logo

Çocuk ve Sağlık

MART 2024

Çocuklarda Okul Başarısını Etkileyen Sağlık Sorunları

Okul başarısı ya da diğer adı ile akademik başarı çocukların ve gençlerin hem öğrencilik hem de gelecek çalışma hayatlarını ciddi manada etkileyen çok önemli bir beceridir. Bu becerinin sağlanması, çevresel faktörlere bağlı olduğu kadar çocuğun ya da ergenin fizyolojik ve zihinsel sağlığı ile de yakından ilişkilidir. Bazen göz ardı edilen ve basit gibi görülen bir fiziksel rahatsızlık ya da kusur çocuğun akademik başarısını çok ciddi oranda etkileyebilmektedir. Bu sebeple çocukların her hangi bir rahatsızlık olmasa dahi her sene okula başlamadan kontrol amaçlı olarak bir çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanına görünmeleri çok faydalı olacaktır. Bu yazı çocukların akademik başarılarını etkileyebilecek böyle problemlere dikkat çekmek ve ailelerde sağlıklı çocuk takibinin önemini vurgulamak amacı ile yazılmıştır. Faydalı olması dileği ile iyi okumalar.

Okul Başarısını Etkileyen Sağlık Sorunu 1- Demir Eksikliği Anemisi:

Demir eksikliği anemisi vücudunuzda yeterli demirin bulunmamasından kaynaklanan bir anemi türüdür. En sık görülen kansızlık nedenidir.

Demir eksikliği anemisi genellikle vücudunuzun sağlıklı alyuvar yapımı için yeterli demire sahip olmamasına bağlı olarak zaman içinde gelişir. Yeterli demir olmadığında, vücudunuz depoladığı demiri kullanmaya başlar. Kısa bir süre sonra da depolanmış demir tüketilmiş olur.

Demir Eksikliği Anemisi Neden Oluşur?

Vücudunuzda yeterli demir bulunmaması demir eksikliği anemisine neden olur. Demir düzeylerinin düşük olmasının nedeni genellikle kan kaybı, kötü beslenme veya besinlerdeki demirin emilmesinde görülen yetersizliktir.

Kimler Demir Eksikliği Anemisi Riski Altındadır?

Demir eksikliği anemisi her yaş grubunda ve her iki cinste de görülebilmekle birlikte özellikle; 6-24 aylık süt çocukları, küçük çocuklar, ergenlik dönemi, kadınlar ve kan kaybı olan yetişkinler demir eksikliği anemisi açısından en yüksek riske sahiptirler.

Bebeklerin ve küçük çocukların büyüyüp gelişebilmeleri için büyük miktarda demire gereksinimleri vardır. Zamanında doğmuş bebeklerin vücutlarında depolanmış bulunan demir hayatlarının ilk 4 ilâ 6 ayında tüketilir.

Uygun şekilde kullanılırsa, bebekler için demirden zenginleştirilmiş besinler veya demir takviyeleri bebeklerde ve küçük çocuklarda demir eksikliği anemisinin önlenmesine yardımcı olabilir.

Çok fazla inek sütü içen çocuklar demir eksikliği anemisi riski altında olabilirler. Süt demir açısından fakirdir, çok fazla süt alımı beslenmedeki demirden zengin gıdaların yerine geçebilir. Sütün aşırı miktarda tüketilmesi ayrıca çocuklarda demir emilimini olumsuz yönde etkileyebilir.

Demir eksikliğinin klinik bulguları nelerdir?

Anemi geliştiğinde yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı, çarpıntı, çabuk yorulma, deri renginde solukluk, dilde ağrı, tad alma duyusunda azalma, iştahsızlık, tırnaklarda kırılma ve çizgilenme,  ağız köşelerinde yara gibi yakınmalar ortaya çıkabilir. Besin değeri olmayan toprak, buz, tuz, kağıt, kireç gibi maddeleri yeme isteği olabilir. Demirin eritrosit dışındaki fonksiyonları nedeniyle sinirlilik, iştahsızlık, derslerde dikkati toplayamama, okul başarısında düşme, anlama ve algılama güçlüğü, zeka düzeyinde azalma, sık enfeksiyon geçirme gelişebilir. Süt çocukları yutma güçlüğü, ağlarken morarıp kalma (katılma nöbeti) ve gelişmelerinde duraklama, gerileme ile gelebilirler. Bebek otururken oturamaz, yürürken yürüyemez olur. Bu bulgular demir eksikliğinin erken döneminde, daha anemi ortaya çıkmadan da görülebilir.

Demir eksikliği anemisinin tedavisi nasıl yapılır?

Tedavide ağızdan alınacak damla veya şurup şeklinde demir içeren ilaçlar verilir. İlaçlar genellikle günde iki kez ve tercihen çocuk aç iken, öğün aralarında verilir. Süt ve süt içeren gıdalarla birlikte verilmez, en az yarım saat geçmiş olmalıdır. C vitamini içeren içecek ve yiyecekler demir emilimini artırır.

Tedavi süresi ne kadar olmalıdır?

Tedavi süresi yaklaşık üç aydır. İlk bir aylık tedaviden sonra hemoglobin değerinin normal sınırlara geldiğini görmek gerekir. Hemoglobin değeri normal değere ulaştıysa demir ilacının dozu azaltılarak 6-8 hafta daha tedaviye devam edilir. Böylece demir depoları da doldurulmuş olur. Demir tedavisi kesildikten üç ay sonra çocuk yeniden değerlendirilmelidir; yine anemi ortaya çıkıyorsa altta yatan bir neden vardır, bunun ortaya çıkarılması gerekir.

Demirden zengin beslenme nedir?

Demirden zengin gıdalar dana ve koyun eti gibi kırmızı et çeşitleri, karaciğer, yumurta sarısı, mercimek-nohut gibi bakliyat ve üzüm pekmezidir. Çocuklarda bu gıdaların uygun porsiyonlar halinde her birinin haftada en az üç-dört kez tüketilmesi demirden yeterli beslenmeyi sağlar. Ispanak gibi yeşil yapraklı sebzelerde fazla demir yoktur ve bitkisel yapısı nedeniyle içeriğindeki demirin emilimi de azdır.

Okul Başarısını Etkileyen Sağlık Sorunu 2- B 12 Vitamin Eksikliği:

Beyin gelişimi için son derece önemli olan B12 vitamini vücutta üretilmez, bu nedenle mutlaka dışarıdan, özellikle hayvansal gıdalardan alınması gerekir.

