logo

Bu yolculuk nereye dek..

Ne imtihanlar misafir ettim bir bilsen hiç hesapta yokken, iyi ki acımı hafifletecek dualar ezberlemişim küçükken…

BU YOLCULUK NEREYE

Haziran 2024

Buruktur benim anneler günüm. Özlemdir, hasrettir. Her sene bu gün kalbimin derinlikleri acır acıdan. Yıllardır tam kutlayamadığım bir özel gündür. Annesizlik çölde susuz kalmak gibidir, yüreğinin hep üşümesidir. Özel günler özel olan kişilerle güzeldir. Özeliniz yoksa gözünüz yaşlanır. Yüreğiniz paramparça olur ama hayat bununla yaşamasını size öğretmiştir bir defa. Yapacak da bir şey yoktur. Güçlü olmak ve kabullenmek gerekir.

İlk zamanlar “Anne” çağırma sıfatını kullanan çocuklara hayran hayran bakardım. Ne güzel bir annesi var derdim. Tabi çocuk olduğun için olayın ciddiyetini tam da idrak edemiyorsun. Yakın gördüğün akrabalar yarım anne, çeyrek anne gibi oluyorlar sana. Ama tam anne olmaları imkansız biliyorum. Çünkü gerçek annendir tam anne olan sana. O gittikten sonra yarım ve çeyrekler çoğalır. Hiç biri de gerçek annen gibi değildir. Çok kutsal bir sosyal kimlik olan “Anne” sıfatı kutsallığını mı yitirdi? Hayır, ama çok ciddi sarsıyor insanı bu durum.

Her özel gün, herkes için özel değildir. En azından eskisi kadar. Çocuk esirgeme kurumlarında, sevgi evlerinde ya da aklıma gelmeyen başka birçok yerde annesiz yetişen çocuklar için bu özel gün ne ifade ediyor hiç düşündünüz mü? Çok zor olsa gerek. Ben o yerlerde annesiz yaşamadım ama gerçekten çok zor olmalı. Annesizliği iyi bilirim. İşte bu yüzdendir ki sahip olduklarınızın değerini çok ama çok iyi bilin. Onlar elinizden giderse değer bilmek için çok geç kalmış olabilirsiniz. Sevdiklerinize sımsıkı sarılın. Sevginizi ifade edin.

Sosyal mecralarda kutlama paylaşımı yaparken iki kere düşünün. Çünkü birinin iyileşmeyen yarasına dokunabilirsiniz belki de ya da özlemini alevlendirebilirsiniz. Örnekler çoğaltılabilir.

Anne çocuk ile bağ kuran ilk kişidir. Bu bağın güvenli bağ olması beklenir. Çocuk ihtiyaçlarını ilk annesine belli eder. Bu ihtiyaçların karşılanma şekline göre bağ oluşur. Bu bağ bebeklikte kurulur. Güvenli bağlanma çok özel bir dinamiktir. Hayata gelen bebeğin ilk güvenli bağlanması da bebeğin gelişimi için önemlidir. Güvenli bağ kurulduktan sonra bebeğin gelecek yaşamında sağlıklı ilişkiler kurması da kolaylaşabilir.

Anne kavramı boşluğu yaşayan çocuklarda; o kavramın veremediği eksiklikten kaynaklı hayat akışında bir eksiklik meydana gelebilir. Bu eksiklik doldurulması zor ya da kabul edilerek yaşaması zor bir durum gibi gözükebilir. Her şeye rağmen hayat devam ediyor inanışı tam da bu nokta da işlevseldir. Hayat, bununla yaşamasını bilmek ve güçlü olmaktır.

