‘Depresyon En Büyük Hediyedir’ – “Egonuza Acı Gelen Ruhunuzu Büyütüyor” | Saadet Şen
Hayatında neler olup bittiğini sürekli anlatmayı BIRAK | Joe Dispenza
Bir gün içerisinde insanın zihninden binlerce düşünce geçer ve bunları çoğunun hiçbir anlamı yoktur. Ama özellikle bu düşüncelerden birine takıldın mı, “Ya gerçekten olursa?” diye kaygılanmaya başlarsın.
Bazen zihnine bir düşünce takılır ve seni rahatsız etmeye başlar. O aklına geleni düşünmek bile seni rahatsız eder ve sen ondan kurtulmaya çalıştıkça o şey, zihninde daha çok yer edinir. Bazen de bu düşünceler geleceğe dair olumsuz ihtimalleri içinde barındırır: “Ya şöyle olursa ya böyle olursa…” diye kendini yer bitirirsin ama genelde korktuğun şeylerin hiçbirini yaşamazsın.
Maalesef birçok insan, takıntılı düşüncelerden yana dertli. Kendisine rahatsızlık veren düşüncelerden kurtulamadığı için yemeden içmeden kesilen, hayatının tüm düzeni bozulan insanlarla karşılaşıyoruz. Takıntılı düşüncelerden şikâyet eden insanların büyük bir kısmı için her şey kontrol altında olmalıdır. Hata yapılmamalıdır, kişi kimseyi kırmamalıdır, aklına hiçbir zaman garip düşünceler gelmemelidir. Fakat bu katı kurallar bozulunca kişi doğal olarak panik yapar ve zihninin tüm alarm sistemini çalıştırır: “Ben büyük bir hata yapıyorum!”
Pembe fili düşünme!
Zihnimizin garip bir sistemi vardır ki bir şeyi ne kadar düşünmemeye çalışırsan o kadar saplantı hâline getirirsin. Sıkça duyduğunuz bir örnektir: “Şu anda pembe bir fil düşünme!” dersem sana, aklına hemen pembe bir fil görüntüsü gelecektir.” Kurtulmaya çalıştığın düşünceler için de bu geçerlidir. Savaştıkça onları güçlendirirsin.
Bazen kafamız karışabilir. Düşünmek, aynı zamanda o şeyi yapmayı istemek anlamına mı gelir? Aslında düşüncelerin neredeyse tamamına yakını çöptür. Bir gün içerisinde insanın zihninden binlerce düşünce geçer ve bunları çoğunun hiçbir anlamı yoktur. Ama özellikle bu düşüncelerden birine takıldın mı, “Ya gerçekten olursa?” diye kaygılanmaya başlarsın. Eğer o düşünceyi kontrol etmezsen gerçeğe dönüşecekmiş gibi gelir. Hâlbuki bir şeyi düşünüyor olman, onu yapmak istediğin anlamına gelmez. Biraz önceki pembe fil örneğini hatırla! Gerçekte pembe bir fil türü olmamasına rağmen, onu hemen zihninde canlandırabildin. Sana en rahatsız edici ve hatta iğrenç gelen düşüncenin bile böyle olduğunu hatırlamalısın.
Günde sadece 15 dakika
İnsanlar rahatsız oldukları şeyleri düşünmekten kaçınmaya çalışırlar. Ama kaçtıkça kaçtığın şeyi daha değerli hâle getirirsin. Aklına gelen en rahatsız edici düşünceyi, daha ileri aşamaya götürerek, “En kötü ne olabilir?” diye sorabilirsin kendine. Kendini o düşüncenin ileri versiyonlarıyla yüzleştirirsen, ilk başta rahatsız olsan da sonrasında daha iyi hissetmen mümkün olabilir.
Düşünmenin seni yorduğu bazı zamanlarda ise aşırı düşündüğün ve kendini takıntılı hissettiğin zamanları belirleyebilirsin. Gün içerisinde bir 15 dakika ya da haftada belli günlerde daha fazla zaman ayırıp o vakitleri, sadece seni rahatsız eden düşünceye ayırabilirsin. Bu zamanların haricinde düşünceler zihnine akın ettiğinde ise o düşünceleri, o vakte kadar ertelemeyi denemek işe yarayabilir.
Düşünceler seni rahatsız ettiğinde, normalde yaptığın işleri bırakıp sadece düşüncelerle uğraşmak yerine, rutinini bozmamanı tavsiye ederim. Sen kendi işine bakarken, onlar arkada daimi olarak ses yapan gürültücü komşular gibi olacaktır. Dikkatini komşulara verdiğin zaman, sadece onları görürsün. Ama kendini yapman gerekenlere verebilirsen yavaş yavaş gürültücü komşuların seslerinin azaldığını fark edersin. Bu bir kondisyon meselesidir. İlk başta bunu yapmak zor gelir ama vazgeçmezsen yavaş yavaş bunu başarabildiğini göreceksin. Kendine iyi davran, görüşmek üzere.
BEYHAN BUDAK / Takıntılı düşüncelerden nasıl kurtulabilirsin.