Belirtileri neler?

B12 eksikliği, sinir uçlarını etkileyerek el ve ayaklarda uyuşukluk ve karıncalanmaya neden olabilir. Başlıca nörolojik bulgular el ve ayaklarda uyuşma, bellek zayıflığı, kişilik değişiklikleri, depresyon, sinirlilik, yürüme güçlüğü, nadiren halüsinasyon ya da manik davranışlar olarak özetlenebilir. Özellikle çocuklarda B12 eksikliği uzun süre devam ettiğinde gelişme geriliklerine neden olabilmekte ve öğrencilerin okul başarısında düşme görülebilmektedir. Çünkü, konsantrasyon ve öğrenme güçlüğüne yol açmaktadır. Vitaminin eksikliği ağrılı dil, saçlarda dökülme ve ciltte koyulaşmaya neden olabilir.

Yorgunluk, konsantrasyon ve öğrenme güçlüğünün yanı sıra unutkanlık, halsizlik gibi şikayetlerin nedeni olan B12 vitamini eksikliği öğrencilerin okuldaki başarısı ve gelişimini olumsuz etkiliyor

Nelerde bulunur?

Deniz ürünlerinde, kırmızı ette, yumurtada, tavukta, süt ve süt ürünlerinde

Okul Başarısını Etkileyen Sağlık Sorunu 3: D Vitamini Eksikliği:

D vitamini; yağda eriyen vitaminler arasında yer alan ve vücudumuzda ultraviyole-B ışınları teması ile oluşturulabilen, aynı zamanda diyetle de alınabilen bir hormondur. Günde 10-15 dakika güneş ışığı görmek vücudun yeterince D vitamini üretmesine neden olmasına karşın D vitamini eksikliği oldukça sık görülen bir durumdur.

D Vitaminine Neden İhtiyacımız Var?

D vitamininin başlıca görevi gıdalar yoluyla alınan kalsiyum ve fosforun işlenmesidir. Kalsiyum ve fosfor kemik sağlığı için son derece önemli minerallerdir. Dolayısıyla D vitamini için öncelikli olarak kemik sağlığının korunması için önemli bir vitamin diyebiliriz.

Kemiklerin güçlü olması için D vitaminine ihtiyacımız var ancak D vitamini eksikliğinde sadece kemiklerimiz zayıflamıyor. Uzun süreli D vitamini eksikliğinin meme kanseri, kolon kanseri, pankreas kanseri, kalp hastalıkları, depresyon gibi pek çok ciddi hastalığı tetiklediği biliniyor.

D Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Depresyon, kemik ağrıları, soğuk algınlığı,  kasların zayıflaması, başın terlemesi, Kas krampları, halsizlik, eklem ağrıları, kilo alma, yüksek tansiyon, baş ağrısı, konsantrasyon eksikliği, mesane sorunları, kabızlık veya ishal gibi sindirim sorunları erken dönem D vitamini eksikliği belirtileri arasında yer alıyor.

Çocuklarda Okul Başarısını Etkileyen Sağlık Sorunu 4: Diş Çürükleri:

Çocuklarda diş çürüklerinin oluşturduğu sorunlar;

  • Ciddi ağrı
  • Enfeksiyonun yayılması
  • Çiğneme güçlüğü
  • Kilo kaybı
  • Kalıcı dişlerde diş çürüğü riski
  • Maloklüzyon
  • Konuşma bozuklukları
  • Öğrenme güçlüğü
  • Okul devamsızlığı/ okul başarısında sorunlar
  • Uyku sorunları

Okul Başarısını Etkileyen Sağlık Sorunu -5 Görme Bozukluğu:

Görme bozuklukları okul çağı çocuklarında; Miyopi, hipermetropi, astigmat ve göz tembelliği gibi durumlardır. Bunun gibi göz bozukluklarında çocuk tahtayı göremeyecek ve kitapları net okuyamadığından dersleri etkilenecektir.

Okul Başarısını Etkileyen Sağlık Sorunu -6 İşitme Sorunları:

İşitme testleri Ülkemizde doğar doğmaz yapılmaktadır. Ancak işitme kayıpları sonradan da olabilir. Geçirilen sistemik ya da sinir sistemini ilgilendiren enfeksiyonlarda ve  kafa travmalarında işitme kaybı görülebilir. Ya da sık geçirilen orta kulak enfeksiyonları sonrası görülebilir. Bu nedenle işitme azlığından şüphelenilen çocukların yeniden testlerinin yapılması gerekebilir. İşitme azlığı olan çocuklar, anlatılanları iyi duyamayacakları için başarısız olabilirler

Çocuklarda Okul Başarısını Etkileyen Sağlık Sorunu -7 Geniz eti:

Sık enfeksiyon geçirip geniz eti büyüyen çocuklar, geceleri ağızları açık uyurlar. Geniz etinin büyüklüğüne göre bazen uykuda uyku apnesi dediğimiz solunum durmaları olur.

Bu nedenle kaliteli uyuyamayan çocuklarda ertesi gün halsizlik ve konsantrasyon bozukluğu olur.

Okul Başarısını Etkileyen Sağlık Sorunu -8 Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu(DEHB):

Dikkat süresinin kısalığı, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile giden bir bozukluktur. Çocukluk döneminde DHEB tanısı alan bireylerin yarısından fazlasında belirtiler ergenlik ve erişkinlik döneminde de devam ettiği için yaşam boyu sürdüğü söylenebilir. Bu çocuklar aşırı hareketlilikten ve dikkatlerini toplayamadıklarından dolayı okulda başarısızdırlar. Erken tanı ve tedavi kaza riskini azaltır ve öğrenmeyi arttırır.

Okul Başarısını Etkileyen Sağlık Sorunu-9 Zayıf ve Obez Çocuklar:

Yaş ve boylarına göre düşük kilolu çocuklar iyi beslenemedikleri için hem vitamin eksiklikleri hem de demir ve çinko eksikliği olabilir. Dolayısıyla bağışıklıkları düşük olduğundan çok hastalanarak, okul devamsızlıkları olabilir. Konsantrasyonları iyi olmadığından okul başarıları düşük olabilir.

