklıkla tüketilmelidir.
- Karpuz ve domateste bulunan A vitamini türevleri cildin hasar görmesini engelleme konusunda yardımcı olur.
- C vitamini açısından zengin olan taze maydanoz, yeşilbiber ve limon, hücrelere zarar veren serbest radikallerle mücadelede önemli bir rol oynar. Günlük olarak 1 limon suyunu salata veya sebze çorbaları ile birlikte tüketmeyi unutmayın.
Tüketilmemesi Gerekenler Nelerdir?
“Sağlıklı cilt için neler yapmalı?” sorusuna verilebilecek yanıtlardan biri de uzak durulması gereken besinlerdir. Güzellik için meyve-sebze grubunun önemi büyüktür. Meyve ve sebzeler cildinizin su, vitamin, mineral ve antioksidan ihtiyacını karşılar. Unutmayın ki çeşitli meyve ve sebzeler tüketmek alacağınız vitaminlerin, minerallerin ve antioksidanların da çeşitliliğini artırır. Sağlıklı vücut fonksiyonları için su içmek esastır. Su cildin temizlenmesine yardımcı olur ve toksinlerden arındırır. Fiziksel aktivite ve hava durumu gibi faktörler etkileyici olsa da günlük su tüketiminizin ortalama olarak 2-2.5 litre olması gerektiğini düşünmelisiniz. Vücuda faydası olmayan şeker ve şekerli gıdaları minimuma indirgemelisiniz. Çünkü aşırı şeker tüketimi protein yapısını değiştirerek elastin ve kolajeni bozar ki bunlar cildin sıkılığını sağlar. Bu da ciltte kırışıklıkların artmasına sebep olur.
Sağlıklı Bir Cilt için Tüketilmesi Gereken Besinler Nelerdir?
Peki sağlıklı bir cilt için ne yemeli? İşte bu sorunun yanıtı:
- Yağlı Balık: Bu besinler yüksek kaliteli protein kaynakları olmalarının yanında içerdikleri omega 3 yağ asitleri sebebiyle sağlıklı bir cilt oluşturmak için düzenli olarak tüketilmelidir. Protein değerleri sayesinde cildin kolajen yapısını güçlendirir ve bu da esneklik sağlar, kırışıklıkları azaltır ve güneşin zararlarına karşı koruma sunar. Omega 3 cildin yoğunlaşması, yumuşaması ve esnemesi için önemli bir bileşendir. Eksikliği ise cilt kuruluğuna yol açabilir. Cildinizin sağlığı için haftada 2-3 defa mevsimine göre balığı ızgara, fırın veya buharda pişirerek tüketin.
- Domates: Bu güçlü antioksidan kalp hastalığı riskini azaltma ve kolesterol düzeyini kontrol etme yeteneği ile bilinse de domates cilt sağlığı için de vazgeçilmezdir. Domates beta karoten içeriği ile cildi güneşin zararlarından korur ve kırışıklık oluşumunu engeller. Ana öğünlerde yemeğe ek olarak domates salatası veya ara öğün olarak bir kase domates çorbası tüketebilirsiniz.
- Yumurta: Yüksek kaliteli protein kaynağı olan yumurta, aynı zamanda biotin içeriği ile sağlıklı bir cilt için tüketilmesi gereken besinler arasındadır. Saç dökülmesini önlemeye yardımcı olur, tırnakları güçlendirir ve cildin sağlığı için vazgeçilmez olan biotini almanın en kolay yolu yumurta tüketmektir. Herhangi bir sağlık sorununuz yoksa her gün bir adet yumurta tüketebilirsiniz.
- Avokado: Yüksek kaliteli yağ içeren avokado A, C, E vitaminlerinin yanı sıra antioksidanlar açısından zengindir ve bu da cilt sağlığı için büyük önem taşır. Avokado cilde parlaklık ve canlılık kazandırır ayrıca güneşin zararlı etkilerine karşı koruma sağlar. Ancak yoğun yağ içeriği nedeniyle günde yarım orta boy avokadodan fazla tüketmemeye özen gösterin.
- Ay çekirdeği: E vitamini sağlıklı bir cilt için temel öneme sahip olup, ay çekirdeği bu vitaminin mükemmel bir kaynağıdır. UV ışınlarının ciltte yarattığı oksidatif hasarı hafifletmeye yardımcı olur ve cildinizin genç görünümünü destekler. Ay çekirdeği tüketiminizi günlük bir silme avuçla sınırlamanız önerilir.
