Love Song 🌸 Good Vibes Good Life 🍇#2
Love Song 🌸 Good Vibes Good Life 🍇
Hayattaki yıllarımız değil, yıllarımızdaki yaşam önemlidir.
İÇİNDEKİLER
KAHVE İÇMEK İÇİN NEDENLER
MEYVEDEN ÇEKİRDEĞE KAHVE
KAFEİNSİZ KAHVE VE FAYDALARI
KAHVE KÜLTÜRÜ VE ÜLKELER
KAHVE ÜRETEN ÜLKELER
UYKU VE KAHVE
KAFEİN BAĞIMLILIĞI
FAZLA DOZ KAHVE / KAHVENİN FAYDA VE ZARARLARI
KAHVE TARİHÇESİ
KAHVE SİZİ MUTLU EDER
TÜRK KAHVESİNİN FAYDALARI
KAHVE ŞİİRLERİ
ARALIK 2024
Kafein Sizi Uyandırır mı?
Sabahları uyanmanın en yaygın yollarından biri çay veya kahve içmektir. Bu sıcak içeceklerin her ikisi de merkezi sinir sistemini uyarıcı etkiye sahip bir kimyasal olan kafein içerir. Kafein, uyanıklığı artıran ve bilişsel fonksiyonlara yardımcı bir uyarıcı olarak ün kazanmıştır. Dayanıklılık sporcuları, kafeinin performansı artırdığını ve odaklanmayı geliştirdiğini bildirmiştir. Çay içmenin yaratıcı düşünceyi artırmaya yardımcı olabileceğini gösteren araştırmalar da mevcuttur.
Bununla birlikte, aşırı miktarda kafein, kalp atış hızının artması ve konsantrasyonda azalma gibi istenmeyen etkilere neden olabilir. Peki ne kadar kafein fazladır? Kafeinin sinir sistemi üzerindeki etki mekanizmasını anlamak, tükettiğiniz kafein miktarına hakkında bilinçli seçimler yapmanıza yardımcı olabilir, böylece çok fazla tüketmeden kafeinin uyarıcı etkilerinden faydalanabilirsiniz.
Kafein Vücudunuzda Nasıl Çalışır?
Dünyanın en çok tüketilen psikoaktif bileşiği olan kafein;5 çay, kahve gibi bitkilerde doğal olarak bulunur ve vücudun adenozin reseptörleri ile etkileşime girme şeklinden dolayı yorgunluğa karşı koyar. Basitçe söylemek gerekirse, uyku düzenleyici bir molekül olan adenozin; beyninizdeki A1 reseptörüne bağlanarak kas gevşemesine ve uykululuğa neden olur. Vücudunuz zihinsel ve fiziksel efor yoluyla adenozin üretir. Gün boyu biriken adenozin, zamanla daha uykulu olmanıza yol açar.
Adenozin reseptör antagonisti olan kafein; beyindeki adenozin reseptörlerini bloke ederek yorgun hissetmenizi önlemeye yardımcı olur ve dopamin üretimini artırır. Ayrıca, nöral devreleri aktive ederek adrenal üretimini artırır ve enerji yükselmesine imkan sağlar. Geniş kapsamlı bir çalışmada, ölçülü kahve tüketiminin, kahve içeriğindeki insülin duyarlılaştırıcı ve antienflamatuvar etkilere sahip biyoaktif bileşikler sayesinde, kardiyovasküler hastalıklarda %21’lik bir azalma ile ilişkili olduğu keşfedilmiştir.
Kafein Vücudunuzda Ne Kadar Kalır?
Kafeinin %99’u ilk 45 dakika içinde vücudunuzda hızla emilir. Hızlı emilimi nedeniyle kafeinin etkilerini çok kısa bir süre zarfında hissedersiniz. Vücudunuzdaki en yüksek seviyesine 30 ile 60 dakika arasında ulaşır ve 3 ile 5 saat arasında değişen bir yarı ömre sahiptir. Yani,1 fincan kahve tüketerek vücudunuza yaklaşık 100 mg kafein aldığınızda 5 saat sonra sisteminizde hala 50 mg’a kadar kafein bulunabilir.
Kafein Neden Bazı İnsanları Yoruyor?
Bazı bireyler kahve içtikten kısa bir süre sonra yorgun hissettiğini belirtmektedir. Bunun birkaç olası nedeni vardır. Birincisi, kafein beynin adenozin reseptörlerinin adenozin ile etkileşmesini engelleyebilirken, aslında bunun üretimini engellemez. Bu, kafeinin etkisi geçtikçe, reseptörlerine bağlanmayı bekleyen bir adenozin birikimi olduğu anlamına gelir ve bu da uykululuğa neden olabilir.
Kafein yüksek dozlarda tüketildiğinde, idrar söktürücü bir etkiye sahip olabilir. Sıvı kaybı, su içerek giderilmezse, susuz kalabilirsiniz ve bu durum yorgunluk hissine neden olabilir. Ayrıca, sizi yorgun düşürenin kafein olmaması ihtimali de var. Tatlandırıcı eklenmiş çay veya kahve içiyorsanız, glikoz sisteminizden ayrıldıktan sonra bir enerji düşüşü yaşarsınız.
Son olarak, gün boyunca kahve tüketmek, ertesi gece melatoninin ana metabolitinin azalmasına neden olur, bu da uykuyu bölen bir mekanizmadır. Bu bilimsel bulgular şunu gösterir: Kafeinin faydalı etkilerinden yararlanmak istiyorsanız ne kadar ve ne sıklıkta tükettiğiniz çok önemlidir.
Kafein İle Sağlıklı Alışkanlıkları Sürdürmenin Önemi
Günde 400 mg kafeinin kabul edilen güvenli seviye olduğu yaygın olarak kabul edilir; bu da kabaca dört fincan kahve veya iki enerji içeceğine eşittir. Bundan daha fazlası, yüksek kalp atım hızı veya anksiyete gibi yan etkilere yol açabilir. Bu arada, 20 ile 200 mg arasındaki görece düşük bir günlük kafein tüketiminin iyilik hissi, enerji ve sosyalliği artırdığı görülmüştür. Genetiğin yol açtığı kafeine verilen tepkilerde belirgin bireysel farklılıklar olduğunu gösteren kanıtlar olsa da düşük bir günlük doza bağlı kalmak genellikle tavsiye edilmektedir.
Vücudunuz kafeinin uyarıcı özelliklerine karşı zamanla tolerans geliştirir ve kullanımı kesmek baş ağrısı, uyuşukluk ve sinirlilik gibi yoksunluk etkilerine neden olabilir. Kahve tüketiminizi yavaş yavaş azaltmak, bu etkileri hafifletmeye yardımcı olacaktır.
Kafeini tükettiğiniz zaman aralığı da önemlidir. Yatmadan 6 saat öncesine kadar kafein tüketmenin dahi (5 saatlik yarı ömrü nedeniyle) önemli uyku bozukluklarına neden olduğu yapılan bir çalışmada gösterilmiştir. Kafeini ölçülü (günde yaklaşık 200 mg) tüketmek ve uyku kalitesini etkilememesi için sabah tüketimi ile sınırlandırmak kafein ile sağlıklı bir ilişki kurmanıza yardımcı olabilir. Uzmanlar, kafeinli içeceklerin daha az süre demlenmesini tavsiye ederken, yiyecek ve içeceklerin etiketlerinin kontrol edilerek kafein içeriğine dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor.
Michael Müller / B.SYNC ON
Bazı kahveler uzaklara bakılarak içilir. Kahve kokusu, hasret kokar bazen. Yudumunda bolca özlem, telvesinde bolca gözyaşı vardır.
Kahvenin bir kusuru yoktu, bizler vefa göstermeyi unuttuk.
Gönül ne kahve ister ne kahvehane gönül sohbet ister kahve bahane.
15.08.2023
90’lar Türkçe Pop – 45 Dakika / 21 Şarkı (Burak Kılınçoğlu Mix)
AŞKIMI SAKLA Yıldız Tilbe & Orhan Gencebay 2020
FERDİ TAYFUR ŞARKILARI
Ahmet Özhan – RüyaMona Müzik1/14
Muazzez Ersoy – Şarkılarla GelSİNEVİZYON1/13
GÖNÜL YAZAR Şarkıları TSMErdinç Yalçın M.K.1/37
Muazzez Abacı – Yemin Ettim – Anılar – Unutamazsın – Vurgun
Zeki Müren – Gözlerin Doğuyor Gecelerime (Full Albüm)
Amr Diab Mega Mix ||| Dj Rehan ميجا ميكس عمرو دياب دي جي ريحان
Toto Cutugno – Greatest Hits – The Best Maestro Collection
Alizee Greatest Hits The Best Collection Of Alizee
M.A.R.C.O A.N.T.O.N.I.O S.O.L.I.S PURO 30 ÉXITOS ROMÁNTICOS INOLVIDABLES | Sus Mejores Exitos 2021
Люся Чеботина Клубные Хиты Ремиксы 2022 – 2023 🔴
LEA bestes Lied – Best songs of LEA 2021| LEA album
Dana Winner – Best 5 songs – One Moment In Time, Sound of Silence.
Gloria Estefan 30 Grandes Exitos (Sus Mejores Canciones)
Måns Zelmerlöw: Chameleon (Full Album)
Nederlandse muziek 13 , Jannes Henk Bernard, Jaman , frans bauer enz enz
Vários artistas – 40+ Mix vol. 13 (Full album)
Superhit Movies All Songs || Veer Zaara || Shahrukh Khan || Preity Zinta
TOP 40 HIT NHẠC TRẺ TRIỆU VIEW ĐÃ TỪNG GÂY BÃO TRÊN KHẮP CÁC BXH ÂM NHẠC VIỆT NAM 2023
Geçmişte ilaç olarak da kullanılan kahvenin, günümüzde pek çok hastalığa iyi gelme durumu olduğu gibi kimi hastalıkları da önleme özelliği bulunuyor. Genel kanı, düzenli olarak kahve içmenin kalp rahatsızlıklarına, kalp ritim bozukluklarına ve düzensiz kan basıncına yol açacağı yönünde. Ancak, son yapılan araştırmalar da gösteriyor ki güne kahveyle başlamak ve gün içerisinde kahve tüketmek son derece faydalı. Yine de gün içerisinde tükettiğiniz kahve miktarını iyi ayarlamanız gerekiyor. Aşırıya kaçtığınız takdirde sağlık problemleri ile karşı karşıya kalabilirsiniz.
Güne enerjik başlamanın en iyi yolu olan kahve, özellikle sabah yatağından kalkmak istemeyenler için adeta bir kurtarıcı görevi görüyor. Sabahları ayılmak ve güne başlamak bazen işkenceye dönüşebiliyor. Böyle anlarda bir fincan kahve içerek yorgunluk hissini üzerinizden atabilir, güne daha enerjik başlayabilirsiniz. Kahvenin içerdiği kafein, merkezi sinir sisteminde, algıda ve bilinçte değişikliklere neden olan bir takım psikoaktif maddelerin başında geliyor. Yalnızca güne mutlu ve enerjik başlamak için değil, gün boyunca ruh durumunuzu stabil düzeyde devam ettirmek için de insanların güne kahveyle başlaması tavsiye ediliyor. Ayrıca, sabahları vücudunuza kafein girmesi, gün boyunca hafızanızda ve reflekslerinizde olumlu etki yaratıyor.