Boy ve yaşa göre olması gereken kilolun üstündeki obez çocuklar da enfeksiyonlara açıktırlar. Özellikle alt solunum yolu enfeksiyonları sık görülür. Ayrıca obeziteye bağlı uyku apnesi olup, ertesi gün halsiz, yorgun ve konsantrasyon bozukluğu görülebilir. Tüm bu nedenlerden dolayı okul başarıları düşük olabilir.

Doç. Dr.Tülin Köksal

Okul öncesi çocuklar için hangi sağlık kontrolleri yaptırılmalı?

Okulların açılmasına çok az kaldı. Yeni eğitim yılı öncesi; çocuklarda ağız ve diş sağlığına ilişkin kontrollerin, göz muayenesinin, gelişim ve zeka düzeyinin araştırılmasına yönelik değerlendirmelerin yapılması için en uygun zamandır. Çünkü tüm bu kontroller, çocuğunuzun sağlıklı, verimli ve başarılı bir ders yılı geçirebilmesi açısından büyük önem taşır. Düzenli sağlık kontrolleri sayesinde çocuklarda olası sağlık problemleri erken dönemde belirlenerek hem daha ciddi sorunların oluşumu önlenebilir hem de çocuğun okul başarısı artırılabilir.

Tatil dönemlerinde ağız ve diş sağlığına ilişkin muayeneler yaptırılmalı

Yetişkinlik döneminde sağlıklı dişlere sahip olmaları için çocukların ağız bakımına özen göstermesi gerekir. 6 ayda bir diş hekimi muayenesinden geçmek bu anlamda önemlidir. Yaz tatilleri ve sömestir tatilleri bu rutin kontrollerin yapılması için oldukça uygundur. Diş ve diş etlerinde enfeksiyon veya ağrı olmayan bir çocuk, şüphesiz derslerine de daha kolay konsantre olabilir. Okulların açılmasına az bir süre kala sadece yarım saatlik bir muayene ve belki de bir saatlik bir tedaviyle okulların açık olduğu dönemde kaybedilecek günlerin veya haftaların önüne geçilebilir. 

AZI DİŞLERİ DİŞ OJESİYLE KAPLANABİLİR

Ağız ve diş bakımı, her yaşta olduğu gibi okul öncesi dönemde de çok önemlidir. Özellikle çocuklarınızın okula başlayacağı bu dönemde dişlerinin tüm kontrollerinin yapılması ve sağlıklı ağız ve dişlerle okula başlamaları, derslerinden geri kalmamaları açısından da gereklidir. Özellikle okula 5-6 yaşında başlayacak çocuklarda ilk kalıcı dişler tam da bu yaşlarda ağızda yerini almaya başlar. Bunlar o yaşta ağızdaki en arka dişler olan birinci büyük azı dişleridir. Bu dişlerin okul öncesi bakımda, ‌fissür örtücü veya diş ojesi olarak bilinen çürükten koruyucu ajanlarla kaplanması ilerleyen yaşlarda en çok çürük görülen bu dişlerin çürüksüz bir şekilde ömür boyu sağlıklı kalmasını sağlar.

YENİ ÇIKACAK DİŞLERE YER VAR MI?

6-7 yaşlar üst ve alt, ön iki süt dişlerinin değişme zamanlarıdır. Bu dişlerin de sağ ve sol taraftakilerinin aynı anda değişmesi ve kalıcı yeni dişlerin simetrik olarak çıkması önemlidir. Tüm bunlara ilaveten bu yaşlarda dişlerin ‌ortodontik muayenesinin de yapılması gerekir. Dişlerde çapraşıklık olacak mı, yeni çıkacak dişler için yeterli yer var mı gibi sorulara ilişkin yanıtlar bu yaşlarda ilk sinyallerini verir ve bu açıdan değerlendirmelerin yapılması gerekir. Genel olarak tel tedavisine 10-12 yaş arasında başlanması uygun görülürken bazı durumlarda bu yaşın beklenmesi biraz geç olabilir. Çünkü erken müdahale ile 10-12 yaşlarında yapılacak tedavinin süresinin kısaltılması ve daha hızlı bir sonuç alınabilmesi mümkündür. Hatta bazı durumlarda 10-12 yaşlarında tel tedavisine hiç gerek kalmayabilir.

ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK DÖNEMİ ÖNCESİ AĞIZ VE DİŞ MUAYENESİ YAPILMALIDIR

Okul öncesi çocuklarda yapılacak muayene ve değerlendirmelerin önemli olduğu kadar, 16-17 yaşında üniversite sınavlarına hazırlanan çocuklarınız için de okula başlamadan önce diş kontrollerinin yapılması önemlidir. Ağızdaki diş çürüklerinin ve eğer varsa iltihaplı diş etlerinin tedavisi okullar açılmadan önceki tatil döneminde yapılırsa bu zorlu sınava hazırlık sürecinde diş hastalıkları ve ağrıları sebebiyle çalışmaları kesintiye uğramaz. Hatta daha kötüsü tam sınav günü diş ağrısı ile uyanmak oldukça talihsiz bir durum olacaktır. Tüm bu olasılıklardan dolayı okulların açılmasına az bir süre kala sadece yarım saatlik bir kontrol ve gerekli tedaviler sayesinde sınava hazırlık sürecini sekteye uğratabilecek olası diş ve diş eti rahatsızlıklarının önüne geçmiş olursunuz. 

Okul öncesi çocuğunuzun göz muayenesini yaptırmayı unutmayın

Yeni öğretim yılı için hem ailelerin hem de çocukların hazırlıkları tamamlanmak üzere… Ebeveynlerin birçoğu çocuklarının okul kıyafeti, defter, kalem gibi ihtiyaçlarını giderme telaşına düştü. Peki, bu hazırlık sırasında çocuğunuzun göz muayenesini yaptırdınız mı? Türkiye’de her üç çocuktan birinin uzak veya yakını görme konusunda problemi var. Çoğu kez de ilk göz sorunları, çocukların okul sıralarıyla tanıştığı dönemde ortaya çıkar. Bu durum ders başarısının düşmesine dahi sebep olabilir. Böyle bir sorunla karşılaşmamak için okulların açılmasına sayılı günlerin kaldığı şu günlerde aileler okul öncesi süreçte yaptıkları hazırlıklara mutlaka göz kontrollerini de eklemelidir.