Gelecekte neler olacağını kimse bilemez ve ilişkiler, iş hayatı veya ekonomi gibi hayatın farklı alanlarında neler olacağını merak etmek oldukça normaldir. Kişinin nasıl ilerleyeceğini tahmin edemediği ve üzerinde kontrol sahibi olmadığını düşündüğü gelecekteki durumlar hakkında duyduğu yoğun endişeye gelecek kaygısı denir. Gelecekteki bir olay/durum hakkında düşünmek bu kişilerin kaygı seviyesini artırır. Beklenen spesifik olaydan günler, hatta aylar önce bile kişinin kaygı seviyesinde artış görülebilir. Kişi nelerin gerçekleşebileceği ihtimaline odaklanır ancak bu tahminler genellikle en kötü senaryolar etrafında şekillenir.
Kaygının alt türleri vardır ve insanlar birçok konuda kaygı duyabilmektedir. Kaygının geleceğe yönelik olmasının yanı sıra gelecek hakkında sürekli kaygı duymak da apayrı bir kaygı türüdür ve birçoğumuzun belirsizlikler içerisinde en sık karşılaştığı duygu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Gelecek kaygısı genellikle Yaygın Kaygı Bozukluğu gibi var olan bir anksiyete sorununa eşlik eder.
Neden Gelecek Kaygısı Yaşarız?
Belirsizlik
Her canlı gibi insan da kendini güvende hissetmek ister ve herkesin güvende olduğuna dair çeşitli dayanakları vardır. Kişinin bugünkü ya da gelecekteki durumuna dair bir belirsizlik olması, ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmayacağına yönelik bir kaygı olarak ortaya çıkarabilir.
Değişim ve Dönüşümün Hızı
Günümüzde gelecek kaygısını birçok değişken beslemektedir çünkü dünya sürekli değişmekte ve gelişmektedir. Bu değişim ve gelişime uyum sağlayabilmek ve ihtiyaçlarını karşılayarak hayatta kalmak, kaygı seviyesinin artmasında etkili olabilmektedir.
Yaşa Bağlı Olarak Çözülmesi Gereken Krizler
Psikoloji literatürüne sayısız katkısı olmuş dünyaca ünlü bilim insanı Erik Erikson, gelişimin yaşam boyu olduğunu ve yaşamın her döneminde çözülmesi gereken krizler olduğunu söyler.
Ergenlik Dönemi
Ergenlikte yaşanan kimlik karmaşası ile cinsel, toplumsal ve mesleki kimlik inşa etme ve ilk yetişkinlik döneminde romantik ilişkiler ve bağ kurma yaşamdaki önemli kriz dönemlerini oluşturmaktadır.
Yetişkinlik Dönemi
Yetişkinlik döneminde ise bireyler yaşamlarının sorumluğunu ellerine almakta ve toplumda kendilerine bir yer edinmektedirler. Bunun için de gelecek kuşağı oluşturmak ve onlara rehberlik edebilmek için üretken olmaya çalışırlar
Krizlerin Çözülmesi
Bu geçiş dönemlerinin hepsi birer kriz olmakla birlikte huzurlu bir şekilde hayata devam edebilmek için bu krizlerin çözülmesi ve nasıl çözüldüğü önem taşımaktadır.
Aşağıdaki faktörler kişilerin kimlik inşa etme sürecinde, yakın romantik ilişkilerin kurulmasında ve üretken olma gibi becerilerin gelişmesinde önemli risk faktörleri olabilir.
- Finans ve eğitim ile ilgili sorunlar
- Günlük hayatı etkileyen politik sorunlar
- Çocuk yaştan itibaren mücade etmeyi gerektiren durumlar (örneğin, sosyoekonomik durum)
Risk faktörleri ile mücadele etme konusunda baş etme kaynaklarının sınırlı olması ve bu faktörlerin bireyin kendi çabasıyla düzeltilemez halde olması da gelecek kaygısının artmasında oldukça etkilidir.
Kritik Dönemlerde Karşılaşılan Sorunlar
Sosyal statü, ekonomik durum, eğitim ve üretken olmak gibi bireyin yaşamındaki önemli unsurları baltalayan durumlar, birçok insanda kaygı seviyesinin artması için yeterlidir. Özellikle yetişkinlik dönemine geçiş ve yetişkinlik döneminin başlangıcında çözülmesi gereken krizlerin eşiğinde hayatı derinden etkileyebilecek sorunlarla karşılaşmak gelecek kaygısının yoğunlaşmasına sebep olabilir.
Örneğin, genç yetişkinlerin bazıları üniversiteyi bitirdikten sonra lisansüstü eğitimine devam etmeyi seçer ve bu noktada öğrencilik hala devam ederken para kazanma ihtiyacı ile iş arayışı başlayabilir. Maddi olarak aileden kopma isteği bir sorun haline gelebilir.