Kahvenin kilo vermeye yardımcı etkileri yapılan araştırmalar sonucunda bilim adamları tarafından kanıtlanmıştır. Kahvenin içeriğinde bulunan kafeinin kilo vermeye yardımcı etkisi olduğu biliniyor. Kafein giren vücutta metabolizma hızı %3 ila %11 arasında artıyor. Bu sayede vücudun yağ yakım hızı yükseliyor. Buna ek olarak, özellikle filtre kahvenin bir fincanında yalnızca iki kalori bulunuyor. Bu da demek oluyor ki kahvenin fazlalıklardan kurtulmaya yardımcı etkisinin yanı sıra, fazla kahve tüketen insanlarda da kilo alımına yol açmıyor. Sonuç olarak sabahları içeceğiniz bir fincan kahveyle metabolizmanızı hızlandırabilir, yağ yakımını arttırarak fazlalıklarınızdan kurtulabilirsiniz.
Kahvenin onlarca faydalı özelliği arasında fiziksel anlamda insan bedeni üzerinde yarattığı en belirgin değişiklik fiziksel gücü arttırmak oluyor. Vücuda girdiği andan itibaren olumlu sinyaller göndermeye başlayan kafein, hem sinir sistemini korumaya yardımcı oluyor hem de kişinin fiziksel anlamda daha iyi ve güçlü hissetmesini sağlıyor. Kahvenin içerisinde bulunan ve içildikten sonra kana karışan yağsız asitler, vücutta yakıt etkisi yapar. Özellikle spor yapmadan önce içilen bir fincan kahve kişinin performansında olumlu etkilere yol açar. Aynı zamanda spordan sonra oluşabilecek kas ve eklem ağrılarının bir kısmını absorbe edebilir.
Öğütülerek paketlenmiş kahveler, insanlar için sabahları güne zinde başlamak veya gün içerisinde arkadaşlarla sohbet ederken tüketilebilecek leziz bir içecek olarak görülebilir. Fakat kahve, bundan çok daha fazlasıdır. Kahve çekirdekleri içerisinde potasyum, magnezyum, vitamin ve daha pek çok yararlı besin maddesi bulunur. Sabahları güne başlarken içeceğiniz bir fincan kahve içerisinde vücudunuzun günlük B12 vitamini ihtiyacının %11’i, B5 vitamini ihtiyacının %6’sı, potasyum ihtiyacınızın %3’ü ve B3 vitamini ihtiyacınızın %2’si vardır.
Çağımızın en büyük sorunlarından bir tanesi olan depresyonla savaşmak için güne, bir fincan kahve içerek başlayabilirsiniz. Sabahları uyanmak istemeyip tüm gün yatakta kalmayı arzu etmek bir tür depresyon belirtisidir. Bunu aşmak için sabahları kahve tükettiğinizde, güne zinde başlarsınız ve derhal işe koyulursunuz. Kahve, yaşam kalitenizi arttırır ve stresi azaltır. Buna ek olarak, Harvard Üniversitesi’nde yapılan araştırma sonucunda günde dört bardak veya daha fazla kahve tüketen insanların depresyona girme oranının, diğer insanlara nazaran %20 daha az olduğu kanıtlanmıştır.
Alzheimer ve Parkinson hastalıkları, bilim adamlarının henüz çare bulamadığı en yaygın nörodejeneratif hastalıklardır. Alzheimer hastalığının önüne geçmek için sabahları bir fincan kahve tüketebilirsiniz. Unutkanlık hastalığı olarak da bilinen Alzheimer’ı önlemek ya da geciktirmek için gün içerisinde 3 fincan kahve tüketmeniz öneriliyor. Parkinson ise halk arasında titreme hastalığı olarak biliniyor ve beyindeki dopamin salgılayan nöronların ölmesi sonucunda meydana geliyor. Sabahları ve gün içerisinde düzenli olarak kahve tüketenlerin Parkinson hastalığını yakalanma riskleri ise yüzde 32 ile yüzde 60 oranında azalıyor.
Toplum tarafından genel inanış kahvenin diyabet riskini arttırdığına yönelik olsa da bu yanlış bir kanıdır. Bilim adamları tarafından da test edilerek onaylanan bu konu üzerinde onlarca çalışma yapılmıştır. Kahvenin içerdiği kafein miktarı, diyabet hastalarına doğrudan etki eder. Bu nedenle, sabahları kalkıp da bir fincan kafeinsiz kahvenin diyabet hastalarına hiçbir zararı olmadığı gibi vücut için saymakla bitmeyecek yararı bulunur. Fakat, kafeini kahveden ayırma işleminde yerine birçok kimyasal madde yerleştirilebiliyor. Bu nedenle, kafeinsiz kahveleri tüketirken içerisine farklı kimyasal maddeler konulmadığından emin olmanızda yarar var.
Yapılan araştırmalar sonucunda kahve içen insanlarda erken ölüm riski azalıyor. Yani kahve içen insanlar daha uzun yaşıyorlar. Ancak bunun anlamı, günde 15 fincan kahve içen birinin ölümsüzlüğü bulacağı anlamına gelmiyor. Kararında tüketmekte yarar var. Düzenli olarak kahve tüketenlerin daha uzun yaşamasının sebebi ise kahvenin bağışıklık sistemini güçlendirerek kişiyi hastalıklara karşı daha dayanıklı hale getirmesi. Yalnızca bağışıklık sistemini güçlendirmekle kalmayan kahve, karaciğer, akciğer, kalp ve sindirim sistemi için de son derece faydalıdır, ancak kahvenin tüm bu nimetlerinden yararlanabilmek için suda çözünebilen kimyasal kahvelerden uzak durmanız gerekiyor. Doğal öğütülmüş taze kahve içmek, vücudunuzdaki olumlu değişikliklere önayak olacaktır.
Bilim insanları ders çalışmak için en uygun zamanın akşam yatmadan önce veya sabah kalktıktan sonra olduğunu söylüyor. Bunun iki nedeni var; ilki akşam yatmadan önce beyne yerleştirilen bilgilerin uyku döneminde işlenerek daha akılda kalıcı hale gelmesi, diğeri de sabah boş kafayla uyanıldığı için bilgilerin akılda daha kalıcı yer edinmesi. Kahvenin de insanın ruh halini değiştiren ve enerjisini yükselten özelliklerinin yanı sıra hafızayı güçlendirici etkisi de vardır. Kısa süreli de olsa hafızayı ve yaratıcılığı arttıran kahvenin sabahları ders çalışmak zorunda kalan insanlar için kurtarıcı özelliği vardır. Edinilen bütün bilgilerin ilk olarak kısa süreli hafızada depolanması, bir saat sonra da uzun süreli belleğe aktarılmasını göz önünde bulundurursak, sabahları kahve içip ders çalışmanın önemini kimse yadsıyamaz.
“Nitelikli” terimi kahve çekirdeklerini sınıflandırmak için kullanılan bir ünvandır. Bu ünvanı SCA (Specialty Coffee Association – Nitelikli Kahve Birliği) kritlerlerinden geçerek, 80 ve üstü puan alan kahveler kazanabilir. SCA aynı şekilde diğer çekirdekleri de sınıflandırır, mesela 60 puan barajındaki kahveler “ticarı sınıf” kahvelerdir,
Bugün “nitelikli” sınıflandırması, kahve meyvesinin yetiştiği yere özgün tadlara sahip olmasını ve diğer süreçlerde de bu özgün tadları ortaya çıkaracak şekilde hazırlanmasını kapsar. Yöreye özgün tad, aslında Fransızca kökenli “terroir” kelimesini Türkçe karşılığına denk gelebilir ve bir ürünün kalitesinin yetiştiği yöreden geleceğini ifade eder (Murcott, Belasco, & Jackson, 2013). Çekirdeğin puanı, nitelikli kahve üreten çiftlik ve kooperatiflerin hasadından örnek ürün alınarak test edilir. Test edilirken, çekirdeklerin yapısı, çekirdeklerde böcek ısırığı olmaması, hasat içerisinde yabancı maddelerin bulunmaması gibi kritler gözetilir. Bu kriterleri karşılamayan kahveler, SCA’nın istenemeyen-kötü şeklinde tarif ettiği, ağza hoş gelmeyecek tadlar içerir.
Nitelikli kahve teriminden ise 1970’lerde birtakım gündelik hayat dergilerinde bahsedilmeye başlanır. Birkaç yıl sonra bu terim kahve alanında yetkin bir isim olan Erna Knutsen tarafından detaylıca tanımlanır. Knutsen kahve sektörü içerisindeki bazı dergi ve konferanslarda, özel bazı iklim koşullarına sahip bölgelerde yetişmiş ve özelleşmiş bir aroma profiline sahip kahvelerin nitelikli olduğunu anlatır (Tea&Coffee Trade Journal, 1974; International Coffee Conference,1978). Knutsen’e göre böylece kahve alanında, şarap beğenisinde olduğu gibi gastronomik bir hareket başlar. Çünkü, kahve meyvesi de, tıpkı şarabın yapıldığı üzüm gibi zengin bir tad ve aroma potansiyeline sahiptir. Bu terim sadece kahve çekirdeğinin kalitesini belirlemez, aynı zamanda bu özelliklere sahip bir çekirdeğin dikkatlice hazırlanıp, taze kavrulmasını ve uygun bir şekilde demlenmesini de gerektirir. Knutsen’in tanımı, ileriki yıllarda Specialty Coffee Association tarafından da nitelikli kahve anlayışının zaman geçtikçe geliştirilecek temeli olarak düşünülür (Rhinehart, 2009).
O zamandan bugüne, nitelikli kahve anlayışına kahve tarımının sürdürülebilirliği, öğütülme, kavrulma, kahveyi saklama, kahvede kullanılan su gibi noktalarda yeni kriterler eklenmeye devam edilir (Rhinehart, 2009, 2017).
Kahvenin Yolculuğu: Meyveden Çekirdeğe
Kahve bu süreçlerin nasıl yürütüldüğüne göre nitelikli (specialty) ve ticari sınıf (commerical trade) gibi ünvanlarını alabilir. Kahvenin meyveden çekirdeğe dönüşmesi için iki önemli adım vardır: Hasat ve işleme. Hasat ile kahve meyveleri dallarından toplanır. Meyvelerin işlenmesi ile de, meyvenin etli kısmı ve çekirdek birbirinden ayrılır. Son zamanlarda kahvenin bu meyve kısmından yapılan “cascara” isimli bir çaya sıkça rastlıyoruz.
