logo

Şüphe duymayan hakikati bulamaz.

Her arayan bulamayabilirancak bulanlar arayanlardır..

BURADA KALMAYA KARAR VERDİM

25.03.2023

Müslüman Olan Yahudi David | Sorularımın Cevabını İslam’da Buldum

İnternette İzlediğim Bir Video İle İslam’ı Araştırdım | Abdülkerim 

Müslüman Olan Kerim Ladinam : “Siz Türkler, Müslümanları Korumak İçin Seçilmiş İnsanlarsınız” Rusya

Nasıl Müslüman Oldum 🌙 Rus Rapçi Abdülalim Vijecislaw (Rusya) 

YENİDEN DOĞMAK

Yasin Tommy Stevefkovich

HIRVATİSTAN

Halit Kreutschas

ALMANYA

İslam’a Yolculuğum

Hamza Andreas Tzortzis

Katja Kamelia

Rusya 

İsviçre | İbrahim Jeffrey

BEN BU DÜNYAYA NEDEN GELDİM

Dirck / ALMANYA

Abdullah Patrice : “ALLAH bizden razı olursa her şey geçer” FRANSA

ANNA

MOLDOVA

İslam’a Kavuşanlardan Amerika’lı Rachelle’nin İbretlik Müslüman Olma Hikayesi✨🌙

İslam’a Kavuşanlar | Moldova

Radmilla 

Batıdan Doğan İslam Güneşi | Ukrayna | Fatma Olga 

FBI Evi Bastı! “Ne Yaptın Sen!” – Amerikalı Hristiyan Misyonerin Müslüman Olma Hikayesi 

Masasında gördüğü bir ayet ile Müslüman olan Japon Profesör

İslam’ın Doğru Bir Din Hakikat Olduğunu Anladım | Valeria | Ukrayna

İslam Karşıtı Kitap Yazarken Müslüman Oldu! – Hollanda’lı Eski Milletvekili Joram Van Klaveren

ABD’li Yazar Najla Tammy Kepler’in Teksas’ta Başlayan Hakikat Yolculuğu

Bir Profesörün İlk Namazı

İngiliz Oyuncunun Müslüman Olma Hikayesi – Aisha Rosalie

Aisha Rosalie, Türkiye gezisi sırasında Sultanahmet Camii’ndeki atmosferden etkilendi. İslam’ı araştırmaya başlayan ve Müslüman olan Rosalie, şimdi kendini İslam dinini tanıtmaya adadı. İngiltere’de dini hassasiyetleri az olan bir ailede dünyaya gelen 24 yaşındaki Rosalie, “en büyük hayali” aktris ya da yönetmenlik için lise yıllarından itibaren sinema sektöründe çalıştı. Birçok filmde rol alan, senaryo yazan ve uzun metraj filmde yönetmen koltuğuna oturan Rosalie, sinema ve oyunculuk için Los Angeles’ta eğitim gördü, bir süre ABD’de yaşadı.

Rosalie, 22 yaşında Türkiye’ye gelerek, kapsamlı bir İstanbul turu yaptı. “Hayatının dönüm noktası” olarak nitelendirdiği bir gün, İslamofobik söylemlerden dolayı “Belki bana bağırırlar ya da kötü davranırlar’ diye korkarak girdim” dediği Sultanahmet Camii’ni ziyaret eden Rosalie, ibadet eden Müslümanlar ile atmosferden çok etkilendi. Rosalie, bir yıllık araştırmanın ardından Müslüman olmaya karar vererek, sosyal medya hesaplarında İslam’ı anlatmaya ve İslamofobik söylemlere karşı mücadele etmeye başladı. “Camiye girince bana bağırırlar, kötü davranırlar diye korkuyordum”

“Türkiye’de bir dini bulmak gibi amacım yoktu” Google’dan gezilecek yerlere baktım. Sultanahmet Camii vardı. ‘Belki giderim’ dedim. Ama gerçekten korkuyordum. ‘Acaba bana bağırırlar mı, kızarlar mı?’ diye düşünüyordum. Çünkü Müslümanlar hakkında iyi fikirlerim yoktu. İslam hakkındaki bilgilerimin kaynağı da sadece medyaydı. Yine de camiye gitmeye karar verdim. Şimdi de taktığım eşarbı o gün satın alıp camiye gittim. Saygılı olmak istiyordum ve saçlarımla kimseyi rahatsız etmek istemiyordum.