- Ceviz: Hafızayı kuvvetlendirici, kan şekerini dengelemeye yardımcı olan ve kalbi koruyan ceviz omega-3 ve omega-6 yağ asitleri içererek cildinizin elastikiyetini muhafaza eder ve daha sağlıklı olmasını sağlar. Cevizi sabahları kahvaltınızda veya ara öğünlerde kullanabilir. Ayrıca salatalarınıza da ekleyebilirsiniz. Günde rahatlıkla 2-3 tam ceviz yiyebilirsiniz.
- Brokoli: Çinko, A vitamini ve C vitamini gibi cilt sağlığı için hayati mineralleri barındıran brokoli aynı zamanda lutein içeriği sayesinde cildin kurumasına ve kırışıklığa yol açabilecek oksidatif zararı engeller. Brokoliyi zeytinyağı ile pişirebilir ya da salatalarınıza ekleyebilirsiniz.
- Kefir: Bağışıklık sistemini güçlendiren ve bağırsakları düzenleyen kefir antioksidan bileşenler içerdiği için cildi oksidatif strese karşı korur. Bu da hücre yaşlanmasının yavaşlamasını sağlar. Günlük olarak 1 su bardağı kefir tüketmeniz tavsiye edilir.
- Kivi: Portakaldan daha yüksek C vitamini içeriğine sahip olan kivi cilt sağlığı açısından önemli bir meyvedir. Kivide bulunan C vitamini serbest radikalleri nötralize etmeye yardımcı olup güçlü bir antioksidandır. Bazı çalışmalar C vitaminin cildi güneşin zararlı etkilerinden koruyabileceğini ve kolajen üretimini artırabileceğini belirtmiştir. Bu faktörler cildin nemlenmesini teşvik eder ve cilt sağlığını iyileştirir. Antioksidan bakımından zengin olan kivi en olgun haliyle tüketilmelidir çünkü bu aşama kivinin en çok antioksidan içerdiği dönemdir.
- Kırmızı Üzüm: Cildi koruyan besinlerden biri kırmızı üzümdür, çünkü kabuğunda resveratrol adlı bileşik bulunur. Resveratrol yaşlanma belirtilerini hafifleten ve çeşitli sağlık yararları sağlayan bir maddedir. Bir dizi çalışma kırmızı üzüm içindeki resveratrolün ciltteki serbest radikal oluşumunu azaltarak cildin yaşlanmasını geciktirebileceğini ortaya koymuştur.
- Havuç: Kök sebzeler arasında bulunan havuç mineraller, şekerler, karotenoidler ve fenoller gibi sağlık için faydalı bileşiklerle doludur. Karotenoidler ve fenolik bileşikler serbest radikalleri etkisiz hale getirerek oksidatif stresle savaşmada yardımcı olabilir.
- Lahana: Lahana ve ıspanak gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler cildi koruyan besinler arasındadır. Cilt dostu antioksidanlarla yüklü olan lahana aynı zamanda vitamin deposudur. Çeşitli çalışmalar haftada 2-3 porsiyon koyu yeşil sebze tüketen insanların cilt kanseri riskinin daha düşük olduğunu göstermiştir.
- Yeşil Çay: Yeşil çay vücuttaki serbest radikallerle mücadeleyi destekleyen antioksidanlarla doludur. Serbest radikaller yüksek seviyelerde bulunduğunda hücre hasarına neden olabilir ancak antioksidanlar tarafından dengelenir. Bu dengeleme işlemi sağlık faydaları sunar. Yeşil çayda bulunan polifenol adlı bileşik önemli bir antioksidandır. Polifenoller cilt hasarı meydana gelmeden önce serbest radikalleri temizleyebilir ve güneşin ve kirliliğin yol açabileceği cilt yaşlanmasını azaltmaya yardımcı olabilir.
- Fındık: E vitamini bakımından zengin olan fındık cildin yaşlanma sürecine karşı etkin bir besindir. Fındıkta bulunan E vitamini serbest radikallerin neden olduğu hücre hasarına karşı potansiyel bir savunmadır. Badem ve yerfıstığı gibi diğer kuru yemişler de E vitamini içerikleriyle bilinirler.
- Tatlı Patates: Bitkilerde bulunan A vitamini öncül maddesi Beta karoten vücudunuzda A vitaminine dönüşebilen bir provitamin olarak işlev görür. Bu madde havuç, ıspanak, tatlı patates ve portakal gibi sebze ve meyvelerde bulunur. Özellikle tatlı patates bu konuda harika bir kaynaktır. Pişmiş yarım fincan (100 gram) tatlı patates günlük A vitamini ihtiyacının altı katından daha fazlasını sağlar. Beta karoten ve benzeri karotenoidler cildinizi koruyan doğal bir güneş kremi gibi işlev görerek sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Bu antioksidanlar tüketildiklerinde cilt hücrelerinize nüfuz eder ve güneşe maruz kalmalarını engeller. A vitamini güneş yanığı, hücre ölümünün önlenmesine ve kuru, kırışık cilt problemlerinin giderilmesine yardımcı olabilir.