Melanie Klein’ın nesne ilişkileri teorisinde çocuğun ilk altı aylık yaşamındaki anne ve bebek arasındaki yoğun duygusal bağı vurgulamaktadır. Bebek ve anne arasındaki ilişkiyi sosyal ve bilişsel terimlerle izah etmektedir. İyi nesne ve kötü nesne kavramlarını geliştirmiştir. Doğumla birlikte başlayan açlık, dürtüsel bir yıkım olarak hissedilir; annenin sunduğu ilk ilişki nesnesi meme ile bebek içindeki yıkıma karşı koyar. Besleyen ve anne ile sevgi ilişkisini başlatan iyi meme, yaşam dürtüsünün temsilcisi olur Klein’e göre. Bebek ağlama davranışında anneden meme ihtiyacını alamazsa bebek ilerleyen zamanlarda saldırgan eğilimler gösterebilir. Bu durum da kötü nesne olarak değerlendirilir. İyi nesneyi sunan anne bağı ile bağ kopunca yaşamda bir bocalama dönemi olabilir. Bu bocalama ile bir daha iyi nesneye sahip olamama korkusu yaşanabilir. Sonra yeniden yapılanma ile nesneyi sunan yaşamda olmasa da kurdurduğu bağ ile yaşama devam edilir.

Benim birçok idealim ve davam var. “Annem hayatta olsa beni nasıl görmek isterdi?” diye sorarım yıllardır kendime. Ve her seferinde o hayatta olsaydı beni; vatanına ve milletine faydalı, kendini geliştirmiş, iyi insan olabilmeyi başarmış, çalıştığı işi seven ve başarılı olan, güzel bir evlilik gerçekleştirmiş ya da güzel bir baba olmayı başarmış vs. iyi şartlarda yaşayan bir evladı olsun isterdi buna eminim. Olması muhtemel bu istekleri için çalışıyorum, devamını sağlıyorum ve sağlamaya da devam edeceğim.

Topluma faydalı bir birey olabilmek gayesi içinde hareket ediyorum. Daha önümde çok yol var almam gereken, gerçekleştireceğim çok hayallerim var. Allah sağlık ve sıhhat versin hepsini de yapacağım evelallah.

Sözlerime son verirken; anneler melek olmadan onları sevelim, sayalım ve hayır dualarını alalım. Cennetin annelerin ayakları altında olduğunu unutmayalım vesselam.

PSİKOLOG AYDIN ŞENSOY

Nasıl anlatabilirim ki seni
Sana hissettiklerimi?
Ne yıldızın yağmurlaşması
Ne gökyüzünün yapraklanması
Sende gördüklerimi.

Can Yücel’in Anne Şiiri

ANNELER GÜNÜNDE ANNESİZ OLMAK

Maalesef bir çocuk için hayatındaki en büyük travma,ailesiyle ilgili yaşanan olumsuzluklardan oluşuyor. Özellikle anneyi kaybetmek çocuk açısından başa çıkılması çok zor bir duygusal çöküntüye yol açabiliyor.

Yaşı kaç olursa olsun anne, her insan için hayatındaki en önemli figür. Psikolojide ‘Anne Yoksunluğu Sendromu’ olarak tanımlanan bir sorun vardır. Bu sendrom annelerinden ayrı kalan özellikle 2 yaş altı çocuklarda görülür. Çocuk ilk olarak ‘Protesto Dönemi’ ne özgü bir tavır sergiler. Annesinden ayrı kalmasının verdiği özlemle ağlayarak, bağırıp çağırarak tepki gösterir, sakinleşmez, uzun sürelerle ve tekrarlayan ağlama nöbetleri yaşar. Ardından ‘Çaresizlik Dönemi’ olarak tanımlanan süreç başlar. Çocuk  artık annesinin döneceğine olan inancını yitirmiş ve annesizliği kabullenmiş bir görüntü çizer.

Son olarak ‘Ayrılık Dönemi’ olarak tanımlanan süreçte ise çocuk duygusal anlamda da annesini bırakır, annesini aslında hem çok özler, hem de çok öfke duyar. Dolayısıyla tavır umursamaz ve ilgisiz gibidir.
Bu süreçte anne gelse dahi çocuk ciddi olarak güvensizlik yaşar, annesine tekrar bir sevgi yani bağlanma geliştirmekte korkuları vardır. Tekrar terk edileceğinden korkar. Bu travmayı yaşayan çocukların bazılarında ilerleyen yaşlarda duygusal ilişkiler geliştirmekte önemli sorunlar yaşadıkları, duygusallıklarını kaybettikleri ya da son derece sınırlı olduğu gözlenmiştir.