1) Hasat
Basit bir işlem gibi görünen hasat kahvenin kalitesine etki eden bir süreçtir. Hatta pek çok kahve uzmanı hasat şeklinin ve zamanının kahve kalitesini yükselttiğini, diğer süreçlerin bu kaliteyi sadece muhafaza ettiğini söyler (Hoffman, 2014). Olgunlaşmış kahve her zaman daha iyi tada sahip olandır, fakat söz konusu çok büyük tarlalar olduğunda sadece olgunlaşmış kahvelerin seçilip toplanması zorlu bir süreçtir. Bu yüzden hasat metotlarının farklılığı, kahvenin kalitesine etki eden değişkenlerden biridir.
a) Makine hasadı
Bu metod, daha çok ticari sınıf kahveler için tercih edilir diyebiliriz. Çünkü maliyeti en düşük yöntemdir fakat bazı dezavantajlar yüzünden elde edilen hasadın kalitesi yüksek değildir. Kahve arazileri genelde dağlık olsa da, Brezilya dolaylarında düz araziler de bulunur ve makineli toplama bu düz arazilerde tercih edilebilir. Bu makineler meyveler gevşeyene kadar ağacı sallar ve meyveleri toplar. Fakat makine seçici değildir, olgunlaşmış ve olgunlaşmamış meyvelerin hepsini birden toplar. Böcek ısırığı olan çekirdekleri ayırt etmez. Ayrıca istenmeyen başka yabancı maddeler hasada karışabilir.
b) Şeritli toplama
Esasında bir elle toplama yöntemi olan bu hasat tipinde, kahve işçileri dalları tutup çekerek, meyveleri sepete düşürürler. Bu yöntem için, makineli yöntemde olduğu gibi düz bir arazi şart değildir. Bu yöntemde işçiler kahveyi hızlı toplayabilir, ancak kahve kalitesi düşüktür. Sepetlere atılan hasada olgun olmayan, tahrip edilmiş meyveler, yabancı maddeler karışabilir.
c) Elle toplama
Bu yöntem yüksek kaliteli, nitelikli çekirdekler elde etmek için tercih edilmesi gerekendir. Toplayıcılar yalnızca gereken olgunluğa erişmiş kahveleri seçer, olgunlaşmamış meyveleri daha sonra toplamak üzere dalda bırakırlar. Niteliği ölçüsünde zahmetli bir yöntemdir.
2) Kahvenin işlenmesi:
Toplanan kahve meyvelerinin çekirdeklerinin diğer tabakalarından ayrılması için gereken işlemdir ve bu ayrılma işleminden sonra kahve %11 nem içeren bir ortamda kurutulmalıdır. Bazı yörelerde başka yöntemler tercih ediliyor olsa da, genel olarak tercih edilen üç yöntem vardır: yıkanmış, doğal ve bal. Bu işleme yöntemleri, kahvenin aroma, asidite ve gövdesini etkilerler.
a) Doğal işlenme:
Bu yöntem esasen bir kurutma yöntemidir ve kahve işlenmesinde bilinen en eski metottur. Kahveler, üreticinin tercihine göre farklı yüksekliklerde güneş altında bekletilerek kurutulur. Bu kuruma sonucu çekirdekli kısım meyvenin diğer katmanlarından kurtulur. Kurutulma işleminden sonra kahveler 30-60 günlük bir dinlenme süresine bırakılırlar. Lezzet açısından kaliteli bulunmayan bir süreçtir. Çünkü olgunlaşmamış kahveler olgunlaşmış olanlarla beraber kurur ve onlarla aynı rengi alır. Bu farklılık da kahve tatları arasında bir tutarsızlığa neden olur. Olgunlaşmamış kahvelerin getirdiği tutarsızlık ortadan kaldırıldığı takdirde, yıkanmış kahvelere eşdeğer şekilde aroma ve tatlar ortaya çıkarabilecek bir yöntemdir. Yıkanmış kahvelere göre hayli çevre dostudur.
b) Yıkanmış işlenme:
Diğer yöntemler kahvenin etrafındaki meyvesinin de lezzetli olmasını gerektirirken, bu yöntem bütünüyle kahve çekirdeğine odaklanır, amacı kahve çekirdeğinin kalan kısmından tamamen ayrılmasıdır. Bu işlemde öncelikle kabuklar meyve kısmından ayrılır, kahve meyveleri su dolu tanklara yerleştirilir ve meyveden geriye kalan yapışkan kısımların fermante işlemi ile çekirdeklerden ayrılması beklenir. Fermante işleminin tamamlanması ile kahve yıkanmış olur. Sonrasında çekirdekler güneşte bekletilerek kurutulur. Pahalı ve su israfının yüksek olduğu bir yöntemdir, fakat kahve tadı temiz bir şekilde ortaya çıkar. Bu sebeple nitelikli kahve sektöründe tercih edilir.
c) Bal işlenme:
Son yıllarda Costa Rica’da sıklıkla tercih edilen bu yöntemin sarı, kırmızı, altın, siyah ve beyaz gibi alt kategorileri de vardır. Bu işlem ismini, meyvesinden ayrılan kahve çekirdeğinin üzerinde bala benzer yapışkan bir tabakanın kalmasından alır. Fakat bu yöntemde diğerlerine göre daha tatlı, meysevmi bir lezzet açığa çıkması da yöntemin ismiyle örtüşen bir özelliğidir. İşlem süreci olarak doğal ve yıkanmış yöntemlerin karışımıdır. Kahve meyvesinin kabuğu çıkartılır ve kurutulmaya bırakılır ancak çekirdek üzerinde bir miktar bu “ballı” kısım vardır. Sonrasında çekirdekler ya ya yıkanır ya da üzerlerindeki balla birlikte kurutulur. Yukarıda bahsedilen alt kategoriler bu ballı kısmın tipine göre verilir. Mesela beyaz balda kahve çekirdeği etrafında minimum ölçüde bal kalacak kadar yıkanır, sarı bala ise yarı-yıkanmış diyebiliriz, çekirdek etrafında bir miktar bal kalır. Altın balda çekirdekler az nemli ve sıcak güneşli zamanlarda kurutulurken, kırmızı balda kuruma sürecini yavaşlatmak için çekirdekler gölgede beklerler. Son olarak siyah balda çekirdekler en gölgeli alanlarda bekleyerek, uzun sürede kururlar. Diğer yöntemlere göre, çok daha uzun, zahmetli ve hassasiyet gerektiren bir süreçtir. Fakat kahve üreticileri kahvelerinin kalitesini yükseltmek için bu yöntemi tercih etmeye başlamışlardır.
Kahveyle ilgilendiğimi, tezimi kahve üzerine yazdığımı ya da kahve içmeyi sevdiğimi duyan arkadaşlarım bazen “Hangi kahveyi içelim?” ya da “Nasıl içelim?” diye soruyorlar. “Herkes çok kaliteli kahve içmek, bunu cidden bir ilgi alanı haline getirmek zorunda değil tabi ama, bazı önemli noktalar var.” diyorum. Mesela pek çok kahve paketinin başında rastladığımız %100 Arabica ifadesi bunlardan biri. “%100 Arabica” aslında, kahvenin türüne ve kalitesine dair bazı özelliklerini ifade ediyor.
Çekirdek kahvelerde kahvenin kalitesini ya da lezzetini niteleyen birtakım kriterler var. Bu kriterler kahve işinin meslek odası olarak da düşünebileceğimiz nitelikli kahve kuruluşlarınca test edilerek ve denenerek belirlenmiş. Kahvenin türü ve çeşitleriyle ilgili sınıflandırmalar, piyasada sıkça kullanılan şekliyle kahvenin Arabica ya da Robusta olması, kahvenin kalitesine ve lezzetine dair bilgi sağlayan nitelikler. Öncelikle, “Arabica” ve “Robusta”nın ne olduğuna bakalım:
Kahve, çekirdek olarak ya da fincanda içecek olarak gördüğümüz halinden önce ağaçta yetişen bir bitki türü. Kahvenin yetiştiği bu ağaca coffea adı veriliyor. Bu ağaç bildiğimiz kırmızı meyvelere benzeyen bir yemiş veriyor. Kahve dediğimizde kafamızda canlanan fotoğraf, bu yemişin çekirdeği olan ve sonrasında kavrulan kısmı.
Kahve genetiği çalışmalarına göre coffea’nın pek çok türü var. Son yıllarda ise 124 farklı çeşit coffea ağacı olduğu bulunmuş. Madagaskar, Afrika ve Asya ya da Avustralya civalarında coffea bitkisi yetişebiliyor. Fakat bunların içinde Coffea Arabica ve Coffea Canephora ismi verilen iki tür, yani Arabica ve Robusta kahveleri ticari amaçlarla yetiştiriliyor. Kahveye dair bu türler ve kullanımları aslında bize, kahve pazarına ve kahvenin ticarileşmesine dair bir öykü anlatıyor.
Arabica, Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında yetişen, kökeni Etiyopya ve Güney Sudan’a dayanan bir kahve türü. Robusta ise Batı Afrika’da bulunuyor ve bir marka türe kendi ismini yani Robusta’yı veriyor (Hoffman, 2014). Bu türler, daha sonra dünya üzerinde çeşitli yerlerde yayılışa geçiyor. Bu iki kahve türü, toplam kahve üretiminin %99’unu kapsıyor. Fakat bazı bölgelerde yerel tüketim için Liberica ya da Excelsa gibi türlerin kullanıldığı da biliniyor (Moldvaer, 2014). Liberica kahvesi aynı şekilde pazara açılmaya çalışılsa da bu girişimler başarısızlıkla sonuçlanmış, bu kahve popülarite kazanamamış.
Arabica ve Robusta türleri tadları, içerikleri, yetiştikleri yüksekliğe ve dayanıklılıklarına göre farklılaşabiliyorlar. Farklı yüksekliklerde ve iklimlerde yetişen meyvelerin farklı tatlara sahip olması gibi, dağ çileğinin normal çilekten nasıl daha lezzetli olduğunu düşünün, kahve türleri arasında da doğası gereği bu gibi farklılıklar bulunabiliyor. Deniz seviyesinden 900 metre dolaylarına kadar çeşitli yüksekliklerde yetişebilen Robusta türü, aynı zamanda daha düşük rakımlarda ve daha sıcak iklim koşullarında da büyüyebilir. Küçük ama çok miktarda meyveler veren Robusta’nın hasadı Arabica’dan daha erkendir. (Pendergrast, 2010). Tüm bu yetiştirilme avantajlarına karşın Robusta kahvesinin bardaktaki tadı güzel değildir, içinde pek çok istenemeyen, ağza kötü gelecek tatlar barındırır. Fakat kafein oranı daha yüksektir. Bu sebeplerle suda çözülebilir kahve üreten firmaların tercihi Robusta’dır. Kafein oranı yüksek, yetişme şartları göreli olarak kolay olan bir kahveyi, yüksek kalite standartlarına tabi tutmadan, ucuza mal etmiş olurlar. Robusta’dan daha yüksekte yetişen, hastalıklara daha dayanıksız olan ve üretimi için daha çok zahmet gerektiren Arabica türü ise lezzeti ve ağızda bıraktığı tat açısından çok daha iyi bir noktada görülür.
Esasında Robusta ve Arabica’nın da alt türleri bulunur. Kahve işinde bulunan bazı kimseler iyi yetiştirilmiş bir Robusta çekirdeğinin güzel tadlar verebileceğini iddia etse de kahve piyasasında Robusta, Arabica’ya ucuz bir alternatif olarak kullanılır. Aynı şekilde Arabica çekirdeklerin de kaliteye göre farklılaşan çok sayıda çeşidi bulunur. Bunun haricinde kahvenin yetiştiği bölge de, o kahveye yere özgün bir tat kazandırır.
