logo

Gurbette kalanlar mesafelerin ne denli güçlü bir öğretmen olduğunu iyi bilir.

İÇİNDEKİLER

İZLANDA – İRLANDAİNGİLTEREİSKOÇYAİSVEÇİSVİÇREİSPANYAİTALYAİRAN

Veda etmeden önce eski kırgınlıkları onar. 

Casablanca Tour Bd Moulay Youssef à Ain Diab 4k من شارع مولاي يوسف إلى عين الذئاب

Atlantik Okyanusu, Cebelitarık Boğazı ve Akdeniz’in muhteşem kıyılarına ev sahipliği yapan Fas, yıl içinde çok sayıda turistin tatil rotasında yer almaktadır. Fas’ın başkenti Rabat’ın eşsiz deniz manzarasından, Marakeş’in Orta Çağ yapılarına kadar çok sayıda turistik lokasyon ziyaretçilerini beklemektedir. Ayrıca Kazablanka, Atlas Okyanusu manzarası sunan Fas şehirleri arasındadır. Bunun yanı sıra Fes, Sahra Çölü’ne ev sahipliği yapan Ouarzazate ve ülkenin imparatorluk kentlerinden Meknes de turistik yerleri ile ünlü Fas illeri içerisinde yerini almıştır.

Rabat

Fas’ın başkenti ve imparatorluk şehri Rabat, Atlantik Okyanusu ile Bouregreg Nehri’nin kıyısında konumlanmaktadır. Rabat’ta keşfe çıkıldığı zaman; Hassan Kulesi, Fransız mimarisini yansıtan bina ve bahçeler ile otantik restoranlar ziyaret edilebilmektedir. Yeşil manzaranın büyüleyici bir atmosferle bütünleştiği şehirde unutulmaz karelerin yakalanması büyük bir fırsattır.

Kazablanka

Atlas Okyanusu sınırında, Fas’ın batısında yer alan Kazablanka, bir liman kentidir. Afrika’nın önemli ve en büyük şehirlerinden biri olan Kazablanka, Fas’ın baş limanıdır. Yer aldığı kıtanın en büyük finansal merkezlerinden biri olan kent, günümüzde Fas’ın ekonomik ve ticari sermayesi olarak baz alınmaktadır.

Marakeş

Tanrıların ülkesi olarak bilinen Marakeş, Fas denildiğinde akla gelen ilk şehirdir. Toprağının renginden dolayı kızıl bir görüntüye sahip olan şehir UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Dünyanın en çok tercih edilen lokasyonlarından biri olmasının sebebi Sahra Çölü’ne oldukça yakın bir konumda bulunmasıdır.

Fes

Kuzey Afrika’nın en batısında yer alan Fes, Fas’ın en önemli tarih ve kültür şehirlerinden biri olarak bilinmektedir. Her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği şehir, muhteşem festivalleriyle ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatmaktadır.

Ouarzazate

Sahra Çölü’ne açılan benzersiz bir kapı olarak nitelendirilen Ouarzazate, Fas’ın otantik bir şehridir. Yemyeşil palmiyelerle kaplı olan şehir manzarasının ardında devasa saraylar ve tarihi binalar da bulunmaktadır. Bu büyüleyici şehir, sinema sektöründe de önemli bir rol oynamasıyla bilinmektedir.

Meknes

Fas’ın dört imparatorluk şehrinden biri olan Meknes, oldukça canlı bir atmosfere sahiptir. Çok sayıda tarihi eser ve doğal alana ev sahipliği yapan kent, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne de dahil edilmiştir. Camileri, hanları, hamamları ve tarihi kalıntıları ile merak uyandıran Meknes, her yıl dünyanın dört bir yanından yüz binlerce turisti ağırlamaktadır.

Turistik açıdan öne çıkan Fas kentleri arasındaki Rabat, bitmemiş cami minaresi Hasan Kulesi ile ünlüdür. Regreg Nehri manzarası sunan Udayas’ın Kasbahı ve büyüleyici Kraliyet Sarayı da Başkent Rabat’ta bulunan turistik yerlerdendir. Ziyaretçilerin gezmek istediği bir diğer Fas şehri olan Marakeş, 12. yüzyıl yapımı Kutubiye Camii, ihtişamı ile kendisine hayran bırakan Bahia Sarayı ve göz alıcı işlemeleri ile ünlü Ali bin Yusuf Türbesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. 

