logo

Dünya Turu

Flying over American Cities 8K Ultra HD Drone Video / Cities of Canada in 8K ULTRA HD 60 FPS Drone Video / Canada in 8K ULTRA HD HDR – 2nd Largest country in the world (60 FPS) / Iceland in 8K ULTRA HD HDR – ice vs green, who is win ! (60 FPS) / Faroe Islands 8K – Drone Footage Of Amazing Nature Scenery in 8K Ultra Hd HDR / [4K] GRAN CANARIA 🇪🇸 Relaxation Drone Aerial Film of Canary Islands | Las Canarias Spain España / 【8K 60FPS】 England | Travel Around England in Amazing 8K 60FPS / Scotland 4K – Scenic Relaxation Film With Celtic Music / Havana 8K | Havana Cuba in 8K UHD

UNESCO araştırmasına göre dünyada en çok görülmek istenen yerler arasında bulunan Küba’nın sevilen şehri Santa Clara, doğal güzellikleri ve tarihi mekanları ile dikkat çekmektedir. Popüler Küba şehirleri listesinin başında yer alan Havana ise hem ülkenin başkentidir hem de renkli sokakları ve eğlence kültürüyle dünyanın her yerinden turistin tatil rotasında yer almayı başarmaktadır. 

Barok mimarinin en iyi temsillerini barındıran Havana, Küba’nın başkentidir. Ulusal Meclis Binası ve Devrim Müzesi gibi değerli mekanların bulunduğu şehir, geleneksel festivalleri ile yıl boyunca turistlere eğlenceyi doruklarda yaşama imkanı sunmaktadır. Yemyeşil bir manzarada konumlanan görkemli binaları ve şahane plajları ile şehirde unutulmaz bir tatil macerasına adın atılabilmektedir.

Varadero

Küba’nın huzur dolu atmosferiyle meşhur bir sahil beldesi olan Varadero, mavi ve yeşilin modern mimariyle ahenk yarattığı rotalardandır. Tertemiz sahilleri, gizemli mağaraları ve oksijen deposu ormanlarıyla bu lokasyon doğa severlerin vazgeçilmezidir. Eşsiz Varadero tabiatının arasında saklanan lüks binalar ve popüler restoranlar ise beldedeki gezilere renk katmaktadır.

Trinidad

Küba’nın merkez kentlerinden Sancti Spiritus’a bağlı bir kasaba olan Trinidad, 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almıştır. Son derece iyi korunmuş bu kasaba eski İspanyol sömürge kentlerinden biridir. Mimari açıdan eşsiz bir güzelliğe sahip olan Trinidad, 1850 yıllarından kalma bir görüntüye sahiptir.

Cienfuegos

Küba’nın güney kıyısında yer alan Cienfuegos, Havana’dan yaklaşık 250 km uzaklıkta bulunmaktadır. Güneyin İncisi olarak adlandırılan şehir, 2005 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiştir. Cienfuegos; tarihi yansıtan binaları, eşsiz doğal güzel güzellikleri ve eğlenceli aktiviteleri sebebiyle yıl boyunca turist akınına uğramaktadır.

Vinales

Kendine has bir yaşam tarzı bulunan, Küba’nın cennet köşelerinden biri olarak nitelendirilen Vinales, dünyanın en iyi purolarının tütünlerinin yetiştirildiği bölgedir. Vinales’in iklimi nemli olduğu için bu avantaj tarım alanında kullanılmaktadır. Tütün, meyve ve sebze yetiştiriciliğinin yanı sıra doğal bir ortamda vakit geçirmek isteyen kişilere muhteşem bir fırsat sunmaktadır.

Santa Clara

Keşfi 1600’lere dayanan Santa Clara, Küba’nın büyük şehirlerinden biridir. Küba devriminin son cephesi olarak bilinen kent, tarihi ve siyasi açıdan da büyük önem taşımaktadır. Ülkenin merkezinden yer alan Santa Clara, Karayip Denizi ve Atlantik Okyanusu’na yakındır. Her yıl milyonlarca turist hem tarihi hem de doğal güzellikleri nedeni ile kente akın etmektedir.

Camaguey

Küba’nın üçüncü büyük şehri olan Camaguey, ülkenin kültürünü en iyi yansıtan lokasyonlardan biridir. Her köşesinde müziğin ve dansın yer aldığı şehirde Afro-Kübalı diye tabir edilen Afrika asıllı Kübalılar yaşamaktadır. 2008 yılında UNESCO Dünya Mirası Alanı ilan edilen tarihi kent meydanı ile büyüleyici olan Camaguey, mutlaka uğranılması gereken bir şehirdir.

Holguin

15. yüzyıldan günümüze ulaşan muhteşem eserleriyle ün kazanan Holguin, Küba’da yer alan en büyük 4. şehirdir. Doğa parkları ve tertemiz sahilleri ile bu lokasyon, otantik bir atmosferde aralıksız olarak eğlenme şansı sunmaktadır. “Parklar Şehri” olarak da nitelendirilen Holguin; heykelleri, lokantaları, botanik bahçeleri ve masmavi deniziyle turistleri cezbetmektedir.

Küba’nın başkenti Havana; Barok tarzı yapıları, eşsiz plajları ve eğlenceli festivalleriyle öne çıkmaktadır. Şehirde bulunan Devrim Müzesi, Ulusal Meclis Binası ve Katedral Meydanı turistlerin ilgisini çeken duraklardır. Küba’nın Varadero şehri, ülkenin tatil beldelerinden biri olarak öne çıkmaktadır ve su sporları olanaklarının yanı sıra havuz başı eğlenceleri ile adını duyurmuştur. Ignacio Agramonte Park, Quinta Simoni Müzesi ve Carmen Meydanı’yla bilinen Camaguey, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Cienfuegos, dansları ve karnavallarıyla adını duyuran Santiago de Cuba, ülkenin diğer önemli şehirleridir. Ayrıca parklar şehri Holguin, mağaraları ve puro tarlalarıyla tanınan Vinales, berrak denizi ve göz dolduran kumsalıyla muhteşem bir tatil sunan Cayo Santa Maria, Küba’nın en sevilen lokasyonlarıdır.

YTur

Sert mizaçlı ve sıcak kanlı insanların bir arada bulunduğu, tarihi isyanlar ve savaşlarla geçmiş bir ülkedir İrlanda. Eşsiz doğal güzellikleri ve birbirinden özel yanlarıyla Britanya bölgesinin farklı kültürünü oluşturan bu ülke, bir çok farklılığı bir arada bulabileceğiniz ender destinasyonlardan birisi olacaktır. Birbirinden güzel ve düzenli şehirleriyle dikkat çeken bu ülkede harika zaman geçirmek için sizi bekleyen onlarca alternatif yer alıyor. Dublin, İrlanda turları sırasında en çok bilinen ve ziyaret edilen kenti. Dublin’de gezebileceğiniz, zaman geçirebileceğiniz çok sayıda farklı alanlara ulaşabilmeniz mümkün olacak. Dublin başta  olmak üzere birden fazla şehir ve gezilecek yerlerin listesini sizin için çıkardık ve rehber niteliği taşıyacak olan bu bilgileri sizlere sunduk;

Phoenix Park: Burası Avrupa’nın en büyük parkıdır. İçerisinde ırmakların geçtiği, dinlenebileceğiniz alanların bulunduğu, insanların güneşlendiği mükemmel bir park. Ayrıca bisiklet yolları, gal futbolu için oluşturulmuş alanlar, hayvanat bahçesi gibi alternatifleriyle saatlerinizi ayırabileceğiniz mükemmel bir lokasyondur.

Temple Bar: Dublin’in en hareketli bölgesi olarak bilinen Temple Bar, cafelerin bulunduğu, hoş zaman geçirebileceğiniz mekanların yer aldığı bir bölgedir. Eğlencenin 24 saat boyunca devam ettiği bu renkli bölgede canlı müzikler dinleyebilir ve sevdiklerinizle birlikte hoş vakit geçirebilirsiniz.

Ha’penny Bridge: Ha’Penny şehrin tam merkezinde yer alıyor. Tarihi özellikleriyle bilinen bu köprünün etrafında bulunan mekanlarda hoş zaman geçirebilir, farklı alternatifleri değerlendirebilirsiniz.

Dublin Castle: Bir nevi müze olarak da hizmet sunan bu kale, belli bölümlerini ücretsiz olarak gezmenize imkan tanımaktadır. Eğer içerisinde bulunan çok nadide ve özel eserleri görmek isterseniz müze kısmı için bilet alabilirsiniz.

Trinity College: Eğitim, İrlanda kültüründe özel bir yere sahiptir. Trinity Koleji ise 1592 yılından itibaren İrlanda’nın en eski okulu olarak dikkat çeker. Oscar Wilde gibi tanınmış şair ve düşünürlerin mezun olduğu bu okulda aynı zaman da kütüphane de yer almaktadır. Kütüphane içerisinde binlerce yıllık eserlere ulaşabilmeniz mümkün olacak. Kütüphanede çok nadide eserlere yer veriliyor. Giriş ise yalnızca 8 Euro.

Kilmainham Gaol: Tarihi bir hapishane olmasına rağmen müzeye çevrilmiştir. Rehber eşliğinde ve gruplar halinde içeriye girdiğiniz de mahkumların odalarını, avlularını görebiliyorsunuz.

Irish Museum of Modern Art: Kilmainham Gaol’in hemen karşısında yer alan bu müze  hem geniş avlusu hem de muhteşem bahçesiyle dikkat çekiyor.

Wax Museum: Wax Museum, ünlülerin bal mumu heykellerinin yer aldığı güzel bir müzedir. Müzenin orijinali Londra’da yer almakta. Bu düşünce ile yola çıkan İrlanda yönetimi, burada da benzerini oluşturmuş.

National Botanic Gardens: Avrupa’nın etkileyici botanik bahçelerinden birisi olan Ulusal botanik bahçesinde birbirinden özel bitkileri görebilirsiniz

Viking Splash Tour: Viking gemileri harika bir deneyim yaşamanıza imkan sunacak. Hem kara da hem suda gidebilen Viking gemileriyle şehir turu atmanızı mutlaka tavsiye ederiz. Turistler için tasarlanan bu aktivite, harika bir deneyimi size sunacaktır.

Google, Facebook ve diğer büyük şirketler
Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinin merkezi Dublin’de bulunmaktadır. Eğer Facebook, Google, Ebay veya Paypal gibi şirketleri görmek isterseniz önceden randevu  almanız gerekecektir.

Saint Patrick’s Cathedral: Gotik mimarinin en güzel örneklerinden birisidir Saint Patrick’s katedrali. Güzel bir parkın içerisinde yer alan bu katedral, içerisinde yer alan müzesiyle görülmeye değer bir tarihi eserdir.

Howth: Dublin’in kuzeybatısında yer alan yarım ada şeklinde ki Howth, manzarasıyla insanı büyüleyen ve hafta sonları tercih edilen güzel gezi bölgeleri arasında yer almaktadır. Dublin şehrinde elbette ki gezinizi yukarıda yazanlarla sınırlı tutmayın, eğer vaktiniz var ise Chester Beatty Library, National Gallery, Croke Park Museum, Irish National War Memorial Park, Dublin Mosque , Dublinia,  The Little Museum of Dublin, Abbey Theatre, St. Michan’s Church, Croke Park Stadium görülebilecek diğer yerler arasında bulunmaktadır. Dublin dışında da görülebilecek diğer şehirler ve kasabalar da harika imkanları size sunacaktır. Bazı küçük kasabalar ve şehirler sizin için ideal tercihler olabileceği gibi farklılıkları da görmenizi sağlayacaktır.  

Cliffs of Moher: İrlanda’nın en batı bölümünde yer alan bu yer, genellikle dil okullarının bulunduğu, Atlantik okyanusunun manzarası karşısında yürüyüşler yapabileceğiniz, manzaralarıyla sizi etkileyecek eşsiz güzellikleri size sunacak bir bölgedir. Yüzlerce metre yükseklikte yer alan tepelerde okyanus görüntüsü harika bir fırsatı size sunacak.

Wicklow, Wicklow Mountains National Park ve Powerscourt Estate: Wicklow, Dublin’e göre oldukça küçük ve sevimli bir kerttir. Tipik sahil kasabası halinde karşınıza çıkacak olan bu kasaba, çok büyük bir doğal park görünümünde yer alıyor. Mountain National Park, yaban hayatın en güzel örneklerini görmenize imkan tanıyacak, harika bahçeleri ve ormanlık alanlarıyla sizi büyülü bir dünyanın tam ortasına çekecektir.

Malahide, Malahide Castle: Malahide, Dublin’in kuzeybatısında yer alan küçük bir sahil kentidir. Hafta sonu tatilleri için İrlandalıların tercih ettiği bu bölge, hoş yapıları, mimarisi ve doğal güzellikleriyle dikkat çekiyor.

Bray: Bray şehri de Dublin’in güneyinde yer alan küçük bir sahil kasabasıdır. Bray şehri, İrlandalı zenginlerin tercih ettiği bir bölge olmakla birlikte denize girmek için de ideal alanları barındırıyor. Tesisleşmesini tamamlayan bu şehirde pek çok imkanı rahatlıkla bulabilirsiniz. Vaktiniz var ise mutlaka görmeniz gereken İrlanda şehirlerinden yalnıza birisidir.

Drogheda: İrlanda’da Türk izlerini görmek isterseniz burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Dublin’in kuzey batısında yer alan bu sahil kasabası, tarihe meraklı olan insanların tercihi konumunda. Geçmiş dönemlerde İrlanda’da baş gösteren kıtlık döneminde Osmanlı İmparatorluğu gemiler dolu yiyecek maddesini buraya göndermiştir. Bu sebeple şehrin logosunda Ay yıldız simgelere rastlarsınız. Şehre gittiğiniz de çok zarif mimari örnekleri görebilmeniz mümkün.

Connemara: İrlanda’nın en batısında yer alan Cannemara turistik bir bölgedir. Tur operatörleri ile bölgeyi ziyaret etmek isterseniz Atlantik okyanusunda küçük gezileri mutlaka değerlendirmenizi tavsiye ederiz.

Belfast
İngiltere’ye bağlı olan Kuzey İrlanda’nın başkenti konumunda ki Belfast, Dublin gibi şehirlere nazaran daha gelişmiş ve düzenli yapısıyla dikkat çeker. Şehir merkezini gezerken büyülü bir ortama ilk adımı attığınızı anlayabilirsiniz. Bölgede görebileceğiniz en önemli eser Titanik müzesi olacaktır.

Cork: Eğer Vaktiniz varsa hem mimari hem de doğal güzellikleriyle dikkat çeken Cork şehrini mutlaka ziyaret edin. Dublin’den sonra İrlanda’nın ikinci büyük kenti konumunda ki Cork’ta, harika zaman geçirebilirsiniz. Gezmekle bitiremeyeceğiniz bir ülke konumunda ki İrlanda için diğer gezi alternatif rotalarını ise  Killarney National Park,  Slea Head Drive,  Connemara National Park, Gap of Dunloe,  Slieve League, – Sky road,  Atlantic Drive on Achill Island,  Dun Aongasa, Blarney Kalesi ve Bahçeleri, The Dingle Peninsula, İrlanda Ulusal Arkeoloji Müzesi, Bru na Boinne, Keem Bay ve Dundalk gib bölgeleri de görebileceksiniz.

İrlanda genel anlamda yağışlı geçen ve soğuk iklimin hakim olduğu bir coğrafyada bulunuyor. Eğer burayı ziyaret etmek isterseniz yapmanız gereken tek şey yaz aylarına tatilinizi geçirmek olacaktır.

gezinomi

İskoçya, el değmemiş bakir toprakları, muhteşem doğası, kızıl saçlı halkı, spor, bilim ve edebiyattaki öncü konumuyla Avrupa’nın en özgün kültüre sahip ülkelerinden biri. Büyük Britanya’da, Birleşik Krallık’ı oluşturan dört ülkeden biri olan İskoçya, Büyük Britanya adasının kuzeyinde yer alıyor. Ülkenin güneyde İngiltere ile kara sınırı var.

İskoçya Krallığı, erken Orta çağda Avrupa’da bağımsız ve egemen bir devlet olarak ortaya çıkmış. 1707 yılına kadar varlığını sürdüren devlet, Büyük Britanya Krallığını oluşturmak için İngiltere Krallığı ile siyasi birliğe girerek Büyük Britanya Parlamentosuna katıldı. Birleşik Krallık monarşisi dönemine geçilmesiyle birlikte, birlik öncesi dönemdeki sembolleri ve sistemini kullanmayı sürdüren ülkenin yargı sistemi de Birleşik Krallık’tan farklı.

İskoçya, 77 bin 900 km²’lik yüzölçümü ile Birleşik Krallık’ın toplam yüzölçümünün yaklaşık yüzde 32,3’ünü kapladığı Büyük Britanya adasının en kuzeyinde yer alıyor. Coğrafi olarak kuzeyden güneye 3 ana bölgeye ayrılan ülkede bu bölgeler dağlık bir bölge olan Highlands, deniz seviyesine yakın olan Central Belt ve tepelik bir araziden oluşan Southern Uplands’tan oluşuyor. Kendisi de bir ada ülkesi olan İskoçya’da 130’unda yerleşim olan irili ufaklı 790 ada ve adacık bulunuyor.