Baştaki sorumuza dönersek, bir kahve paketinin üzerindeki %100 Arabica ibaresi gerçekten iyi bir kahve içtiğinizin göstergesi olmuyor. Bu, aslında bir kahve markasının en basit düzeyde tüketiciye sağlaması gereken kriterlerden bir tanesi. Pek çok şubesi bulunan, bu yüzden daha kolay rastlayıp ulaşabildiğimiz, global markaların endüstrileşmiş kahveleri paketlerinde %100 Arabica ibaresini kullanabiliyor. Bu noktada bunu, fast-food markalarının ya da paketli abur cuburların kendilerini “taze”, “doğal”, “sağlıklı” gibi özelliklerle pazarlamasına benzetebiliriz. Fast-food markası hamburgeri için kullandığı ete doğal diyebilir; ancak o etin nereden geldiğinden, nasıl işlendiğine, etin hangi koşullarda pişirilip, nasıl hazırlandığına göre pek çok süreç o etin doğallığını, lezzetini ve sağlıklı olup olmadığını da etkiler. Kahvenin türünden başka, toplanma ve işlenme süreçleri, nasıl kavrulduğu, hangi koşullarda saklandığı ve nasıl servis edildiği de içtiğimiz kahvenin kalitesine, tazeliğine ve lezzetine etki eder.
Büşra Eser
Moldvaer, A. (2014). Coffee Obsession. Dorling Kindersley.
Pendergrast, M. (2010). Uncommon Grounds: The History of Coffee and How It Transformed Our World. Hachette UK.
Hoffman, J. (2014). The World Atlas of Coffee: From Beans to Brewing – Coffees Explored, Explained and Enjoyed. Retrieved from
Kafeinsiz Kahve Sağlıklı Mıdır? Kahve, dünyanın en popüler içeceklerinden biridir. Birçok insan kahve içmekten hoşlanır, ancak kişisel tercihler veya sağlık nedenleriyle kafein alımını sınırlamak isterler.Bu insanlar için kafeinsiz kahve mükemmel bir alternatiftir. Kafein çıkarılmış olması dışında, kafeinsiz kahve normal kahve gibidir.
Kafeinsiz Kahve Nedir Ve Nasıl Yapılır?
Decaf, kafeinsiz kahvenin kısaltmasıdır. Kafeinlerinin en az %97’si alınmış kahve çekirdeklerinden elde edilen kahvedir. Kahve çekirdeklerinden kafeini çıkarmanın birçok yolu vardır. Çoğu su, organik çözücüler veya karbondioksit içerir. Kahve çekirdekleri, kafein özü çıkana kadar çözücü içinde yıkanır, ardından çözücü çıkarılır. Kafein, İsviçre Su İşlemi olarak bilinen bir yöntem olan karbon dioksit veya bir kömür filtresi kullanılarak da çıkarılabilir. Kahve çekirdekleri kavrulmadan ve öğütülmeden önce kafeinsizleştirilir. Kafeinsiz kahvenin besin değeri, kafein içeriği dışında normal kahve ile hemen hemen aynı olmalıdır. Ancak, kullanılan yönteme bağlı olarak tat ve koku biraz daha hafif olabilir ve renk değişebilir. Bu, kafeinsiz kahveyi, normal kahvenin acı tadı ve kokusuna duyarlı olanlar için daha hoş hale getirebilir.
Kafeinsiz Kahvede Ne Kadar Kafein Var?
Kafeinsiz kahve tamamen kafeinsiz değildir. Aslında, genellikle fincan başına yaklaşık 3 mg olmak üzere değişen miktarlarda kafein içerir. Bir çalışma, her 180 ml kafeinsiz kahvenin fincan başına 0-7 mg kafein içerdiğini buldu. Öte yandan, ortalama bir fincan normal kahve, kahve türüne, hazırlama yöntemine ve fincan boyutuna bağlı olarak yaklaşık 70-140 mg kafein içerir. Bu nedenle, kafeinsiz kafein tamamen kafeinsiz olmasa bile, kafein miktarı genellikle çok düşüktür.
Antioksidanlarla Yüklüdür ve Besin İçerir
Kahve, bahsedildiği kadar kötü değildir. Aslında Batı diyetindeki en büyük tek antioksidan kaynağıdır. Kafeinsiz kahve genellikle normal kahve ile benzer miktarda antioksidan içerir, ancak bunlar %15’e kadar daha düşük olabilir. Bu fark, büyük olasılıkla kafeinsizleştirme işlemi sırasında küçük bir antioksidan kaybından kaynaklanmaktadır. Normal ve kafeinsiz kahvedeki ana antioksidanlar hidrosinamik asitler ve polifenollerdir.
Kafeinsiz Kahvenin Sağlığa Faydaları
Geçmişte şeytanlaştırılmış olmasına rağmen, gerçek şu ki, kahve çoğunlukla sizin için iyidir. Esas olarak antioksidan içeriğine ve diğer aktif maddelere atfedilen sayısız sağlık yararı ile bağlantılıdır. Bununla birlikte, kafeinsiz kahvenin belirli sağlık etkilerini belirlemek zor olabilir. Bunun nedeni, çoğu çalışmanın normal ve kafeinsiz kahve arasında ayrım yapmadan kahve alımını değerlendirmesi ve bazılarının kafeinsiz kahveyi içermemesidir. Ayrıca, bu çalışmaların çoğu gözlemseldir. Kahvenin fayda sağladığını kanıtlayamazlar, sadece kahve içmenin onlarla ilişkili olduğunu kanıtlayabilirler.
Tip 2 Diyabet, Karaciğer Fonksiyonu Ve Erken Ölüm
Hem düzenli hem de kafeinsiz kahve içmek, tip 2 diyabet riskinin azalmasıyla bağlantılıdır. Her günlük fincan, riski %7’ye kadar azaltabilir. Bu, kafein dışındaki elementlerin bu koruyucu etkilerden sorumlu olabileceğini düşündürmektedir. Kafeinsiz kahvenin karaciğer fonksiyonu üzerindeki etkileri, normal kahveninkiler kadar iyi çalışılmamıştır. Bununla birlikte, büyük bir gözlemsel çalışma, kafeinsiz kahveyi karaciğer enzim seviyelerinde azalma ile ilişkilendirdi ve bu da koruyucu bir etki olduğunu gösteriyor. Kafeinsiz kahve içmek, erken ölüm riskinde küçük ama önemli bir azalmanın yanı sıra felç veya kalp hastalığından ölümle de bağlantılıdır.
Yaşlanma Karşıtı
Hem normal hem de kafeinsiz kahvenin yaşa bağlı zihinsel gerileme üzerinde olumlu etkileri var gibi görünüyor. İnsan hücre çalışmaları ayrıca kafeinsiz kahvenin beyindeki nöronları koruyabildiğini gösteriyor. Bu, Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların gelişmesini önlemeye yardımcı olabilir.
Mide Faydaları
Kahve içmenin yaygın bir yan etkisi mide ekşimesi veya asit reflüdür. Birçok insan bu durumu yaşar ve kafeinsiz kahve içmek bu rahatsız edici yan etkiyi hafifletebilir. Kafeinsiz kahvenin normal kahveden önemli ölçüde daha az asit geri akışına neden olduğu gösterilmiştir.
Kim Kafeinsiz Kahveyi Normal Kahveye Tercih Etmeli?
Kafein toleransı söz konusu olduğunda çok fazla bireysel değişkenlik vardır. Bazı insanlar için bir fincan kahve aşırı olabilirken, diğerleri için daha fazlası ile kendilerini iyi hissedebilir. Bireysel tolerans değişebilirken, sağlıklı yetişkinler günde 400 mg’dan fazla kafeinden kaçınmalıdır. Bu kabaca dört fincan kahveye eşdeğerdir. Artan tüketim, kan basıncının yükselmesine ve uyku eksikliğine yol açarak kalp hastalığı ve felç riskini artırabilir. Aşırı kafein ayrıca merkezi sinir sistemini bunaltabilir, huzursuzluk, endişe, sindirim sorunları, kalp aritmisi veya hassas kişilerde uyku sorunlarına neden olabilir. Kafeine karşı çok hassas olan kişiler, normal kahve alımını sınırlamak veya kafeinsiz veya çaya geçmek isteyebilirler. Hamile ve emziren kadınların kafein alımını sınırlamaları tavsiye edilir. Çocuklar, ergenler ve anksiyete teşhisi konan veya uyumakta güçlük çeken bireylerde kafeinsiz kahve tercih edebilirler.
Türkiye, kahve tüketimi listesinde gerilerde yer alıyor. Çay ülkesi olarak bilinsek de, son yıllarda kahve tüketimi oldukça fazla. Son 10 yılda kişi başına düşen kahve tüketimi 350 gramdan 1.1 kilograma çıkmış durumda.
Çek Gönder Mustafa Sandal Feat Emina Sandal
Listenin 10. sırasında ise yıllık 6.5 kg kahve tüketimiyle Kanada bulunuyor. Ülkenin en popüler kahve dükkanı ise Tim Horton’s. Ancak kalitesini korumak için dünyaya açılmamış, yalnızca ABD ve Kanada’da faaliyet göstermeyi tercih eden bir kahve dükkanıdır.
Isabelle Boulay Les Plus Grands Succès
Dünyanın en küçük Avrupa ülkelerinden biri olan Lüksemburg, listenin 9. sırasında yer alıyor. Bu ülkede kişi başına yıllık 6.5 kg kahve tüketiliyor. Lüksemburg’da kafeye oturup bir dilim kek ve bir fincan kahve sipariş etmek, günlük hayatta en sık yapılan aktivitelerinden biridir.
Luka Kloser – One More Time (from Moonfall)
Kişi başı yıllık 6.8 kg kahve tüketen Belçika’da kahve kültürü, 200 yıl öncesine dayanıyor. Tatlılarıyla ön plana çıkan Belçika’da waffle ve çikolatanın yanında mutlaka kahve içiliyor.
Dana Winner – Best 5 songs – One Moment In Time, Sound of Silence.
Yıllık 7.9 kg kahve tüketimiyle listenin yedinci sırasında İsviçre bulunuyor. Ayrıca İsviçre’de, Avrupa’nın en pahalı kahveleri satılıyor.
Bastian Baker – I’d Sing For You
Listenin altıncı sırasında yıllık kişi başı 8.2 kg kahve tüketimiyle İsveç bulunuyor. Fika olarak adlandırılan kahve molaları bu ülkede çok önemli. İnsanlar bu molaların herkesi birbirine yakınlaştırdığını ve sosyalleştirdiğini düşünüyor.
Zara Larsson – Uncover
Hollanda
Beşinci sırada Hollanda yer alıyor. Yıllık kişi başı 8.4 kg kahve tüketen Hollanda’da, kendilerine özgü olarak bilinen ‘Koffie Verkeerd’ kahvesi tüketiliyor. Yumuşak içimli ve bol sütlü kahveleri tercih eden Hollanda, Baltık ülkesi olmayan tek ülke özelliğinde.
Tess Gaerthe – Je hebt een vriend (lyrics)
Danimarka
Dördüncü sırada yer alan Danimarka’da, Avrupa’nın en pahalı kahvesi satılıyor. Yıllık kişi başı 8.7 kg kahve tüketiliyor. Sokaklarında kahve dükkanları oldukça fazla. Danimarka halkı, misafirlere düğünlerde bile düğün kahvesi olarak bir fincan kahve sunuyor. Genellikle koyu ve acı filtre kahve tercih ediliyor.
Agnes Obel Største Hits 2022
İzlanda
Üçüncü sırada İzlanda yer alıyor. Yıllık ortalama 9 kilogram kahve tüketilen İzlanda’da gelen her misafire bir fincan kahve sunuluyor. Soğuk ülkelerde kahve, ısınmak için bir araç olarak da görülüyor.