- Kırmızı veya Sarı Dolmalık Biber: Tatlı patateslerde olduğu gibi biberler de vücudunuzun A vitaminine dönüştürdüğü etkileyici bir beta karoten kaynağıdır. Bir fincan (149 gram) doğranmış kırmızı biber günlük A vitamini ihtiyacının % 156’sını karşılar. Bunun yanında biberler en iyi C vitamini kaynaklarından biridir. C vitamini cildin sıkılığını ve gücünü sağlayan kolajen proteininin oluşumu için gereklidir. Tek bir bardak (149 gram) biber günlük C vitamini ihtiyacının etkileyici % 211’ini karşılar. Büyük bir gözlemsel çalışma, bol miktarda C vitamini tüketiminin yaşlanma ile gelen kırışık ve kuru cilt riskini azalttığını göstermiştir.
- Soya: Soya içeriğindeki izoflavonlar östrojeni taklit edebilen veya bloke edebilen bir bitki bileşiği türüdür. İzoflavonlar cildiniz de dahil olmak üzere vücudunuzun çeşitli bölgelerine fayda sağlayabilir. Orta yaşlı kadınlarla yapılan bir araştırma 8-12 hafta süresince her gün soya almanın ince çizgileri azalttığını ve cilt esnekliğini artırdığını ortaya koydu. Soyanın menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda cilt kuruluğunu hafifletebileceği ve kolajen seviyesini yükseltebileceği görüldü. Bu da cildin pürüzsüz ve sağlam olmasına destek olabilir. Bu izoflavonlar sadece vücudunuzdaki hücreleri hasara karşı korumakla kalmaz ayrıca cildinizi güneşin UV radyasyonuna karşı da savunur ki bu bazı deri kanseri türlerine yakalanma riskini düşürebilir.
- Bitter Çikolata: Eğer çikolata yemenin size bir fayda sağladığına dair daha fazla kanıta ihtiyacınız varsa işte size bir neden: Kakao cildiniz üzerinde etkileyici sonuçlar ortaya çıkartabilir. Bir çalışmada katılımcılar 6-12 hafta boyunca her gün antioksidan açısından zengin kakao tozu tükettikten sonra daha pürüzsüz bir cilt dokusu deneyimledi. Ciltlerinin daha az kabuklu ve pullu olduğu gözlendi. Ayrıca güneş yanığına karşı daha az hassas oldukları ve kan dolaşımlarının da iyileştiği belirlendi. Başka bir araştırma günde 20 gram yüksek antioksidan içeren bitter çikolata tüketmenin düşük antioksidanlı çikolata tüketmeye kıyasla cildinizin UV radyasyonuna iki kat daha fazla direnç gösterebileceğini buldu.
BÜYÜK ANADOLU HASTANESİ


Yaşlanma belirtilerini ilk ele veren ve koruduğumuzda aslında zamana meydan okumamızı sağlayan cildimizin bakımını nasıl yapmamız gerektiğini Hisar Intercontinental Hospital Dermatoloji Uzmanlarından öğrendik…
1. Adım: Cilt tipinizi öğrenin!
Kim kusursuz görünen bir cilt istemez ki? Bunun için ilk adım cilt tipinizi öğrenmektir. Cildiniz;
- Pul pul dökülme görüyorsanız, kuru;
- Parlak, yağlı, büyük gözenekleriniz varsa, yağlı;
- Alın, burun ve çene bölgeniz yağlı, yanak bölgeniz kuruysa, karma;
- Bazı makyaj malzemelerini ve bakım ürünlerini kullandıktan sonra yanma ya da kaşıntı hissediyorsanız hassas; cilt sınıfına girer.
2. Adım: Cildinizi önce temizleyin!
Normal ve dengeli bir cilt tipine sahipseniz yüzünüzü yıkamak için pahalı ürünleri satın almak zorunda değilsiniz. Cilt tipinize uygun olan yumuşak bir temizleyici kullanın. Bol ılık su ile durulayın, sonra kurulayın. Eğer cildiniz kurur ya da yağlanırsa farklı bir temizleyici deneyin.
Cildiniz kuruysa alkol veya koku içermeyen yumuşak bir temizleyici kullanın. Sabun kullanmayın. Nazikçe bol ılık su ile durulayın, sıcak su kullanmaktan kaçının. Pul pul dökülen deri hücrelerinden kurtulmak için haftada bir kez kuru ciltler için uygun bir peeling deneyin. Cildinizin daha da canlı görünmesini sağlayacaktır. Cildiniz yağlı ise, yıkamak için jel şeklinde köpüren bir temizleyici kullanın. Bol ılık su ile durulayın.