İskoçya bağımsız bir ülke olmasa da kendine ait bayrağı, başkenti ve parlamentosu bulunuyor. Başkenti Edinburgh olan ülkede başkent orta çağdan kalma kaleleri, tarihi binaları ve yemyeşil dokusuyla tanınıyor. Üç tarafı denizlerle çevrili İskoçya’da iklim Büyük Britanya genelinin aksine oldukça sert ve soğuk. Ülkede en sıcak aylar olan temmuz ve ağustosta hava sıcaklığı ortalaması 15-20 derece olarak görülüyor.

İskoçya’da İngilizce, İskoçça ve İskoç Cermencesi olmak üzere üç farklı dil konuşuluyor. Hemen hemen herkes İngilizce konuşurken halkın yüzde 30’u İskoçça da biliyor. Galce konuşan yüzde 11’lik kesimin çoğu aynı zamanda İngilizce konuşur. Halkın İskoççayı öğrenebilmesi için ücretsiz kurslar veriliyor. Ülkenin nüfusu 5.45 milyon, ülkenin yüzde 59’u herhangi bir dine inanmazken yüzde 37’si ise Hristiyanlığın Presbiteryen mezhebine mensup. İskoçya’nın para birimi İngiliz Sterlini.

İskoçya, Harry Potter’in yazarı J. K. Rowlingle, erkeklerin giydiği kilt adı verilen eteklerle, viskisiyle, gayda adı verilen ulusal çalgısıyla, Cesur Yürek filminin efsanevi kahramanı William Wallace ile, Robert Burns’un şiirleriyle, penisilini keşfeden Alexander Fleming, telefonu icat eden Alexander Graham Bell ve daha nice önemli bilim insanlarıyla tanınıyor. İskoç insanları ise sıcak, samimi ve her daim pozitifler. Sıcakkanlı, konuşkan ve kibar olan bu insanlar, sosyal oldukları kadar yardımsever davranışlarıyla da gönlünüzü çalıyorlar. Zira İskoçya’nın epey soğuk ikliminde içinizi ısıtıp yüzünüzde kocaman bir gülümsemeyle seyahatinizi tamamlayacağınıza emin olabilirsiniz.

İskoçya’da, doğanın barındırdığı yeşil tonlarına, yeryüzünün pek az bölgesinde rastlanabilir. Yeşille, ormanla, engin çayırlarla çepeçevre sarmalanan bir doğanın ortasında, tertemiz mahalle ve evler görmeye; güneşlenen atlarla, otlanan ineklerle ve tepeleri beyaza boyayan koyunlarla süslü otlaklarla karşılaşmaya hazır olun.

Orta Çağ’dan kalma kaleleri, tarihi binaları ve doğal güzellikleriyle öne çıkan başkent Edinburgh, Arnavut kaldırımlı dar sokakları ile yürüyerek gezebileceğiniz nefis bir kent. Festival dönemlerinde tüm dünyanın akın ettiği Edinburgh ile birlikte, İskoçya’nın bolca ziyaretçiye ev sahipliği yapan bir diğer kenti de Glasgow. Mark Knofler, Perry Rose, Belle & Sebastian, Franz Ferdinand gibi önemli müzisyenler yetiştiren Glasgow’da kaliteli müzik yapan barları ve yerel konser mekanlarını keşfederken, kentin en önemli sanat mekanları olan The Modern Institute ve Lighthouse’u da görmeden dönmeyin.

İskoçya’nın meşhur dağlık batı ve kuzey bölgelerinden oluşan Highlands, şahane vadi, şelale ve ormanlarıyla doğa ve fotoğraf tutkunlarının nefeslerini kesecek kadar güzel. 1136’da manastır rahipleri tarafından kurulan Melrose Manastırı, efsanelerle dolu bir yapı. Bir İskoçya kralının balmumuyla kaplanmış kalbine ev sahipliği yaptığı sanılıyor.

İskoçya, Büyük Britanya’da Birleşik Krallık’a bağlı dört ülkeden biri. Güneyde İngiltere ile kara sınırı bulunan İskoçya, yemyeşil bakir coğrafyası, özgün kültürü, ilginç gelenek ve görenekleri, orta çağ atmosferini taşıyan şehirleri ve mimari yapılarıyla benzersiz bir ülke. Kendisi bir ada ülkesi olan İskoçya, etrafında yer alan irili ufaklı yaklaşık 790 adaya sahip. Doğa harikası bu adalardan en ünlüleri Orkney, Skye, Arran, Fair, St Kilda, Mull, Barra, ve Iona.

Oyoldaolmak

İngiltere gezilecek yerler açısından iddialı konumda yer alan bir ülke olarak dikkat çekici bir etkiye sahiptir. İngiltere’de çarpıcı sahil şeritlerinden, inişli çıkışlı tepelere ve yemyeşil ormanlara kadar, yapılacak ve görülecek şey vardır. Dolayısıyla İngiltere görülmesi gereken yerler gündeme geldiği zaman karşımıza pek çok farklı alternatif seçenek çıkmaktadır. Özellikle İngiltere gezilecek yerler söz konusu olduğu zaman ziyaretçilerin unutulmaz deneyimler yaşayabilecekleri yerler karşımıza çıkmaktadır.

İngiltere, 1453’ten beri İngiltere Kralı Henry VI, York Hanedanları ile Lancaster arasında savaşan bir iç savaşın ardından Westminster Abbey’de kral olarak taç giydiği zamandan beri bağımsız bir ülkedir. Bu dönemde İngiltere, diğer yerlerin yanı sıra Yeni Zelanda, Avustralya, Güney Afrika ve Hindistan’ı sömürgeleştiren büyük bir güç haline gelmiştir. 1801’de Büyük Britanya, İrlanda’yı kendi topraklarının bir parçası olarak dahil ettiğinde Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı olarak tanındı.

İngilizler genellikle diğer ülkelerden gelen ziyaretçilere karşı sıcak, arkadaş canlısı ve misafirperverdir. Dünyada zengin bir tarihe sahip birçok ülke var. Ancak çok azının İngiltere kadar sunabileceği çok şey vardır. 4 bin yılı aşkın tarihi, sayısız kalesi, sayısız müzesi ve galerisi ile İngiltere’de görülecek ve yapılacak çok şey var.

Bu güzel ülkeyi ziyaret etmeyi planlıyorsanız, kesinlikle göz atmanız gereken yerlerden bazıları şunlardır:

  • York
  • Bath
  • Londra
  • Stonehenge
  • Westminster
  • Stratford-upon-Avon

York, ziyaretçilerine harika cazibe merkezleri sunan bir başka şehirdir. MS 1474 yılında VII. Henry tarafından yaptırılan York Minster kilisesi, Roma surlarını görebileceğiniz Clifford’s Tower ve Viking kültürü ve tarihini öğrenebileceğiniz Jorvik Viking merkezi gibi birçok tarihi mekana sahiptir. Dolayısıyla York tam anlamıyla tarihi bir gezi deneyimi yaşamak isteyenlere özel harika fırsatların sunabilme kabiliyetine sahip bir şehirdir.

Bath şehri, binlerce yıl önce inşa edilmiş ve bugün hala var olan Roma hamamları ile tanınır! Ayrıca, birkaç yıl sonra tekrar eve dönmeden önce, gençlik yıllarında orada yaşayan Jane Austen tarafından da ünlenmiştir. Bath şehri geçmişten günümüze gelen süreç içerisinde hep popüler destinasyonlar arasında yer almayı başarmıştır. Şayet İngiltere’nin tarihi dokusunu keşfetmeyi istiyorsanız güzel şehir harika fırsatları sizlerle buluşturacaktır.

İngiltere’nin başkenti olan Londra, her yıl 19 milyondan fazla insanın ziyaret ettiği Avrupa’nın en popüler turistik yerlerinden biridir. Şehrin, Buckingham Sarayı ve Westminster Abbey gibi tarihi bina ve anıtlardan British Museum gibi müzelere kadar sunabileceği çok şey vardır. Ayrıca Oxford Street ve Regent Street de dahil olmak üzere birçok ünlü alışveriş caddesi bulunmaktadır. Londra dünyanın en büyük şehirlerinden birisi olmakla birlikte Avrupa’nın en eski şehirlerinden birisidir. Bu güzel şehir; İngiltere’yi ziyaret etmek isteyen birçok kişinin ilgi odağı olmuştur. Şehrin ziyaretçilerine sunacağı çok şey bulunuyor. Şayet burayı ziyaret ederken en az üç gün planlıyorsanız en iyisidir. Londra’da Westminster Abbey, Buckingham Sarayı ve Londra Kulesi gibi birçok cazibe merkezi vardır.

İngiltere’nin en ünlü cazibe merkezlerinden biri, MÖ 2500 civarında inşa edilmiş bir tarih öncesi anıt olan Stonehenge’dir. Burasının erken Britanyalılar tarafından astronomik bir takvim veya gözlemevi olarak kullanıldığına inanılıyor. Ancak burasının kuruluş amacının ne olduğu henüz tam olarak bilinmiyor. Bu da gayet doğal olarak bu ilgi çekici yerin esrarengiz bir özelliğe sahip olmasını mümkün kılıyor. Stonehenge, Wiltshire’da, Amesbury yakınlarındaki Salisbury Ovası’nda yer almaktadır. Oraya araba veya toplu taşıma ile ulaşabilirsiniz. Burası Londra’ya yaklaşık olarak 2 saatlik bir mesafede yer alıyor. Tarihi ve önemi hakkında daha fazla bilgi edinebilmeniz için sizi sitede gezdiren rehberli turlar mevcuttur. Bu etkinlik kesinlikle İngiltere’de yapılacak en popüler şeylerden birisidir.

Westminster, Londra’nın merkezinde, Parlamento Binası ve Big Ben, Westminster Manastırı ve Buckingham Sarayı gibi ünlü simge yapılarının çoğunun ve Piccadilly Circus ve Trafalgar Meydanı gibi birçok önemli turistik mekanın bulunduğu merkezi bir bölgedir. Burası İngiltere gezilecek yerler söz konusu olduğu zaman akla ilk gelen seçenekler arasındadır. Eğer İngiltere’nin tarihini öğrenmek ve bu ülkenin tarihi dokusuna dair birinci elde deneyim edinmek istiyorsanız Westminster en mantıklı seçenekleri beraberinde getirecektir. Üstelik Westminster turizm sektörünün yoğun bir şekilde gelişim gösterdiği bir bölge olduğundan burada, keyifli bir şekilde vakit geçirebilirsiniz. Böylece hem kültürel bir gezi deneyimi yaşayabilir hem de eğlenceli bir şekilde vakit geçirebilirsiniz.

Shakespeare’in doğum yeri olarak karşımıza çıkan Stratford-upon-Avon İngiltere’nin harika gezi rotaları arasında yer almaktadır. Burası; İngiltere’de çocuklu aileler için yapılacak pek çok şey sunan bir başka popüler destinasyondur. Royal Shakespeare Company, yıl boyunca burada birçok insanın okul derslerinden tanıyacağı Romeo ve Juliet de dahil olmak üzere oyunlar sergiliyor! Stratford-upon-Avon yıl boyunca çeşitli performanslara ev sahipliği yapan Royal Shakespeare Theatre’ı da ziyaret etmeye değer bir yerdir. Londra’nın kalabalık nüfusundan uzakta daha dinlendirici bir tatil için Stratford-upon-Avon her zaman mantıklı seçenekleri konuklarıyla buluşturuyor. 

Günümüz itibariyle İngiltere görülmesi gereken yerler söz konusu olduğu zaman karşımıza farklı alternatif seçeneklerin çıktığını rahatlıkla ifade edebiliriz. Özellikle son zamanlarda İngiltere gezilecek yerler gündeme geldiği zaman aşağıda sıraladığımız 3 yer sıklıkla karşımıza çıkmaktadır;

  • · Tower Bridge
  • · Tower of London
  • · Buckingham Sarayı

İngiltere’de birkaç yüzyıl geriye gitmeyi istediğiniz zaman Tower Bridge, harika fırsatları beraberinde getirmektedir. Bu tarihi köprü araç trafiğine açık olmakla birlikte yaya geçişlerine de açıktır. Dolayısıyla Tower Bridge, yayaların rahat gezebilecekleri bir gezi rotası olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tower of London, İngiltere’de gezilmesi gereken yerler gündeme geldiği zaman harika bir destinasyon olarak karşımıza çıkmaktadır. burası 1078 yılında suçlular için bir cezaevi olarak inşa edilmiştir. Tower of London yapısının özellikle Beyaz Kulesi ziyaretçilerin hayranlıkla izledikleri bir özelliğe sahip olduğu biliniyor. Buckingham Sarayı; kraliyet ailesinin mekanı olarak dünyaca ünlü bir saraydır. Günümüzde bu sarayda ufak bir gezinti yapabilirsiniz. Hatta sarayın kapısında yer alan Victoria Heykeli gibi tarihi eserleri yakından inceleme fırsatına da sahip olabilirsiniz. Bir de asker nöbet değişimlerini de izleyebilirsiniz.

Kanarya Adaları Hakkında Bilinmesi Gerekenler

İspanya’nın ada grubu olan Kanarya Adaları, Ülkeden uzakta kolonyal dönemden kalma bir yerleşim yeri olarak günümüzde İspanya’nın 19 otonom bölgesinden biridir. Antik zamanlarda adı Kısmet Adaları olarak anılan bölge, aynı zamanda kayıp ada olan Atlantis ile ne kadar emin olunmasa da ilişkilendirilir. Fenikeliler, Yunanlılar ve Kartacalılar tarafından ziyaret edilen adaların Romalılar döneminde de sık sık ismi geçer. Bölgenin yerlilerinin Mağripliler ve Berberiler’e yakın olduğu bilinmektedir. Adanın yerli Berberlerine Guanche denir. 1400’lü yıllardan önce Portekizlilerin adaları kontrollerine alma girişimleri olmasının yanında bölge 1479 yılındaki Acaçovas Anlaşması ile Kastilyalılara ve geleceğin İspanya’sına kalır. Bölgede kolonyal mantıkla önce tek tip tarım yapılır o da şekerdir. Daha sonra şarap üretimi de önem kazanır. Bölgesel önemi ve zenginliği sebebiyle Kanarya Adaları, sadece yerli değil Türk, Hollandalı ve birçok korsan gemilerinin saldırısına maruz kalmıştır.

Kanarya Adaları’nda Gezilecek Yerler

Doğası ve eğlenceli dünyası ile Kanarya Adaları sahil turizmi ile doğa turizmini aynı anda yaşatacak bir yapıdadır. Görülmesi gereken diğer yerler: Maspalomas Dunes, Garajonay Ulusal Parkı, Caldera de Taburiente Ulusal Parkı, Timanfaya Ulusal Parkı, Guimera Tiyatrosu.

Kanarya Adaları Nerededir?

Kanarya Adaları bir İspanyol ada grubu olup Atlantik Okyanusu’nda yer almaktadır. İspanya’nın bulunduğu İber Yarımadası’ndan daha çok Afrika Kıtasında bulunan Fas’a yakındır. Fas ile arasında 100 kilometre mesafe bulunmaktadır. Bunun yanında Kanarya Adaları en batıdaki Avrupa Birliği toprağı olarak bilinir.

Kanarya Adaları’na Ne Zaman Gidilir?

Kanarya Adaları’nda sıcak ve kuru çöl iklimi ile tropikaltı iklim hâkimiyetini sürdürürken havayı okyanus ve alize rüzgârları yumuşatmaktadır. Yağmursuz, kuru ve güneşli bir havaya sahip Kanarya Adaları’nda hava sıcaklığı 18 ile 28 derece arasında yıl boyu değişmez. Bu nedenle senenin her ayı sahillerine turist çekebilmektedir. Fakat özellikle kışın soğuk aylarında Avrupalılar için bir tatil cennetidir.

Kanarya Adaları’na Nasıl Gidilir? Kanarya Adaları’na Avrupa üzerinden gemi yolculuğuyla seyahat etmek mümkündür. Fakat adada bulunan Tenerife ve Fuerteventura havalimanlarına İspanya üzerinden aktarmalı bir şekilde ulaşmak daha hızlı ve ekonomik olacaktır. Bunun yanında adalara Fas üzerinden hava ve deniz yoluyla ulaşım olanakları da bulunmaktadır.

Kanarya Adaları’nda Nerede Kalmalı? Kanarya Adaları’nda çeşitli pek çok adada kalma olanağı bulunurken, en doğru adres bölgenin merkez ve en büyük adası Tenerife’de kalmak olacaktır. Sahilleri ve doğal alanları ile oldukça etkileyici Tenerife’nin yanında diğer bir seçenek ise Ada Grubunun en kalabalığı olan Gran Canaria adasıdır. Tenerife’de bulunan Los Cristianos en popüler bölgelerden; plajları ve gece hayatı ile tercih edilmektedir. Playa de las Americas bölgesi ise Tenerife’deki diğer eğlenceli ve hareketli bölgedir. Tenerife’de bulunan üçüncü en doğru adres ise Costa Adeje’deki oteller olacaktır.

Kanarya Adaları İç Ulaşım: Taksilerin pahalı olduğu ve tercih edilmediği bölgede tren yollarının doğa koşullarından dolayı gelişmediğini de farzedersek otomobil kiralamak veya otobüs tercih etmek en doğru ulaşım seçenekleri olacaktır. Araba kiralama vahşi doğayı gözlemleme olanağı sunarken, otobüs görece daha sık olmakla beraber ucuz yollu ulaşım imkanı sağlayacaktır. Gemi ve uçak aracılığıyla adalar arası seyahat mümkündür.