Daha büyük yaşlarda, genellikle 18 yaş altındaki çocuklarda görülen ayrılıklarda çocukların ’Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu’ olarak bilinen bir  sorun yaşadıkları görülür. Bağlandıkları kişilerden ve özellikle anne baba gibi hayatlarındaki en önemli bireylerden yoksun kalan çocuklar, aşırı kaygı belirtileri verirler ve yakın aile bireylerinin başına kötü bir şey gelmesinden korkarlar. Kendilerini son derece güvensiz hissederler. Tek başına herhangi bir etkinliğe katılmak istemez, diğer yakın aile üyelerinin yanlarında kalmak isterler.

Her ne sebeple olursa olsun özellikle anneyi kaybetmiş olmak yeri doldurulamaz bir eksikliktir ve maalesef çocuk bu eksikliği kalan hayatı boyunca hisedecektir. Hastalıklar sonucu, bütün gidişatı izleyip annesinin ölümüne şahit olan çocuk da ani bir kaza ya da ölüm sonucu annesini kaybeden çocuk da ölümün nasıl olduğu konusundan daha çok annesini kaybetmiş olmanın verdiği ciddi sorunlarla uğraşmak zorunda kalacaktır.

Anne kaybından hemen sonra aşırı tepkiler görülmesi son derece normaldir ve mutlaka bir uzman desteği alınmalıdır. Özellikle güvensizlik, korkular, diğer insanların ve kendisinin de ölebileceği korkusu, bazen hayatın anlamsızlığı şeklinde olumsuz düşüncelere kapılma olarak gelişen duygu bozuklukları kişiye ve çevresindeki insanlara ciddi sıkıntılar yaşatabilir.

Gerçekmiş kadar inandırıcı olan baş ve karın ağrıları, bulantı, kusma, halsizlik hissi gibi fiziksel sorunlar yaşayabilirler. Aynı şekilde gece uykuları bozulur ve kabuslar görebilirler. Yaşanılan duygusal çöküntü çok travmatiktir. Ağlama ve öfke krizleri, zaman zaman şiddete yönelme ve hırçın davranışlar, kazanılmış davranışlarda gerileme anne kaybından sonra ortaya çıkması muhtemel tepkilerdendir.

Anneler Günü gibi çok önemli bir günde çocuğun annesiz olmasının yarattığı üzüntü durumu daha da kötü hale getirecektir. O nedenle özellikle böyle bir günde çocuğun sıcak ve güvenli bir aile ortamında olması sağlanmalıdır. Yaşı küçük çocuklar annenin mezarına ziyarete götürülmemelidir. Böyle bir günde ölüm konusuna odaklanmak yerine, annenin yokluğunda çocuğun yalnız kalmadığının ve bundan sonra da yalnız kalmayacağının mesajı davranışsal olarak verildiğinde çocuğun da daha ılımlı olduğu görülebilir. Çocuk annesinden konuşmak isterse, duygularını anlatması sırasında sabırla dinlenmeli ve duyguları üzerine asla yorum yapılmamalı, konuşma mümkün olduğunca sohbet havasında sürdürülmelidir.

Bilindiği gibi ölümün geri dönüşü ve telafisi yoktur. Annesini kaybeden çocuk elbette ki Anneler Günü gibi özel bir günde daha hassaslaşarak tepki gösterebilir. Bu nedenle çocukla kurulacak ilişkide annesiz olmasının üzüntüsünü birkaç haftada ya da ayda atacağı düşünülmemelidir. Çocuk olduğu unutulmadan ve acısına saygı göstererek, çocukla ilişki kurulmalı ve bu konuda en büyük görevin aile üyelerine düştüğü unutulmamalıdır.

Serap Duygulu / Gelişim Akademisi

Annesiz Büyüyen Erkeklerin Psikolojisi

Merhaba sevgili okuyucular! Bugün sizlere annesiz büyüme deneyimi üzerine biraz konuşmak istiyoruz. Özellikle erkeklerin bu deneyimden nasıl etkilendiği, duygusal gelişimleri, ilişki dinamikleri, özgüven ilişkisi ve ruh sağlığı konularını ele alacağız. Annesiz büyüme deneyimi, bireyin hayatında önemli bir etkiye sahip olabilir ve bu etkilerin farkında olmak oldukça önemli. Bu yazı dizimizde bu konuları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. İyi okumalar!