Mutlaka görülmesi gereken Fas şehirleri listesi içinde yer alan Kazablanka, bünyesinde barındığı II. Hasan Camii’nin görkemli mimarisi ve 210 metre uzunluğundaki minaresi ile ziyaretçilerinde hayranlık uyandırmaktadır. Sıra dışı bir tasarıma ve göz dolduran işlemelere sahip Karaviyyin Üniversitesi’nin bulunduğu Fes de ziyaretçi akınına uğrayan, Fas’ın turistik şehirleri arasında yerini almıştır. Öte yandan kilden yapılmış muhteşem evlerin bulunduğu Taourirt Kasbah’ı ile ünlü Ouarzazate ve ikonik Bab Mansour Kapısı ile cezbeden Meknes ise Fas önemli şehirleri listesinin başında bulunmaktadır.

YTUR

Fas’ta Cebelitarık Boğazı’nın Atlantik Okyanusu’na açıldığı noktada yer alan ve sonsuzluğa açılan bir kapı gibi görünen Berberi şehridir, Tanca. Şehir, konumu ve bir liman olarak oynadığı rol nedeniyle yalnız denizyolu değil, karayollarının da kesiştiği önemli bir ulaşım noktasıdır.
 
Tanca sahip olduğu eşsiz konum nedeniyle pek çok uygarlığın hakimiyet çabalarıyla karşı karşıya kalır. Bir Fenike şehriyken, Kartaca, Roma ve zaman içinde Arap hakimiyetine girer. Tanca Genel Vali olarak Tarık bin Ziyad’ı görür. Tarık bin Ziyad’ın fethetmek üzere İspanya’ya ilk ayak bastığı,  İber Yarımadası’nın güneyindeki yarımada Gibraltar, Cebel-i Tarık (Jabal Tariq – Tarık Dağı) olarak anılır ve Tanca’nın girişini gözettiği Cebelitarık Boğazı’na adını verir. Bölgede Emevi hakimiyetinin son bulmasının ardından Portekiz, İspanyol, İngilizlerin ve nihayet Fransızların hakim olduğu dönemler yaşanır. Bir dönem uluslararası bir komisyon tarafından yönetilen şehir, 1956’dan itibaren bağımsız Fas’ın bir parçası olarak yoluna devam eder.

Avrupa’dan Afrika’ya bir geçiş noktası olan kent, doğal olarak pek çok yabancıyı konuk eden kozmopolit bir kent olmuştur. Üstüne üstlük Tanca, pek çok sanatçının da ilgisini çeker. Özellikle 1950 ve 60’larda ressam ve yazarların uğrak yeri olarak ünlenir. Hatta Paul Bowles ve Jane Bowles gibi içlerinden bazıları yaşamının bir kısmını Tanca’da geçirmeyi seçer. Beyaza bürünmüş bu şehir, kimi kitaplarda da kendine yer bulur.

Ancak Tanca’nın belki de en ünlü sakini, 1304 yılında burada doğan Kuzey Afrika’dan Çin’e kadar giderek, seyahatlerini yazıya döken ve geçmişten paha biçilmez bir miras bırakan Büyük Berberi Seyyah İbni Batuta’dır. İbni Batuta, bugün Tanca’da küçük bir türbede son uykusunda.