Sóley: “Pretty Face”
Norveç
Listenin ikinci sırasında ise Norveç yer alıyor. Norveçliler günde en az 3 fincan kahve içiyor. Sosyalleşmek için ülkede kahve evleri de bulunuyor. Yıllık kahve tüketimi ise ortalama 10 kilogram civarında.
TOP 10 POPULAR SONGS OF S I G R I D
Finlandiya
Dünyanın en büyük kahve tüketicileri arasında ilk sırada Finlandiya yer alıyor. Yıllık 12 kilogram kahve tüketen Finlandiya’da, çalışan işçiler için 10 dakikalık kahve molası zorunlu. Ortalamaya vurulduğunda Finlandiya’da günde 4 fincan kahve tüketildiği hesaplanmıştır. Hemen hemen her etkinlikte kahve ikram ediliyor.
Nightwish greatest hits era ( tarja turunen )
Türkiye’de Kahve Kültürü
- Kahveden bahsetmişken, Türkiye’ye yer vermemek olmazdı. Ülkemizin en yaygın tüketilen ve en popüler kahve çeşidi Türk kahvesidir.
- Türkiye’de kahve çekirdekleri yetişmese de, Türk kahvesinin pişirilme şekli, diğer kahvelere göre daha farklıdır.
- Türk kahvesi ocakta, kumda, közde gibi farklı tekniklerle pişirilebilir.
- Türk kahvesi genellikle kahve ve su ikilisinden oluşsa da, isteğe göre damla sakızı, süt veya buz eklenebilir.
- Kız isteme gibi merasimlerde de kendine yer bulan Türk kahvesi, genellikle lokum veya çikolata ile birlikte sunulur. Yanında içme suyu da servis edilir.
- Türk kahvesinin farklı tekniklerle pişirilmesiyle ‘mırra’ ismi verilen sert kahve hazırlanabilir.
- Türkiye’de kahve arkadaş veya akrabalarla oturarak sohbet eşliğinde içilir. Biten kahveler ters çevrildiğinde fala bakmak da çok meşhurdur.
Etiyopya’dan Kahve Kültürü
- Arabica çekirdekleri üreten ve bu konuda eşsiz bir lezzet sunan Etiyopya, kahvenin ortaya çıktığı ülke olarak da bilinir.
- Etiyopya’da kullanılan kahve çekirdekleri, toz haline getirildikten sonra Türk kahvesi gibi hazırlanıp servis ediliyor.
- Kil sürahide direkt ateş üzerinde pişirilen ‘buna’ kahvesi, Etiyopya’nın sert kahve çeşitlerinden biridir.
Avusturya’da Kahve Kültürü
- Avusturya’nın başkenti olan Viyana, kahve konusunda öne çıkmayı başarmıştır.
- Viyana’nın birçok yerinde kahve evlerimevcuttur ve bu evlerin içinde caz müzik seslerini duyabilirsiniz.
- Viyana’da insanlar sert kahveleri tercih ediyor. Espresso dediğimiz kahve, Viyana’da melange olarak tüketiliyor.
- Yumurta beyazı içeren ve alkollü kahve çeşitleri de yaygın olarak tüketiliyor.
- Kahvenin yanında tatlı krep, strudel ve sacher torte gibi tatlılar eşlik ediyor.
Fas’ta Kahve Kültürü
- Fas’ta yapılan kahveler bol miktarda baharat içerir.
- Fas’ın en popüler kahve çeşitlerinden biri olan ‘cafe des epices’, zencefil, tarçın, kakule, hindistan cevizi, karanfil ve karabiber ile hazırlanır. Tadının sert olduğu söylenen bu kahve, Fas’a özgü sert karışımdan hazırlanır.
Küba’da Kahve Kültürü
- Kübalılar, mahallelerde bulunan küçük kafelerde kahvelerini içerler.
- Küba da kahve içerken oturup sohbet etmek de sevilir.
- Espressonun içerisine bolca şeker eklenmiş cafe cubano, en popüler kahve çeşitlerinden biridir.
İspanya’da Kahve Kültürü
- İspanya’da kahve hazırlama şekli sekize ayrılır. Kahve ve süt oranına göre bu isimler değişir.
- Solo, kahvenin en yoğun olduğu ve içerisinde süt kullanılmadığı bir çeşittir. Nubenin kahve oranı ise en düşük seviyededir. İçerisinde bolca süt kullanılır.
- Kahve yoğunluğu çoktan aza doğru şu şekilde sıralanır; Solo, largo, semi largo, solo corto, mitad, entre corto, corto, sombro ve nube.
- Eğer kahve ve süt miktarının eşit olmasını istiyorsanız cafe con leche, şekerli kahve istiyorsanız cafe bonbonu deneyebilirsiniz.
Vietnam’da Kahve Kültürü
- Kahve endüstrisinde dünyanın ikinci ülkesi olan vietnam, robusta kahve çekirdeklerinin en çok üretildiği yerdir.
- Vietnam’da kahve, genellikle sabahları tüketilir ve ‘ca phe trung’ ismiyle bilinir. Bu kahvenin içerisinde yumurta da kullanılır. Yumurta köpüklenene kadar çırpıldıktan sonra içerisine filtre kahve ve süt reçeli eklenir. Tadı krem karamele benzer.
- Vietnam’a özgü kahve çeşitlerinden biri de ‘ca phe sua da’, yani buzlanmış süt kahvesidir. Vietnam kahve çekirdekleri, french kahve filtresi ile demlenir. İçerisine konsantre süt konulduktan sonra buz ilave edilir.
Almanya’da Kahve Kültürü
- Almanların kahve kültürü, pazar günleri öğlen saatidir. Bu saate ‘kahve-kek saati’de denir. İnsanlar bir araya gelerek kahve ve kekin keyfini çıkartırlar.
- Almanya’da özellikle yazın ‘eiskaffee’ ismi verilen buzlu kahve türü tercih edilmektedir.
İtalya’da Kahve Kültürü
- İtalyan kahvaltıları cappuccino ile yapılır. Sabahları saat 11’i geçtikten sonra cappuccino bulamazsınız.
- Kahvenin fiyatı her zaman önce ödenir. Kahveyi içmeden önce ödeme yapılması gerekir.
- İtalya’da kahve içilen mekanlara bar denilir.
- İtalya’da espressonun tadını hafifletmek için yanında limon kabuğu veya bir dilim limon servis edilir. Buna ‘espresso romano’ ismi verilir.
- İtalya’da kahveler take away konseptindedir. Yani kahve alınır, ödenir ve gidilir. Kahvenizi oturduğunuz yerden sipariş etmek istiyorsanız, ekstra servis ücreti ödersiniz.
- İtalya’da sütlü kahve sipariş etmek için, cafe latte demeniz gerekir. Yalnızca latte derseniz, sıcak süt siparişi vermiş olursunuz.
Fransa’da Kahve Kültürü
- Fransızlar kahvelerini oturarak sohbet eşliğinde tüketmeyi severler.
- Fransa’da en çok sert kahveler tüketilir. ‘Un cafe’ küçük fincanda sunulan sert kahveyi, ‘un cafe serre’ ise sert espressoyu tanımlar.
- Fransa’da latte, mocha gibi sütlü kahveler, sabah kahvaltılarında tüketilir. Akşamları sütlü kahve bulmak zordur.
- Fransız kahvaltıları ise çoğunlukla kruvasan ve filtre kahve eşliğinde yapılır.
- Fransızlar, yaz aylarında ise soğuk kahve türleri tüketir.
YEMEN 7.200 Metrik Ton / Yıl
KÜBA 6.000 Metrik Ton / Yıl
Gloria Estefan – Si voy a perderte
VENEZUELA 30.000 Metrik Ton / Yıl
Diveana – Exitos recopilación
MADAGASKAR 31.200 Metrik Ton / Yıl
GABON 30.000 Metrik Ton / Yıl
TAYLAND 30.000 Metrik Ton / Yıl
l รวมฮิต ทาทา ยัง l รบกวนมารักกัน , พรุ่งนี้ไม่สาย , ไม่รักตัวเอง , แมลง
LAOS 31.200 Metrik Ton / Yıl
ລວມເພງເກົ່າມ່ວນໆ ลวมเพงเก่าม่วนๆ ລວມເພງສົມບັດ ສົມບັດ ແກ້ວຄຳດີ สมบัด แก้วคำดี
KAMERUN 34.200 Metrik Ton / Yıl
LES PLUS BELLES CHANSONS CAMER
EKVADOR 42.000 Metrik Ton / Yıl
Mitre ft Gabriela Villalba | Saudade
EL SALVADOR 45.720 Metrik Ton / Yıl
Cumbia Salvadoreña Mix 🇸🇻 DJMCJR 🇸🇻 Para Bailar🔥
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
PERU 192.000 Metrik Ton / Yıl
Maria Grazia Gamarra Amarnos Con El Alma 2013
NİKARAGUA 132.00 Metrik Ton / Yıl
Lya Barrioz / Macolla – Solo Soy
ÇİN 116.820 Metrik Ton / Yıl
The Moon Represents My Heart – Teresa Teng
FİLDİŞİ SAHİLİ 108.00 Metrik Ton / Yıl
KOSTA RİKA 89.520 Metrik Ton / Yıl
Debi Nova – Amor
KENYA 49.980 Metrik Ton / Yıl
PAPUA YENİ GİNE 48.000 Metrik Ton / Yıl
TANZANYA 48.000 Metrik Ton / Yıl
İKİNCİ BÖLÜM
Brezilya – 2,595,000 Metrik Ton / Yıl
Claudia Leitte – Promocional 2022
Vietnam – 1,650,000 Metrik Ton / Yıl
ĐÔNG NHI x DTAP – NGƯỜI ÔM PHÁO HOA
Kolombiya 810 Metrik Ton / Yıl
Shakira Sus Mejores Canciones 2023
Endonezya – 660,000 Metrik Ton /
Rossa [ Full Album Terbaik 2021 ]
Etiyopya – 384,000 Metrik Ton / Yıl
Honduras – 358,000 Metrik Ton / Yıl
Hindistan – 348,000 Metrik Ton / Yıl
BADSHAH & NEHA KAKKAR Top 20 Songs
Uganda – 288,000 Metrik Ton / Yıl
BİRİNCİ BÖLÜM
Meksika – 234,000 Metrik Ton / Yıl
Anahí – Hoy Es Mañana
Guatemala – 204,000 Metrik Ton / Yıl
Podcast SUMIA (Turkey – Istambul )
Hem dünyada hem de ülkemizde her köşe başında bir kafe olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda kahve çekirdeğinin dünyanın en çok kullanılan komoditelerinden biri olması bizim için şaşırtıcı değil. Kahve; su ve çaydan sonra dünyanın en çok tüketilen içeceğidir. Tüm dünyada yılda yaklaşık yarım trilyon bardak tüketilen kahve, aynı zamanda petrolden sonra en çok ticareti yapılan ham maddedir. kahve bitkisi, adı aynı zamanda kahve kemeri olarak anılan 23. kuzey ve 25. güney paralelleri arasında yer alan ülkelerde yetiştirilebiliyor. Ülkemizde de bu iklim kuşağına yakın olan Mersin’de kahve yetiştirme denemesi yapılmıştır ama başarı elde edilememiştir. Kahvenin içerdiği kafein aynı zamanda kola içeceği, kozmetik ve ilaç sanayisinde de kullanılıyor. Kahve iki ana bitkiden üretiliyor: Arabica ve Robusta. Arabica dünya üretiminin yaklaşık %70’ini karşılıyor, Robusta ise yetiştirmesi daha kolay ve ekonomik bir bitkidir. Onur Oral
Avrupalıların kahveyle Türkler sayesinde tanıştığını biliyor muydunuz? Viyana Kuşatması sonrasında Osmanlı askerleri tarafınca bırakılan çuvallarda kahveyi keşfeden Viyanalılar kahveyi keşfeder ve o günden sonra bugün Türkler için çay neyse, Avrupalılar için de kahve o olur. Ceren Pınargöz
Mutluyken
Mutlu olduğunuz zamanlarda, keyfinizi daha da artıracak bir kahve seçimi yapmanız gerekir. Çikolata, serotonin seviyesini artıran bir besindir ve kişiyi mutlu hissettirir. Bu yüzden mutlu olduğunuz zamanlarda çikolatalı kahveleri tercih edebilirsiniz. Mocha veya çikolata şuruplu latte, ruh halinize iyi gelecek kahveler arasındadır.