Annesiz Büyüme Deneyimi Nedir?

Merhaba ve hoş geldiniz! Bu blog yazısında “Annesiz Büyüme Deneyimi Nedir?” konusunu ele alacağız. Annesiz büyüme, bir çocuğun annesi olmadan büyüdüğü bir deneyimi ifade eder. Bu deneyim, pek çok kişi için duygusal, psikolojik ve sosyal etkileri olan bir durumdur.

Annesiz büyüme deneyimi, birçok farklı nedenle ortaya çıkabilir. Örneğin, bir çocuğun annesi erken yaşta vefat etmiş olabilir veya çocuk, aile içindeki ciddi bir anlaşmazlık nedeniyle annesiz kalmış olabilir. Bu deneyim genellikle çocuk üzerinde derin izler bırakabilir ve hayatının ilerleyen dönemlerinde çeşitli zorluklarla karşılaşmasına neden olabilir.

Annesiz büyüme deneyimi, çocuğun duygusal gelişimini etkileyebilir. Bir çocuk, annesi olmadan büyürken bağlanma, güven ve duygusal bağ kurma becerilerini geliştiremeden yetişebilir. Bu durum ilerleyen yaşlarda yakın ilişkilerde sorunlara yol açabilir ve duygusal ilişkilerde zorluklar yaşamasına neden olabilir.

  • Bir çocuğun annesi olmadan büyümesi, özgüven üzerinde de etkili olabilir. Anne, çocuğun özgüveninin oluşmasında önemli bir rol oynar. Annesiz büyüyen bir çocuk, kendini kabul etme ve başarıya olan inancını tam olarak geliştiremeyebilir. Bu durum, hayatta karşılaştığı zorluklarla başa çıkmasını zorlaştırabilir ve özgüven eksikliğiyle karşı karşıya kalmasına neden olabilir.
Annesiz Büyüme ve Özgüven İlişkisi
Annesiz büyüme deneyimi yaşayan bir çocuk, kendine güvenme konusunda zorluklar yaşayabilir. Anne sevgisi ve desteği, bir çocuğun özgüveninin temelini oluşturur. Ancak, annesi olmayan bir çocuk bu sevgi ve desteği alamaz ve bu durum özgüven eksikliğiyle sonuçlanabilir. Kendine güvenmekte sorun yaşayan bir çocuk, başarıya ulaşmakta zorlanabilir ve kendi yeteneklerine olan inancını yitirebilir. Bu nedenle, annesi olmayan çocuklarla çalışan uzmanlar genellikle özgüvenin geliştirilmesine odaklanır ve çocuğun kendini kabul etme ve değerli hissetme becerilerini destekler.

Annesiz Büyüyen Erkeklerin Duygusal Gelişimi

Annesiz büyüyen erkeklerin duygusal gelişimi, çocukluk dönemlerindeki çeşitli zorluklara bağlı olarak etkilenebilmektedir. Annesiz büyüme deneyimi genellikle çocuğun hayatında önemli bir boşluğa neden olur. Bu durumda, babaların ve diğer aile üyelerinin çocuğun duygusal ihtiyaçlarına uygun şekilde yanıt vermesi önemlidir.

Annesiz yetişen erkeklerin duygusal gelişimi, çoğunlukla kendilerini ifade etme zorluğu yaşayabilirler. Duygusal anlamda kendilerini ifade etmek konusunda güçlük çeken erkekler, genellikle duygularını bastırma eğilimindedirler.

  • Annesiz büyüyen erkeklerin duygusal gelişimi, aile ve toplumda yaygın olarak ele alınmayan bir konudur. Bu nedenle, bu bireylerin duygusal ihtiyaçlarına ve gelişimine gereken önemin verilmesi önemlidir.
  • Annesiz büyüyen erkeklerin duygusal gelişimi sürecinde, psikolojik Danışmanlık ve terapi yardımcı olabilir. Bu bireyler, uzmanlarla çalışarak duygusal ifade becerilerini geliştirebilir ve duygusal sağlıklarını güçlendirebilirler.
  • Annesiz büyüyen erkeklerin duygusal gelişimi, birçok farklı faktörden etkilenebilir. Bu faktörler arasında babaların ve aile üyelerinin ilgisi, arkadaşlarla olan ilişkileri ve toplumun genel tutumu bulunur.
Annesiz Büyüyen Erkeklerin Duygusal Gelişimi
1. Annesiz büyüme deneyimiÇocuğun hayatında önemli bir boşluk
2. Duygusal ifade güçlüğüGenellikle duygularını bastırma eğiliminde
3. Duygusal ihtiyaçların önemiAile ve toplumda ele alınmayan bir konu