ARKAS TURİZM

Morocco 4K – Scenic Relaxation Film With Calming Music

Fas’ın Agadir adlı şehri, Marakeş ve Kazablanka kadar şöhreti olmasa da ülkenin en çok turist çeken şehirleri arasında yer alıyor. Arkasını Atlas Dağları’na yaslayan ve önünde Atlantik Okyanusu’nun uzandığı şehirde turistlerin aradığı her şey var. Fas’ın en güzel sahil şeridine sahip olan Agadir, gösterişli bahçelere, hareketli bir limana, kışın bile 20 dereceden aşağı düşmeyen bir havaya ve 6 kilometrelik muhteşem bir sahil şeridine sahip. Bir Afrika ülkesi olmasına rağmen birçok açıdan Avrupa’ya daha yakın olan Fas’ın bu turistik şehrinde birçok casino ve gece kulübü de yer alıyor. Agadir’in son derece iyi korunmuş sahil şeridinde, palmiyelerle döşeli bulvarlar şehre ayrı bir hava katıyor. Daha çok Avrupalı turistlerin tercih ettiği şehirde, deniz, kum, güneş, casino ve eğlencenin yanı sıra birçok aktivite imkanı da bulunuyor. Scuba diving, paraşüt, dalga sörfü, rüzgar sörfü, çölde safari gibi aktiviteler de turistlerin tatilini renklendiriyor. Agadir’de bir deve kiralayıp kumsalda gezinti yapmak da sadece burada yaşayabileceğiniz aktivitelerden en farklı olanı… Eğer sahilden biraz uzaklaşmak isterseniz, Suq al-Had pazarına bir göz atabilir ya da 20 dakikalık yürüyüş mesafesindeki, size şehrin geniş manzarasını sunan Agadir Kasbah harabelerini ziyaret edebilirsiniz. Sultan Molla Abdullah’ın inşa ettirdiği Casbah ve Balıkçı Limanı, Deve Pazarı, egzotik kuş çeşitlerinin bulunduğu, içinde küçük bir göl barındıran Kuş Parkı, 1991 yılında açılan ve Fas’ın en önemli kuş gözlem merkezi olan Souss-Massa Doğal Parkı, Yerel El Sanatları Müzesi, Şehir Tiyatrosu ve pazaryeri şehrin görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Agadir’e gitmişken, bir ‘Fantasia Gecesi’ yaşamadan dönmeyin. Çadırlarla çevrilmiş bir dekorda, folklor grupları, dansözler, şarkıcılar ve Fas’ın otantik toplum yapasını gözler önüne seren berberi kabile danslarının yer aldığı bu geceden de büyük keyif alacağınızı düşünüyorum. Agadir’in bir özelliği de onlarca golf sahasının bulunması ve golfçülerin uğrak yerlerinden biri olması. Fas Kraliyet Ailesi’nin golfe düşkün olması ve golfü çok desteklemesinden dolayı her yıl binlerce Avrupalı golf tutkunu Agadir’de o beyaz küçük topun peşinden koşuyor.

Şerif Ercan

Beautiful HONDURAS Chillout & Lounge Mix Del Mar

Honduras, Orta Amerika’nın en büyük ülkesidir. Honduras’ın başkenti Tegucigalpa, ülkenin en kalabalık bölgesi olan Honduras Tepeleri’nde yer almaktadır. Festivalleri ve eğlenmeyi seven halkıyla tanınan Honduras’ın turistler tarafından rağbet gören yerleri; köklü tarihiyle adını duyuran Santa Rosa De Copan ve eşsiz doğasıyla turistleri kendisine hayran bırakan Bay Adaları’dır. Denizi ve plajlarının yanı sıra Honduras, gece hayatı ve eğlence olanakları sayesinde cezbedici hale gelmektedir.

Bay Adaları

Honduras’ın kuzeyinde on sekiz küçük adanın oluşturduğu Bay Adaları, doğa harikası plajlara sahiptir. Bitki ve hayvan çeşitliliği ile dünyaya adını duyuran takımada, her yaştan ziyaretçisine unutulmaz bir tatil imkânı sunmaktadır

Santa Rosa de Copan

Honduras’ın gastronomi ve müzik merkezi olarak bilinen Santa Rosa de Copan, gizemli Maya uygarlığının yaşadığı şehirlerden biridir. Copan Harabeleri ile adını dünyaya duyuran şehir, tarihiyle ziyaretçilerini etkilemektedir. 