Üzgün olduğunuzda modunuzu yükseltmek için, çikolatalı kahvelerden birini tercih edebilirsiniz. Damak zevkinize göre frambuaz şuruplu latte, kırmızı meyveli kahve gibi farklı çeşitler de deneyebilirsiniz. Böylece bir fincan kahve ve sohbet eşliğinde, ruh haliniz değişecektir.
Eğer uykulu ve yorgun hissettiğiniz bir ruh halindeyseniz, ristretto, bianco gibi sert kahveleri tercih edebilirsiniz. Böylece hem uykunuz açılacak, hem de vücudunuz enerji dolacaktır.
Stresli ve halsiz olduğunuz günlerde, dibek kahvesi içebilirsiniz. Dibek kahvesinin sinirleri yatıştırma etkisi olduğu düşünülmektedir.
Neden kahve içtikten sonra uykumuz kaçar?
Uyku geciktirme, daha çok ayakta kalabilmek için tüketilen kahve uykuyu kaçırır. Bu doğru bir bilgi fakat kahve uykumuzu kaçırırken, bizde nasıl bir etki bırakır?, uykumuzu kaçırmayı başarır ama nasıl? Bize bu soruların karşılığını bazı bilim adamları araştırmış ve Science Translation Medicine dergisinde yayınlandı. Araştırma neticesinde ise eğer uyuma saatinizden önceki 3 saat içinde eğer 1 fincan koyu kahve içerseniz uyku saati 1 saate yakın uzuyor. Bu da yatağa girdiğinizde uykunuzun bozulduğu anlamına gelir.
Eğer uyku bozukluğunuz var ise İngiliz Surrey Üniversitesi’nden Profesör Derk-Jan Dijk, öğleden sonra ve akşam kesinlikle kahve içmenizi önermiyor. Vücut saatine göre yaşamamızı ve akşam maruz kalınan yapay ışıktan etkilenmemek için, ayakta kalmaya çalışmamamızı öneriyor. Bazı Uykusu gelen insanların, neden erken uyuduklarına kızıp bilerek, uyku saatlerini ileri çekmek için yaptıkları, kahve ile ayakta kalma düşüncelerinden yıllar sonra uykusuzluk hastalığının ön ayaklarını meydana getirdiklerinden habersizdirler.
İster profesyonel bir sporcu, isterse spor salonu müdavimi olun, araştırmalar, bir antrenmandan önce bir fincan kahve içmenin egzersiz rutininizi daha verimli hale getirebileceğini gösteriyor. Kafein doruk noktasına bir saat içinde ulaştığı için, kas dayanıklılığı, kas gücü ve hareket dayanıklılığı için en az bir saat önce kahve içmeye çalışın.
Bir araştırmaya göre, bir fincan kahve içmek veya kafein alternatifi almak, şınav veya hamle gibi direnç egzersizlerini artırabileceğini gösteriyor. Aynı araştırma, egzersiz öncesi alınan kafeinin, kişinin üst vücut kas gücünü artırabileceğini de gösteriyor.
Kahveyi egzersizle birleştirmek, aşırıya kaçmadığınız sürece başarı için bir reçete gibi görünüyor. Sağlıklı yetişkinler için tavsiye, günde 400 miligramdan fazla kafein tüketmemek (yaklaşık 4 ila 5 standart fincan kahve). Her şey gibi kahve içmenin de fazlası, performansınıza yardımcı olmaktan çok zarar verebilir.
İYİ GECELER
KAHVE İÇME ZAMANI
Eğer amacınız zihinsel uyanıklık ise kahve içmek için en ideal zaman sabah ortası veya öğleden sonra. CNBC’ye konuşan Diyetisyen Laura Cipullo’ya göre, ilk uyandığınızda kahve içmek, ayılmak için çok doğru bir zaman değil. Cupillo, “Vücut uyandıktan yaklaşık üç ile dört saat sonra daha az kortizon ürettiğinde kahve için” diyor.
Beklemenin nedeni, uyandıktan sonra vücudun kortizon seviyesinin düşmesi için kendinize zaman tanımanız. “Stres hormonu” olarak bilinen kortizol, uyanık hissetmemizde önemli bir role sahip. İlk uyandığımızda vücut zaten kortizol ile dolu ve bizi uyku durumundan hızlı bir şekilde alarm durumuna geçiriyor. Stresli hissetmesek bile kortizol seviyemiz, uyandıktan sonra 30 ile 45 dakika yüksek kalır. Bu sırada bir de kafein alırsak kortizol seviyesi daha da yükselir. Bu nedenle uyanır uyanmaz içeceğimiz bir fincan kahve, uyarılma süresini uzatır, bu da bizi strese sokabilir. Peki kortizol seviyemiz yüksek kalırsa ne olur? Sinirlilik, kilo alımı ve kaç güçsüzlüğü gibi bazı sevimsiz yan etkilerle karşılaşabiliriz.
UYKU İÇİN KAHVE İÇME ZAMANI
UYKU İÇİN KAHVE İÇME ZAMANI
Araştırmalara göre, kahve içmek için gereken en geç saat, yatmadan 6 saat öncesidir. Bu nedenle 23:00’te uyumayı planlıyorsanız, son fincanınızı en geç 17:00’de içmelisiniz. Bu saatten sonra içeceğiniz her kahve, size koyunları saymayı garantileyebilir. Bunun bilimsel açıklaması da şöyle:
Vücudunuzun, ne zaman kalkacağını ve ne zaman uyku vakti geldiğini belirleyen 24 saatlik dahili bir saati var. Adenozin adı verilen bir beyin molekülü, beyne ne zaman yatmaya hazır olduğunu söyler. Adenozin seviyesi sabahları en düşük seviyededir ve gün boyunca artar. Akşam yaklaşırken, uyarılma ve uyanıklıkla ilgili alanlarda adenozin seviyeleri tüm zamanların en yüksek seviyesindedir. Kafein, beyindeki adenozin reseptörlerinin doğal olarak uykulu olmaya teşvik eden inhibitor sinyaller göndermesini engeller.
Şunu da eklemekte fayda var: Vücudun bir fincan kahvedeki kafeinin yarısını metabolize etmesi yaklaşık 5 saat sürer. Yani sisteminizden tamamen çıkarmanız 10 saat sürüyor.
Öncelikle vurgulayalım.
Kahve sağlımız için
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır derken çok doğru söylemiyor muyuz? Kahvenin sağlık için faydalı olduğunu öncelikle vurgulayalım. Bir fincan kahvede, B vitaminleri, folat, potasyum, magnezyum, fosfor, polifenoller, klorojenik asit ve en önemlisi kafein bulunur. Örneğin kahvede oldukça fazla bulunan polifenollerin kanserden, Alzheimer’e kadar pek çok hastalığa potansiyel faydaları olabileceği kanıtlanmıştır.
Kahve sağlımız için oldukça yararlı ancak kahvenin içinde bulunan kafeinin vücudumuz için belli dozlarda alındığında faydaları olduğu kadar zararları da var. Eğer günde 300 mg’ın altında kafein tüketiyorsanız bu doz vücudunuz için çeşitli faydalar sağlayacaktır, kalp damar hastalıklarını önleyici, baş ağrılarını giderici ve mideyi rahatlatıcı özellik gösterecektir.
Fakat gün boyunca içtiğiniz kahve sayısı arttıkça alacağınız fayda artmaz, aksine içildikçe vücudunuza zarar vermeye başlar. Kahve içtiğinizde başınız ağrımaya başlıyorsa kafein bağımlılığı yaşıyor olabilirsiniz. Aynı şekilde bağımlılığınız gelişmişse kahve içmemeniz veya miktarını azaltmanız da başınızın ağrımasına sebep olabilir. Kafein, beyin damarlarını daraltır. Vücudunuz kafeine her gün maruz kalıyorsa ve aniden almayı keserseniz, kan damarlarınız hızlı bir şekilde genişler ve beyne giden kan akımı artar. Bu yoğun kan akışı baş ve boyun ağrılarına neden olabilir.
Kafein Bağımlısı
Kafein Bağımlısı mısınız?
Burada temel konu siz kafein bağımlısı mısınız? Bunu anlamak hiç zor değil. Genel olarak, kafeinde günlük önerilen miktar 300 mg’ın aşılmamasıdır. Günlük olarak vücudumuza aldığımız az miktarda kahve sağlığımız için faydalıdır, ancak 300mg’lık doz aşımında kahvede bulunan kafein sinir sistemini uyarıcı ve bağımlılık yapan bir etki gösterebilir.
Kafein belli dozun üzerinde tüketildiğinde bildiğimizin aksine kişide uyarıcı etki yaratmaz. Beyin uyarılarında yavaşlama ve sersemliğe neden olur. Ve daha fazla kafein isteği doğurur. Kafein, 300 mg altında alındığında dikkati artırır, yorgunluğu azaltır. Ancak uzun süre 300 mg’dan fazla kullanıldığında bağımlılık riski taşır, özellikle bağımlılık için sınır doz 600-700 mg’dır.
- 1 fincan Türk Kahvesi 150 mg kafein
- 1 bardak hepsi bir arada hazır kahve 75 mg kafein
- 1 orta koyu bardak çay 50 mg kafein içeriyor
Kafein bağımlılığını düşündüren yakınmalar:
- Baş ağrısı
- Yorgunluk
- Halsizlik
- Uykusuzluk ya da uykulu olma hali
- Sersemlik hissi ve sık esneme
- Konsantrasyon eksikliği, motivasyon ve dikkat eksikliği
Nasıl Kurtulursunuz?
Kafeinin Baş ağrısına Etkileri
Başınız ağrımaya başlamadan önce kan damarlarınız genellikle genişler, kafein ise işte tam bu noktada devreye girer ve damarları daraltıcı etki gösterir. Böylelikle yoğun kan akışını yavaşlatarak baş ağrısını önlemiş olur. Hatta eğer inceleyecek olursanız baş ağrısı için kullanılan birçok ilacın kafein içerdiğini görürsünüz. Tabi kafein kullanımını baş ağrısını geçirmek için bir tedavi yöntemi şeklinde değerlendirirken dikkatli olmalısınız, günlük 300 mg’lık dozu aştığınızda kafein bağımlılığı riski ile karşılaşabilirsiniz ve bu durum tersine baş ağrınızı tetikleyebilir.