Annesiz Yetişen Erkeklerin Ilişki Dinamikleri

Annesiz yetişen erkeklerin ilişki dinamikleri, kişilerin annelerinin yokluğunun yarattığı duygusal ve psikolojik etkileri üzerine odaklanmaktadır. Bu durum, erkeklerin insanlarla kurdukları ilişkilerde belirli zorluklarla karşılaşmalarına neden olabilir. Annesiz büyüme deneyimi, erkeklerin duygusal gelişimini etkileyebilir ve ilerleyen yaşlarda romantik ilişkilerde, arkadaşlık ilişkilerinde ve diğer sosyal bağlantılarda kendini gösterebilir.

Erkeklerin annelerinin yokluğuyla büyüme deneyimi, çeşitli duygusal sonuçlara yol açabilir. Bu kişiler, annelerinin sevgi ve bakımının eksikliğini hissedebilirler. Bu nedenle, diğer insanlarla duygusal olarak bağlantı kurmakta güçlük çekebilirler. Annesiz büyüme, kişinin güven duygusunu ve bağlanma tarzını da etkileyebilir. İlişkilerde güven duygusunun eksikliği ve bağlanma korkusu, sağlıklı bir sevgi ilişkisi geliştirmeyi zorlaştırabilir.

Annesiz büyümenin erkeklerin ilişki dinamiklerine etkisi, travma sonrası etkilerin de bir sonucu olabilir. Annesiz yetişen erkekler, çocukluk dönemlerinde yaşadıkları kayıp veya ayrılık duygusunu uzun süre boyunca taşıyabilirler. Bu, ilerleyen yaşlarda duygusal sorunlar, anksiyete ve depresyon gibi ruh sağlığı sorunlarına yol açabilir.

  • Erkeklerin annesiz büyüme deneyimi, ilişki dinamiklerini etkileyebilir:
İlişki AlanıEtkileri
Romantik İlişkilerAnnesiz büyüyen erkekler, romantik ilişkilerde güven duygusunda zorluk yaşayabilirler. Bağlanma korkusu ve güvensizlik, ilişkide sorunlara neden olabilir.
Arkadaşlık İlişkileriAnnesiz büyüyen erkekler, arkadaşlık ilişkilerinde de zorluk yaşayabilirler. Duygusal olarak diğer insanlara açılmakta çekingenlik yaşayabilirler.
Aile İlişkileriAnnesiz büyüyen erkekler, diğer aile üyeleriyle de zorluk yaşayabilirler. Annelerinin yokluğu, aile içindeki ilişkileri etkileyebilir.

Annesiz Büyüme Ve Özgüven Ilişkisi

Annesiz büyüme deneyimi, birçok kişi için duygusal zorluklarla dolu bir süreç olabilir. Ana figürün yokluğu, çocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasında eksikliklere yol açabilir ve bu da özgüvenin gelişimini etkileyebilir. Özgüven, bireyin kendine olan inancı, değerliliği ve başarıya olan inancını ifade eder. Annesiz büyüyen bireylerin özgüvenleri, yaşadıkları deneyimler ve çevresel faktörler tarafından şekillenebilir.

Annesiz büyüme deneyimi, kişinin kimlik gelişimi üzerinde derin etkiler bırakabilir. Anne, çocuk için kaynak bir figürdür ve sevgi, şefkat ve güven hissi sağlar. Bu temel ihtiyaçların eksik olması, çocuğun kendine güven duygusunu olumsuz yönde etkileyebilir. Özgüven eksikliği, kişinin kendi yeteneklerine güvensizlik duyması, başarısızlık korkusu ve dışsal onay arayışına yönelmesi gibi sonuçlar doğurabilir.