BAŞARISIZLIĞIN NEDENİ GÖRME PROBLEMLERİ OLABİLİR

Aileler bazen çocuklarının okuldaki başarısızlığını öğrenme yeteneklerinin düşük olmasına bağlayabilir. Fakat çocuklarda yaşanan görme problemleri, ders başarısını etkileyebilir. Göz bozuklukları konusunda önlem alınmadığında, çocuk okulda tahtayı iyi göremez ve dersleri takip edemez. Aynı zamanda hali hazırda gözlük kullanan çocuklarda düzenli kontrole gidilmemesine bağlı olarak büyüyen göz numarası fark edilmediğinde bu durum baş ve göz ağrısına da neden olabilir. Bunun sonucunda da çocuğun derse olan ilgisi ve konsantrasyonu azalabilir.

16 YAŞINA KADAR DÜZENLİ GÖZ KONTROLÜ ŞART

Okul öncesi yapılacak basit bir göz muayenesi ile mevcut görme azlığı problemi ve tetikleyebileceği durumların erken tespit edilebilmesi mümkündür. 0-16 yaş grubundaki çocukların gözlerini korumak için doğumdan hemen sonraki ilk bir yılda, 2-4 yaş içerisinde, okula başlamadan önce ve okul süresince düzenli göz muayeneleri yapılmalıdır.

Çocuğunuzun gözlerinin bozuk olduğunu nasıl anlarsınız?

Çocuklarda göz bozukluğu, birtakım davranışlar ve semptomlar ile kendini belli edebilir. Çocukların gözlerinde bozukluk olduğunu işaret eden bazı davranışlar şunlardır:

  • Göz kayması, gözde sulanma, gözleri sık sık ovalamak.
  • Bir gözü kapayarak bakmak, gözlerini kısarak bakmak.
  • Çok yakından okumak, okuduğu satırı atlamak.
  • Televizyonu yakından izlemek.
  • Aktivitelerde düşük performans, baş ağrısı, dalgınlık.
  • Başı bir yana eğerek bakmak.

Davranış bozukluğu veya öğrenme sorunu yaşayan çocuklar için pedagog desteği alınmalı

Göz ve diş muayenelerinin yanı sıra çocuklarda uygulanması gereken gelişim testleri de mevcuttur. Bilişsel ve duygusal değerlendirme testleri genellikle ebeveynleri tarafından gelişimi yavaş bulunan, davranışları normal karşılanmayan veya okul başarısı düşük olan çocuklara hekimlerin gerekli görmesi durumunda uygulanır. Bu testlerden bazıları şunlardır.

Gelişim testleri: Gelişim testleri, çocuğun okula hazır olup olmadığını öğrenmek amacıyla aile talebiyle uygulanabilir.

Bilişsel değerlendirme testleri (zeka testi, algı testleri): Zeka ve algı testleri bir uzmanın yönlendirmesi ile uygulanabilir. Ailenin özel talebi bu testlerin uygulanması için yeterli değildir. Zeka testlerinin sonucu puan olarak aileye söylenmez, rapor aileye açık bir şekilde teslim edilemez. Yönlendiren uzman ile uygulayan uzman arasında aile aracılığıyla kapalı zarf içinde taşınabilir.

Duygusal değerlendirme testleri (genel davranış değerlendirme, depresyon ve kaygı ölçekleri): Duygusal değerlendirme ölçekleri, ailenin talebi ve uzmanın gözlemi sonucunda uygulanabilen testlerdir. Uygulanma koşulu, çocukta uzun süreli duygusal değişikliklerdir. Fakat bu değişiklikler, çocuğun ve ailenin günlük rutinlerini ve gündelik işlerini bozacak nitelikte olmalıdır. Test sonucunda aile ile bir bilgilendirme görüşmesi yapılır, ardından da uygun bir terapi programı hazırlanır ya da çocuğun en yüksek yararlılığı gözetilerek uygun bir yönlendirme yapılır.

Yukarıda belirtilen kontroller pek çok aile tarafından basit görünse de çocukların sağlığı ve okul başarısı açısından çok büyük etkilere sahiptir. Bu nedenle okula başlamadan önce çocuğunuzun tüm sağlık kontrollerini yaptırarak yeni öğretim yılını daha sağlıklı ve başarılı bir şeklide geçirmesine destek olabilirsiniz.

Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.

MEDICALPARK

Çocuklarda göz rahatsızlıkları nelerdir?

Çocuklarda görülebilen birçok göz kusuru erken tanı ve tedavi ile başarılı bir şekilde düzeltilebilir ya da hafifletilebilir.

Bununla birlikte çoğu hastalık, erken bir aşamada dikkat çekmez ve bu nedenle de tanıda gecikme yaşanır. Göz kusurlarının çoğunluğu erken dönemde sadece bir doktor tarafından belirlenebilir. Bu nedenle çocuğunuzda herhangi bir anormallik fark etmeseniz bile, ailenizde görme kusurları varsa bir göz doktorunu ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Özellikle çocuğunuzu 2. yaşını tamamlamadan önce en az bir defa göz muayenesine götürmeniz erken tanı ve tedavi için anahtar rol oynayacaktır.

Ebeveynler olarak çocuklarda en sık görülen göz hastalıkları ile ilgili bilgi sahibi olmak, erken tanı ve tedaviye atılan iyi bir adım olacaktır.

Şaşılık (Gözde Kayma)

Şaşılık, genellikle bir gözde kayma veya yanlış hizalanma şeklinde görülen göz rahatsızlığına verilen addır. Çocuklarda görülen şaşılık problemi, görmeyle ilgili sorunlara ek olarak gelişimsel anlamda da gecikmelere neden olmaktadır. Kayan gözde görme kaybı ve uzamsal görme (derinlik algısı) fonksiyonunda bozulma ortaya çıkar. Ayrıca çocuğun ince ve kaba motor gelişiminde de gecikmeler görülür. Şaşılık, ambliyopi adı verilen göz tembelliğine de neden olabilir. Göz tembelliği, kayan gözün kullanılmamasına bağlı olarak tedavi edilmediği takdirde tamamen kaybedilmesiyle sonuçlanan bir görme keskinliği problemidir. Erken tanı konulduğunda sağlam göze kapatma tedavisi uygulanarak tembel gözün adım adım fonksiyonunu tekrar kazanması sağlanır. Şaşılık tüm çocuklarda %5 oranında görülür ve kapatma tedavisi dışında çeşidine göre gözlükle ya da ameliyatla da tedavi edilir.