Kafein Bağımlılığından Nasıl Kurtulursunuz?
Kafein bağımlılığının bir sonucu olan baş ağrılarına enerjide azalma ve odaklanma sorununu da eklediğinizde, günü bir kahve içmeden bitirmek imkansızlaşabilir, bu da aslında kısır döngüye neden olur. Bu yüzden eğer kahveyi azaltmak istiyorsanız, bunu birdenbire şok etkisi yaratmadan, sabah/öğle kahvesini yasaklamadan daha az miktarda kafein alarak yapmalısınız. Kafein çok fazla idrara çıkmanıza neden olur. Eğer kaybedilen sıvıyı bol bol su içerek yerine koymazsanız, yine baş ağrısıyla karşılaşabilirsiniz.
Çok fazla kahve içmiyorsanız, sadece baş ağrınız olduğunda içeceğiniz bir bardak kahve tüm ağrınızı dindirebilir.
Eğer çok fazla kafein alıyorsanız, kahve içmediğinizde genişleyen kan damarları dolayısıyla baş ağrısı atakları yaşayabilirsiniz. Ancak, günlük aldığınız kafein miktarını azaltıp haftada yalnızca birkaç kere kahve içerseniz, bu durum size pozitif olarak geri döner ve baş ağrınız başladığında kafein tüketerek, kan damarlarının daralmasını sağlayıp ağrınızı hafifletebilirsiniz. Eğer Türk kahvesi içiciyseniz, günde en fazla 2 fincan tüketmelisiniz.
Hepsi bir arada hazır kahve için bu miktar maksimum 4 bardaktır. Çay seviyorsanız da günlük en fazla 6 bardak içmelisiniz. Ancak sık baş ağrısı ve migren atakları yaşıyorsanız, bu durum tükettiğiniz kafeinli içeceklerden kaynaklanıyor olabilir. Bu içeceklerin tüketimini aza indirerek, baş ağrılarınız olduğunda ağrı kesici olarak kullanmayı deneyebilirsiniz.
Kafein bağımlılık yapabilir.
Sindirim sorunlarına neden olur mu?
Araştırmalar, kahvenin acılığının mide asidi üretimini uyarabileceğini gösteriyor. Bu nedenle, kahve midenizi tahriş eder, huzursuz bağırsak sendromu gibi bağırsak rahatsızlıklarının yakınmalarını kötüleştirir ve mide ekşimesi, ülser, mide bulantısı, reflü ve hazımsızlığa neden olur.Diğer bir tartışma konusu aç karnına kahve içmenin stres hormonu kortizol düzeylerini artırabileceğidir. Kortizol, adrenal bezleriniz tarafından üretilir ve metabolizmayı, kan basıncını ve kan şekeri seviyelerini düzenlemeye yardımcı olur. Bununla birlikte, kronik olarak aşırı seviyeler, kemik erimesi, yüksek tansiyon, tip 2 diyabet ve kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarını tetikleyebilir. İlginç bir şekilde, kahve kortizol üretimini uyarır.
Tabii bir de aşırı kullanımın yaptığı zararlar var. Örneğin, kafein bağımlılık yapabilir. Bunun nedeni, düzenli kahve alımının beyin kimyanızı değiştirebilmesi ve aynı etkileri üretmek için giderek daha fazla miktarda kafeine ihtiyaç duymasıdır. Aşırı miktarda içmek endişe, huzursuzluk, kalp çarpıntısı ve kötüleşen panik ataklara neden olabilir. Hatta bazı kişilerde baş ağrısı, migren ve yüksek tansiyon ile sonuçlanabilir. Bu nedenle, kafein alımınızı günde yaklaşık 300 mg ile sınırlamanız gerekiyor – 1 fincan türk kahvesi 125-150 mg, 1 bardak çay 40-50 mg, 1 bardak filtre kahve 100 mg kafeine eşdeğer. Etkileri yetişkinlerde 7 saate kadar sürebildiği için kahve, özellikle günün geç saatlerinde içerseniz uykunuzu da bozabilir.
Fazla doz kahve
Fazla doz kahve içtiğimi nasıl anlarım?
Kısa bir süre içinde çok fazla kahve içerseniz, aşağıdakileri içeren zihinsel ve fiziksel belirtiler yaşayabilirsiniz:
- Huzursuzluk
- Endişe
- Baş dönmesi
- Mide bulantısı
- Sinirlilik
- Uykusuzluk hastalığı
- Kalp çarpıntısı
- Ellerde titreme
Kahve içtikten sonra bu tür belirtiler yaşarsanız, kafeine duyarlı olabilirsiniz ve kafein alımınızı kesmeyi veya kafeinden tamamen kaçınmayı düşünmelisiniz. Peki ne içeceğiz?
Sabah bir bardak limonlu su ile güne başlayın. Sabah ilk iş su (en az 2 bardak) içmenin faydaları oldukça fazladır. Toksinleri atmanın ve çok ihtiyaç duyulan hidrasyonu sağlamanın yanı sıra, bu miktarda su metabolizmanızı artırabilir. Ama sabah suyunun sade olması gerektiğini kim söyledi? Suyunuzu limon, salatalık ile demleyin. Limon suyu ayrıca bir doz bağışıklık güçlendirici C vitamini sağlar.
Suyunuza bir yemek kaşığı elma sirkesi ekleyin. Elma sirkesi içme fikrinin bile kaşların kalkmasına neden olabileceğini biliyoruz, ama işte bu yüzden yapmalısınız. Elma sirkesinin kan şekerini düşürdüğü ve kilo vermeye yardımcı olduğu kanıtlanmıştır.
Prof dr. Derya Uludüz
Bir fincan kahve olsam kırk yıl hatırım vardı
YANLIŞ ZAMANLARDA
Kahveyi biz ön planda daha uyanık ve enerjik hissetmek için kullanıyoruz, ruh halimizi iyileştirmek, egzersiz performansımızı artırmak için kullanıyoruz. Hatta kafein tüketmek kiloyu bile kontrol etmemizi sağlayarak azaltabiliyor. Her zaman kafein tüketiminin sınırlı dozlarda olması gerektiğini vurguluyorum ve 300 mg’a sınır diyorum. 300 mg. altında kafein kullanımı son derece sağlıklı iken, 300 mg. üzerinde bazı sorunlarla karşılaşabileceğimizi bilmemiz gerekiyor. Çalışmalar ayrıca 300 mg. altında dozlarda kafein tüketiminin Alzheimer hastalığı ve kalp hastalığı gibi hastalıklara karşı da koruma sağlayabildiğini gösterdi. Ancak birçok insan yanlış zamanlarda kahve tüketebiliyor ya da kafein alabiliyor.
Bazılarımız sabahları ilk iş olarak aç karnına kahve içmeyi seviyoruz, bazılarımız da akşam altıdan sonra eve gelip istirahat ederken çay kahve gibi kafein içeren içecekler tüketebiliyoruz. Yapılan çalışmalar ise şunu söylüyor her ikisi de yanlış özellikle sabah aç karnına içtiğiniz kahve ciddi şekilde sindirim sorunlarına neden olabiliyor.
Kahve tüketiminin zararları
Kahve tüketimi ile birlikte midenizde mide asit salgılanması artacağı için midenizi tahriş edebilir. İlerleyen dönemlerde huzursuz bağırsak sızıntılı bağırsak gibi iltihaplanmaya yol açabilecek tablolara neden olabilir. Yine mide ekşimesi, ülser, mide bulantısı, reflü ve hazımsızlık gibi yakınmaları da tetikleyebilir. Tabii ki bizim burada en önemli sıkıntımız inflamasyonu yani iltihaplanmaya yol açabilmesi. Çünkü uzun vadeli inflamasyon bir süre sonra beyinde de inflamasyona neden olarak, birtakım hastalıkların ortaya çıkmasına yol açacak.
Sabahları aç karnına kafein tüketiminden kaçının
Size önerim sabahları aç karnına kahve, çay gibi kafein tüketiminden mümkün olduğunca kaçının. Ve özellikle akşam 18’den sonra aldığınız kafeinin ancak 24-01 saatlerinde vücudumuzdan atılacağını, bu nedenle de uykumuzu olumsuz etkileyebileceğini unutmayın. Bunun yanında kafein özellikle belli saatlerden sonra 300 mg’ın üzerinde yüksek dozlarda kullanılması stres hormonunu da yükseltecek ve uykumuzu olumsuz etkileyecek, beraberinde sinirlilik, huzursuzluk, yerinde duramama gibi ya da kan basıncı yüksekliği gibi tablolara da nedir olacağını bilmeniz gerekiyor. İşte bu nedenlerle kafein kullanımına mümkün olduğunca sabah kahvaltı sonrasında tok karnına almak ve 300 mg dozu günlük olarak geçmemek çok önemli.
Bir fincan Türk kahvesinde yaklaşık 125-150 mg kafein varken bir bardak hazır kahve ya da filtre kahve de 100 mg., bir bardak çayda 50 mg. kadar kafein mevcut. Akşam saatlerinde ise mümkün olduğunca üçten dörtten sonra kafein tüketimine mola vermek gerekiyor
Prof dr. Derya Uludüz
Kahvenin başkenti Etiyopya’dır
Dünyada petrolden sonra en fazla ticareti yapılan ikinci ürün olan kahvenin hepimizin hayatında önemli bir yeri var. Dünyada adına yapılan yarışmalarda, yarışmacılar, tat, beceri, sunum ve hatta israfa gösterdikleri özen açısından dahi değerlendiriliyor. Kahvenin tarifi oldukça kolay gibi görünmesine rağmen son derece başarısız olmak da mümkündür. Doğru kahveyi seçmek, doğru şekilde yapmak ve servis etmek kahveye güzellik katar.
Kahvenin başkenti Etiyopya’dır
Her kahve çekirdeği yetiştiği bölgeye has aroma, sertlik ve tatları taşır. Genellikle kahve tüketenler hangi çekirdeğin nasıl bir özelliği olduğundan haberdar değillerdir. Kahve çekirdekleri yetiştikleri coğrafyaya göre farklı mevsimlerde toplanır. Bahar aylarında Etiyopya ve kuzey yarımkürede kahve hasadı yapılır. Sonbaharda ise güney yarımkürede Kenya, Ruanda, Burundi’de kahve toplanmaya başlanır. Dünya üzerinde en fazla farklı kahve çeşidi yetişen ülke olan Etiyopya’da 200’den fazla çekirdek türü bulunur.
Kahve çiçekleri meyveye dönüştüğünde toplanır
Kahve, doğada ağaçlarda önce çiçek olarak açar, ardından çiçekler dökülerek meyve haline gelir. Evet, kahve aslında bir meyvedir ve kiraza benzer. Tüm kahve çekirdekleri aynı anda olgunlaşmazlar ve bir ağaçta farklı olgunluk evrelerinde olan meyveler aynı anda bulunabilir.