Aynı zamanda yaşıtların aile kurmasıyla birlikte kişinin hedefleri net olsa bile toplumsal adetler karşısında öğrenci olmak, çalışmak ve aile kurmak arasında kalmak da mümkündür. Bu baskı ve maddi sorunlar karşısında genç bireyler gelecek kaygısını yoğun olarak yaşamaktadır. Önünde uzun bir yaşam bulunan gençler, bu düşünceden aldıkları destekle birlikte geleceğe daha umutla bakabilmektedir. Bu sayede olumsuz görünen durumların bile olumlu yönlerini bulmaya daha yatkın olabilirler. Bu yaklaşım kimi zaman fazla iyimser görünse bile gelecek kaygısı karşısında bir savunma mekanizması olarak karşımıza çıkabilir.
Öte yandan bu noktada seçilen hayat tarzı nihayetinde bireyin kontrolündedir. Kontrol dışı gelişen olaylarla baş etmek durumunda kalmak, kaygının daha yoğun yaşanmasına ve bireylerin dehşete düşmesine, hatta gelecekten umutsuz hale gelmesine sebebiyet verebilir. Toplumsal bazda yaşanan kimi durumlar, neredeyse herkesin geleceğe dair kaygısının artmasına yol açabilir.
Gelecek Kaygısı Nasıl Yenilir?
Elbette hayatın kontrol edemediğimiz yönleri bizde geleceğe yönelik kaygı uyandırdığında kişisel olarak kaygıyla baş etmek için kullandığımız davranış şekillerini bu duruma da uyarlamakta fayda vardır.
Size keyif veren aktivitelere yönelin.
Gündelik hayatınızdaki sorunlardan sevdikleriniz ile birlikte vakit geçirerek, kitap okuyarak, müzik dinleyerek, egzersiz yaparak uzaklaşıyorsanız bu durumda da bu faaliyetler yine faydalı olacaktır. Böyle zamanlarda öz şefkatinizi kendinizden esirgememeye dikkat edin.
Benzer kaygıları olan insanlarla paylaşımda bulunun.
Ortak kaygısı olan insanların birbirleriyle iletişim kurması kimi zaman olumsuz anlamda besleyici yani kaygıyı arttırabilici olsa da bireyler kendilerini anlayan insanlarla iletişim kurduklarında rahatlayabilirler. Dolayısıyla sizinle benzer kaygıları olan insanlarla iletişimde olmak ancak bu kaygıların içinde kaybolmadan olumlu olasılıkları da düşünmek ve birbirinize destek olmak rahatlatıcı olacaktır.
Olumsuz senaryoları fark edin ve riskleri değerlendirin.
Gelecekteki bir durumdan ziyade sizin o duruma dair olumsuz beklentileriniz durumu olduğundan daha kötü görmenize ve kaygı seviyenizin artmasına sebep oluyor olabilir. Örneğin, herhangi bir olumsuz işaret olmasa da gelecek toplantınızda yöneticinizin size olumsuz geri bildirim vereceğini düşünüyor olabilirsiniz.
Bunun gibi sonu hep kötü biten senaryolar yazdığınız anları fark ettiğinizde o senaryo üzerine daha fazla düşünüp gerçek olan oymuş gibi yaşamak yerine gerçekte neler olduğunu değerlendirin. Somut işaretlere odaklanın ve bunların ne anlama gelebileceğini gerçekçi bir gözle ele alın.
Olumlu detaylara odaklanın.
Bugünü değerlendirebilmek için var olan koşulları konuşmak, içinde bulunulan veya şahit olunan olumsuz tecrübelere odaklanmak kaçınılmaz gibi görünebilir. Ancak tüm zamanınızı ve enerjinizi buna odaklanmak için harcamamaya, sizi mutlu eden detaylara da vakit ayırmaya çalışabilirsiniz. Geleceğe henüz yaşanmadığı ve ihtimallerle dolu olduğu için olumlu bir pencereden bakmaya özen gösterin.
Profesyonel destek almayı değerlendirin.
Gelecek kaygısı gündelik hayatınızı olağan şekliyle devam ettirmenize engel oluyor ve sizi gündelik işlerinizi yapamayacak bir duruma getiriyorsa bu konuda uzmanlardan yardım almak ve gelecek kaygınızı yönetmek için yeni baş etme mekanizmaları inşa etmek faydalı olacaktır.
Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.
Öyle günler gördum ki, duvarlar gelir dile,
Gözümde canlanırdı eşkiya masalları.
Varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
Görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
Kafada çelik gibi fikirler dursa bile
Kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri:
Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum,
Kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum.
Öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
Ben yanına varınca dudağını kıvırdı.
Bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
Sırtımı sıvazladı, bana oğüt savurdu.
Silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
En alçak tekmelerle beni yere devirdi.
Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı.
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.
Öyle günler gördüm ki, tabanca şakağımda
Tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı
Gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
Sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
Tabancanın namlusu ısındı yanagımda,
Parmagım istemedi tetiğini çekmeyi
Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
Bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.
Ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
Sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmustur,
Dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
Etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
Seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur
Yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider,
Gözyaşları içinde seneler yürür gider.
Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
Yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.
Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
Ağaçlar sarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.
Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi:
Garip başimın derdi bir yürek taşıyorum.
Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
Görünce gülme sakın çırpınıp aktıgımı:
Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum.
Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.