Honduras şehirleri içerisindeki Santa Rosa De Copan, turistlerin keyifli bir gün geçirebileceği destinasyonlardandır. Copan bölgesinin başkenti, doğal güzellikleri ve mimari yapılarıyla ziyaretçilerini büyülemektedir. Arnavut kaldırımlı sokaklara ev sahipliği yapan Santa Rosa de Copan’da turistler; Barok St. Rose Katedrali’ne, muhteşem bir manzara sunan Opoa Parkurları’na ve Gözlem Tepesi’ne ilgi göstermektedir. Ayrıca 105 basamağıyla keyifli bir tırmanış imkanı veren El Cerrito da öne çıkan duraklar arasındadır.

Honduras’ta deniz tatili yapmayı tercih edenlerin gidebilecekleri yerlerin başında Bay Adaları gelmektedir. Ülkenin kuzeyinde bulunan; Roatan, Guanaja ve Utila isimli üç adadan oluşan bu destinasyon, geçmişte korsanların uğrak yerlerinden biri iken günümüzde doğası ve deniziyle turistlere kucak açmaktadır. Ayrıca Guanaja kenti, kanalları ve olağanüstü güzellikteki şelalesiyle dikkat çekmektedir. Bay Adaları ise Honduras’ta dalış aktivitesinin yapılabileceği en ideal yerlerdendir.

Sanat ve mimariyi harmanlayan, kültürel değerlerine sahip çıkmayı başarmış bir ülke olan Hollanda, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan kültürel ve tarihi değerleriyle hayranlık uyandırıyor. Rengarenk görünümleriyle ülkenin sembolü haline gelen laleleri, her sokaktan fırlayan bisikletleri ve 120’yi aşkın peynir çeşidiyle de adından söz ettirmeyi başaran Hollanda, ülke topraklarının büyük bölümü deniz seviyesinin altında yer aldığı için alçak ülke anlamına gelen Netherlands ismini almış. Avrupa‘da siyaset ve ekonominin nabzını tutan ülkeler arasında bulunan Hollanda, doğal koruma alanları ve ulusal parklarıyla Avrupa’nın en huzurlu ve sakin yerleşim yerlerinden.

1. Amsterdam

Düzenli şehir mimarisi, dört bir yanı saran kanalları, bisiklet yolları ve dingin atmosferiyle büyüleyici bir görünüm sunan Amsterdam, hoşgörünün hakim olduğu eşitlikçi yapısı nedeniyle özgürlükler şehri olarak da anılıyor. Avrupa’da gece hayatı denildiğinde ilk akla gelen yerler arasında bulunan bu şehirde, çılgın partilere ve sabaha kadar süren eğlencelere hazır olun.

2. Rotterdam

Ülkenin mimari başkenti olarak kabul edilen Rotterdam, modern mimarisiyle göz alıyor. Sanatsal faaliyetler bakımından da oldukça zengin seçenekler saklayan Rotterdam, ülkenin en büyük ikinci şehri konumunda. Şehir aynı zamanda çok kültürlü yapısı, dünya ticaretindeki belirgin rolü ve sofistike alışveriş noktalarıyla da öne çıkıyor.

3. Lahey

Den Haag ismiyle de anılan Lahey şehri, hükümet, parlamento, bakanlıklar, yüksek mahkeme ve devlet konseyi  gibi resmi makamlara ev sahipliği yaptığı için ülkenin bürokrasi merkezi olarak da görülüyor. Küçük ve modern bir şehir olan Lahey, Barok tarzı binaları, kiliseleri ve müzeleriyle ülkenin görülmeye değer yerlerinden biri.

4. Eindhoven

Genç nüfusun en yüksek olduğu Hollanda şehirlerinden biri olan Eindhoven, aynı zamanda ülkenin en kalabalık nüfuslu yerleşim yerleri arasında. Sanayi bakımından oldukça gelişmiş koşullara sahip olan Eindhoven şehri, etkileyici mimarisi, birbirinden önemli müzeleri ve doğal yaşam alanlarıyla da kendine hayran bırakıyor.