Kanarya Adaları Mutfağı: Adaların uzun zaman boyunca kara topraklarından izole bir şekilde yaşaması nedeniyle bu bölgede kendine has basit ve aynı zamanda zengin bir damak tadı gelişmiştir. Afrika kültürü ile görece olarak etkileşim içerisinde bulunsa da, Latin Amerika kıtasında etkisi olduğu söylenebilir. Yağ, sirke, güveyotu, kekik ve farklı baharatlarla birlikte hazırlanan Mojo sosu bölgede et yemekleri de dahil olmak üzere birçok yemeğin yanı sıra meyve ve sebze üzerinde de kullanılmaktadır. Kanarya Adaları’nın geleneksel menüsü papas arrugadas ise mojo soslu haşlanmış patates yemeğidir. Muz, balık, palmiye balı gibi yerel lezzetlerin yanında keçi peyniri çeşitlerinin tadılması tavsiye edilir. Buna ilave olarak, oldukça lüks ve modern bir dünyada olduğunuzu da unutmamalısınız, zira Kanarya Adaları lüks ve modern yemekleri yiyebileceğiniz bir bölge aynı zamanda.

Kanarya Adaları Festivaller: Her yıl Şubat ayında Tenerife’nin başkentinde gerçekleşir. Rio Karnavalı’ndan sonra en popüler ikinci karnaval olarak görülen bu etkinlikte binlerce insan sokaklarda renkli ve eğlenceli halleriyle dans eder. Karnavalın geçmişi Avrupalı yerleşimcilerin bölgeye ilk geldiği tarihlere kadar gider.

bilet11

Kanarya Adaları Türkiye Temsilciliği / MADRİD BÜYÜKELÇİLİĞİ

Azor Adaları’nın Özerk Bölgesi, 9 adadan oluşan bir takımadadır: Flores Adası, Corvo Adası, Terceira Adası, Graciosa Adası, São Jorge Adası, Pico Adası, Faial Adası, Santa Maria Adası ve Isla São Miguel Adası

Atlas Okyanusu’nun kuzey kesiminde Portekiz’e ait bir takımadadır. Portekiz’in 1.300 km. kadar batısında bulunur. Azorlar dokuz adadan meydana gelmiştir.

Yüzölçümü 2.333 \displaystyle k{{m}^{2}}
Nüfusu: 250.000 (2012 yılı rakamları)

Azor Adaları Kuzey Amerika ile Portekiz ve Afrika hava yolunun üstünde bulunmaları bakımından önemlidir. Amerika ile Avrupa arasındaki kablolar da bu adalardan geçer.

600 km. den fazla bir şerit üzerinde uzanan takımada başlıca üç bölüme ayrılır. Güney-doğu bölümünde Sao Miguel ve Santa Maria adaları vardır. Orta bölümde bulunan adalar Fayal, Pico, Sao Jorge, Terceira, Graciosa’dır. Kuzey-batı bölümünde de Flores ve Corvo adaları bulunur. Bunlardan Portekiz’e en yakın olanı Sao Miguel’dir. Portekiz kıyılarına 1.300 kilometre uzaklıktadır. Azor-lar’ın Kuzey Amerika’dan uzaklığı ise 2.000 km. yi geçer. Bu bakımdan, Atlas Okyanusundaki adalar arasında kıta topraklarından en uzak olanlar Azorlar’dır.

Yanardağlar Ülkesi

Azor Adaları’nın hepsi de volkaniktir, buralarda sık sık depremler olur. Adaların en yüksek yeri Pico’dadır. Burada Pico Tepesinin yüksekliği 2.500 metreye yaklaşır. Volkanık dağlarda sık sık püskürmeler olmuştur. Bunların en önemlisi 1552’de Sao Miguel’de olan püskürmedir. Bu püskürme sırasında adanın başkenti Villa Franca 6.000 kişilik nüfusu ile birlikte küllerin altında gömülüp kalmıştır. Azor Adaları’nın iklimi ılıktır. Batı ve gü-ney-batı rüzgârları adq açjklarında tehlikeli •fırtınalara yol açar.

Azor Adaları’ndaki başlıca memeli hayvanlar, ‘tavşan, fare, gelincik, yarasadır. Ayrıca evcil hayvanlar da yetiştirilir. Balıkçılık adaların en önemli endüstrisidir^ Bilhassa balina avına büyük önem verilir. Azorlar’daki bitkiler Avrupa bitkilerinin özelliğini gösterir. Adaların hepsi bodur bitkiler bakımından zengindir. Avrupalılar’ın gelmesine kadar belli başlı ağaç hemen hemen yok gibiydi. Ancak Avrupalılar’ın gelmesinden sonra okaliptüs, meşe, kestane, portakal, muz, limon gibi ağaç ve meyvaların yetiştirilmesine başlanmıştır.

Azorlar’ın en önemli şehirleri Ponta Delga-da, Angra ve Horta’dır.

Tarihte Azor Adaları: Azor Adaları’ndan ilk defa, XII ve XIV. yüzyıllarda yaşıyan Arap coğrafyacıları bahsetmişler. batıda dokuz adadan meydana gelmiş bir adalar topluluğunu anlatmışlardır. Ayrıca, burada bulunan bazı paralar Karta-calılar’ın da Azorlar’a gotiğini göstermektedir. Bununla beraber, adaların Avrupalılar’ca kesin olarak bilinmesi 1432’de olmuş, bu tarihte Van der Berg Azorlar’a gitmiştir. Bunun üzerine, Gonzalo Velho Cabral Portekiz adına buraya gönderilmiştir. Cabral 1432’de Santa Maria’ya ayak basmıştır.

Azor Adaları, önemli bir yerde bulunmaları bakımından, yüzyıllar boyunca türlü savaşlara yol açmış, en sonunda Portekiz’in egemenliği altına girmiştir. Bugün, Portekiz’in bir eyaletidir.

NKFU

Misafirperver ve sıcakkanlı insanların yaşadığı bir ada grubu olan Faroe Adaları, el değmemiş doğal güzellikleri ve muhteşem bitki örtüsüyle sizi kendine hayran bırakacak. Kutu gibi sıralanan rengarenk evlerin ve rüzgarın etkisiyle ters yönde akan şelalelerin havada yarattığı muhteşem manzarasını gördüğünüzde, işi gücü bırakıp bu adalara yerleşmek isteyebilirsiniz. İmkanınız varsa yapın çünkü yerinizde olmak isteyen on binlerce insan var. Görenleri etkisi altına alan bu coğrafya, yolu Danimarka çevresine düşenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yer.

Faroe Adaları, Kuzey Atlantik’in sakin sularında mistik bir güzelliğe sahip olan bir takımada topluluğu. Norveç ve İzlanda arasında konumlanmış olan bu özerk bölge, kendine özgü bir kültüre, doğal zenginliklere ve tarihi mirasa sahip. Yemyeşil dağlar, sarp kıyı hatları, heybetli şelaleler ve benzersiz volkanik oluşumlar, adaların nefes kesen manzaralarını oluşturuyor. Balıkçılık, denizcilik ve geleneksel el işi üretimi, adaların ekonomisinde önemli bir rol oynuyor. Faroe Adaları, sakin atmosferi, etkileyici doğası ve kendine özgü kültürel kimliğiyle keşfedilmeyi bekleyen bir cennet. Bu yer yüzü cenneti hakkında bilmeniz gerekenler şöyle;

1. Faroe, Kuzey Atlas Okyanusu’ndaki 18 adadan oluşan küçük bir ada grubu.

2. 1814’e kada Norveç Krallığı’nın bir parçası olan Faroe Adaları, Kiel Anlaşması’yla Danimarka himayesine girdi. 

3. İçişlerinde bağımsız olan bu ada, konu dışişleri olduğunda Danimarka’ya bağlı.

4. Başkenti Tórshavn olan bu cezbedici ada grubunda yaklaşık 50 bin kişi yaşıyor.

5. Danimarka Avrupa Birliği (AB) üyesi olmasına rağmen Faroe, AB üyesi olarak kabul edilmiyor.

6. Bu adalara gitmek isteyenler hem Schengen hem de Faroe Adaları vizesi almak zorunda.

7. Faroe Adaları’nın en büyük gölü olan Sorvagsvatn Gölü, okyanustan devasa bir kaya parçasıyla ayrılıyor.

8. Geleneksel Balina Avcılığı Festivali sırasında çok sayıda balina telef ediliyor ve okyanusun suları kızıla bürünüyor.

9. Turistlerin balina ve yunus sürüsü gördüğünde yetkililere haber vermesi zorunlu. Aksi halde para cezası uygulanıyor.

10. Adalardaki koyun ve keçiler araç yollarına fırlayabiliyor, bu nedenle seyir halindeyken dikkat etmek gerek.

11. İlkbahar ve sonbahar mevsimi yaşanmayan Faroe Adalarına gitmek için en uygun dönem yaz ayları.

12. Bu adalarda hava durumu çok hızlı değişiyor, o nedenle yola çıkmadan önce 4 mevsime uygun kıyafetler alınmalı.

13. Adada karşınıza sık sık çıkacak olan turuncu gagalı sevimli kuşun adı Puffin. Onu sevin.

14. Bu adalarda yaşamaya başlayan ilk kişilerin inzivaya çekilmiş İrlandalı keşişler olduğu düşünülüyor.

15. Adalarda toplam 18 tünel var. En güneydeki Suðuroy Adası’ndaki bir dağın içinden geçen ilk tünel 1963’te açıldı.

16. İsmini Eski Norveç dilinde koyun anlamına gelen fær kelimesinden alan adalar koyunların adası olarak da anılıyor.

17. Adalardaki resmi dil Faroece ve Danca. Dünyada Faraoce konuşan ortalama kişi sayısı ise 66 bin.

Masal diyarlarını andıran manzaraları ve doğasıyla öne çıkan Faroe Adaları, el değmemiş doğasıyla da göz alıyor. Siz de bu eşsiz coğrafyayı yakından keşfetmek ve hafızanıza unutulmaz anılar eklemek istiyorsanız Faroe Adaları uçak bileti fırsatlarını inceleyebilirsiniz. Yeni yerler öğrenmek ve ufkunuzu genişletmek için yola çıkma zamanı!

Turna / Blog

?

Katla Jeoparkı içinde, magmanın yeryüzüne hızla çıkıp aniden soğumasıyla altıgen şeklinde katılaşmış sütun bazaltlara hayranlıkla bakarken, bir taraftan da hemen kenarında durduğumuz Atlas Okyanusu’nun dalgalarını kolluyoruz. Dalgalar bazen o kadar yükseliyor ki, sütun bazaltlar görünmez oluyor neredeyse. Dikkat etmezsek bizi okyanusa çekmesi işten bile değil. Genç bir kadın okyanusa biraz yaklaşarak arkadaşına poz veriyor. Sakin gelen dalga periyodu bir anda sona eriyor ve dalgalar aniden yükselerek kadını adeta yutuyor. Fotoğrafı çeken arkadaşı koşarak dalıyor okyanusa. Heyecanla bekliyoruz. Dalgalar çekildiğinde erkeğin kadını tutmayı başardığını görüyoruz. Mutlu son…

İzlanda’ya vardığımızda hava yağmurluydu. Temmuz başı olmasına rağmen insanlar kalın giysilerle dolaşıyorlardı kent sokaklarında. Otele yerleşip dışarı çıktığımızda ise güneş açmış ve çocuklar parkları doldurmuştu. Güneş o kadar az ısıtıyor ki buraları, bir saniyesini bile kaçırmak istemiyor insanlar. Nüfusu yaklaşık 203 bin civarında olan Reykjavik, dünyanın en kuzeydeki başkenti olma özelliğini de taşıyor. Temiz ve sessiz sokaklarının her iki yanında dizili rengârenk dik çatılı evler ise bu yapı türüne alışkın olmayanların beğeniyle izlediği birer sanat harikası. Temmuz ayında havanın neredeyse hiç kararmadığı bu ilginç şehrin gece hayatı da kendi gibi sessiz ve sakin. Barlar sabaha kadar açık ama dışarıya sızan bir gürültü yok. Zaten kentte polis de yok. Restoranlar ise oldukça şık; özellikle yemekten önce gelen ekmek, tereyağı ve tuz, mönünün en lezzetli tarafı. Balık ve et en favori yiyecek. Et leziz ama morina balığından aynı tadı aldığımı söyleyemem. Ancak soslarının mükemmel olduğunu belirtmeden de geçemeyeceğim. Konaklamak için birçok alternatif bulunuyor. Lüks bir otel ile küçük bir pansiyon arasında çok fazla kalite farkı yok. Hizmet gayet iyi fakat İzlanda’nın pahalı bir ülke olduğunu da hatırlatmam gerekiyor. Reykjavik’i birkaç saat içinde yaya olarak gezmek mümkün. Yaklaşık 320 bin olan İzlanda nüfusunun yarıdan fazlası burada yaşıyor. 

Kentin merkezi eski geleneksel yapılarla doluyken, sahilde betonarme binalar boy göstermeye başlamış. Reykjavik civarında birçok turistik merkez bulunuyor. Yaklaşık 40 dakika mesafedeki Mavi Lagün bunlardan biri. Jeotermal suların yüzeye sızmasıyla oluşmuş bu dünyaca ünlü havuz, yaz ve kış her gün yüzlerce kişiye ev sahipliği yapıyor. Hava ne kadar soğuk olursa olsun havuz sıcacık. Giriş 60 Euro civarında. Ücretin içinde bornoz, havlu ve içecek de var. Burası sadece bir havuz değil, aynı zamanda bir sağlık merkezi. Birkaç günlük veya bir haftalık paketler de satın alabiliyorsunuz. Bazı duvarları volkanik kayaçlardan oluşan tesisin içindeki hediyelik eşya dükkânı pahalı olmasına rağmen ziyaretçilerle dolup taşıyor.

07.12.2023

Buharlar Ülkesi

İzlanda denince akla gelen iki şeyden biri Kuzey Kutbu’na yakın olması, diğeri de adanın neredeyse volkanlardan ibaret olması. Bu özelliğiyle İzlanda benzersiz bir jeolojik görünüme sahip. Avrasya ve Kuzey Amerika levhaları arasındaki açılma bölgesinde oluşmuş bir riftin üzerinde yer almasının yanı sıra bir sıcak noktanın üzerinde bulunması da adayı benzersiz kılıyor. Magma belli noktalarda yüzeye çıkmak için kabuk içinde yükselmeye çalışır. Bu çıkış çabası bazen levha ortalarında büyük volkanik dağların oluşmasına neden olur. Levha hareket eder ama sıcak nokta sabit kalır, bu nedenle milyonlarca yıl sonra art arda dizilmiş birçok yanardağ görülebilir. İşte İzlanda hem iki levhanın ayrıldığı hem de sıcak bir nokta üzerinde yer alıyor. Adanın ilk olarak okyanusun üzerine yükselmesi, günümüzden 16-18 milyon yıl öncesine denk geliyor. Volkanizmanın egemen olduğu ve gayzer gibi jeotermal kaynakların yoğun olduğu İzlanda’ya “buharlar ülkesi” demek çok da yanlış olmaz. Adaya gelenler her taraftan çıkan buharlar tarafından karşılanır adeta. Ada sürekli bir volkan patlaması riski ile karşı karşıya. Bu nedenle İzlanda’da kabuğa sürekli olarak yeni eklemeler oluyor. En sonuncusu ise 1863-1867 yılları arasında meydana gelen volkanizma sonucunda yüzeye çıkan Surtsey Adası.

Ortalama üç yılda bir volkanik aktivitenin meydana geldiği İzlanda, dünyanın en aktif volkanik bölgelerinden biri. Bunu da iki levha arasındaki açılmaya ve bu açılma sonucunda Atlas Okyanusu’nun orta sırtında meydana gelen jeolojik olaylara borçlu. Adada 934 yılında meydana gelen Katla Patlaması dünyadaki en büyük bazaltik patlamadır. En son bilineni ise tüm Avrupa’da yaşamı altüst eden Eyjafjallajökul aktivitesi. Katla ise sessizce sıranın kendisine gelmesini bekliyor.

Jeopark Turizmi

Bizim İzlanda’yı ziyaretimizin amacı da tam olarak adını Katla Volkanı’ndan alan jeoparkı görmekti. Bitlis Valiliği, İstanbul Üniversitesi ve Bitlis Eren Üniversitesi tarafından başlatılan “Nemrut – Süphan Jeoparkı”nın çalışmalarına başlamadan önce, örnek bir volkanik jeopark görerek deneyim kazanmaktı amacımız.
Yeryuvarının milyarlarca yıllık yaşam süresinin herhangi bir döneminde meydana gelmiş, gerek oluşum gerekse bulunuş şekli ile ender bir doğal anıt görünümünde olan, korunmaya alınmazsa kısa sürede yok olacak bölge, kayaç, fosil, mineral ve yer şekilleri gibi oluşumlara “Jeolojik Miras” adı veriliyor. Ender görülen oluşumların verecekleri mesaj düşünüldüğünde eşleri yoktur. Bu oluşumlar yok edilirse yerkürenin geçmişiyle ilgili birçok bilgi de silinmiş olur. Yerbilimcilerin büyük problemlerinden biri, gezegenin jeolojik geçmişiyle (bazen yüzlerce milyon yıllık, bazen de milyar yıllık) ilgili bilgi ve kayıtların değişik nedenlerle yok edilmesidir. Jeopark alanı, başta jeolojik miras niteliğindeki öğeler olmak üzere tüm doğal ve kültürel mirasın korunmaya alındığı, sosyoekonomik kalkınmanın da amaçlandığı bir kültürel düzenlemedir. Bilimsel açıdan ise jeopark, seyrek rastlanan ve estetik değeri yüksek jeolojik miras niteliğindeki yerleri kapsar. Bir jeopark, jeolojik öneme sahip oluşumların dışında; bölgedeki arkeolojik, ekolojik, etnografik ve tarihsel ya da kültürel açıdan önemli yerleri de içerebiliyor.