Özgüven, genellikle çocukluk döneminde oluşmaya başlayan bir kavramdır ve bu süreçte anne figürü önemli bir rol oynar. Annesiz büyüyen çocuklar, özgüvenin gelişiminde aksaklıklar yaşayabilirler. Kendi değerlerini tanımlama ve toplumda yer alma konusunda zorluklar yaşayabilirler. Bu durum, ileriki yaşlarda ilişkiler üzerinde de etkili olabilir.

  • Annesiz büyüyen erkeklerin özgüveni
Annesiz Büyüme DeneyimiDuygusal GelişimiIlişki Dinamikleri
Birçok kişi için duygusal zorluklarla dolu bir süreçÇocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasında eksikliklere yol açabilirKişinin kimlik gelişimi üzerinde derin etkiler bırakabilir
Özgüven eksikliği, kişinin kendi yeteneklerine güvensizlik duymasıKendi değerlerini tanımlama ve toplumda yer alma konusunda zorluklar yaşayabilirAnnesiz büyüyen erkeklerin ilişkileri üzerinde de etkili olabilir

Annesiz Büyüyen Erkeklerin Bağlanma Tarzları

Annesiz büyüme deneyimi, bir erkeğin hayatında önemli bir etkiye sahip olabilir. Anne figürünün yokluğu, erkeğin duygusal bağlanma tarzını etkileyebilir ve ilişkilerinde belirli kalıpların ortaya çıkmasına neden olabilir. Annesiz büyüyen erkekler genellikle farklı bağlanma tarzları geliştirirler ve bu da romantik ilişkilerinde ve sosyal ilişkilerinde belirli zorluklarla karşılaşmalarına sebep olabilir.

Annesiz büyüyen erkeklerin bağlanma tarzları genellikle güvensizlik ve bağımlılık arasında bir dengede olabilir. Bu erkekler genellikle duygusal açıdan doyum sağlayamama, diğer insanlara güvenmekte zorluk çekme ve bağımlılık eğilimleri gösterme eğilimindedir. Bu durum, çocukluk döneminde anne figürünün yokluğuna bağlı olarak oluşabilir ve erkeğin yetişkinlik döneminde de etkisini sürdürebilir.

Annesiz büyüme deneyimi, erkeklerin romantik ilişkilerinde belirli dinamiklere neden olabilir. Bu erkekler genellikle gereksiz bağımlılık ilişkileri yaşayabilir ve partnerlerine tamamen bağımlı olma eğiliminde olabilirler. Aynı zamanda, güvensizlik duyguları nedeniyle yakınlık ve samimiyet konusunda zorluklar yaşayabilirler. Bu durum, ilişkilerinin sürekli olarak başarısız olmasına ve karmaşık ilişki dinamiklerine neden olabilir.

  • Bağımlı bir bağlanma tarzına sahip erkekler, ilişkilerinde sürekli olarak partnerlerinin onayına ihtiyaç duyabilirler.
  • Güvensizlik duyguları, herhangi bir yakınlık veya samimiyetin yarattığı korkulara yol açabilir.
  • Annesiz büyümenin etkisiyle, erkekler genellikle duygusal açıdan doyurucu bir ilişki kurmakta zorluk çekerler.
Bağlanma TarzıÖzellikler
Güvenli Bağlanmaİlişkilerde rahatlık ve istikrar
Kaygılı Bağlanmaİlişkilerde güvensizlik ve endişe
Kaçınıcı Bağlanmaİlişkilerden uzak durma eğilimi

Annesiz Büyüyen Erkeklerin Travma Sonrası Etkileri

Annesiz büyüme deneyimi, bir erkeğin hayatında derin etkilere sahip olabilir. Bu deneyim, travmatik olaylar ve duygusal zorluklar yaşamaya neden olabilir. Annesiz büyüyen erkekler, travma sonrası etkilere maruz kalabilir ve bu da hayatlarının farklı alanlarında sorunlara yol açabilir.