Camiye gittiğimde insanlar namazı bitirmiş dua ediyorlardı. İnternetten ne dediklerine baktım, ‘Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahu ekber. Ben de onlarla söyledim. Ne anlama geldiğini tam olarak bilmiyordum aslında. Sonra caminin içine girdim ve ‘Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahu ekber’ diyerek, ben de tekrar etmeye başladım. Yarım saat kadar tesbihat yaptım. Etrafıma bakıyordum ve harika ve huzur dolu bir ortam vardı. İnanamıyordum. Etrafımda namaz kılanları izliyordum. Caminin içindeki güzellik ve huzurdan çok etkilendim. Kimse bana bağırmıyordu ya da kaba davranmıyordu, korktuğum gibi. Şoka girmiştim.”

Camide yaşadığı duyguların hayatında bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Rosalie, cami çıkışında aldığı Kur’an-ı Kerim’i İngiltere’ye götürüp okumaya devam ettiğini dile getirdi. Rosalie, aynı dönemde İslam’la ilgili ciddi bir araştırma sürecine girdiğini ve İngiltere’de Müslüman olmaya karar verdi. “Müslüman olunca yeniden doğmuş gibi hissettim” Rosalie, yaşadığı birçok zorluğa rağmen İslam’ı yaşamaktan ve anlatmaktan vazgeçmeyeceğini, Allah’ın, İslam’la kendisini daha iyi ve mutlu bir insan olmasını sağladığını söyledi. “Biz kalbimizi eğlenceyle, popülariteyle, uyuşturucuyla doldurmaya çalışıyoruz ama kalbimizi huzurlu kılacak tek şey sadece Allah’tır”

“Şimdi Youtube kanalımda İslami içerikler üretiyorum. İnsanlara yardım etmek, dine yaklaşmalarını istiyorum. Sonradan Müslüman olan birçok kişinin hikayesini de paylaşıyorum. Din konusunda onlara yardım etmek, tek amacım bu. Umarım başarılı olurum. İstanbul’u ve Türkiye’yi çok seviyorum çünkü İslam’ı burada keşfettim. Ziyaret ettiğim ilk Müslüman ülke de Türkiye. Buraya eşime, Müslüman olduğum yeri, harika bir şehir olan İstanbul’u göstermek için geldim. İnsanlar burada gerçekten harika. Buradaki ortam ve ezan müthiş.” TRT HABER

BU GECE

Why become Muslim? With an Ex-Atheist & Ex-Christian – Jenny Molendyk Divleli

Eski Misyoner Papaza Sorulamayanları Sorduk – “650 Papazı Müslüman Yaptım” | Musa Bangura

Eski papaz Müslüman oluşunu ve İncil’in tahrif oluşunu anlatıyor-1

Yusuf Estes’in Kendi Dilinden Müslüman Olma Hikayesi | Türkçe Altyazılı

Uğur Işılak – Tek Hece (Benim Adım Aşk)

Birini sevmekle başlayan bu güçlü duygu, sevilenden sevileni Yaradan’a, O’na vardı. Kalbe sevgiyi nakşedenin bütün bir kâinatı nasıl sevgiyle yarattığını duyanlar, hissedenler, aşka vardılar. Aşkla ve aşkın gerektirdiği üzere herkese ve her şeye şefkatle, sevgiyle bakanlar, dalı kırmaktan, kalbi incitmekten, toprağı ezip geçmekten hayâ eder oldular.

Her şey ilkini arayan bir manâda yaşar gider. İlk mekânı, ilk zamanı, ilk özü… Kuşlar bile ilk yumurtadan çıktıkları yeri arar durur ömürlerince. Sayısız kanat izi bırakırlar semaya, ilk kabuk kırdıkları yeri hiç unutmazlar. Kabuğun ilk çatlama sesini o çer çöp içinde duymuş, ilk kursak deneyimleri orada olmuştur. Bir gün o yuvanın izi bile kalmadığında, oradan geçmeden, oraya uğramadan yapamazlar. Gözleri hep oradadır. Yuva yoktur artık, çer çöp çoktan çürümüştür. Belki başka başka duvarlar örülmüştür. Ama illâ oradan bir geçer kuşlar. Bir bakar, bir yâd ederler…