Yanardağ Parkı

Katla Jeoparkı, İzlanda’nın ilk jeoparkı. Toplam genişliği 9 bin 542 kilometrekare olan bu doğa harikalarının iki yıldızı ise 2010 yılında aktif hale geçen Eyjafjallajökull buzul altı volkanı ile volkanologların “büyük kardeş” dediği Katla Volkanı. Bu iki volkan ve komşuları hep birlikte İzlanda’yı şekillendirmeye devam ediyorlar. Volkanların yaşam kaynağı olduğu bu olağanüstü coğrafyanın otlakları, dağları, nehirleri, şelaleleri, gölleri ve jeolojik oluşumları her doğaseverin nefesini kesiyor. Skogafoss Şelalesi, Katla Jeoparkı’nın en çok ziyaretçi çeken bölgesinde yer alıyor. Genişliği 25 metre olan şelalenin yüksekliği ise yaklaşık 60 metre civarında. Bu özelliği ile İzlanda’nın en büyük şelalelerinden biri olan Skogafoss Şelalesi’nin güneşli günlerde ortaya çıkan gökkuşağı görüntüsü dillere destan. Şelalenin altında büyük bir hazine olduğu söylentilerine inananların sayısı günümüzde de epey fazla. Şelalenin biraz ilerisindeki açık hava müzesi geleneksel İzlanda evlerinden oluşuyor. Bir oda ve bir salondan oluşan evlerin içi o kadar gerçekçi dizayn edilmiş ki birazdan sahibi gelerek yaşamına devam edecek sanıyor insan. Zaten 15 – 20 yıl öncesine kadar da kullanılıyormuş bu malzemeler. Bu ev tipleri özellikle Atlas Okyanusu kıyısında hâlâ varlığını koruyor. Kapalı müzede ise İzlanda yaşamında kullanılan iğneden ipliğe, yataktan tırmığa her şey sergileniyor. Bir de sandal sergileniyor içeride. Rehberimiz, “Bu sandalla balığa açılanların dönme şansları en fazla yüzde 50’ydi” diyor. Burada balığa çıkanların arasında ölüm oranı oldukça fazlaymış. Gördüğüm dalgalardan sonra buna inanmamam için hiçbir neden yok.

İzlanda keşfedilmeyi bekleyen bir ülke. Buzul keşiflerinden buzul altı volkanlarının üstünde trekkinge, buz gibi havadaki sıcacık jeotermal havuzlarından helikopterle şelale ve volkan keşfine kadar oldukça ilginç vaatleriyle İzlanda sizi bekliyor.

ATLAS DERGİSİ /  Yıldırım Güngör

Grönland Gezilecek Yerler

Kuzeydoğu Grönland Ulusal Parkı

Kuzeydoğu Grönland Ulusal Parkı, Grönland’da yaşayan hemen hemen tüm yaban hayatı veya bitki türlerini barındırmakta ve bu da bölgeyi eşsiz kılmaktadır. Aynı zamanda çoğu buz ile kaplı olan yaklaşık 972.000 kilometrekarelik alanıyla dünyanın en büyük milli parkıdır.

Grönland Ulusal Müzesi ve Arşivleri

Greenland National Museum and Archives, Grönland’daki en büyük kültürel tarih müzesidir. 1960’ların ortalarında kurulan müze, bu adada şimdiye kadar var olan tüm kültürleri temsil etmektedir. Inuit yerlilerinden Vikinglere, arkeolojik bulgulardan 1950’lerin sosyal değişimiyle ilgili eserlere kadar çeşitli sergilere ev sahipliği yapmaktadır.

Nuuk Sanat Müzesi

2005 yılında Grönland’da eski bir kilisede açılan Nuuk Art Museum, değişen sergilerin yanı sıra kalıcı bir koleksiyona ev sahipliği yapan modern sanat müzesidir. Yerel sanatçıların yanında modern sanat temsilcilerinin yağlı boya tablo ve oyma el yapımı heykelleri en çok ilgi çeken eserler arasındadır.

Grönland Dünyası

World of Greenland, Grönland’da bulunan bir merkezdir. Buzul gezileri, kızak deneyimi, yelkenli turları başta olmak üzere çeşitli aktiviteleri ziyaretçilere sağlamaktadır. Grönland’ın gerçekten neler sunabileceğini deneyimlemek isteyenler mutlaka World of Greenland’i ziyaret etmektedir.

Kaffeklubben Adası

Kaffeklubben Island 1900 yılında Robert E. Peary tarafından Grönland’ın kuzey kıyılarında Kuzey Kutbu’na giden en iyi rotayı bulmak için yaptığı gezi sırasında keşfedilmiştir. 1921’de Danimarkalı kâşif Lauge Koch, Grönland’ın kuzey kıyılarını haritalarken adaya Kaffeklubben adını vermiştir. Bugün ise ada gezi rotalarının vazgeçilmez duraklarından biri olmuştur.

Katuaq Kültür Merkezi

Katuaq- Cultural Center Grönland’ın tamamı için kültürel bir mekandır. 15 Şubat 1997’de açılan merkez, mimarisinde esinlenilen kuzey ışıkları, buzdağları ve kar üzerindeki ışık oyunundan ilham alan büyülü bir yer olarak tasvir edilmektedir.

Kurtarıcımız Kilisesi Grönland

1832’de Grönland’ın Qaqortoq kasabasında inşa edilen Church of Our Saviour, kırmızı rengi, tasarımı, kulesi ve şehir manzarası ile dikkat çekmektedir. Hans Egede ve eşi Gertrud Rask tarafından inşa ettirilen kilise bugün önemi sebebi ile birçok ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

Sisimiut Müzesi

Sisimiut Museum (Sisimiut Katersugaasiviat), Sisimiut bölgesindeki insan faaliyetlerinin MÖ 2500’e kadar uzanan tarihini ve farklı kültürü hakkında bilgilendirici ve etkileşimli sergilere sahip bir müzedir. Müzede ev eşyalarından arkeolojik bulgulara birçok ilgi çekici eser sergilenmektedir.

Greenland Outdoors

Greenland Outdoors, Grönland’ın tarihini, doğasını ve vahşi yaşamını tanımak isteyenler için çeşitli aktiviteler sunan bir merkezdir. Jens Pavia Brandt ve eşi tarafından kurulan bu merkez, ziyaretçilere doğa yürüyüşlerinden Arctic Circle Trail’e kadar farklı deneyimler sunmaktadır.

Grönland Yüzyıl Kampı

Camp Century, Grönland’da Arktik Amerika Birleşik Devletleri askeri bilimsel araştırma üssü olarak kullanılmıştır. Camp Century nükleer enerjili bir Arktik araştırma kampı olarak kurulmuştur ve Kuzey Kutbu’ndan sadece 800 mil uzaklıkta yer almaktadır. 2016 yılında keşfedilen bu üs, bugün birçok kişinin en merak ettiği yerlerden biridir.

Grönland’ın gezginler tarafından en çok tercih edilme nedenlerinden biri kesinlikle birçok gezi yazısına konu olan ve neredeyse her turistin hayalini süsleyen Aurora Borelis yani kuzey ışıklarıdır. Ada’da bölgeye özgü nerelere gidilir sorusunun yanıtı ise gelen çoğu misafirin en az bir kez uğradığı Uunattoq Kaplıcaları’dır. Aynı zamanda bir yamaçta bulunan Quqortoq Müzesi, adada keşfedilmemiş yerleri görmek isteyenler için harika bir alternatiftir. Grönland kaç günde gezilir sorusunun yanıtı ise ortalama 1 haftadır.

Danimarka’ya bağlı bir özerk bölge olan Grönland, Atlantik Okyanusu’nun kuzeyinde yer almaktadır. Kutup bölgesindeki konumu ile bambaşka bir deneyim sunan bölge, aynı zamanda dünyanın en büyük adasıdır. İhtişamlı buz dağları ve el değmemiş doğal güzellikleri ile her yıl binlerce turistin uğrak noktası olmaktadır. Grönland, Kuzey Amerika’da bulunsa da yüzlerce yıldır siyasi ve kültürel olarak bir Avrupa ülkesi olarak görülmektedir.

Grönland ile ilgili bilgiler, adanın %81’inin ortalama 3 kilometre kalınlığında bir buz tabakası ile kaplı olduğunu göstermektedir. Özerk bölgenin sınırları devasa alanlara ulaşsa da zorlu iklim koşulları nedeniyle adada sadece 57 bin kişi yaşamaktadır. Yerli nüfusun büyük bölümü ise adaya Alaska’dan göç eden Eskimolardan oluşmaktadır. Bu nedenle bölge benzersiz bir kültüre ev sahipliği yapmaktadır. Grönland tarıma elverişsiz bir bölge olduğu için deniz ürünleri dışında gıda maddeleri çoğunlukla Danimarka’dan getirilmektedir.

Grönland hakkında her şey, buz dağları arasında uzanan doğal güzellikleri ve yerel halkın etkileyici yaşam tarzı ile sınırlı değildir. Uçsuz bucaksız kıta, Avrupa’nın birçok şehrine kıyasla bambaşka bir deneyim sunmaktadır. Kuzey ışıklarının görülebileceği Sisimiut şehri, eşsiz manzaralar sunan Quqortoq kasabası ve muhteşem kaplıcaların bulunduğu Uunartow Adası; Grönland’ın öne çıkan bölgeleridir. Ülkenin başkenti olan Nuuk ise tarihi mahalleleri, Nuuk Katedrali, Hans Egede Heykeli ve Katara Kültür Merkezi ile dikkat çekmektedir. Şehirde büyüleyici bir manzaraya sahip Nuuk Limanı ise genellikle Grönland’a giden turistlerin ilk uğradıkları yer olmaktadır.

Grönland’ın Tarihi

Grönland, zorlu doğa koşullarına sahip olsa da tarihi yüzlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Bölgede yapılan araştırmalara ve arkeolojik çalışmalara göre adadaki ilk insan yaşamı MÖ 26. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Grönland’da kapsamlı bir yerleşimin kuruluşu ise 10. yüzyılda gerçekleşmiştir. Bu dönemde ada, İzlanda’dan sefere çıkan Vikingler tarafından keşfedilmiştir. Adayı yönetimleri altına alan Vikingler, yeni kaynaklar için bu bölgeyi sık sık ziyaret etmiştir.

9. yüzyılda Grönland, Avrupalıların bölgeden haberdar olması nedeniyle büyük bir hakimiyet mücadelesine sahne olmuştur. Özellikle Norveçliler ve İzlandalılar bölgede koloniler kurmuşlardır. Onlarca geminin katıldığı seferler sonucunda, koloniler hızlıca büyümüş ve ekonomik olarak güçlenmiştir. Günümüzde adada yaşayan Eskimo topluluğu İnuitler ise Grönland’a büyük çoğunlukla 13. yüzyılda göç etmiştir. 18. yüzyılda ise sanayileşen devletlerin yeni sömürgeler arayışı, Grönland’ı da oldukça etkilemiştir. Adanın özellikle doğu sahillerine yerleşen Avrupalılar, bölgede büyük ticaret kolonileri kurmuşlardır. Kısa süre sonra ada tamamen Danimarka kontrolüne girmiş ve bu durum bölgenin sanat tarihini şekillendirmiştir.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Danimarka’nın tarafsız olmasına rağmen Naziler tarafından işgal edilmesi, Grönland’da büyük bir güç boşluğu yaratmıştır. Bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada bölgede hakimiyet kurmak için çeşitli faaliyetler yürütmüştür. Ancak savaşın bitmesinin ardından Grönland, Danimarka’nın resmi bir parçası olmuştur. Bu dönemden itibaren özgürlük mücadelesine giren ada, 1979 yılında özerk bir yönetim haline gelmiştir. Grönland, 1985 yılına gelindiğinde en büyük geçim kaynağı olan balıkçılığını korumak amacıyla; Danimarka’nın dahil olduğu Avrupa Birliği’nden ayrılmıştır. Günümüzde dünyadaki en geniş haklara sahip özerk bölgeler arasında yer alan ada, turizm ve balıkçılık ile varlığını sürdürmektedir.

Grönland Denildiğinde İlk Akla Gelenler

Grönland’ın en belirgin özellikleri arasında buz dağları ve etkileyici doğal güzellikleri yer almaktadır. Dünyadaki en büyük ada olsa da %81’i buzullarla kaplıdır. Bu da Grönland’ı benzersiz bir yer haline getirmektedir. Bölgede yaşayan yerli halkın kültürü, adanın zorlu koşulları ile şekillenmiştir.

Bembeyaz kar yığınları nedeniyle geceleri bile oldukça aydınlık olabilen Grönland, kuzey ışıklarının izlenebildiği sayılı ülkelerden biridir. Ayrıca bölgede soğuk iklimle uyum sağlamış bir canlı ekosistemi yer almaktadır. Birçok ekoloji araştırmacısı, kutuplardaki yaşamı incelemek için Grönland’a gelmektedir. Özellikle foklar, balinalar ve kutup bölgesinde yaşayan endemik hayvan türleri hakkında çalışmalar yürütülmektedir.

Grönland, bölgede tarım ürünleri yetişmediği için deniz mahsullerinin ağırlıkta olduğu bir yöresel mutfağa sahiptir. Hem Avrupa’nın hem de kuzey topluluklarının izlerini taşıyan yöresel lezzetler, Grönland’ın farklı şehirlerinde ziyaretçileri karşılamaktadır. Adaya özgü bir çorba olan Suaasat ve bir çeşit dolma yemeği olan Kiviak bu lezzetlerin başında gelmektedir. Grönland balinasından yapılan Muktuk ise yüzlerce yıldır Eskimolar tarafından tüketilen geleneksel bir yiyecektir.

Grönland gezisi sırasında ziyaret edilebilecek birçok turistik mekan bulunmaktadır. Bunların büyük çoğunluğu ise ülkenin başkenti olan Nuuk’ta yer almaktadır. Özellikle Hans Egede Heykeli, Nuuk Katedrali ve Katara Kültür Merkezi; turistler tarafından büyük ilgi görmektedir. Ayrıca her yıl Grönland gezisine çıkmak isteyen binlerce kişi, Nuuk Limanı’ndan ülkeye giriş yapmaktadır.

Grönland’a Gideceklere Tavsiyeler

Grönland’ın buz dağlarıyla ünlü Disko Bay bölgesi 2004 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer almaktadır. Buzullardan kopan devasa parçaların etkileyici görüntülere sahne olduğu bu yer, Grönland gezisi sırasında mutlaka görülmelidir. Ayrıca kuzey ışıklarını izlemek isteyen gezginlerin, Gröndland’ın Sisimiut şehrini ziyaret etmeleri önerilmektedir.

Gröndland gezisi sırasında yapılabilecek en iyi şeylerden biri de balinaları gözlemlemektir. Temmuz ve haziran ayları mevsimlik olarak eriyen buz dağları arasında gezinmek ve balinaları seyretmek için uygun bir ortam sağlamaktadır. Birçok tur şirketi balina gözlemleri için Grönland çevresinde geziler düzenlemektedir. Bu geziler sırasında genellikle kambur balina gibi türler görülse de mavi balinalarla karşılaşmak da mümkündür.

Zorlu iklim koşulları ile öne çıkan Grönland’da yer alan Uunartow Adası, muhteşem kaplıcalara sahiptir. Adada bulunan açık alanlardaki kaplıcalar, buz dağları ile çevrili bu coğrafyada sıra dışı bir deneyim sağlamaktadır. Ayrıca Grönland’ın başkenti olan Nuuk şehrinde birçok popüler turistik mekan bulunmaktadır. Şehirdeki Nuuk Katedrali’nin, Katara Kültür Merkezi’nin ve Hans Egede Heykeli’nin mutlaka görülmesi gerekmektedir. Grönland Ulusal Müzesi ise av malzemeleri, çeşitli oymalar ve Viking kalıntılarından oluşan muhteşem bir koleksiyona sahiptir.

Grönland, hem Avrupa hem de İskandinav kültüründen izler taşıyan bir yöresel mutfağa sahiptir. Deniz ürünlerinin öne çıktığı geleneksel yemekler, Grönland gezisi sırasında unutulmaz deneyimler yaşamak isteyenler ziyaretçiler tarafından mutlaka denenmelidir. Eskimolar tarafından sıkça tüketilen Muktuk, adaya özgü bir çorba olan Suaasat ve bir çeşit dolma yemeği olan Kiviak; bu yemekler arasında öne çıkmaktadır.

Grönland’a Giderken Alınması Gerekenler

Buzullarla kaplı Grönland, ziyaretçilerini her mevsim soğuk bir havayla karşılamaktadır. Bu nedenle adaya giderken kulakları kapatacak bir şapka, eldivenler ve diğer koruyucu kıyafetler oldukça önemlidir. Ayrıca soğuk havalara karşı bakım kremi bulundurmak, cilt çatlaklarının önüne geçmekte ve daha konforlu bir gezi deneyimi sağlamaktadır.

Grönland’da etkileyici manzaralar için bazen uzun doğa yürüyüşleri yapmak gerekebilmektedir. Dolayısıyla ıslak çayırlarla ve buzullarla kaplı bu adaya giderken suya dayanıklı yürüyüş botları unutulmamalıdır. Bu sayede ziyaretçiler her koşulda ayaklarının kuru ve sıcak olduğundan emin olmaktadırlar. Yaz aylarında buzullar eridiği için ziyaretçileri aynı zamanda birçok bataklık karşılamaktadır. Bu bataklıklar Grönland’da sivrisinek sorununa neden olmaktadır. Ziyaretçilerin daha iyi bir gezi deneyimi için adaya giderken yanlarına sivrisinek kovucu sprey almaları önerilmektedir.