Travma sonrası etkiler, çocukluk döneminde yaşanan güvensizlik, terkedilme hissi ve sağlıksız bağlanma ilişkilerinden kaynaklanabilir. Annesiz büyüme deneyimi, erkeklerin duygusal gelişimini derinden etkileyebilir ve çeşitli psikolojik sorunlara yol açabilir. Annesiz büyüyen erkeklerin travma sonrası etkileri, genellikle yetişkinlik döneminde ortaya çıkar. Bu erkekler, sağlıksız ilişki dinamikleri geliştirme eğilimindedirler. Bağlanma tarzları, çoğunlukla güvensiz ve kaçınan şekildedir. Bu da yakın ilişkilerde sorunlara neden olabilir ve duygusal bağlanma zorluklarına yol açabilir.

  • Travma sonrası etkiler: Güvensiz bağlanma tarzları, duygusal zorluklar ve sağlıksız ilişki dinamikleri
  • Annesiz büyümenin travma sonrası etkileri
  • Annesiz büyüyen erkeklerin duygusal gelişimi
  • Annesiz büyüme ve ruh sağlığı
Başlık 1Başlık 2Başlık 3
Annesiz büyüme deneyimiGüvensiz bağlanma tarzlarıSağlıksız ilişki dinamikleri
Annesiz büyüyen erkeklerin duygusal gelişimiDuygusal zorluklarAnnesiz büyümenin travma sonrası etkileri
Annesiz büyüme ve ruh sağlığı

Annesiz Büyüme Ve Ruh Sağlığı

Birçok insan çocukluk dönemlerinde anneleri tarafından büyütülmüşlerdir. Ancak bazı kişiler ise annesiz büyüme deneyimi yaşamışlardır. Bu deneyim, birçok duygusal ve psikolojik etkiye sahip olabilir. Annesiz büyüme ve ruh sağlığı arasındaki ilişki oldukça önemlidir ve bu yazıda bu konuya değineceğiz.

Annesiz büyüme deneyimi yaşayan kişilerin ruh sağlığını etkileyen birkaç faktör vardır. İlk olarak, annesiz büyüme, bireylerde kaygı ve depresyon gibi ruhsal sorunların ortaya çıkma riskini artırabilir. Anne figüründen yoksun olmak, bireyin duygusal ihtiyaçlarının karşılanmamasına neden olabilir ve bu da ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir. Ayrıca, annesiz büyüme deneyimi yaşayan kişilerin ilişki kurma becerileri de etkilenebilir. Annesiz büyüyen erkeklerin duygusal gelişimi, genellikle eksikliklerle dolu olabilir. Bu nedenle, ileride romantik ilişkilerde problemler yaşayabilirler. Bağlanma tarzları da etkilenebilir ve güven duygusu zayıflayabilir.

  • Annesiz büyüme ve özgüven ilişkisi de önemli bir konudur. Anne sevgisini ve ilgisini görmek, bireyin kendine olan güvenini artırır. Ancak annesiz büyüme deneyimi yaşayan kişilerde bu güven eksikliği ortaya çıkabilir. Özgüven sorunları, kişinin sosyal ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini etkileyebilir.
Annesiz Büyüme ve Ruh Sağlığı
1. Annesiz büyüme, ruhsal sorunların ortaya çıkma riskini artırabilir.
2. İlişki kurma becerileri etkilenebilir ve güven duygusu zayıflayabilir.
3. Anne sevgisini görmemek, özgüven sorunlarına neden olabilir.

Babasız büyümek zorunda kalan bir çocuk

Kimi insan henüz gözlerini açmadan tadar babasızlığı, kimi de açtıktan sonra. Babasız büyümek zorunda kalan bir çocuğun hayatını kısaca gözden geçirelim ve neler oluyormuş görelim.

babasiz babasizlik

Bir varmış bir yokmuş diye başlayan her hikâyeyi mutlu sonla bitirmeyi kim istemez ki? Kimi insan henüz gözlerini açmadan tadar babasızlığı, kimi de açtıktan sonra. Baba hayatın bam teli ise, o yokken nasıl bir müzik yankılanır hayatın içinde? Hiçbir şeyin kolay olmadığı gibi, bu da kolay değildir elbette.