Göz tembelliği (Ambliyopi) 

Göz tembelliği ya da ambliyopi herhangi bir organik temele dayanmayan bir göz kusurudur ve genellikle tek gözde kuvvetli görme kaybı ile karakterizedir. Görme keskinliğinin kontrol edildiği bir göz testi ile ambliyopi tanısı kolaylıkla konulabilir ve erken tanı tembel gözün kurtarılabilmesi için hayati önem taşır. 8 yaşından önce sağlam gözün kapatılması şeklinde uygulanan tedavilerle tembel gözde görme keskinliği geri kazanılabilir.

Hipermetrop ve Miyop

Hipermetrop yakını, miyop ise uzağı görme kusuru olarak tanımlanır. Günümüzde ileri modern tıptaki gelişmelere paralel olarak bu göz kusurlarını bebeklik çapında tanımak mümkün hale gelmiştir. 4 yaşına kadar olan tüm çocukların %30’unun düzeltme gerektiren bir görme kusuru vardır. Bu görme kusurları, erken dönemde gözlükle tedavi edilmediğinde görme yeteneğinde azalmayla sonuçlanmaktadır. Kuvvetli yakın ya da uzak görme kusuru olan bebekler ve çocuklar uyaranlara cevap vermede yavaş ve güvensizdirler. Oyuncak veya nesneleri gözlerine çok yakın mesafede tutarlar. Bu çocuklar kendi çevrelerinde sıklıkla sakar olarak nitelendirilirler.

Katarakt

Katarakt, yaklaşık olarak 250 çocuktan birinde görülen çok önemli bir göz rahatsızlığıdır. Sıklıkla yaşlılarda görülen bu rahatsızlık bebeklerde de görülebilekte ve erken dönemde tedavi edilmediğinde körlükle sonuçlanabilmektedir. Katarakt, annenin gebelikte geçirdiği enfeksiyonlar, kullandığı ilaçlar nedeniyle doğuştan olabileceği gibi hayatın ilk yıllarında sonradan da ortaya çıkabilir. Belirtiler arasında bir göz bebeğinin diğerinden farklı olması, kataraktlı gözün beyaz ve donuk görünmesi sayılabilir. Doğuştan olan katarakt yaşamın ilk 6 haftasında ameliyatla tedavi edilirse göz tembelliği, total görme kaybı gibi çok önemli sonuçları böylece engellenebilir. Doğumdan sonra gelişen katarakt ise daha iyi bir seyre sahiptir ve 2 yaşına kadar tedavi edildiğinde başarılı sonuçlar elde edilir.

Göz tansiyonu (Glokom)

Göz tansiyonu ya da glokom ortalama olarak 15000 doğumda 1 görülür ve tedavi edilmediğinde kalıcı görme kaybı ile sonuçlanabilir. Bebeklerde göz içi basınç arttığında gözler balon gibi genişler ve büyür. Bu nedenle bebeklerde büyük göz glokom için önemli bir uyarı işaretidir. Işığa karşı aşırı hassasiyet, kayma ve gözlerde aşırı sulanma diğer önemli belirtilerdir. Glokom ne kadar erken tedavi edilirse görme o oranda korunmaktadır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.

MEDICALPARK

Üst Solunum Yolu Hastalıkları

Üst Solunum Yolu Hastalıkları Nelerdir?
Kış hastalıklarının çoğunluğunu enfeksiyon; yani mikrobik hastalıklar oluşturur. Kış aylarında havanın soğuması, hava kirliliğinin artması, toplu ve sıkışık ortamlarda yaşanılması, özellikle çocukların maruz kaldığı soğuk algınlığının sürekli bulaşması sonucunda ortaya çıkmaktadır. Kış mevsiminde çocuklarda soğuk algınlığı, boğaz enfeksiyonları, sinüzit ve larenjit gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının yanı sıra bronşit ve zatürre gibi alt solunum yolu enfeksiyonlarında da artış olur.
Bu virüslerin havaların soğumasıyla birlikte hızlı yayılmasının sebebi virüslerin cansız yüzeylerde dahi 48-72 saate kadar canlılıklarını sürdürebilmesidir. Virüslerin bulaşması direkt temasla ya da damlacık yoluyla olabiliyor. Kişinin hapşırması, öksürmesi hatta sadece nefes alıp vermesiyle damlacık şeklinde viral partiküller havada asılı kalıyor. Her virüsün partikül boyutu farklı oluyor. Küçük partiküle sahip virüsler alt hava yollarına çok daha kolay ulaşabiliyor.
Kış aylarında viral enfeksiyonları beş yaşındaki bir çocuk basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibi geçirebilirken, yeni doğmuş bir bebek hastalığı bronşit ya da zatürre tablosunda geçirebiliyor. Çünkü yeni doğanların bağışıklık sistemi henüz gelişmemiş olduğundan daha dikkatli korunması gerekiyor. Alt ve üst solunum yolu hastalıkları konusunda bağışıklık problemi ve alerjisi olan kişiler biraz daha risk altında. Alerjisi olan çocuklarda solunum yolları daralıp tıkanıyor ve üzerine çok kolay bakteriyel ve viral kolonizasyonlar gerçekleşebiliyor. Hastalıkları iyi tanımak, antibiyotik kullanımı konusunda doğruları bilmek, gereksiz ilaç kullanımından kaçınmak, ateş ölçme ve düşürme tekniklerini öğrenmek bu dönemin hem çocuk hem de aile açısından daha rahat geçirilmesini sağlıyor.

En Sık Görülen Hastalıklar Şunlardır;

Rinit (Nezle)

Nezle ya da soğuk algınlığı olarak bilinen rinit, üst solunum yollarını özellikle de burnu tutan bir hastalık. Okul dönemindeki çocukların yılda ortalama 3-5 kez bu hastalığı geçirmesi normal kabul ediliyor. Hastalığa virüsler yol açıyor ve damlacık yoluyla yani hapşırma ya da öksürme sırasında ortama yayılan tükürük parçacıkları nedeniyle meydana geliyor. Bu damlacıklar hem ortama yayılıyor hem de eller ve eşyalar üzerine bulaşarak, temas yoluyla geçiş yapıyor.

Grip

Grip, “İnfluenza virüs” denilen virüslere bağlı olarak ortaya çıkıyor. Grip mikropları damlacık yoluyla bulaşıyor, öksürük ve hapşırıkla yayılıyor. Belirtiler virüsün tipine göre değişiyor. Bazı durumlarda tablo biraz daha ağır seyredebiliyor ve çocuk kendini daha hasta hissediyor.