Grönland’da 6 ay gece 6 ay gündüz yaşandığı için yaz aylarında güneş batmamaktadır. Bu da birçok turistin uyku problemleri yaşamasına neden olmaktadır. Dolayısıyla Grönland’a giderken kesinlikle unutulmaması gereken şeylerden biri de göz bantlarıdır. Ayrıca parlak buzullar ve sürekli aydınlık hava nedeniyle güneş gözlükleri de büyük önem arz etmektedir.

Grönland Hakkında İlginç Bilgiler

Grönland hakkında bilinmeyenler, buz dağları ile çevrili bu adayı ziyaret etmeyi planlayan turistler tarafından fazlasıyla merak edilmektedir. Ülkenin kuzey yarım küreye yakınlığı nedeniyle adanın bir kısmında 6 ay gece 6 ay gündüz yaşanmaktadır. Gündüz döneminde güneş kısa süreli batıp tekrar doğmaktadır. Bu durum adayı ziyaret eden turistlerin uyku problemleri yaşamasına neden olabilmektedir.

Grönland ismi Danca dilinde “Yeşil Ada” anlamına gelmektedir. Buzullarla kaplı bu bölgenin yeşil ada olarak anılması birçok kişiye saçma gelse de bu durumun mantıklı bir açıklaması bulunmaktadır. Yüzlerce yıl önce adayı keşfeden Vikingler, kış aylarında dinlenen ilkbahar ve yaz aylarında ise sefere çıkan bir topluluktur. Grönland’ın da yaz mevsiminde keşfedilmesi ve etrafın çimenlerle kaplı olması, adanın isminde etkili olmuştur.

Adanın yerli halkı olan İnuitler, yüzlerce yıl şaman inancına sahip bir topluluk olarak varlık göstermiştir. Halk, Grönland’da bulunan her bir nesnenin bir ruhu olduğuna inanmıştır. Adadaki tarih müzelerinde bu inanca ayna tutan çok sayıda maske, totem ve davul gibi eşyalar sergilenmektedir. Günümüzde ise özellikle Avrupa toplumunun etkisiyle bu inanç ortadan kaybolmuştur.

Grönland’da su ve gıda maddelerinin neredeyse tamamı Danimarka’dan gelmektedir. Dolayısıyla bu ürünlerin fiyatı, diğer ürünlere göre daha yüksektir. Öyle ki adada birçok alkollü içecek, içme suyundan daha ucuza satılmaktadır. Ayrıca Grönland %81’i buzlarla kaplı bir ada olsa da bölgedeki küçük bir alanda patates tarımı yapılmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri’nin bir eyaleti olan Alaska yüzölçümünün en geniş ve nüfus yoğunluğunun en az olduğu yer olarak biliniyor.

Başkenti Jeneau olan ve resmi dili olarak İngilizce’nin kabul edildiği Alaska 1867 yılında 7 milyon dolar karşılığında Rusya ile imzalanan bir anlaşma sonucunda Amerika hakimiyeti altına giriyor.

Fazlasıyla soğuk bir iklime sahip olan bölgede geçmişte EskimolarınKızılderililerin ve Aleutların yaşadığı düşünülüyor. Yaklaşık olarak 3 bin yıl kadar önce bu topraklara yerleşen yerliler yerini 1784 yılından itibaren bölgeyi keşfetmeye başlayan Ruslara bırakmaya başlıyor.

Zengin petrol rezervleri, altın kaynakları ve doğalgaz yatakları nedeniyle Amerikalıların buraya yerleştiği görülüyor. 1959 senesinde Amerika’nın 49. eyaleti ilan edilen Alaska zorlu iklim koşullarına rağmen zengin yer altı kaynaklarıyla bilinen bir yer olarak tanınıyor.

Alaska Hakkında Kısa Bilgi- Alaska’da Yaşam

1867 yılında bir anlaşma sonucunda Amerika Birleşik Devletleri bünyesine katılmadan önceki ismi Rusya Amerikası olan bu topraklar günümüzde zengin doğal kaynakları ile öne çıkıyor.

Buz gibi havanın hakim olduğu Alaska’daki zorlu iklim koşulları, benzersiz doğayı ve sakin atmosferi ile her daim maceraseverlerin ilgisini çeken bir yer. Amerika’nın bir eyaleti olan Alaska, Birleşik Devletler’deki en düşük suç oranına sahip olan yer olmasıyla biliniyor.

Mistik ve sıra dışı doğasıyla her yıl 1 milyona yakın sayıda turist burayı ziyaret ediyor.

Halkın büyük çoğunluğunun balıkçılık yaparak geçimini sağladığı Alaska petrol ve doğal gaz gibi yer altı kaynakları bakımından da oldukça zengin bir yer.

Rus ve Amerikalılardan önce bu topraklarda Eskimo ve Kızılderililerin yaşadığı biliniyor. Yönetim söz konusu yerli halkın kendi dilini konuşma ve kültürünü devam ettirmeye yönelik taleplerini 1971 yılında imzaladığı Alaska Yerli Talepleri Çözümleme Yasası ile sonuca bağlamış. Eskimo ve Kızılderililere ek olarak HaydaTligitYupik ile Aleut olmak üzere farklı halklar da bulunuyor. Bu halkların hepsi de kendi ana dilini konuşma hakkını elinde bulunduruyor.

Alaska’nın İdari Yapısı

Dünya üzerindeki en soğuk yerleşim yeri olarak bilinen Alaska’nın başkenti Juneau ve en geniş alanı kaplayan şehri ise Anchorage olarak biliniyor.

Dört adet coğrafi bölgeye ayrılan Alaska kuzeyde bulunan Brooks Dağları Bölgesi, güneyde bulunan Büyük Okyanus Dağlık Bölgesi, orta kesimdeki ova ile yayla bölgesi ve son olarak da kuzey uçta konumlanan kıyı ovasından oluşuyor.

Amerika’nın bu soğuk eyaletinin en çok önem verilen iki adet kenti ise Ketchican ile Skagway olarak öne çıkıyor.

Alaska’nın Tarihi

Öncelerde Rusya’ya bağlı bir toprak olan Alaska’nın 1867 yılında ADB ile Rusya İmparatorluğu arasında imzalanan bir anlaşmanın sonucunda ABD bünyesine katıldığı biliniyor. Söz konusu anlaşmanın bir gereği olarak 7,2 milyar dolarlık bir bedel ödeyen ABD burayı topraklarına katmış oluyor.

Böylece de Amerika’nın yüzölçümü en büyük olmasına karşın en az nüfus yoğunluğuna sahip olan eyaleti de kurulmuş oluyor.

Burada geçmişte Eskimoların, Aleutların ve Kızılderililerin de bulunduğu toplamda 5 farklı halkın yaşadığı biliniyor. Yerlilerin Alaska’ya en az 3 bin yıl kadar önce Bering Kara Köprüsü’nü geçmek suretiyle ulaştığı düşünülüyor.

Rusların bu topraklara ilk adım atması ise 1784 yılında kürk ticareti sebebiyle oluyor.

Zaman içerisinde yalnızca burada yaşayan hayvanların kürkünün değil petrol rezervlerinin de fark edilmesiyle günümüzde bu Kuzey Kutbu ülkesi zenginlik kaynağı olarak ulusları cezbeder hale geliyor.

Alaska Nerede? 

Amerika’nın en geniş alana yayılan eyaleti olan Alaska’nın konum olarak Kanada’nın batı kesiminden başlayıp Kuzey Buz Denizleri’ne kadar uzanan bir alanı kapladığı söylenebilir. 800 kilometre uzunluğunda bir sahil şeridine sahip olan kıtanın güney batı tarafında da Aleut Adaları yer alıyor.

Alaska’nın Dini İnancı

Amerika’ya olan bu eyalette yaşayan halkın inancının %78’lik bir kısmı Hristiyanlıktan oluşuyor.

Nüfusun geri kalanı ise Ateist, Ortodoks ve Katoliklerden ibaret olarak biliniyor.

Alaska’nın İklimi Nasıl?

Kuzey Kutbu’nda bulunan Alaska denilince ilk akla gelen buraya hakim olan soğuk iklim oluyor.

Ülkenin kuzey kesiminde tundra iklimi ve güney tarafında da tayga iklimi görülüyor. Bu parçasının iç kesimlerine doğru ilerlendikçe de karasal iklimin hakimiyeti ortaya çıkıyor. Alaska’nın geneline çok soğuk ve sert bir havanın egemen olduğu söylenebilir. Buna bağlı olarak ülke genelin çam ağaçları ve geniş yapraklı bitkiler görülüyor. Yılın büyük bir kısmında sisli ve rüzgarlı bir hava görülüyor. Alaska’da yazların nispeten daha sıcak ve kışların fazlasıyla soğuk, çetin şartlar altında geçtiği biliniyor.

Ülkenin yukarısından batısına kadar uzanan kısmında ise kuzey kutbunun donmuş toprakları ziyaretçileri karşılıyor. Pek çok turistin insanın içini donduran bu kutup atmosferini solumak için Alaska’ya akın ettiği biliniyor.

Alaska İçin En Uygun Seyahat Tarihi

Kuzey Kutbu’nda yer alan Alaska oldukça soğuk ve çetin şartları olan bir iklime sahip. Bu nedenle havanın nispeten daha serin olduğu haziran ile ağustos ayları arasındaki dönemi tercih etmek daha mantıklı bir seçim olabilir. Bu dönemde ülkede fazlaca turist görmek mümkün. Kış mevsiminde Alaska’ya gelirseniz de Giedwood Bölgesi ile Anchorage’da kayak yapabilir, kış sporlarına katılabilirsiniz. Ayrıca bu mevsimde kuzey ışıklarını görme fırsatını da yakalayabilirsiniz.

Alaska’ya Ulaşım Nasıl Sağlanıyor? Alaska’ya Nasıl Gidilir? 

Kuzey Kutbu’nda yer alan Alaska’ya ulaşım pek de kolay değil. Uçak ve gemi vasıtasıyla buraya gelebilmek mümkün.

Ancak uçak yolculuğu tercih edilirse uçuş süresinin 18 saat kadar olduğu ve 3 adet aktarma yapmanın gerekli olduğu söylemekte fayda var. Alaska Air adlı havayolunu kullanarak buraya ulaşmak mümkün. Gemi ile ulaşım ise Alaska Marine Highway System adlı şirket kanalıyla sağlanıyor. Eğer Türkiye’den Seattle’a uçakla gelip sonrasında buradan Alaska’ya kalkan gemi turlarına katılırsanız ulaşımınıza alternatif yaratabilirsiniz. Ancak bu yöntemin daha fazla zaman aldığını da söylemek gerek.

Alaska’da Konuşulan Yerel Diller Neler?

Alaska’nın resmi dili İngilizce olsa da Ruslar ve Amerikalılardan önce bölgede yaşayan yerlilerin dilleri de ülkede hala konuşulmaya devam ediyor. Yerel halkın dili 2 farklı dil ailesine mensup. Eskimo dili, Aleut dili olan Aleutça, Sibirya Yupikçesi, Alaska Yupikçesi, Nuniva Yupiçesi ve İnyupikçe burada hala konuşulmakta olan yerel diller arasında sayılıyor. Burada yok olan pek çok lehçe de bulunuyor.

Hala Alaska Yerli Dil Merkezi tarafından araştırılan yerel dillere büyük önem verildiği biliniyor.

Alaska’da Nerede Konaklamalı?

Buz gibi bir iklimin hakim olduğu Alaska her yıl 1 milyona yakın bir sayıda turiste ev sahipliği yapıyor.

Bölgedeki şehirlerin neredeyse tümünde güvenli, rahat ve ekonomik konaklama imkanları gezginlere sunuluyor. Her bütçeye hitap eden konaklama seçeneklerinin bulunduğu bölgede uygun fiyatlı, küçük bir otel ya da pansiyonda da kalabilirsiniz. Eyaletin en güzel otellerinin Ketchikan, Haines ve Anchorage’de yer aldığı söylenebilir. Ülkede para birimi olarak Amerikan doları kullanılıyor. Bu yüzden buraya yaptığınız ziyaret için yanınızda dolar bulundurmanız gerekli.

Ezgi Opan / Obilet

Kanada Alberta Eyaleti, ülkenin en büyük eyaletleri arasında yer almaktadır. Edmonton ve Calgary şehirleri hem öğrenciler, hem göçmenler için ideal eyaletlerden birisidir. Özellikle Kanada göçmenlik programı için sıklıkla tercih edilmektedir. Ülkenin batı bölgesinde yer almaktadır. Toplam 661.848 Km2 toprağa sahiptir. Bu toprağın %2’si sulardan oluşmaktadır. Alberta , Kanada’nın en büyük 4. eyaletidir. Albertanın en başkenti Edmonton’dır. Edmonton’ın yaklaşık 1 milyon nüfusu vardır. Eyaletler arasında toprak olarak 6. büyük eyalettir. Alberta valisi Norman Kwong’dır.

Saat dilimi UTC-7’dir. Alberta nüfusu, gelişen ekonomisiyle hızla büyümektedir; Alberta’nın doğum oranları diğer eyaletlere göre daha fazladır,Alberta eyaletine göçmen alınması eyaletin büyümesinde önemli rol oynamıştır. 2005 yılı sonunda eyâletin nüfusu 3,306,359 kadardı ve nüfusun %81’i kentsel alanlarda, %19’u ise kırsal da yaşamaktaydı. Albertalıların büyük bölümü kendini Hıristiyan olarak tanımlamaktadır.

Kanada Alberta diğer tüm eyâletlerden daha fazla evanjelik Hristiyan’a sahip olmasıyla çelişik bir şekilde, British Columbia’nın ardından ülkedeki en düşük kilise katılım oranına sahiptir. Eyâlette önemli Hindu, Sih ve Müslüman topluluklar bulunmaktadır. Kuzey Amerika’nın en eski camisi Edmonton’dadır.

KANADA KÜLTÜR MERKEZİ

Kanada’nın en güzel eyaletlerinden biri ve en önemli turistik yerlerden biri olan British Columbia, Kuzey Amerika’daki son gerçek vahşi ülkelerden bazılarını ve en heyecan verici şehirlerden bazılarını sunuyor. 4,5 milyondan fazla nüfusa sahip olan sakinlerin çoğu Vancouver ve başkent Victoria’da yaşama eğilimindedir.

Demografik Bilgiler

British Columbia nüfusunun çoğunluğu İngiliz, İrlanda ve İskoç kökenlidir ve İngilizce resmi dil olarak kalmıştır. British Columbia, Kanada’da en yüksek azınlık yüzdesine sahiptir ve nüfusun% 4,8’i yerli halktan oluşmaktadır. Tuhaf bir şekilde, Britanya Kolombiyası, Kanada’da nüfusun çoğunluğunun hiçbir dini bağlılığı (agnostik, ateist veya kararsız) kabul etmediği birkaç yerden biridir. Bunu yapanların çoğu Protestanlar (% 45), yaklaşık% 18’i Katolikler oluşturuyor. Nüfusun neredeyse yarısı Vancouver’da ve çevresinde veya Vancouver Adası’nda yaşıyor. Anakara, çoğunlukla yerli halktan oluşan seyrek nüfusludur. Sık sık işgücü kıtlığı nedeniyle dünyanın her yerinden çok sayıda başka etnik grup var.

Manitoba, Kanada’nın Batı Kanada bölgesindeki bir eyâletidir. Manitoba’da İngilizce daha yoğun olarak kullanılmaktadır. Thlewiaza Nehri’nin berrak soğuk suları, Manitoba-Nunavut sınırındaki Nueltin Gölü’nün kuzey ucundan, Arviat’taki küçük İnuit topluluğunun güneyinde yer alan Hudson Koyu sahiline kadar uzanır. Manitoba çok sayıda etnik grubun merkezidir. Ontario, Saskatchewan, Nunavut, Hudson Körfezi ve ABD ile çevrelenmiş olan eyâlet, Prairie bölgesinin üç eyâletinden biridir ve Kanada’nın merkezinde konumlanır. Manitobalıların çoğu İngiliz asıllıdır fakat iç ve dış göç yapısındaki değişiklikler hıçbir etnik grubun sayıca baskın olmadığı bir eyâlet yaratmıştır.

Eyâlette Yeni Kanadalıları ve Kanadalı göçmenleri destekleyen 700’den fazla organizasyon vardır. 1.000.000’den fazla Manitobalının yaklaşık %60’i başkent Winnipeg metropolitanında yaşamaktadır. İkinci büyük şehir Manitoba’nın güney-batısındaki Brandon’dür. Manitoba ismi “büyük ruhun geçitleri” anlamına gelen “Manitiu bou” kelimelerinden gelir. Ayrıca, Manitoba dünya barışına adanmış ve dünyanın en büyük bahçesi olan Uluslararası Barış Bahçesi’ne ev sahipliği yapar.

Kanada Newfoundland and Labrador, doğu kıyısındaki benzersiz bir eyalet, adalardan ve çoğunlukla Avalon Yarımadası’nda ikamet eden 500.000’in biraz üzerinde küçük bir nüfustan oluşur. Başkent St. Johns, ilin kuzey tarafında yer almaktadır.  405,212 km²’lik geniş bir alanı kaplayan bu eyalet, güneyde Kuzey Kutbu’ndan Labrador’un kuzeyindeki Arktik Tundra’ya kadar oldukça çeşitli bir iklime sahiptir. Newfoundland’ın iklimi Maritime Continental’dir ve çok daha ılımandır. Arazi biraz dağlıktır ve Newfoundland’ın Uzun Menzilli Dağları, Appalachian Sıradağları’nın kuzey ucunu oluşturur.