Cildiniz hassas ise, çok nazik bir temizleyici ile yıkayın ve ılık su ile durulayın. Hatta durulama gerektirmeyen cilt üzerinde kalabilen temizleyici ürünler kullanabilirsiniz. Alkol, sabun, asit veya parfüm içeren ürünler yerine, aloe, papatya, yeşil çay, gliserin ve yulaf gibi maddeler içeren ürünleri tercih edin.
3. Adım: Cildinizi nemlendirin!
Cildiniz yağlı olsa bile nemlendirilmeye ihtiyacı vardır. Bu nedenle cilt tipiniz ne olursa olsun cildinize özel bir nemlendiriciyi her gün düzenli olarak kullanın. Su bazlı ve nonkomedojenik ( siyah nokta oluşturmayan ) nemlendiricileri tercih edin. Eğer cildiniz yağlı ve akneye yatkınsa hafif ve yağsız nemlendiricleri özellikle tercih edin Nemlendiricinin daha etkili olmasını istiyorsanız cildinizi yıkadıktan hemen sonra nemlendiriciyi uygulayın.
4. Adım: Güneş koruyucu kullanın!
Güneşin sadece 15 dakika içerisinde bile cildinize zarar verebileceğini unutmayın. Kullanılan nemlendiricilerin büyük bir kısmı güneş koruyucu içerse de ayrıca güneş kremi kullanmak özellikle yaz aylarında mutlaka gereklidir. Hava kapalı bile olsa mutlaka güneş kreminizi kullanın ve her üç saatte bir yeniden uygulayın.
5. Adım: Cildinizi ne zaman yıkamanız gerektiğini öğrenin!
Gün içerisinde yüzünüzü çok fazla yıkarsanız kurutursunuz. Sabah ılık su ile yüzünüzü yıkayın. Kurulamak için yumuşak bir havlu kullanın ve kurularken yüzünüzü ovalamayın. Geceleri ise yüzünüzü cildinize uygun bir temizleyici veya yumuşak bir sabun ile yıkayarak günün kir ve makyajından kurtulabilirsiniz.
6. Adım: Makyajınızı temizlemeden uyumayın!
Yorgun olduğunuzda, yüzünü yıkamadan yatağa gitmek isteseniz de; cildinizin üzerinde bıraktığınız makyaj gözeneklerinizi tıkayarak akne oluşumuna neden olur. Makyajınızı temizlemek için yumuşak bir temizleyici ya da makyaj temizleyicilerinden yararlanın.
7. Adım: Meydanı aknelere bırakmayın!
Aknelerinizi sıkmayın. Bu enfeksiyon ve kalıcı izlere yol açabilir. Bunun yerine mutlaka dermatoloğunuza başvurarak akne giderici ürünler konusunda destek alın.
8. Adım: Bronzlaşmanın cilt hasarı olduğunu unutmayın!
Bronzluk hasarlı cilt anlamına gelir. Güneş veya solaryum yardımıyla oluşan ciltteki renk değişiklikleri gelecekte daha kırışık bir cilde sahip olmanıza neden olabilir. Daha güvenli bir bronzluk için, güneşsiz kendinden bronzlaştırıcı ürünleri deneyin.
9. Adım: Makyaj malzemelerinizi paylaşmayın!
Makyaj malzemelerinizi paylaşmayın. Aynı malzemeyi kullanan diğer kişilerde var olan enfeksiyonlar size de bulaşarak cildinizi olumsuz etkileyebilir. Göz enfeksiyonu yada yüz bölgesinde siğil uçuk gibi bir enfeksiyon yaşadıysanız yeniden olmasını engellemek için o sırada kullandığınız ürünleri atıp yerine yenisini alın.
10. Beslenme ve uykunuza önem verin!
Cildinizi akıllı yiyerek sağlıklı tutun. Sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve düşük yağlı süt ürünleri tüketin. Tavuk, balık, yağsız et, fasulye ve yumurta gibi yağsız proteinler seçin. Kolesterol, yağ, tuz ve şeker içeriği yüksek olan gıdalardan uzak durun. Bol su içmeye özen gösterin.
Uyku sağlıklı bir cildin olmazsa olmazıdır. Göz çevresinde koyu halkaların olduğu, donuk bir cilde sahip olmak istemiyorsanız düzenli ve kaliteli bir uyku uyuyun. Sigara içmeyin. Stresli yaşamdan uzak durun.
HİSAR HOSPITAL