Orta Kulak İltihabı (Otit)

Üst solunum yolu hastalıklarıyla birlikte, burundaki tıkanıklık kulağı da etkiliyor ve çoğunlukla orta kulakta enfeksiyon oluşuyor. Enfeksiyon, ağrı ve ateşe neden oluyor. Çocukluk çağında nezle ve gripten sonra en sık görülen hastalık grubunu oluşturuyor. Üç yaşına kadar olan çocukların üçte ikisi en az bir kez orta kulak iltihabı geçiriyor. 10 yaşından sonra bu sıklık azalıyor. Orta kulak iltihabı okula devamsızlığın en önemli nedenlerinden biri oluyor. İşitme kaybına yol açma tehlikesi nedeniyle bu rahatsızlığı önemsemek gerekiyor. Sıklıkla nezle ve grip enfeksiyonları nedeniyle meydana gelen orta kulak iltihapları, geniz etinin büyük ve orta kulağın havalandırma borusu olan östakinin daha kısa, düz ve geniş olmasından da kaynaklanabiliyor.

Sinüzit

Alın kemiği, üst çene kemiği ve burun etrafındaki kemiklerin içindeki hava dolu boşlukların iltihabına sinüzit deniyor. Üç yaşına kadar olan çocukların yüzde 6-13’ünün sinüzit geçirdiği biliniyor. Çocuklar üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiğinde ve direncin düşmesiyle bu enfeksiyonlar ağız içerisinde havalanmayı sağlayan boşluklara giden kanalcıkları kapatıyor. Burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğazda bademciklerin şişmesi, farenjit geçirilmesi sinüslerin havalanmasını engelliyor. Dolayısıyla kapalı alanlarda enfeksiyon gelişiyor.

Farenjit 

Farenjit, kışın en çok görülen hastalıklardan biri. Çoğunlukla viral kökenli olsa da bakteriyel de olabiliyor. Vücut direnci, soğuk algınlığını yenemediği zaman ortaya çıkıyor.

Akut Faranjit (Tonsilit)

Damlacık yoluyla bulaşan akut faranjit öksürük, burun akıntısı, ateş ve halsizlikle başlıyor. Şikayetler giderek artıyor ve çocuğun genel durumu bozuluyor.  Zamanında ve doğru tedavi edilmezse bademciğe bağlı orta kulak iltihabına, streptekoklara (bulaşıcı ve daha çok bademcikte bulunan mikrop türü) bağlı bir enfeksiyon ise kalp romatizmasına yol açabiliyor.

Larenjit

Larenjit, krup ve halk arasında kuşpalazı olarak da biliniyor. Boğaz bölgesindeki lariksin iltihaplanmasına denir.

Bronşiyolit

Enfeksiyonun uç hava yollarını tuttuğu bu hastalık daha çok 6 ay-2 yaş arasındaki çocuklarda görülüyor.

Bronşit

Sık görülen bu hastalık genellikle üst solunum yolu enfeksiyonu yapan virüslerin ana bronşlara yerleşmesiyle ortaya çıkıyor. Dolayısıyla basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu çok nadir de olsa günler içerisinde bronşite dönüşebiliyor.

Pnömoni (Zatürre)

Akciğerdeki hava keseciklerinin iltihaplı bir sıvı ile dolması olarak tanımlanabilecek zatürre, daha çok kalp hastalığı ya da önceden geçirilmiş akciğer hastalığı olan çocuklar ile erken doğumlarda görülüyor. Virüsler ya da bakteriler yoluyla bulaşan bir hastalık olan pnömonide çocukta ciddi bir solunum sıkıntısı ve hasta görüntüsü oluyor. Hastalığa bakteriler neden olursa antibiyotik kullanımı gerekiyor.

Çocuklarda Solunum Yolu Hastalıklarında Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Çocuğun taze meyve suları ve bitki çayları gibi seçeneklerle bol sıvı tüketmesi, ılık banyo ile rahatlatılması gerekiyor. Bu dönemde iştahı olmayan çocuğun yemeye zorlanmaması tavsiye ediliyor
  • Mümkün oldukça bulunulan ortamın havalandırılması, serin tutulması ve çocuğun açık havaya çıkartılması da iyileşme sürecini hızlandırıyor
  • Hasta çocuk okula gönderilmemeli. Bu konuda okul yönetimi ve aileler gerekli hassasiyeti göstermeli
  • Evde sigara içilmemeli
  • Viral enfeksiyonlar 3-5 gün içinde iyileşmeye başlar
  • İyileşme görülmezse mutlaka bir doktora başvurmak gerekiyor.

Bademcik iltihabında aşağıdaki belirtilerin hepsi veya birkaçı bulunabilir;

  • Ateş (39-40 dereceyi bulabilir), üşüme, titreme
  • Bademciklerin şiş, kırmızı olması
  • Kulak ağrısı
  • Boğaz ağrısı
  • Yutkunmada zorlanma, ağrı veya rahatsızlık hissi
  • Halsizlik, kırgınlık, vücutta yaygın ağrı, eklem ağrıları
  • Boyundaki lenf bezlerinde şişme, hassasiyet, ağrı
  • Baş ağrısı  
  • İştahsızlık
  • Kötü ağız kokusu
  • Ses değişiklikleri

Çocuklarda Bu Belirtilerle Birlikte Ayrıca

  • Mide bulantısı
  • Kusma
  • Karın ağrısı da eşlik edebiliyor.

Üst Solunum Yolları Hastalıkları Tedavi Yöntemleri

Rinit (Nezle)

Hastalığın özel bir tedavisi bulunmamaktadır. Belirtilere yönelik ilaçlar veriliyor. Ağrı ve ateş varsa reçetesiz temin edilebilen şuruplar kullanılabilir.

Ateş, soğuk algınlığına eşlik ettiğinde küçük çocuklara zarar vermeyen ateş düşürücü ilaçlar verilebiliyor. Burun akıntısı ve tıkanıklığına yönelik serum fizyolojik damla ya da spreyler tercih edilebiliyor. Antibiyotiğin yararsız olduğu bu tip rahatsızlıklarda çocuğun bol sıvı alması ve dinlenmesi gerekiyor.