Newfoundland ve Labrador,% 97’den fazlası ana dilleri olarak İngilizce konuşan Kanada’nın dilsel olarak en birleşik alanıdır.

Nova Scotia (Yeni İskoçya), Kanada’nın doğu kıyısına kurulmuştur. Başkenti Halifax’dır. .937,889 nüfusa sahip eyalet, nüfus olarak Kanada’nın en küçük 3. eyaletidir. İsmin Latincesi ; Yeni İskoçyadır. Ekonomisi doğal kaynaklar üzerine kurulu olsada son yıllarda çeşitlilik göstermiştir. Geleneksel endüstriler olan balıkçılık, madencilik, ormancılık ve tarım önemlerini korumakla birlikte, günümüzde bunlara turizm,teknoloji, film prodüksiyonu, müzik ve diğer kültürel endüstriler katılmıştır.  1867 yılında Kanada konferedasyonuna katılmıştır. Ondan önce Fransa ve İngiltere kolonileri kurulmuştur. Eyalet Kanada Konfederasyonunun kurucularındandır.  Bu eyaletin en önemli sembollerinden biri de Donald Marshall’dır.

Prens Edward Adası (kısaltılmış: PEI ya da P.E.I.; Fransızca: l’Île-du-Prince-Édouard), Kanada’nın Doğu Kanada ve Maritimes bölgesindeki eyaletlerinden biridir. Kanada’nin yüzölçümü ve nüfus açısından en küçük eyaleti olan PEI, ülkenin en büyük nüfus yoğunluğuna sahip eyaletidir (km² başına yaklaşık 25 kişi). Adanın nüfusu 137.800’dür. Eyaletin başkenti çevresiyle birlikte nüfusu 58.000’e ulaşan Charlottetown’dır. Charlottetown, sahip olduğu nüfusuyla Kanada’nın en küçük eyaletsel başkenti olma unvanını taşır. Ada ismini Kraliçe Victoria’nın babası, Kent ve Strathearn Dükü Prens Edward Augustus’tan (1767-1820) almıştır.

Kanada’nın en popüler eyaletlerinden biriside Ontario eyaletidir. Toronto, ülkenin başkenti Ottawa’da Ontario şehirleri arasındadır. Ontario , Kanada’nın doğu-orta bölgesinde yer alan bir eyalettir. 1.076.395 kilometrekarelik bir alanı kaplar ve onu Kanada’nın dördüncü en geniş eyaleti yapar. Ek olarak, 2016 yılında 13.448.494 nüfusu ile Ontario, ülkenin en kalabalık eyaletidir. Ontario şehirleri arasında Toronto nüfusu en büyük, Dryden nüfusu en küçük şehridir. Markham, 2012 yılında kurulmuş olan Ontario’nun en yeni şehridir.

Kanada’nın yaklaşık altıda birini oluşturan geniş bir eyalet olan Kanada Quebec, tarihi şehirlerden izole edilmiş Arktik tundralarına kadar çeşitli manzaraları kapsar. Bölge, kuzeyde neredeyse Kuzey Kutup Dairesi’ne kadar uzanır, güneyde Amerika eyaletleri Vermont ve New York ile batıda Hudson Körfezi ile sınır komşusudur. Yaklaşık 1.200 kilometre uzunluğundaki St. Lawrence Nehri, eyaletin en kalabalık bölgelerinden geçer.

Maine, Quebec, Nova Scotia ve Prens Edward Adası arasında yer alan Kanada New Brunswick, sizi bozulmamış vahşi doğada kaybolmaya davet ediyor. İl, el değmemiş nehirlerin, kıyı adalarının ve dağ ormanlarının bir karışımıdır. Aynı zamanda Kanada’nın tek resmi olarak iki dilli eyaletidir ve hem İngilizce hem de Fransızca’yı resmi diller olarak tanır. En büyük cazibe, elbette, dünyanın en yüksek gelgitlerine sahip olan Fundy Körfezi’dir. Eyaletin en büyük şehri ve tarihi limanı olan Saint John, doğrudan körfezde oturuyor.

Geniş alanlar ve açık alanlarla karakterize edilen Kanada Saskatchewan, ülkenin orta kesiminde yer alan bir Kanada çayır eyaletidir ve tamamen kara ile çevrili olan yalnızca iki ilden biridir. İl, 651.900 km²’lik bir yüzölçümüne ve 1 milyonun üzerinde bir nüfusa sahiptir ve% 70’den fazlası ilin güney yarısında yaşamaktadır. Başkent Regina’dır. Kanada Saskatchewan, Alberta ve Manitoba arasında yer alır ve Amerika Birleşik Devletleri ile sınır komşusudur. İklim, sıcak, nemli yazlar ve acı soğuk kışlar ile Nemli Kıta iklimidir. Kar fırtınaları ve sıfırın altındaki sıcaklıklar yaygındır.

Birçok göçmen, yüksek standart ve uygun yaşam maliyeti nedeniyle Saskatchewan’da yaşamayı seçiyor. Buradaki sakinler için ortalama gelir Kanada ortalamasına yakın ve konut maliyetleri Regina’da ortalama 297.000 dolarlık bir ev fiyatına oturuyor. Saskatchewan, eyaletin tüm sakinleri için yüksek yaşam standartlarının korunmasına büyük katkı sağlayan, kamu tarafından finanse edilen güçlü bir sosyal program geleneğine sahiptir.

GEZİLECEK YERLER

En iyi yürüyerek keşfedilen Eski Montréal, şehrin Eski Limanı’nın kenarında 17., 18. ve 19. yüzyıl binalarının bir yoğunluğudur . Neo-Gotik Notre-Dame Bazilikası ve Place Jacques-Cartier’deki yaya dostu meydan da dahil olmak üzere Montréal’in en iyi turistik yerlerinin çoğu şehrin bu tarihi bölümünde yer almaktadır . Eski Liman bölgesi, Montréal Bilim Merkezi ve Natrel Buz Pateni Pisti dahil ailenizle yapabileceğiniz birçok şeye ev sahipliği yapmaktadır . Hem çiftler hem de aileler, La Grande Roue de Montréal’i ( Gözlem Çarkı). Nehrin kenarına yapılan bu yeni ekleme, kapalı gondolların içinden Eski Montréal, şehir merkezi ve ötesinin muhteşem manzaralarını sunar.

Mont Royal sadece Montréal’in adaşı değil, aynı zamanda kalbindeki dağdır. 233 metrelik tepe, Québec’in en büyük şehri üzerinde, özellikle de Kondiaronk Belvedere’den güzel bir bakış açısı sağlar . Parkta, Lac-aux-Castors’da kış buz pateni ve kros kayağından , yaz pazarları Sir George-Étienne Cartier anıtının yakınında gerçekleşen Les Tam-Tams’taki birçok davulun ritmine kadar pek çok etkinlik var . Zirvedeki platformdan ziyaretçiler visitorsle de Montréal ve St. Lawrence Nehri’nin panoramik manzarasına sahiptir. Hava özellikle berraksa, ABD’deki Adirondack’lerin zirvelerini de görebilirsiniz.

Québec Şehri’ne bakan görkemli Château Frontenac , kilometrelerce öteden görülebilen eyalet başkentindeki en ikonik yapıdır. Canadian Pacific Railway oteli 1894’te inşa etti ve hala bulabileceğiniz en romantik ortamlardan birinde dünyanın dört bir yanından gelen konukları ağırlıyor. Yamaçtaki manzara bir zamanlar Fort St.-Louis’in yeriydi, ancak bugün, Terrasse Dufferin’in geniş tahta kaldırımı, Levis ve St. Lawrence Nehri’nin güneyindeki güzel manzaralar sunmaktadır. Hem otel misafirleri ve turistler kale kalıntıları görebilirsiniz yalan altına Promenade des Gouverneurs , bir ana yol olan güney yönünde yol açar Plains of Abraham ve Citadel .

Place Royale, Samuel de Champlain’ın 1608’de ilk yerleşimi kurduğu ve Eski Québec’in küçük bir örneği olan 17. ve 18. yüzyıl binalarından oluşan olağanüstü bir koleksiyonun bulunduğu Québec Şehri’nin doğum yeridir. 1688 yılına dayanan güzel taş kilise Notre-Dame des Victoires, Musée de la Civilization’ın bir karakolu gibi modern turistik yerlerin yanı sıra meydana bakmaktadır. Bloklar içinde, özellikle tarihi binaların sadece trafiğe kapalı dar sokaklarda sıralandığı keyifli Quartier Petit-Champlain’de çok sayıda Eski Québec Şehri gezisi vardır. Burada, esnaf butikleri, çeşitli harika restoranlar ve tarihi temalı bir trompe-l’oeil duvar resmi dahil olmak üzere görülecek ve yapılacak çok şey bulacaksınız.

Québec City’nin hemen kuzeydoğusunda, Chutes Montmorency’nin geniş şelalesi 84 metrelik bir yamaçtan aşağıya iniyor. Düşmeler daha yüksektir Niagara Şelalesi ve dar yaya asma köprü haçlar Montmorency Nehri için île d’Orléans ayaklarının altında kenar sağa üzerinde su acele izlemenizi sağlayan. Şelalelerin tepesine giden ve çevredeki manzaranın harika manzarasını sunan bir teleferik de vardır ve Montmorency Manor , bir yorumlama merkezine ve bir restorana ev sahipliği yapmaktadır. Ziyaretçiler ayrıca çok sayıda parkur, merdiven ve görüntüleme platformundan düşme manzarasının tadını çıkarabilir ve birkaç piknik alanı vardır.

KANADA KÜLTÜR MERKEZİ

Amerika Birleşik Devletleri’nin bir eyaleti olan Alaska yüzölçümünün en geniş ve nüfus yoğunluğunun en az olduğu yer olarak biliniyor. Başkenti Jeneau olan ve resmi dili olarak İngilizce’nin kabul edildiği Alaska 1867 yılında 7 milyon dolar karşılığında Rusya ile imzalanan bir anlaşma sonucunda Amerika hakimiyeti altına giriyor.

Fazlasıyla soğuk bir iklime sahip olan bölgede geçmişte Eskimoların, Kızılderililerin ve Aleutların yaşadığı düşünülüyor. Yaklaşık olarak 3 bin yıl kadar önce bu topraklara yerleşen yerliler yerini 1784 yılından itibaren bölgeyi keşfetmeye başlayan Ruslara bırakmaya başlıyor. Zengin petrol rezervleri, altın kaynakları ve doğalgaz yatakları nedeniyle Amerikalıların buraya yerleştiği görülüyor. 1959 senesinde Amerika’nın 49. eyaleti ilan edilen Alaska zorlu iklim koşullarına rağmen zengin yer altı kaynaklarıyla bilinen bir yer olarak tanınıyor.

Alaska’da Konuşulan Yerel Diller Neler?

Alaska’nın resmi dili İngilizce olsa da Ruslar ve Amerikalılardan önce bölgede yaşayan yerlilerin dilleri de ülkede hala konuşulmaya devam ediyor. Yerel halkın dili 2 farklı dil ailesine mensup. Eskimo dili, Aleut dili olan Aleutça, Sibirya Yupikçesi, Alaska Yupikçesi, Nuniva Yupiçesi ve İnyupikçe burada hala konuşulmakta olan yerel diller arasında sayılıyor. Burada yok olan pek çok lehçe de bulunuyor. Burada yaşamış olan Na-Dene dili Kızılderililere ait bir dil ve bu da yok olmaya yüz tutmuş durumda. Hala Alaska Yerli Dil Merkezi tarafından araştırılan yerel dillere büyük önem verildiği biliniyor.

Kaliforniya Amerika Birleşik Devletlerinin batısında bulunan eyalet nüfus bakımından en büyük, genişlik bakımından 3. büyük Amerikan eyaleti olup nüfusu 32 milyon civarındadır. Ekonomik büyüklük açısından ise dünyanın en büyük 5. ekonomisidir. En büyük kenti Los Angeles kentidir.

Arizona 50 eyaletin 6. büyük ve 14. kalabalık eyaletidir. Başkenti ve en büyük şehri Phoenix’tir. Arizona, Dört Köşe bölgesini kuzeyde Utah, kuzeydoğuda Colorado ve doğuda New Mexico ile paylaşıyor; diğer komşu eyaletleri batıda Nevada ve Kaliforniya, güneyde ve güneybatıda Meksika eyaletleri Sonora ve Baja California’dır.

Arizona, Birliğe kabul edilen 48. eyalet ve kıtasal eyaletlerin sonuncusudur ve 14 Şubat 1912’de eyalet olmuştur. Tarihsel olarak Yeni İspanya’daki Alta California bölgesinin bir parçası olan Arizona, 1821’de bağımsız Meksika’nın bir parçası olmuştur. Yenildikten sonra Meksika-Amerika Savaşı’nda, Meksika 1848’de bu toprakların çoğunu Amerika Birleşik Devletleri’ne devretti. Devletin en güney kısmı 1853’te Gadsden Alımı ile satın alındı.

Utah, ABD’nin batı eyaletlerinden birisidir. 4 Ocak 1896’da Birleşik Devletler’e eklenen 45. eyalettir. ABD’nin 50 eyaletinin içerisinde büyüklük açısından 13. sırada, nüfus açısından 34. sırada ve nüfus yoğunluğu açısından 41. sırada yer almaktadır. Utah ismi bölgede yaşayan Amerikan yerli kabilesi olan Utelerden türetilmiş ve Utece “dağların halkı” anlamına gelmektedir.

Nevada, Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan bir eyalettir. Eyalet Amerika Birleşik Devletleri eyaletleri arasında en büyük 33. eyalet konumundadır. Nevada’nın başkenti Carson City’dir ve en büyük şehri Las Vegas’tır. Eyaletin valisi ise, Kenny Guin’dir. Amerika Birleşik Devletleri’nin batısında yer alan Nevada, ülkenin en soğuk ve en sıcak iklimsel hareketlerinin yaşandığı yer olma özelliğine de sahiptir. Yüzölçümü yaklaşık olarak 285.000km kare olan Nevada, neredeyse hiç su yoktur. Su ile kara parçasının birbirlerine oranları %0.7’lık bir orana sahiptir. Nevada’nın toplam nüfusu 3 milyon civarındadır ve bu onu en kalabalık 35. Amerika Birleşik Devletleri eyaleti kılmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin en eski eyaletleri arasında yer alan Nevada, 31 Ekim 1864 tarihinde resmi olarak eyalet adını almayı başarmıştır. 

Indiana eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucu eyaletlerinden birisidir. Eyalet, sloganının iddia ettiği gibi, “Amerika’nın kavşağında” oturur. Kuzeyde Michigan Gölü ve Michigan eyaleti, doğuda Ohio, güneyde Kentucky ve batıda Illinois ile komşudur ve konumu Indiana’yı Amerikan Ortabatısının ayrılmaz bir parçası yapar. Toplam yüz ölçümü bakımından 50 ABD eyaleti arasında 38. sıradadır ve Hawaii hariç, Appalachian Dağları’nın batısındaki en küçük eyalettir. Genellikle “Kızılderililerin ülkesi” anlamına geldiği düşünülen bir isimle Indiana, 11 Aralık 1816’da birliğin 19. eyaleti olarak kabul edildi. Başkenti 1825’ten beri Indianapolis ve başkentin nüfusu 892,071’dir.

Oregon, ABD’nin eyaletlerinden birisidir. Pasifik kıyısında yer alan eyalet, kuzeyde Washington, güneyde Kaliforniya ve Nevada, doğuda ise Idaho ile komşudur. Columbia nehri kuzey, Snake nehri ise doğu sınırlarının büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Willamette nehri vadisi, eyaletin en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip olan ve en yüksek tarımsal üretimin yapıldığı bölgesidir.

Minnesota ABD’nin orta batı eyaletinde bulunur ve bölgenin en büyük eyaletidir. Doğu’da Superior Gölü ve Wisconsin, Güney’de Güney Dakota ve Batı’da Kuzey Dakota ve Kuzey’de Kanada’da bulunan Manitoba ve Ontario bölgeleriyle komşudur. 11 Mayıs 1858 ‘de Amerika Birleşik Devletleri’ne katılan Minnesota Birleşik Devletler’e katılan 32.eyalettir.  Minnesota sözcüğü Kuzey Dakota dilinde Minnesota denilen bir nehirden gelmektedir. “Mni” takısı (“Mini” ve “Minne” olarak da yazılabilir) “su” anlamına gelir. Minnesota, “Gök rengi su” ya da “Bulutlu su” anlamına gelmektedir.  Yaklaşık 10 bin dölün bulunduğu Minnesota tam bir göller bölgesidir. Başkent St. Paul ile beraber en büyük şehri olan Minneapolis “Twin cities” adıyla bilinir. İki şehir birbirine arabayla 15 dakika mesafededir.

Minnesota eyaletinin en büyük ve en popüler şehri Minneapolis şehridir. ABD’nin en yeşil şehirleri arasında sayılan Minneapolis Amerika Birleşik Devletleri ekonomisine sağladığı katkı nedeniyle ABD’nin en önemli yerleşim yerleri arasında yer alır.