5. Delft

Ülkede kanalları ve tarihi yapılarıyla ünlü bir şehir olan Delft, konum olarak Hollanda’nın güneyinde, Lahey ve Rotterdam şehirleri arasında yer alıyor. Yaklaşık 100 binlik nüfusa sahip bu şirin yerleşim yeri, 1246 yılında kurulmuş. O günden bu yana varlığını korumayı başaran Delft’te, Nieuwe Kerk, Prens Mahkemesi ve Prinsenhof Müzesi, New Church, Old Church gibi tarihi yapıları ziyaret edebilirsiniz.

TURNA

Hırvatistan başkenti Zagreb’de karasal iklim hâkim. Özellikle kış sporlarıyla çok fazla ön plana çıkan şehir, bahar ve yaz aylarında da düzenlenen festivallerle oldukça renkli bir atmosfere bürünüyor. Mart ayında düzenlenen meşhur Fasnik ve mayıs ayında gerçekleşen Dans Festivali bunlara en güzel örnek. 

“Hırvatistan gezilecek yerler” denildiğinde de rotalar genellikle başkent Zagreb’den başlıyor. Zira Gotik ve Barok esintilerinin sarmaladığı bu etkileyici şehirde görülmesi gereken pek çok adres var. Ban Jelacic Meydanı, Zagreb Katedrali, St. Mark Kilisesi, Dolac Market ve Maksimir Park bunlardan başlıcaları. 

Şimdi ise Hırvatistan şehirleri içinde büyüklük açısından ikinci sırada olana konuk oluyoruz. Dalmaçya kültürüyle birlikte modern ve geleneksel şehir ruhunu bir arada sunan Split, aynı zamanda eski bir Roma kenti.  Hırvatistan’ın en köklü şehirlerden olan Split, Adriyatik kıyısında olmasıyla civardaki adalara ulaşım için de kullanılan transit bölge işlevi de görüyor. Yani burayı ziyaret ettiğiniz zaman şehrin güzelliğini keşfedip Hırvat adalarına da geçiş yapabilirsiniz. 

Split şehrine gittiğinizde mutlaka gezmeniz gereken yerler ise Diocletian Sarayı, Etnografya Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Split Akvaryumu ve Jupiter Tapınağı.

Dubrovnik

Sıradaki rotamız ise Adriyatik kıyısında konumlanmış nefis bir Orta Çağ kenti olan Dubrovnik. Hırvatistan gezilecek yerler denildiğinde de akla ilk gelen rotalardan olan Dubrovnik, adeta bir açık hava müzesi. Her yıl milyonlarca turistin akın ettiği şehir, aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.  Tarihi çok eski zamanlara dayanan surlarla ve taş sokaklarla çevrili Dubrovnik’te; şehri keşfederek zamanda yolculuğa çıkabilir, yakındaki Lokrum Adası’nı ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca yaz aylarında şehri gezecekseniz Dubrovnik Yaz Festivali’ne denk gelmeniz mümkün!

Dubrovnik’teki gezilecek yerler ise şöyle; Stradub Caddesi, Old Town, Sponza Sarayı, Franciscan Manastırı ve Müzesi, Dubrovnik Surları, Lovrijenac Kalesi ve Onofrio Çeşmesi. 

Rijeka

Adriyatik Denizi kıyısında, Kvarner Körfezi’nde bulunan Rijeka, Hırvatistan şehirleri arasında büyüklük olarak üçüncü sırada. Ayrıca Hırvatistan’ın en büyük limanı da bu kentte bulunuyor. Rijeka’ya geldiğiniz zaman gezilmesi gereken turistik noktalara da yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz. Bu şehri gezmeye ise Orta Çağ esintilerini derinden hissedebileceğiniz Trsat Kalesi’nden başlamanızı tavsiye ederiz. Ardından Rijeka’nın sembolü olan Şehir Kulesi, Rijeka Vali Sarayı, Aziz Vitus Katedrali, Roma Arkesi, Eski Kapı ve Kapuçin Kilisesi ise diğer gezilecek yerlerden. 

Hvar

Evet, artık yönümüzü dünyaca ünlü Dalmaçya Kıyıları’na doğru çevirmenin vakti geldi! Doğal güzellikleri, taş sokakları, evleri, muhteşem denizi, plajları ve otantik ruhuyla bambaşka bir dünyaya davet eden Hvar Adası’na Split şehri üzerinden feribotla ulaşabilirsiniz. 