Grip aşısının her yıl grip mevsimi başlamadan önce, Ekim-Kasım aylarında uygulanması öneriliyor. Ancak gecikildiğinde Mart ayına kadar yaptırılmasında fayda oluyor. İlk kez yapılacak ise bir ay ara ile iki doz, daha önceki yıllarda uygulanmış ise bir kez yaptırılıyor.

Grip aşısı, altı ay ile üç yaş arası yarım doz, daha büyük çocuklarda ise tam doz uygulanıyor. Tavuk yumurtasından elde edilen aşının, yumurta alerjisi olanlara yapılmaması gerekiyor.

Orta Kulak İltihabı (Otit)

Antibiyotiklerin tedavide etkin olduğu biliniyor. Komplikasyonları çok önemli çünkü kalıcı sağırlık veya komşu organ enfeksiyonlarına sebep olabiliyor. Örneğin, tespit ya da tedavi edilemeyen otitlerde yüzdeki temporal kemiklerin içindeki hava keseciklerinin iltihabı olan mastoidit komplikasyonu çok sık görülüyor.

Belirtiler üç günden uzun sürer ve şiddetli olursa antibiyotik önerilebiliyor. Sinüzitin tedavi edilmemesi, yeterli dozda ilaç alınmaması sonucu orta kulak iltihabında olduğu gibi beyin ya da kafatası içerisindeki organlara komşu olduğu için menenjit riski bulunuyor. Komşu organların iltihaplarına zemin hazırlamaması için tedavi edilmesi gerekiyor.

Faranjit ve Akut Faranjit (Tonsilit)

Tedavinin mutlaka hekim kontrolünde ve uygun antibiyotikle yapılması gerekiyor.

Larenjit

Soğuk buhar tedavisinden yararlanılıyor. Ses teli iltihapları nefes alma zorluğu yaptığı için mutlaka hekime başvurmak gerekiyor. Orta ve ileri aşamada kortizonlu ilaç tedavisi uygulanabiliyor. Nadiren antibiyotik tedavisi gerekebiliyor.

Bronşiyolit

Kış aylarında özellikle RSV virüsünün yol açtığı bu enfeksiyon 4-5 gün içinde iyileşiyor. Ancak küçük çocuklar bağışıklık sistemlerinin zayıf olması nedeniyle bu tür durumlarda bakteriyel enfeksiyonlara da açık hale geliyor. Hasta çocukların iyi takip edilmesi gerekiyor.

Bronşit

Özgül bir tedavi bulunmuyor. Çoğunlukla kendiliğinden düzeliyor. Balgam sökmeye yardımcı ilaçlar, nefes açıcılar kullanılabiliyor. Mutlaka doktor kontrolü gerekiyor. Klinik seyirde genel durumu bozulan veya iyileşme belirtileri geciken çocuklarda ise (zatürre şüphesi varsa) antibiyotik desteğine başvuruluyor.

Pnömoni (Zatürre) 

Solunum yetmezliği bulguları varsa tedavi mutlaka hastanede yapılıyor. Ancak hastanın genel durumu ve klinik bulguları uygunsa hasta belirli aralıklarla kontrole giderek evde takip edilebiliyor.

ACIBADEM SAĞLIK GRUBU

Çocuklarda güçlü bağışıklık sistemi için 9 beslenme önerisi

Pek çok çocuk kış aylarını belirli aralıklarla hastalanarak geçiriyor. Çocukluk çağında genellikle tekrarlayan, kronik enfeksiyonlar görülüyor ancak sık enfeksiyon geçiren çocukların %50’sinde belirgin bir neden bulunamıyor. Çocukluk çağında hastalığa yakalanma nedenleri arasında alerjiler, kronik rahatsızlıklar ve immün sisteminin yetersiz çalışması önemli bir yer tutuyor. Enfeksiyonlarla mücadelede etmek için de bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek gerekiyor.

İçtiğiniz sigara çocuğunuzu hasta ediyor

Yaşamın ilk 5 yılında, normal bir immün sisteme sahip olan çocuklar, özellikle sonbahar ve kış mevsiminde yılda 6-8 kez solunum yolu enfeksiyonu geçirebilir. Sigara dumanına maruz kalmak, üst – alt solunum yolları ve orta kulak enfeksiyonları sıklığında ciddi artışa neden olmaktadır. Özellikle kreşe ve okula giden çocuklarda yılda 6-8 kez üst solunum yolu enfeksiyonu ya da 1-2 kez basit gastroenterit görülebilmektedir. Bu durum çoğu zaman ebeveynlerin endişe ile doktora başvurmalarına yol açmaktadır. Ancak kreşte bulunmak ve sigara dumanına maruz kalmak, yaygın risk faktörlerindendir ve solunum yolu enfeksiyonlarının sayısını yılda 10-12 atağa kadar artırabilir.

Çocuğunuzun bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için…

  • Yenidoğan döneminden itibaren tüm aşılarını yaptırın.
  • İlk 6 ay sadece anne sütü verin, en az 2 yaşın sonuna kadar da anne sütü verebilirsiniz.
  • Düzenli ve sık el yıkama alışkanlığı kazandırın.
  • Sağlıklı ve dengeli beslenmesine özen gösterin.
  • Rafine olmuş ve raf ömrü uzun gıda maddelerinden uzak durmasını sağlayın.
  • Bol sıvı tüketmesini sağlayın.
  • Yeterli ve düzenli uykuyu ihmal etmeyin.
  • Sigara dumanından uzak tutun.
  • Mecbur kalmadıkça kalabalık mekanlara sokmayın.
  • Hasta kişi ve çocuklardan uzak tutmaya çalışın.
  • Mevsimine uygun giydirin.
  • Yaşına uygun ve düzenli spor yapmasını sağlayın.

Hangi besin grupları güçlü bağışıklık sistemi için gerekli?

1. Sebzelerden; brokoli, lahana, kereviz, pazı, turp, ıspanak, soğan, sarımsak…

2. İçerdiği Omega 3 yağları ile balık…

3. Meyvelerden; portakal, mandalina, limon, elma ve içerdiği C vitamini sayesinde kivi…

4. Yoğurt ve kefir gibi içerdikleri probiyotikler ve prebiyotikler ile mayalı besinler…

5. Karides, mantar, dana – kuzu ciğeri, somon ve selenyum içeriği ile ton balığı…

6. A vitamini içeriğiyle; greyfurt, havuç, kuru kayısı, Trabzon hurması, kırmızılahana, pancar, kırmızıturp, yaban mersini ve böğürtlen…

7. E vitamini içeriğiyle; kuruyemişler, zeytin, zeytinyağı ve bazı yeşil sebzeler…

8. Çinko içeriğiyle; kırmızı et, yumurta, süt ve bakliyatlar…

9. Kara mürver, kuşburnu, ıhlamur ve ekinezya, doğrudan antiviral aktivite gerçekleştirirken, bakterilerin yayılmasını önler ve soğuk algınlığını engeller.