Colorado dört mevsimin yaşandığı, havası, doğası, muhteşem dağ manzaraları, şehir ve kasaba yaşamını birleştiren kimliği ve güçlü ekonomisiyle ABD’nin en hızlı büyüyen eyaletlerindendir. Colorado eyaleti Amerika Birleşik Devletleri’nin orta batı bölgesinde Four  Corners adı verilen dörtlü eyalet grubu içinde  yer alır. Kuzeyde Wyoming , kuzeydoğuda Nebraska, doğuda Kansas, güneydoğuda Oklahoma, güneyde  New Mexico,  Batıda Utah, güneybatıda Arizona ile çevrilir.

Nüfusu 2020 yılı itibariyle 5.773.714 kişi olan eyaletin başkenti ve en kalabalık şehri Denver’dır. ABD’nin en hızlı büyüyen ikinci eyaleti olarak öne çıkan bu eyalet özellikle son yıllarda yaşam kalitesi ve doğal güzellikleri nedeniyle yaşamak için ilk sıralarda tercih edilen popüler bir lokasyondur. Bu eyalette yaşam için tercih edilen en popüler şehirler;  Denver, Colorado Springs, Boulder, Fort Collins, Aurora and Loveland şehirleridir.

Teksas’ta 254 şehir vardır. En önemli 7 şehri Houston, San Antonio, Dallas, Austin, Fort Worth, Lubbock ve El Paso’dur. Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük 20 şehri arasında buradaki birçok şehir bulunmaktadır.

Oklahoma Eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’nin 46. eyaletidir. Kuzeyde Colorado ve Kansas, doğuda Missouri ve Arkansas, güney ve batıda Teksas ve Panhandle bölgesinin batısında New Mexico ile komşudur. Oklahoma, eyaletinde ve halkında yaşam tarzındaki tezatlıklar ve beklenmedik durumlar eyalette pek meşhurdur. Arazi, doğunun engebeli, ahşap tepelerinden Panhandle bölgesinden Teksas ve New Mexico’ya uzanan ağaçsız yüksek ovalara kadar değişir. Oklahoma eyaletinin doğu-orta bölgesi, Colorado ve Kansas’tan gelen Arkansas Nehri’nin ovaları ve Teksas ile neredeyse tüm güney sınırının tamamını oluşturan Kızıl Nehir tarafından yönetiliyor. Başkent, eyalet merkezine yakın olan 643.692 nüfuslu Oklahoma City’dir.

Oklahoma kelimesi iki Choctaw kelimesinden türetilmiştir: okla, “insanlar” ve humma, “kırmızı” anlamına gelmektedir. 19. yüzyıl boyunca geleceğin eyaleti, Amerikan tarihinin en az şanlı bölümlerinden birinin sembolüydü ve Kızılderili Bölgesi olarak bilinir hale geldi başka bir değişle yerleşimcilerin sürekli artan toprak açlığı nedeniyle yerlerinden edilen doğu Kızılderili kabilelerinin çöplük alanı.

Bununla birlikte, 1907’de birliğin 46. eyaleti olarak kabul edilmesinden bu yana, Oklahoma eyaleti, Kızılderili vatandaşlarının modern ekonomik ve sosyal hayata entegrasyonunu muhtemelen başka hiçbir eyalette olmayan bir şekilde başardı. Kızılderili nüfusu için olağan anlamda bir rezervasyon yoktur. Aralarında yoksulluk endemik olsa da, birçok Oklahoma Kızılderilisi ayrım pozisyonlarına yükseldi ve kabile gelir dağılımları, petrol kaynaklarının devlete getirdiği büyük servette daha fazla pay sahibi olmasını sağladı.

Wyoming, ABD’nin bir eyaletidir. Başkenti Cheyenne’dir. Wyoming’in yıllık ekonomik üretimi 27,4 milyar dolardır. (2005 verileri) Bölgenin dağlık olmasına karşın tarım faaliyetleri geçmişten bugüne dek sürmektedir. Ayrıca doğalgaz, uranyum, kömür gibi doğal kaynakları mevcuttur. ABD’nin en az nüfusa sahip eyaletidir.

Montana, Amerika Birleşik Devletleri’nin 13 kurucu eyaletinden birisidir. Yüz ölçümü oldukça büyüktür ve yalnızca üç eyalet (Alaska, Teksas ve Kaliforniya) Montana eyaletinden daha geniş bir yüzey alanına sahiptir bununla beraber nüfus yoğunlu oldukça düşük olup yalnızca iki eyalet -Alaska ve Wyoming- daha düşük nüfus yoğunluğuna sahiptir. Montana kuzeyde Kanada eyaletleri British Columbia, Alberta ve Saskatchewan, doğuda ABD eyaletleri Kuzey Dakota ve Güney Dakota, güneyde Wyoming ve batıda Idaho ile komşudur. Adı İspanyol montaña’dan (“dağ” veya “dağlık bölge”) türetilmiş olsa da, Montana, Diğer dağlık eyaletler arasında yüksekliği en düşük ortalamaya, yalnızca 3,400 fit (1,040 metre) yüksekliğe sahiptir. Rocky Dağları, Britanya Kolombiyası’ndan kuzeybatı-güneydoğu yönünde batı Montana, Idaho ve Wyoming’e doğru uzanır. Bununla birlikte, eyaletin doğu kısmı, milyonlarca otlak hayvanın yaşadığı ve yalnızca dağınık insan yerleşimi kanıtlarının bulunduğu, mükemmel bir manzara bütünüdür. Alberta, Saskatchewan, Kuzey ve Güney Dakota ve kuzeydoğu Wyoming ile paylaşılan kuzey bölgesi Great Plains’in bir parçasını oluşturur. Çoğu bölgenin kırsal olduğu Montana eyaletinin başkenti 32.024 nüfuslu Helena şehridir.

Arkansas, ABD’nin Güney Bölgesi’ndeki eyaletlerinden biridir. Yaklaşık olarak 3 milyon nüfusu ile, 137.754 km²lik bir alan üzerinde yer almaktadır. Dağlık bölgeler ve ovalar olmak üzere iki coğrafi alana ayrılır. Doğudaki ve batıdaki ovalar Mississippi Alluvial ve West Gulf Coastal düzlüğünden oluşur. Kuzeyde ve batıdaki dağlık bölgeler, Ozark Platosu (en:Ozarks), Ouachita Dağları (en:Ouachita Mountains) ve onların arasından akan Arkansas Nehri vadisidir.

New York, ABD’nin Orta Atlantik ve Kuzeydoğu bölgesinde bulunan eyaletlerinden birisidir. Başkenti Albany, en büyük şehri New York’tur. 62 vilayete sahiptir. 20,2 milyon kişilik nüfusu ile ülkenin nüfusu en yüksek dördüncü eyaletidir. Nüfusun üçte ikisi New York metropoliten alanında yaşamaktadır. Vermont, Massachusetts, Connecticut, New Jersey ve Pensilvanya ile karadan, Rhode Island ile de sudan komşudur. Ayrıca Kanada’nın Québec ve Ontario bölgelerine uluslararası sınırı vardır.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük şehir olan, ülkenin finans, kültür, ulaşım ve üretim merkezi New York burada bulunmaktadır.

Missouri, Amerika Birleşik Devletleri’in ortabatısında bulunan bir eyalet. 6 milyonu aşan nüfusuyla ülkenin en yüksek nüfuslu 18. eyaletidir. Yüzölçümü bakımından ise 21. sıradadır. Adını eyaletin ortasından geçen Missouri Nehri’nden alır.

Kentucky, ABD’nin Güneydoğu eyaletlerinden birisidir. Kuzeyinde İndiana ve Ohio, doğusunda Virginia ve Batı Virjinya, güneyde Tennessee, batısında Missouri vardır. Kuzey ve batı sınırları tamamen Mississippi nehri ile çizilmiştir. Başkenti Frankfort, en büyük şehirleri ise Louisville ve Lexington’dur. Nüfusu 2020 itibarıyla 4,5 milyon kişidir.

Kansas Eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’ne katılan 34. eyalettir. Barbekü cenneti Kansas, Kuzeyde Nebraska, doğuda Missouri, güneyde Oklahoma ve batıda Colorado ile çevrilidir. Kuzey Amerika kıtasının Great Plains’in batıya doğru yükselen manzarasının ortasında yer alan Kansas Eyaleti, 29 Ocak 1861’de eyalet olmuştur.  Aynı yıl başkent, seçimlerle Topeka Lawrence’ı yaklaşık 2.700 oyla geride bırakarak başkent seçilmiştir.

Maine , Amerika Birleşik Devletleri’nin en kuzeydoğusunda bulunan New England bölgesindeki bir eyalettir. Güneydoğusunda Atlas Okyanusu, batısında New Hampshire, kuzey ve kuzeybatısında Kanada’nın Québec eyaleti ile sınırı vardır. En büyük kenti olan Portland’ın nüfusu 65.000 civarında olup, başkenti Augusta’dır.

Ülkenin en zengin eyaletleri arasında yer alsa da yoksul halk bakımından da oldukça üst sıralardadır. Uzun sahil şeridinde çok fazla plaj, kumsal ve tesise sahip olan Florida, bu özelliğiyle de çok turist çekmektedir. Kasırga mevsimi dışında deniz mevsiminin neredeyse hiç durmadığı eyalet, her mevsim turist almaktadır.

Kuzey Dakota, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kanada sınırı boyunca uzanan, ülkenin Ortabatı eyaletlerilerinden birisidir. Eyaletin komşuları kuzeyde Kanada, doğuda Minnesota, güneyde Güney Dakota ve batıda Montana eyaletleridir. Kuzey Dakota Birleşik Devletler’in büyüklük açısından 19. Eyaleti olmasına rağmen en az nüfusa sahip 3. eyaletidir. Kuzey Dakota, Dakota bölgesinin Kuzey bölgesinden oluşturulmuş bir eyalettir ve 2 Kasım 1889 tarihinde ABD’ye kabul edilmiştir.

Amerika Birleşik Devletlerinin 13 kurucu eyaletinden biri olan New Jersey en küçük eyaletlerden biri olmasına rağmen gelişmiş şehir yapısı ile yüksek nüfus yoğunluğuna sahiptir.Yaz ve kış aylarında aldığı yoğun yağışında etkisiyle çok fazla yeşil alana sahip olan eyalet doğa ile iç içe bir hayat sunar sizlere.

Güney Carolina Eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’nin kıyı güneydoğu bölgesinde bir eyalettir. Kuzeyde Kuzey Karolina, güneydoğuda Atlantik Okyanusu ve güneybatıda Savannah Nehri boyunca Georgia ile sınırlanmıştır. Güney Carolina Eyaleti, 2020 nüfus sayımına göre 5.124.712 kayıtlı nüfusuyla ABD’nin en geniş 40. ve en kalabalık 23. eyaletidir. 2019’da gayri safi yıllık hasılatı 213,45 milyar dolardır. Güney Carolina 46 ilçeden oluşmaktadır.

Başkenti 2019’da 133.273 nüfusuyla Columbia’dır; en büyük şehri ise 2020 nüfusuyla 150.277’yi oluşturan Charleston’dur. Greenville–Anderson–Mauldin metropol bölgesi ve 2018’de 906.626 nüfus tahminiyle eyaletteki en büyük bölgedir. 1670’de İngilizler tarafından yerleşen, Kral I. Charles’ın adını taşıyan koloni 1710’da Kuzey ve Güney Carolina’ya bölünmüştür. Güney Carolina Eyaleti bayrağı beyaz palmetto ağacı ve beyaz hilal ile mavi bir alandan oluşmaktadır ve bu tasarımın kökleri, ilk Devrim Savaşı bayraklarından birine dayanır.

Batı Virginia, ABD’nin eyaletlerinden birisidir. Güneydoğuda Virginia’yla, güneybatıda Kentucky’yle, kuzeybatıda Ohio’yla ve kuzeydoğuda ise Pensilvanya ve Maryland ile sınırdır. Başkenti ve en büyük şehri Charleston’dur.

Delaware, Amerika Bireşik Devletleri‘nin kurucu eyaletlerinden ve Federal Anayasayı onaylayan ilk 13 eyaletten ilkidir. Toplam yüz ölçümü açısından 50 ABD eyaleti arasında 49. sırada yer alıyor ve en yoğun nüfuslu eyaletlerden biri. Eyalet, tümü 1682’de kurulmuş, kuzeyden güneye, New Castle, Kent ve Sussex olmak üzere üç ilçe üzerine organize olmuştur. Nüfusu, sanayisi gibi, kuzeyde, ana karayollarının ve demiryollarının geçtiği Wilmington çevresinde yoğunlaşmıştır. Eyaletin geri kalanı, Delaware’in Maryland ve Virginia ile paylaştığı Delmarva Yarımadası’nın kuzeydoğu köşesini oluşturur. Eyalet hükümeti operasyonlarının çoğu 31,022 nüfuslu başkent Dover’da bulunuyor.

Tarihsel, coğrafi ve ekonomik olarak Delaware, Pennsylvania ile özellikle de Delaware Nehri ve diğer ulaşım arterlerinin ticaretini yönlendirdiği Philadelphia şehri ile yakın bağlara sahiptir. Bir zamanlar Delaware’in karakteristik özelliği olan istikrar ve muhafazakârlık, özellikle de Maryland’in Doğu Kıyısı’na bitişik olan güney bölgelerinde, siyasi yaşam üzerinde, yandaşlarının sayılarıyla orantısız bir şekilde uzun süre hâkimiyet sağlamıştır.

Louisiana, 30 Nisan 1812’de Birlik’teki on sekizinci eyalet olarak kabul edilmiştir. Kuzeyde Arkansas, doğuda Mississippi ve batıda Teksas olmak üzere komşularından hem doğal hem de insan yapımı sınırlarla ayrılmıştır. Meksika Körfezi güneyde yer alır. Louisiana eyaletinin toplam alanı yaklaşık 12.000 km²  iç sulardan oluşur. Başkent 224.149 nüfuslu Baton Rouge’dur. 1812’de birliğe 18. eyalet olarak kabul edilen Louisiana eyaleti, bir zamanlar stratejik olarak hayati önem taşıyan, Kuzey Amerika’nın kıtasal iç kısımlarını boşaltan büyük Mississippi-Missouri nehir sularının, Kuzey Amerika’nın sıcak, kuzeye doğru kıvrımlı hilaline aktığı Meksika körfezi ‘ne komuta eder.

Connecticut eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’nin orijinal 13 eyaletten biri olduğu gibi aynı zamanda altı New England eyaletinden biriydi. Connecticut eyaleti, ülkenin kuzeydoğu köşesinde yer almaktadır. Toplam yüz ölçümü bakımından 50 ABD eyaleti arasında 48. sıradadır, ancak en yoğun nüfuslu eyaletler arasındadır. Atlantik kıyısı boyunca uzanan büyük kentsel-endüstriyel kompleksin ortasında yer alır ve kuzeyde Massachusetts, doğuda Rhode Island, güneyde Long Island Sound (Atlantik Okyanusu’nun bir kolu) ve batıda New York ile komşudur.  Eyaletin kuzey-orta kesiminde yer alan 123.088 nüfuslu Hartford, başkenttir.

Eyalet, New York sınırında güneybatıya uzanan Fairfield county’nin Panhandle bölgesi ile kabaca dikdörtgen şeklindedir. Eyaletin maksimum doğu-batı uzunluğu yaklaşık 110 mil (180 km) ve maksimum kuzey-güney uzunluğu yaklaşık 70 mil (110 km) ‘dir. Connecticut eyaleti, adını “uzun gelgit nehri üzerindeki arazi” anlamına gelen Algonquian kelimesinden alır. “Nutmeg Eyaleti”, “Anayasa Devleti” ve “Sabit Alışkanlıklar Ülkesi”, Connecticut’a uygulanmış olan lakaplardır. Birçok plajı ve limanı, ormanlarla kaplı tepeleri ve 17. ve 18. yüzyıllardan kalma evlerle çevrili köy yeşillikleri ile Connecticut eyaleti, modern şehir yaşamının, rustik peyzajın ve tarihi mekânların özel bir karışımını temsil eder.

Ohio (okunuşu: Oha:yo), Amerika Birleşik Devletleri nin Midwestern bölgesinde bir eyaletidir. Elli eyalet arasında, alanlara göre en büyük 34.eyalet ve yaklaşık 11,7 milyonluk bir nüfusa sahip en kalabalık yedinci ve en yoğun nüfusa sahip onuncu eyalettir.

Tennessee, ABD’nin doğu eyaletlerinden birisidir. Başkenti Nashville, en büyük kenti Memphis’tir. Güney Bölgesi’nde bulunan Tennessee eyaletinde iklim oldukça ılımandır. Kış aylarında 5 dereceye kadar düşen sıcaklık ortalaması yaz aylarında 23 dereceye kadar çıkar.

Idaho Eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’nin 43. eyaletidir ve toplam yüz ölçümü bakımından 50 ABD eyaleti arasında 14. sırada yer almaktadır. Kuzeyde Kanada’nın British Columbia eyaleti ve doğuda Montana ve Wyoming eyaletleri, güneyde Utah ve Nevada ve batıda Oregon ve Washington ile olan sınırları, hem tarihi hem de coğrafi olarak türetilmiştir. British Columbia ile olan sınır kuzey enleminin 49. paralelini takip ederken, Utah ve Nevada ile olan sınır 42. paraleli takip eder; her iki hat da kuzeyde 1846’da Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere arasında ve güneyde 1819’da Amerika Birleşik Devletleri ile İspanya arasında antlaşma ile kurulmuştur.