Ada kültürünü ve huzurunu tam anlamıyla hissedeceğiniz Hvar, eğlence hayatı ve deniz turizmiyle de Hırvatistan gezilecek yerlerin başında geliyor. 

Brac

Split şehrinin tam karşısında bulunan Brac, Hırvatistan gezilecek yerler içinde en ünlü adalardan biri. Dalmaçya Kıyıları’nın tüm güzelliğini sergileyen ada, romantik ve sakin atmosferiyle özellikle huzurlu bir tatil isteyenler için muhteşem bir rota. Burada tatil yaparken adanın antik kalıntılarını ve manastırlarını gezebilir, plajlarında turkuaz denizinin tadını çıkararak su sporları yapabilirsiniz! 

Güney Asya’da yer alan Hindistan, etnik çeşitliliği ve gelenekleri ile dikkat çeken ülkelerden biridir. Hindistan şehirleri, tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle turistleri büyülemektedir. Yeni Delhi, Hindistan’ın başkenti ve en renkli şehridir. Mumbai, Agra, Jaipur, Fatehpur Sikri ve Varanasi ise Hindistan’ın önemli şehirleri arasında sayılabilmektedir.

Mumbai

Hindistan’ın batı kıyısındaki Mumbai, geçitleri ve otantik binalarıyla eşsiz bir manzara sunan şehirlerdendir. Hinduizm sembolü eserlerin ve mağara tapınaklarının ziyaret edilebildiği şehirde geleneksel tariflerin tadılması da vazgeçilmez aktivitelerdendir. Festival günlerinde muhteşem kültürünü başarıyla sergileyen Mumbai, Bollywood denilince de hemen akla gelmektedir.

Agra

Kaleleri ve mozoleleri ile görkemli bir şehir olan Agra, Hindistan’da konumlanmaktadır. Tarihi bahçelerin de yer bulduğu bu şehirde hem yeşil hem de mavinin her tonu ile karşılaşılmaktadır. Ayrıca Agra’daki muhteşem mekanlar da gece gündüz keyifli vakit geçirilmesine imkan sunmaktadır.

Jaipur

Hindistan’ın tarihi yapılarına ve görkemli kalelerine ev sahipliği yapan Jaipur, turistik ve kültürel bir şehirdir. Avlular, yemyeşil bahçeler ve müzeler eşliğinde geçmişini keşfetme imkanı sunan şehir; baharatlı tariflerin denenebildiği mekanları da barındırmaktadır. Kehribar Sarayı gibi sayısız ihtişamlı eserin bulunduğu Jaipur, özellikle tarih tutkunlarının favorisidir.

Delhi

Irak’ta konumlanan Delhi, vadi manzarası ile meşhur olan bir köydür. Sakin bir ortamda eşsiz bir tatil yapmak isteyen turistler, Delhi’deki huzur veren atmosferi keşfedebilmektedir. Bölgenin dini yapıları ve otantik evleri de görülmeye değer detaylar arasındadır.

Fatehpur Sikri

Kırmızı kumtaşı binalarıyla ilgi çeken Fatehpur Sikri, Hindistan’ın en merak edilen kasabasıdır. Babür İmparatorluğu’nun izlerini taşıyan bu rotada tarihi gezintilere çıkılması mümkündür. Ayrıca leziz yemeklerin tadılabildiği samimi mekanlar ile de Fatehpur Sikri’de keyifli vakit geçirilebilmektedir.

Varanasi

Hindistan’ın kuzeyinde bulunan Varanasi, Hintliler tarafından kutsal kabul edilen Ganj Nehri kıyısında kurulmuş muhteşem bir şehirdir. Ülkenin kültür ve bilim merkezi olarak kabul edilen şehre yerliler yıl boyunca hac ziyareti için akın etmektedir. Turistlerin Hindistan’da en çok ziyaret ettiği şehirler arasında bulunan Varanasi şehri, eşsiz bir tatil için oldukça uygun bir lokasyondur.