Sağlığınızla ilgili tüm sorularınız, endişeleriniz, teşhis veya tedavi için mutlaka doktorunuza veya sağlık kuruluşuna başvurunuz.

MEMORIAL

Sağlıklı beslenmek okul çağında başlar

Okul çağı, çocukların bedensel, zihinsel ve duygusal anlamda gelişmesinin hızlandığı bir dönem. Aynı zamanda da ailesinin kontrolü dışında olduğu için kötü beslenme alışkanlıklarını edindiği ve sağlıklı beslenmeden uzaklaştığı bir süreç. O nedenle okul çağındaki çocukların beslenmelerine çok dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü yetersiz ve dengesiz besin tüketimi, çocuklarda dikkat eksikliğine, öğrenme güçlüğüne, obeziteye ve demir eksikliği anemisi gibi daha birçok sağlık sorununa yol açabiliyor. Peki ilk, ortaokul ve lise öğrencileri için günlük beslenme programını nasıl mı hazırlayacaksınız? 
Ancak okul çağında çocukları olan anne ve babaların dikkat etmesi gereken çok önemli bir konu var. O da çocuklarının beslenmesini nasıl organize edecekleri. Çünkü okulların açılmasıyla birlikte çocuklar, ailelerinin kontrolü dışında olacakları için kötü beslenme alışkanlıklarına açık olacaklar. Sağlıksız ve dengesiz beslenme ise çocukların bedensel, zihinsel ve duygusal gelişimini maalesef ki olumsuz etkileyebiliyor. Yetersiz beslenme ile birlikte çocuklarda dikkat eksikliği, algılamada zorlanma ve öğrenme güçlüğü gibi ciddi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunun yanı sıra gelişim geriliği, obezite, demir eksikliği anemisi ve diş çürükleri de çocukluk çağındaki beslenme alışkanlıklarına bağlı ortaya çıkan önemli sağlık sorunları arasında. Dolayısıyla okul çağındaki çocukların doğru şekilde beslenmesine çok dikkat edilmesi gerekiyor.

KAHVALTIYI ASLA ATLAMAYIN

Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir ki, 5-18 yaş arası çocukların enerji, protein, vitamin ve mineral gereksinimi yetişkinlerden daha yüksektir. Ayrıca metabolizmaları çok hızlı çalışır ve yeni doku yapımının da en hızlı olduğu dönemdir. Bu nedenle sabah, öğlen ve akşam öğünleri çok iyi hazırlanmalıdır. Öncelikle okula giden çocuklar derslerde konsantrasyonunun düşmemesi için mutlaka sabah kahvaltısı yapmalıdır. Ancak kahvaltıda patates kızartması, açma, poğaça, börek gibi yağlı yiyecekler ve kola, gazoz, meyve suyu gibi asit ile şeker içeriği yüksek besinler asla tüketilmemelidir.

ÇOCUKLAR KAHVALTIDA NELER TÜKETMELİDİR?

Çocuklar, belirttiğim sağlıksız gıdalar yerine yerine süt ürünleri, yumurta, peynir gibi protein içeriği yüksek besinlerin yanında sağlıklı karbonhidratlardan tam buğday veya çavdar ekmeği; vitamin ve mineral dengesinin sağlanması için de salatalık, domates ve koyu yeşil yapraklı sebzeler tüketilmelidir. Kahvaltıya alternatif olarak tam buğday ekmeği ile yapılmış peynirli tost ve ayran ya da köy yumurtası ile yapılmış bir menemen veya peynirli omlet çocuklar için sağlıklı olacaktır. Bunların yanında taze sıkılmış meyve suyu, açık çay, tuz içeriği düşük zeytin de verilebilir. Teneffüs aralarında acıktıklarında ise muz, incir, kuru kayısı gibi meyveler ve sağlıklı yağ asitlerini içeren kavrulmamış badem, ceviz gibi kuruyemişler tüketilebilir. İlkokul öğrencileri, 5-6 adet fındık ve 1 su bardağı ayran, ortaokul ve lise öğrencileri de 1-2 ceviz ve 3-4 adet fındık ara öğün olarak rahatlıkla yiyebilirler.

KIZARTMALARDAN UZAK DURUN

Günümüzde çocuklar fast food tarzı yemekleri tüketmeyi oldukça fazla seviyor. Ancak fast foodlardan, kızartmalardan ve paketlenmiş gıdalardan çocukları uzak tutmak çok önemli. Bunlar yerine tam buğday ekmeği ile yapılmış ızgara veya haşlama tavuklu sandviç, peynirli domatesli sandviç, ızgara köfte, kuru baklagillerle yapılmış yemekler tercih edilmelidir. Yemeklerin yanına salata, ayran, kefir veya yoğurtta mutlaka eklenmelidir. Bunun yanı sıra çocukların günlük 2 litreye yakın su tüketmelerini sağlamak önemlidir.

SÜT YERİNE SÜT ÜRÜNLERİ TERCİH EDİN

Eskiden gelen bir alışkanlık olan çocukların süt tüketmesinin artık sağlıklı olmadığını biliyoruz. Çünkü sütün içeriğinde bulunan kazein ve bazı proteinlerden ötürü bağırsak duvarında intolerans dediğimiz yani alerjik reaksiyonlar ortaya çıkıyor. Bunun yerine okul çağındaki çocukların yoğurt, ayran, kefir ve peynir gibi ürünleri tüketmelerini öneriyorum. Ayrıca beyin gelişiminde çok etkili bir besin olan çekirdekli siyah üzüm de mutlaka çocukların beslenme listesine alınmalı. Ayrıca dikkat edilmesi gereken diğer önemli unsur ise çocukların beslenmelerinin saat 18.00 ila 19.00’dan önce bitirilmesidir. Bu saatlerden sonra çocuklarınıza yemek yedirmemeye özen gösterin.

BUĞRA ADİL BUYRUKÇU

Comments are closed.