Bu aşk’tır… İnsanın da tıpkı kuşlar gibi, “ilk”ini arayıp durduğu ve bulduğunu sandığı şeydir aşk. O var oluşun kudretinde her şeyi bildiği ve inandığı ruhlar âlemine özlemdir. Bir yaratılmışın bir başka yaratılmışa adapte oluşuyla birlikte, bu ilkin, özün, anlamın arayışı başlar. İnsan bir yaratılmıştı ve bir başka yaratılmış olan dünyaya doğdu. Sonra yaratılışının özündeki sevginin keşfine çıktı. Ve tüm ömrü boyunca bazen farkına bile varmadan aradı durdu. Allah çift yarattı insanı. Sevmesi, bilmesi, çoğalması, anlaması ve öğrenmesi için… Daha nice sır ve mânâsıyla çift yaratıldı insan. Sonra birini sevdi, birbirini sevdi, adına “aşk” dedi.

Kimi aşk’a düştü, kimi aşk’a vardı

Aşk, maddenin içinde sıkışan insanın mânâya ve öze olan tutkusudur. Hiçbir madde insanı varlık hükmünde tatmin etmez ve hiçbir mânâ “aşk” kadar insana gerçekliğin tutulamaz ve sınırlandırılamaz olduğu bir imkân tanımaz. Maddeden kaçışla birlikte madde kadar güçlü, hatta ondan daha güçlü bir anlam bulmak ister. Bu, insanın kendi akıl ve kalbinin keşfettiği bir şey değil; bu, insanın yaratılışından bu yana kendiyle birlikte var olan bir şeydir. Allah insanı sevgiyle yarattı ve insan etten, kemikten ve maddeden daha fazla bu sevgiyi benimsedi. İnkâr ve kabul kıstasında bile değildir aşk. Vardır ve bir şekilde yaşanması, varlığın yegâne amacıdır.

Peki, gerçekten aşka düşenlerle aşka varanlar kimlerdi?

İnsan insanı, tabiatı, çocuğunu, kurdu kuşu, rüzgârı sevdi. Bir kadın bir erkeği, bir erkek bir kadını sevdiğinde, kalbe aşk indiğinde, Rabbin emanetini hiçe sayanlar aşka düşenlerdi. Bu duyguyla yakıp yıkanlar, haram bir tutkuda aşkı körükleyenler, aşka düşenlerdi. Sevdikçe her şeyi daha bir sevenler vardı bir de. Birine aşk beslediğinde, onu Yaratanı, onunla birlikte tüm âlemi Var Edeni sezenler, aşka vardılar. Birini sevmekle başlayan bu güçlü duygu, sevilenden sevileni Yaradan’a, O’na vardı. Kalbe sevgiyi nakşedenin bütün bir kâinatı nasıl sevgiyle yarattığını duyanlar, hissedenler, aşka vardılar.

Aşkla ve aşkın gerektirdiği üzere herkese ve her şeye şefkatle, sevgiyle bakanlar, dalı kırmaktan, kalbi incitmekten, toprağı ezip geçmekten hayâ eder oldular.

Bu aşk git gide kapladı kalplerini ve ilk varlığa, ilk duyguya, ilk mekâna doğru uzayan bir özlem oldu bu. İnsan ruhlar âleminde var edildiğinde, kimseyi bilmez ve kimse tarafından bilinmezken, ilk sevgiyi tatmıştı. Bu sevgi, yaratılmışın Yaradan’a sevgisiydi. Madde, beden, et ve kemik, işin çok sonrasıydı. Bu yüzdendi, dünyaya geldiğinde hiçbir varlık ve hiçbir mekân dindirmedi özlemini. Bu özlemle insanı sevmeyi öğrendi. İnsanı seven, onu Var Edeni hatırladı.

Aşk, insanın ilk duygusuydu.

Aşk adıyla kıranlar, incitenler, bencilleşenler, çalanlar, yıpratanlar, öldürenler ve ne kadar can acıtan, kan akıtan, kalp dağıtan eylem varsa işleyenler için aşk bir çukurdu, düştüler. Aşk’ı gerçek anlamıyla yaşayanlar, aşkla sevenler, kırmadan, incitmeden, üzmeden ve her şeye hürmetle bakanlar için aşk, insanın özüydü, Rabbiydi, onlar aşka vardılar.

AHSEN İLHAN

Yusuf / Cat Stevens – Viña Del Mar Festival, Chile 2015 (Full Concert)

MART 2023

Comments are closed.