Montana sınırı Kıtasal Bölünmeyi takip ederken, Wyoming sınırı küçük bir dilim şeklinde Yellowstone Milli Parkı’nı içermektedir. Idaho’nun Oregon ve Washington ile olan sınırı, Snake Nehri’nin Cehennem Kanyonu’nun doğal bir sınır olarak hizmet ettiği Idaho Weiser ve Lewiston şehirleri dışında 480 mil (770 km) düz bir çizgidir. Boise şehri 226.115 nüfusu ile eyalet başkentidir. 3 Temmuz 1890’da birliğin 43. eyaleti olarak kabul edilen Idaho Eyaleti, Dağ eyaletlerinden biridir, ancak genellikle Continental Divide tarafından doğu sınırı ve Columbia tarafından birleştirilen bir bölge olan Kuzeybatı Pasifik’in bir parçası olarak sınıflandırılır.

Amerika Birleşik Devletleri‘nin kurucu devleti olan Wisconsin eyaleti, 29 Mayıs 1848’de birliğe 30. eyalet olarak kabul edildi. Kuzey-orta eyaletlerden biri olmasıyla birlikte, kuzeyde Superior Gölü’nün batı kısmı ve Michigan’ın Yukarı Yarımadası ve doğuda Michigan Gölü ile çevrilidir. Illinois eyaleti güneyde, Minnesota ve Iowa sırasıyla batı ve güneybatıda yer almaktadır. Wisconsin adı, bir Algonquin adının Fransızca çevirisinin İngilizceye çevrilmiş bir versiyonudur. Meskousing, Wisconsin Nehri’ne atıfta bulunarak “bu kırmızı taş akışı” anlamına geldiği söylenir. Güney-orta Wisconsin eyaletinde bulunan Madison, eyaletin başkentidir.

1 Mart 1867’de birliğe 37. eyalet olarak kabul edilmıştir. Nebraska eyaleti, kuzeyde Güney Dakota eyaleti ile sınırlanmıştır, Missouri Nehri bu sınırın yaklaşık dörtte birini ve Nebraska eyaletinin sınırlarının tamamını oluşturur. Doğuda Iowa ve Missouri eyaletleri ile Güneyde ise Kansas eyaleti ile sınırı vardır. Eyaletin güneybatı kesiminde, Colorado ile sınır, kuzeybatısında Wyoming ile sınır mevcutken güneydoğu kesiminde yer alan 294,653 nüfuslu Lincoln şehri, başkenttir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin batı-orta eyaletlerinden biri olan Nebraska eyaleti, ilk zamanlarda Pasifik bölgelerinin yerleşim ve madencilik sınırlarının yanı sıra kuzey ve batıdaki zengin bölgelere göç edenler için öncelikli bir mola noktasıydı. 19. yüzyılın yarısında Amerikan İç Savaşı’ndan (1861-65) sonra demiryollarının gelişmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan göçle, Nebraska eyaletinin verimli toprakları sürülmüş ve çayırları bir dizi büyükbaş hayvan endüstrisine yol açmıştır. Sonuç olarak, eyalet kurulduğundan beri büyük bir tarım üreticisi olmuştur.

Havai, Amerika Birleşik Devletleri’nin eyaletlerinden biridir. Büyük Okyanus’da bulunan ve tamamen adalardan oluşan tek eyalettir. Eyalet neredeyse tüm Hawaii takımadalarını kapsar, 137 ada, 2.400 km’ye yayılmıştır.

Vermont, ABD’nin eyaletlerinden birisidir. Ülkenin kuzeydoğu kesiminde, New England bölgesinde yer alır. Güneyde Massachusetts, doğuda New Hampshire, batıda New York ve kuzeyde de Québec’le çevrilidir.

Rhode Island eyaleti, resmi olarak Rhode Island Eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’nin orijinal 13 eyaletinden ve altı New England eyaletinden biridir. Rhode Island kuzeyde ve doğuda Massachusetts, güneyde Atlantik Okyanusu’nun Rhode Island Sound ve Block Island Sound ve batıda Connecticut ile çevrilidir. Birliğin en küçük eyaletidir – yalnızca yaklaşık 48 mil (77 km) uzunluğunda ve 37 mil (60 km) genişliğindedir – ancak bununla birlikte, en yoğun nüfuslu eyaletlerden biridir. Alanın aşırı kompaktlığı, orantılı olarak büyük nüfus ve ekonomik faaliyet, onu komşu devletlere yakından bağlar. Buna ek olarak, Rhode Island eyaketinin denize olan yakın bağlantısı 640 km fazla kıyı şeridi dâhil olmak üzere- takma adı Ocean State’in temelidir. Başkent 1.200.000 nüfuslu Providence şehridir.

Rhode Island isminin kökeni belirsizdir. Başlangıçta, bu isim Yerli Amerikalıların Aquidneck Adası dediği Narragansett Körfezi’ndeki ada için kullanıldı. Aquidneck’in 1644’te İngilizler tarafından Rhode Island olarak yeniden adlandırılması, kısmen İngiliz yerleşimcilerin iki yabancı kaynak arasındaki kafa karışıklığından kaynaklanmış olabilir.

Rhode Island’ın yeni ülkenin oluşumuna katkıları dikkat çekiciydi. Roger Williams’ın mirası olan vicdan özgürlüğü kavramı özellikle önemliydi. Rhode Island eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’nin endüstriyel gelişimi üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. Rhode Island eyaletinin nüfusu 1.097.37 dir.

Kuzey Amerika’nın kuzeybatı köşesinde yer alan Alaska, Amerika Birleşik Devletleri‘nin en kuzey ve en batı eyaleti olmakla birlikte, Aleut Adaları’nın Doğu Yarımküre’ye uzanması nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri’nin en doğu boylamına da sahiptir. Alaska, Kuzey Amerika kıtasında bitişik olmayan tek ABD eyaletidir.

Alabama, Amerika Birleşik Devletleri’nin Güneydoğu bölgesinde, kuzeyde Tennessee; doğuda Georgia; güneyde Florida ve Meksika Körfezi; ve batıda Mississippi ile sınırlanan bir eyalettir. Alabama, ABD eyaletleri arasında yüzölçümü bakımından en büyük 30. ve en kalabalık 24. eyalettir. Alabama, toplam 1.500 mil (2.400 km) iç su yolu ile tüm eyaletler arasında en fazla iç su yoluna sahip olan eyalettir.

New Hampshire, Amerika Birleşik Devletleri’nin 50 eyaletinden biridir. Avrupa’dan gelen göçmenler ilk defa 1623 yılında buraya yerleştiler. New Hampshire, 4 Temmuz 1776 tarihinde Bağımsızlık Bildirgesi’yle bağımsızlıklarını ilan ederek Amerika Birleşik Devletleri’nin çekirdeğini oluşturan ilk Onüç Koloni’den biri oldu. Eyalet, ABD’nin kuzeydoğusunda New England bölgesinde yer alır. Nüfus ve yüzölçüm bakımında Amerika Birleşik Devletleri’nin en küçük 10 eyaletinden biridir. En büyük şehri olan Manchester’in bile nüfusu sadece 100.000 civarında kalır.

Güney Dakota, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortabatı eyaletlerinden birisidir. Yüzölçümü 199.731 km², nüfusu 814.180’dir. Eyaletin batısında Black Hills doğusunda ise Badlands Ulusal Parkı yer alır. En büyük şehri Sioux Falls, başkenti ise Pierre’dir. Güney Dakota çok sayıda Kızılderili rezervasyonuna, özellikle de Lakotalara ev sahipliği yapar. Eyalet Alaska, Oklahoma, New Mexico’dan sonra en çok Kızılderili nüfusu barındıran dördüncü eyalettir.

New Mexico Eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’nin 47. eyaleti olup birliğe 1912’de katılmıştır. New Mexico, toplam yüz ölçümü bakımından 50 ABD eyaleti arasında beşinci sırada yer alır ve kuzeyde Colorado, doğuda Oklahoma ve Teksas, güneyde Teksas ve Meksika’nın Chihuahua ve Sonora eyaletleri ve batıda Arizona (1850’den 1863’e kadar New Mexico Topraklarının bir parçasıydı) tarafından sınırlandırılmıştır. New Mexico’nun başkenti 83.922 nüfuslu Santa Fe’dir.

New Mexico  olan bölge 16. yüzyılda İspanya tarafından talep edildi, 1821’de Meksika’nın bir parçası oldu ve 1848’de Amerika Birleşik Devletleri’ne devredildi (Guadalupe Hidalgo Antlaşması ile). New Mexico’nun İspanyol Amerikalı (Hispano), Yerli Amerikalı ve Anglo popülasyonları arasındaki gerilimler, devletin uzun tarihini karakterize eden acı düşmanlıkların sürekli bir hatırlatıcısıdır; Bu gerilimler, N. Scott Momaday’in House Made of Dawn (1968), Rudolfo Anaya’nın Bless Me, Ultima (1972), Leslie Marmon Silko’nun Ceremony (1974) ve John Nichols’ın The Milagro Beanfield War (1974) gibi romanlara ilham kaynağı olmuştur.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Atlantik Okyanusu’na kıyısı olan eyaletlerinden biri olan Virginia eyaleti, ülkenin doğusunda yer almaktadır. Ekonomiye tarım ve turizm ile oldukça fazla katkıda sağlamakta olup 8,5 milyon kişiyle ülkenin en kalabalık 12. eyaleti, yüz ölçümü bakımından ise 35. eyaletidir.

Maryland, ABD’nin Orta Atlantik eyaletlerinden birisidir. Chesapeake Körfezinin kuzeydoğusunda yer alır. Doğusunda Delaware ve Atlas Okyanusu güneyinde Virginia, kuzeyinde Pensilvanya vardır. Washington şehri Maryland’ın güneybatısında Potomac Nehri’nin kuzeyinde Virginia sınırı üzerindedir. Başkent’e yakınlığından dolayı, NASA’nın Hesap Merkezi, Ulusal Güvenlik Dairesi ve ABD Deniz Harp Okulu gibi birçok devlet kurumu şehirde bulunur.

Michigan Eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’nin, yüz ölçümü büyüklüğüne göre 50 eyaletinden sadece 22’nci sırada yer alsa da, yetki alanına sahip olduğu Great Lakes sularının dâhil edilmesi, yüz ölçümü önemli ölçüde artırarak toplam alan açısından 11. sıraya yerleştirmiştir. Başkent, Michigan Eyaletinin güneyindeki 117.159 nüfusulu Lansing’dir. Eyaletin adı, “büyük göl” anlamına gelen bir Ojibwa (Chippewa) kelimesi olan michi-gama’dan türetilmiştir. Sahip olduğu göller sebebiyle ‘’River State’’ takma adı da oldukça yaygındır.

Massachusetts, ABD’nin kuzeydoğu kıyısında, New England bölgesinde yer alan bir eyalettir. En büyük şehri ve başkenti Boston şehridir. Eyaletin adı bir Amerikan yerli kabilesi olan Massachusett kabilesinden gelmektedir ve bu kabilenin dilinde massachusett “büyük tepeler bölgesi” anlamına gelmektedir. Tarihsel olarak Massachusetts ülkenin en liberal ve günümüzde sosyo-ekonomik açıdan en gelişmiş eyaletlerindendir. Kişi başı gelir Connecticut, Maryland gibi benzer özellikteki eyaletlerle birlikte devamlı olarak ülke genelinde ilk 5 içerisinde yer alır. 6 milyonun üzerindeki nüfusu ve nispeten küçük yüz ölçümüyle ülkenin en yoğun nüfus bölgelerinden bazılarını barındırır.

Adını da İngiltere’nin kralı II. Georgia’dan aldı. Batı’da Mississipi Nehri ile bitişik olan Georgia Bölgesi, güneyinde Florida, doğusunda Atlantik Okyanusu, batısında Alabama, kuzeyinde de Tennessee ve Kuzey Carolina tarafından sınırlandırılmıştır.

Illinois Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortabatı eyaletlerinden birisi. Başkenti Springfield’dır. En büyük kenti Şikago’dur. Illinois, ABD’nin en kalabalık beşinci, en büyük yirmi beşinci eyaletidir. Michigan Gölü’nün batısında yer alır. Merkezi konumu ve elverişli coğrafyası sayesinde eyalet önemli bir ulaşım merkezi’dir: Şikago Limanı’nın Büyük Göller ve Saint Lawrence Denizyolu ile Atlantik Okyanusu’na ve Illinois Suyolu ile Mississippi Nehri üzerinden Meksika Körfezi’ne erişimi vardır. Eyalet sınırları kısmen Mississippi, Ohio ve Wabash nehirlerinden oluşur. Şikago O’Hare Uluslararası Havalimanı onlarca yıldır dünyanın en işlek on havaalanı arasındadır. Illinois, uzun süredir Amerika Birleşik Devletleri’nin mikrokozmosu ve Amerikan kültüründe bir çan olarak görülür.

Mississippi, Amerika Birleşik Devletleri’nin 20. Eyaleti olup adını, “büyük sular” veya “suların babası” anlamına gelen bir Kızılderili kelimesinden almıştır. Mississippi, 1817’de birliğin 20. eyaleti olmuştur. Jackson şehri 166.383 nüfusuyla eyalet başkentidir. Mississippi, ABD eyaletlerinin çoğundan daha küçüktür ve kuzeyde Tennessee, doğuda Alabama, güneyde Louisiana ve Meksika Körfezi ve batıda Louisiana ve Arkansas ile çevrilidir.

Mississippi, doğal olarak tarım için çok uygundur; toprağı zengin ve derindir ayrıca peyzajı birçok nehirle doludur. 20. yüzyılın ortalarına kadar kırsal, telaşsız bir yaşam tarzının egemenliği eyaletin avantajına çalışmıştır. Bu yaşam tarzı, kısmen, Columbus, Biloxi, Natchez, Vicksburg ve Holly Springs gibi eski şehirlerde bulunan birçok tarihi konakta mirası hala belirgin olan bir soyluluk kültüründe kendini gösterir.

Mississippi’nin, artan kentleşme ve sanayileşmeyle rağmen hayata pek çok açıdan yavaş yaklaşması ekonomik ve sosyal gelişimine engel olmuştur. On yıllardır alışılmadık derecede büyük bir bağımlı nüfus, ağırlıklı olarak tarımsal bir ekonomi ve değişime karşı hâkim bir direnç, Mississippi’nin kişi başına düşen gelirinin düşük olmasına ve birçok aile için yetersiz bir yaşam standardına yol açmıştır. Dahası, eyalet, 20. yüzyılın ortalarındaki sivil haklar hareketi sırasında merkezde oturan, yoğun ırklar arası çatışmaların yeri olmuştur.

Kuzey Karolina, ABD’nin doğusunda bulunan eyaletlerden biridir. Orta Atlantik Eyaleti olarak da bilinir. Güneyinde Güney Karolina, güneybatısında Georgia, batısında Tennessee, Kuzeyinde Virginia, doğusunda ise Atlas Okyanusu ile sınırlıdır. İsmi İngiltere Kralı I. Charles tarafından verilmiştir.

Kuzey Karolina 1860 Amerikan İç Savaşı’nda köleliğin kalkmasına karşı çıkmış ve Güneyliler tarafında yer almıştır. Bu nedenle günümüzde de “Güney Eyaletleri” (Southern States) olarak adlandırılan ABD’nin güney doğusundaki gruba dahil edilmektedir. Kuzey Karolinalılar genel olarak güneyli olarak anılsalar da Chapel Hill’de yaşayanlar Katran Ökçeliler (Tar Heels) olarak bilinirler. Akademik eğitimde ve spor müsabakalarında başarılı olan the University of North Carolina at Chapel Hill’in Katran Ökçeliler sözlerini slogan olarak kullanması, zaman zaman Kuzey Karolinalıların tümünün de Katran Ökçeliler olarak adlandırılmalarına neden olmaktadır.

Washington, Amerika Birleşik Devletleri’nin kuzeybatısında bulunan eyaletlerinden birisi. Eyalet, Amerika Birleşik Devletleri’nin Büyük Okyanus kıyısındaki eyaletlerinin en kuzeyde olanıdır. Eyalet, Seattle, Spokane gibi ABD’nin sayılı büyük şehirlerini barındırır. Eyaletin kuzey sınırları Kanada’ya komşudur.

Pennsylvania Nerededir? Amerika Birleşik Devletleri’nin kuzeybatı bölgesine doğru yer alan bir eyalettir. Pennsylvania Eyaleti kuzeyde New York ve Erie Gölü tarafından sınırlandırılmaktadır. Güneydoğuda Delaware ve güneyinde Maryland ile, güneybatısında West Virginia ile komşudur.

Iowa Eyaleti, Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucu eyaletlerinden birisidir. 28 Aralık 1846’da birliğe 29. eyalet olarak kabul edilmiştir. Bir Orta batı eyaleti olan Iowa, doğudaki ormanlar ile batıdaki yüksek kır ovalarının otlakları arasında bir köprü oluşturmaktadır. Hafifçe kıvrılan manzarası, tüm doğu sınırını oluşturan Mississippi Nehri’nden batıya doğru uzanırken yavaşça yükselir. Missouri Nehri ve onun kolu olan Big Sioux, batı sınırını oluşturur ve Iowa’yı sınırlarını belirleyen iki paralel nehri olan tek ABD eyaleti yapar. Iowa Eyalati kuzeyde Minnesota, doğuda Wisconsin ve Illinois, güneyde Missouri ve batıda Nebraska ve Güney Dakota eyaletleriyle çevrilidir. Eyaletin güney-orta kesiminde yer alan 216,594 nüfuslu Des Moines, başkenttir. Eyalet adı, bir zamanlar bölgede yaşayan Iowa eyaleti Kızılderili halkından türetilmiştir.

Comments are closed.