Kahve tüketimi 9. yüzyıla kadar dayanır
Kahvenin nasıl ortaya çıktığı ile ilgili gerçek bilgilere sahip değiliz. Ancak genel olarak kahvenin anavatanının Etiyopya olduğuna inanılıyor. Çok popüler olan bir hikayeye göre Kaldi adındaki bir keçi çobanı, kendini yorgun hissettiğinde çevredeki ağaçlardan meyve toplarmış. Tek bir meyve türünün onu daha uyanık tuttuğunu fark etmiş ve meyveyi toplayarak köyüne götürmeye başlamış. İlk başlarda kahve, meyvesi çiğnenerek tüketiliyormuş.
Kahve Osmanlı döneminde dünyaya yayıldı
Kahve Osmanlı döneminde dünyaya yayıldı
Kahvenin çekirdeğin öğütülerek sıcak içecek haline getirilmesi ilk kez 15. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuzey Afrika şehirlerinde görüldü. Kahire’ye getirilen ve buradan ülkeye dağıtılan kahve, gezginlerin yanlarında gittikleri her yere götürmeleri sayesinde yaygınlaştı. Kahvenin bir sosyal içecek haline gelmesi ise İran bölgesinde başladı.
Kahve kelimesi Arapçadan gelir
Kahve Etiyopya’dan Mısır’a ve oradan da Arap bölgesi üzerinden Anadolu’ya geçti. Bu çekirdeğin adı “qahwah” olarak biliniyordu. Anadolu’da ismi “kahve” haline geldi. Osmanlı’dan Avrupa’ya bu isimle geçti. En son 1582’de, Hollandaca “koffie” kelimesinden türeyerek İngilizce sözlüğe coffee şeklinde dahil oldu.
kahvenin tadını bilmezler
Kahve hasadı yapan işçiler kahvenin tadını bilmezler
Bütün gün kahve çekirdeği topladıktan sonra güzel bir akşam kahvesi ile keyif yapmak kulağa çok hoş gelse de hiç öyle bir durum söz konusu değil. Kahve hasadı yapan işçilerin hemen hiçbiri kahvenin tadını bilmez ve hayatlarında hiç kahve içmemişlerdir. Bunun en ilginç tarafı ise bu işçilerin hiç tadını bilmedikleri meyvenin kokusundan ve renginden olgunlaşıp olgunlaşmadığını anlayabilmeleridir.
Kahve yasakları
Kahve, özellikle Britanya’da bir dönem yasaktı. Nedeni ise insanların kahvehanelerde bir araya gelerek özgürlük, demokrasi gibi kavramları tartışması, aydın fikirlerin ortaya çıktığı yerler haline gelmesiydi. Dönemin Britanya aristokrasisi, kahvenin, zihin açıcı özelliği nedeniyle insanları politikaya ittiğini düşündüler ve kahve içmek yasaklanmıştı.
Dünyanın en pahalı kahvesi
Dünyanın en pahalı kahvesi Kopi Luwak
Endonezya’da, misk kedilerinin kahve meyvesini yedikten sonra çekirdeklerini doğal yollardan çıkarması (dışkılaması) ile üretilen Kopi Luwak kahvesi, her ne kadar üretim şekli nedeniyle sevimsiz gelse de dünyanın en pahalı kahvesidir. Kilosu 500 eurodan fazladır. Bir diğer ilginç üretim tekniği ise Tayland’da fillerin kahve meyvesini sindirmesi ile üretiliyor ve Kopi Luwak’tan daha pahalıya alıcı bulabiliyor.
Dünya rekoru Honduras’ta
Kahve çekirdeği ile ünlü olan bir diğer ülke Honduras’ta dünyanın en büyük kahvesi hazırlandı. 18 bin litre kahve 3 metreden daha uzun özel bir bardakta servis edildi. Tek bir bardakta 120 binden fazla bardak bir araya gelmişti ve Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi.
En çok kahve Finlandiya’da içiliyor
Kahvenin dünyada en fazla tüketildiği coğrafya İskandinavya’dır. Finlandiya’da ise kahve günün ayrılmaz bir parçasıdır ve kişi başına en fazla kahve tüketilen ülke rekorunu ellerinde bulunduruyorlar.
Kahve sizi mutlu eder
Kahve sizi mutlu eder
Kahve, içindeki uyarıcılar sayesinde zihin açıklığı, dinçlik verir, uykunuzun açılmasına yardımcı olur. Çok sayıda antioksidan barındırır ve sudan sonra en sağlıklı içeceklerden biridir. Bu özellikleri sayesinde kahve sizi mutlu eder, stresten uzak durmanıza yardımcı olur ve belki ömrünüzü bile uzatabilir. Necmiye Uçansoy
*Katia Hetter, CNN, Story by How America’s best barista makes a perfect cup of coffee, edition.cnn.com/travel/article/us-barista-championship-2016-lem-butler-perfect-coffee/index.html
*esquirescoffee.co.uk/news/ten-interesting-facts-coffee
Günde Kaç Fincan Kahve İçilmeli?
Türk Kahvesinin Faydalarını Biliyor Musunuz?
Türk kahvesi kahvaltılardan, yemeklerden sonra bir fincan keyif bazen de bir gelenektir. Kısacık buluşmalarınız, anlamlı günleriniz ya da misafirlerinizi ağırladığınız zamanlarda başrollerden biri Türk kahvesinin. ’40 yıl hatırı var’, yüzyıllardır en samimi, en sıcak anlarınıza tanık oluyor. Hayatınıza keyif katan Türk kahvesinin, sağlığınız için de çok faydalı olduğunu biliyor muydunuz? Dünyada telvesiyle ikram edilen tek kahve türü olan Türk kahvesi, bu pişirme tekniğiyle birçok mucizeyi barındırır. Osmanlı döneminde ilk defa Yemenli bir vali tarafından saraya getirilen, ilk zamanlarda çorba gibi taslarda içilen kahve, ilerleyen dönemlerde ise bugün olduğu fincanlarda içilmeye başlanmış. Araştırmalara göre kararında içilen Türk kahvesinin faydaları oldukça fazla.
Peki faydaları saymakla bitmeyen Türk kahvesini ne kadar tüketmek gerekir? Zira fazla kafein alımının sağlık açısından pek çok zararı bulunur. Türk kahvesi tüketiminde de fazlaya kaçmamak önemli. Gün içerisinde 400 mg’a kadar kafein alımı sağlıklı yetişkinler için güvenli kabul edilir. Tüketilen kafein çeşidine göre kafein alımı değişkenlik gösterir. 1 fincan Türk kahvesi ortalama olarak 50 mg kafein içerir. Bir gün içinde tükettiğiniz çay, kahve çeşitleri, yeşil çay gibi diğer kafeinli içecekleri de göz önünde bulundurarak bir sağlık sorununuz yoksa 2-3 Türk kahvesi tüketebilirsiniz.
Bir Fincanla Bir Ömür
Atina Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırma, her gün düzenli olarak Türk kahvesi içenlerde uzun yaşama oranının daha yüksek olduğuna işaret ediyor.
Kalp Dostu
Türk kahvesinin faydalarından biri de kalp sağlığına iyi gelmesi… Kahvenin içeriğindeki antioksidan kalp sağlığına iyi gelir. Günde 1 fincan Türk kahvesi kalp dostu. Araştırmalar düzenli olarak tüketilen Türk kahvesinin, damarların iç yüzeylerindeki hücrelerin yapılarını korumaya destek olarak kalp rahatsızlığına yakalanma riskini düşürebildiğini ortaya koyuyor.
Türk kahvesinin içeriğindeki kafein tansiyonu kısa süreli olarak yükseltirken uzun vadede düzenli olarak belirli dozda içildiği takdirde zararlı bir etkisi bulunmaz. Ayrıca endotel yapıyı onararak yüksek tansiyonun olası etkilerini engeller.
Alman bilim insanlarının yaptığı bir araştırmaya göre, düzenli olarak içilen günlük 600 ml ve üzerindeki kahve tip 2 diyabete yakalanma riskini yüzde 23 oranında azaltıyor.
3 fincandan fazla tüketmeyin.
Kafein, karaciğer yağlanmasına çok iyi gelir ve iltihabı azaltır. Günde bir fincan kahve içenlerde karaciğer yağlanması daha az görülür. Türk kahvesinin faydalarından yararlanırken kahvenin aşırı tüketiminden de kaçınılması gerekir. Aksi halde sağlığa fayda yerine zarar verir. Kafein nedeniyle günlük 3 fincandan fazla tüketmeyin.
Özellikle kadınlarda oluşma riski yüksek olan safra taşlarının, günde 3 fincan kahve içen kadınlarda içmeyenlere göre yüzde 25 daha az görüldüğüne işaret ediliyor.
Türk kahvesinin faydalarından biri de, dünyada milyonlarca kişiyi etkileyen Alzheimer hastalığının oluşmasını geciktirebilmesi… Yapılan araştırmalara göre düzenli olarak alınan kafein, bilişsel faaliyetlerdeki azalmayı geciktirir.
Odaklanmayı Kolaylaştırır
Sabah saatlerinde içilen bir fincan şekersiz kahve, zihinsel fonksiyonları destekleyerek konsantrasyon kabiliyetini ve ezber gücünü artırır. Kakao oranı yüksek bir çikolata ile birlikte tüketildiğinde ise bu yeteneği daha çok artırdığına işaret edilir.
Türk kahvesinin faydalarından biri de yağları eritmesidir. Kafein içeriği ile birlikte spordan yarım saat önce içilen Türk kahvesi spor esnasında yağ yakımını artırır. Kahve, adrenalin hormonu salgılatarak kalp ve dolaşım sisteminin uyarılmasını ve daha fazla enerji yakımını sağlar.
Bir Fincan Antioksidan
Telvesi ile birlikte pişirilmesi şüphesiz ki Türk kahvesinin antioksidan kapasitesini artırır. Böylelikle içeriğindeki polifenoller ile anti-kanserojen özellik kazanır. Yapılan çalışmalar, günde 1-3 fincan içilen Türk kahvesinin birçok kanser türünden koruyucu olabildiğine işaret ediyor.
Cilt Yaşlanmasıyla Savaşır
Kahvedeki antioksidanlar cilt yaşlanmasına da karşıdır. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, kafeinsiz de olsa tüketilen kahvedeki antioksidanlar, hücre hasarına ve yaşlanmaya neden olan serbest radikallerle savaşır. Kahvede bol miktarda bulunan B3 vitamininin (niasin), melanom dışı kanserler ve ciltteki diğer oluşumlarla mücadele etmeye destek olduğu bilinir.
Özellikle
Kafeinin atletik ve zihinsel performansı arttıran doğal bir uyarıcı olduğu bilinir. Özellikle sporcular için iyi bir kafein dozudur. Bir araştırmada, kafeinli Türk kahvesi içenlerin, kafeinsiz Türk kahvesi içenlere göre fiziksel performansı ve reaksiyon sürelerinin daha iyi olduğu saptanmıştır.
Kakule baharatı karıştırılıp hazırlanan bir Türk kahvesi, inflamasyonu azaltarak kronik hastalık riskini düşürmeye yardım edebilir. Kakuleli bir Türk kahvesinin daha fazla enerji verdiği düşünülüyor.
Bir fincan kahve içeriz,
Ahmet Telli
Bir Mevsim Yok Anne Gibi
Birhan Keskin
Elimi uzatsam kahve fincanı dudaklarımdadır.
Cahit Sıtkı Tarancı
çay mı kahve mi ?
Attila İlhan