Bu yazıyı yazarken hayatım boyunca babam hakkında birisiyle kaç kere konuştum diye düşündüm. Saymak için iki elimi havaya kaldırdığımda, bir de baktım ki hiç sayamadım. Yedi yaşında kaybettiğim babama ait görüntüler birkaç kareden ibaretti. Şimdiiii! Babasız büyümek zorunda kalan bir çocuğun hayatını kısaca gözden geçirelim ve neler oluyormuş görelim.

Öncelikle başınıza gelebilecek olan tüm kötülüklere karşı sizi koruyabilecek en güçlü en bilindik faktörün ortadan kalktığı düşünülür. Dolayısıyla, bu gücü örnek alabilme ihtimaliniz de yoktur. Bu güçten mahrum kaldığınız için, siz küçücük bedeninizle kocaman okul çantanızı taşırken, arkanızdan sizi seyreden komşularınız yazık minicik yaşta babasız kaldı der. Çünkü; ömür boyu güçsüz olacağınız düşünülür.

Babanızı kaybettikten kısa bir süre sonra eve getirdiğiniz ilk karneye iliştirilmiş başarı belgesi, tüm mahalleyi gözyaşlarına boğar. Başarı belgesine bakarken, Ayşe teyzenin gözyaşları,  ödül olarak uzattığı şekerin üzerine şıpır şıpır damlar. Bu şeker, başarınız için mi, yoksa babasızlığınızdan dolayı sizi avutmak için mi verilmiştir, anlamakta zorlanırsınız.

İlkokul hayatınız boyunca sürekli birileri fısır fısır onun babası öldü der. Sizin hayatta oluşunuzdan ve duruşunuzdan değil de, babanızın olmayışından bahsedilir. Örgülü saçlarınız hüzünle okşanır, babasıyla el ele tutuşan bir çocuk yanınızda durursa, önce size acılı gözlerle bakılır, ola ki yere düşüp kanayan dizlerinize bakarak ağlarsanız, gözünüzdeki her damla yaş, babasızlığınıza sayılır.

Sokakta oyun oynarken yorulup kaldırıma oturur ve iki elinizi çenenize dayarsanız yanmışsınız. Sizi gören ve yanınızdan geçen komşular, çenenizi kaldırıp gözlerinize bakarak Ne oldu sen ağlıyor musun? demek için sıralanmıştır. Okulda arkadaşlarınız tarafından yok yere itilip kakıldığınız çok olur. Çünkü; tüm çocuklar bilir ki sizi babama söylerim deme gibi bir şansınız hiç yoktur.

Sokakta oyun oynarken mızıkçılık yapma şansınız bile elinizden alınır. İşte bu yüzden mızıkçılık yapıyor denilir.

Arkadaşınızın kutladığı babalar gününe zoraki şahit olarak yazdırılırsınız.  Böyle bir günde, acılı gözlerle başkasının babası sizi kucaklarsa, zihninizde yine bir anlamsızlık belirtisiyle kala kalırsınız. Bunun bir anlamı olduğunu düşünen insanları hoş görüp veda eder, annenizin pişirdiği mis gibi hamur ve en sevdiğiniz çizgi film şeker kız candy i kaçırmamak için heyecanla koşa koş oradan ayrılarak  eve dalarsınız.

İşte çocukken babanızı kaybettiğinizde bunları yaşarsınız. Her gün diğer çocuklardan iki misli daha fazla büyürsünüz.

Anlarsınız ki; hayatın temel taşlarının yeri bir başkası tarafından doldurulamıyor. Siz hayata uyum sağlamaya çalıştıkça, yaptığınız her hareketin adı babasızlık oluyor. İnsanlar vicdanlarını rahatlatırken, size onları hoş görüp yolunuza devam etmek düşüyor.

Zaman ilerledikçe bir de bakmışsınız; babanızın yokluğuna inat herkese ve tüm hayata karşı dik durup yaşamış ve en bilindik güçsüzlüklerden birini, güce dönüştürmeyi başarmışsınız.

İşte bu yüzden; Sen rahat uyu! Sensizlik beni hiç ağlatmadı babam! Dileğim; Hayatta olan tüm babaların değeri bilinsin ve vefat eden tüm babalarımız için de Allah Rahmet Eylesin.

Serpil Çavuşoğlu

Comments are closed.