Hindistan’ın en güzel şehirleri arasında yer alan Delhi, otantik evleri ve dini yapılarıyla dikkat çekmektedir. Agra ise dünyanın en önemli anıtlarından Tac Mahal’e ev sahipliği yapmaktadır. Jaipur, Hindistan kentleri içerisinde tarihi dokusu ve mimari eserleriyle öne çıkmaktadır. Hindistan’ın ünlü şehirleri içerisindeki Varanasi, ülkenin en önemli dini merkezi Shri Kashi Vishwanath Tapınağı’nı, Shri Durga Tapınağı’nı ve Aurangzeb Ulu Camii’ni sınırları içerisinde bulundurmaktadır. Fatehpur Sikri ise mimari açıdan eşsiz yapılara sahip kasabadır. Bollywood denildiğinde akla gelen ilk yer olan, turistlerin neredeyse her sokağında film setine rastladığı Mumbai ise Hindistan’ın en büyük şehirleri listesinde ilk sıralardadır

Hazar Denizi’nin muhteşem manzarasını sunan İran, tarih meraklılarının uğrak noktasıdır. İran’ın başkenti Tahran, sarayları ve müzeleri ile ünlüdür ve turistik İran şehirleri arasında yer almaktadır. İsfahan ise farklı stillerdeki yapıları ve eşsiz güzellikteki el işleri ile bilinmektedir. Ayrıca İran eyaletlerinden Yezd ve sevilen İran kenti Şiraz da gezilecek çok sayıda turistik durağı bünyesinde barındırmakta, bu sayede pek çok gezginin rotasında yer almayı başarmaktadır.

İsfahan

İran’ın en popüler şehirlerinden biri olan İsfahan, Fars-İslam mimarisi açısından oldukça önemli yapılara ev sahipliği yapmaktadır. Görkemli camileri, sarayları, köprüleri ve saraylarıyla büyüleyici görünen şehir, her yıl turist akınına uğrayan gözde tatil lokasyonlarından biridir.

Yezd

Avcılar Şehri olarak tanınan Yezd, İran’ın en çok ziyaret edilen lokasyonlarından biridir. Çölün ortasına kurulan şehir; Fars mimarisi ile yapılmış muhteşem yapıları, ateş tapınakları, labirenti andıran sokaklarıyla dikkat çekmektedir. Turistleri tarihi mekanları ile büyüleyen bu eşsiz şehir, olağanüstü pazarlarıyla rüya gibi bir tatil imkanı sunmaktadır.

Tahran

Görkemli sarayları, eşsiz eserlere sahip müzeleri, tarihi yapı ve meydanlarıyla büyüleyici bir şehir olan Tahran, İran’ın başkentidir. Fars ve İran kültürünü deneyimlemek isteyen turistlerin gözde lokasyonlarının başında bulunan şehir; tarihi ve doğal güzellikleriyle unutulmaz anların yaşanmasına sebep olmaktadır.

Şiraz

İran’ın kültür başkenti Şiraz, tarihi yapıları ve muhteşem kent dokusuyla hayranlık uyandıran bir şehirdir. Eşsiz mutfak kültürü, büyüleyici çarşıları ve birbirinden eğlenceli festivalleri ile dikkat çeken şehir, turistlerin unutulmaz bir tatil yaşamasına olanak sağlamaktadır.

Tahran, 16. yüzyıla tarihlenen gösterişli Gülistan Sarayı ile ziyaretçileri kendine çekmektedir. İran’ın en yüksek yapısı Milad Kulesi ve çok sayıda müze bulunan Sadabad Sarayı, Tahran’da gezilmesi gereken yerlerdendir. İran kentleri arasında görülmeye değer bir diğer lokasyon, Şeyh Lütfullah Camii’ne ev sahipliği yapan İsfahan’dır. Bu popüler İran şehri ayrıca, Nakş-ı Cihan Meydanı ve imparatorluk sarayı Ali Kapı’yı da sınırları içerisinde barındırdığı için, turistlerin gözdesi haline gelmiştir. İran’ın tarihi şehirlerinden Yezd’de bulunan Jameh Camii, Azeri tarzı süslemeleri ile gezginleri cezbetmektedir. Ayrıca dev rüzgar kapanına sahip Devlet Abad Bahçesi ve Su Müzesi de kentin ev sahipliği yaptığı önemli duraklardır. İran’ın turistik şehirleri arasındaki Şiraz ise Nasır el-Mülk Camii, Eram Bahçesi ve Persepolis Harabeleri sayesinde mutlaka görülmesi gereken kentler listesine adını yazdırmıştır. 

ROMA

Roma, İtalya’nın başkenti olarak büyük ihtimalle sizin İtalya’daki ilk durağınız olacaktır. Roma görülmeye değer ve baş döndürücü bir çok deneyim sunmaktadır. Şehrin hemen her köşesinde keşfedeceğiniz tarihi anıtlar, ortaçağdan kalan süslemeler, Baroque kiliseler, güzel çeşmeler, sanat dolu müzeler ve Rönesans binaları bulunmaktadır. Antik Roma dönemine ait Kolezyum, dünyanın simgelemiş yerleri içerisinde bulunmaktadır. Modern Roma ise mükemmel gece hayatı ve restoranları ile hareketli ve heyecan verici bir şehirdir. San Pietro Meydanı ve Vatican Roma’da kolaylıkla ziyaret edilebilecek yerlerdir. Roma’yı tam anlamıyla gezmek için önerilen minimum süre 3 gündür.

VENEDİK

Dünya’da bir benzeri daha olmayan Venedik şehri, lagünlerin ortasında suyun üzerine kurulmuş bir şehirdir. Venedik İtalya’nın hem en romantik ve güzel, hem de en çok ziyaret edilen şehridir. Venedik’in kalbi ihtişamlı San Marco Basilikasıyla San Marco Meydanı’dır. Pek çok sayıda müze, saray, kilise bulunmaktadır. Ayrıca Venedik’in kanallarında gezinmek ve labirenti andıran dar sokaklarında dolanmak büyüleyici bir deneyimdir. Venice Italya’nın kuzeyinde ve tarihsel anlamda doğu ve batı arasında bir köprüydü. Hala korumakta olduğu Bizans dokusu, Venedik dışında İtalya’nın başka hiçbir şehrinde yoktur.

FLORANSA

Floransa, İtalya’nın en önemli Rönesans mimarisi ve sanat merkezidir. Vaftizhane ve Duomo, tıpkı büyük meydan gibi oldukça büyük ama turistler tarafından kalabalıktır. Floransa Michelangelo’nun ünlü David ile Botticelli’nin “Venüs’ün Doğuşu” heykellerinin de dahil olduğu bir çok başka heykel ve resime ev sahipliği yapan müzelerle doludur. Bunların yanında Medici sarayları ve bahçeleri de bulunmaktadır. Floransa, Toskana bölgesininin ufak şehirlerini ve kırsal bölgelerini keşfetmek için önemli bir başlangıç noktasıdır.

MiLANO

Milano, Avrupa’nın en zengin şehirlerinden biri olarak, mağazaları, galerileri, restoranları ve hızlı yaşamı ile diğer İtalyan şehirlerinden farklı bir profil çizmektedir. Artistik ve kültürel anlamda zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Mermer ön cephesiyle Gotik Duomo büyüleyicidir. Milano’ da bulunan Da Vinci’nin “Son Yemeği” tablosu turistler tarafından en çok ilgi çeken sanat eseridir. Bunun dışında Milano, dünyanın en ünlü opera binası olan La Scala’ya ev sahipliği yapmaktadır.

NAPOLI

Napoli, Milano’nun en enerjik şehirlerinden bir tanesidir. Roma’nın güney sahilinde ye alan bu şehir güney İtalya’nın en önemli şehridir. Bu şehir, Barok karakterini korumasının yanında, Pompei, Herculaneum ve Amalfi bölgelerini ziyaret etmek için başlangıç noktasıdır. Çok sayıda tarihi ve artistik mirasa sahip olan bu güzel şehir, pizza ve tatlılarıyla ünlüdür.

VERONA

Verona, efsanevi aşk Romeo ve Juliet’in hikayesi ile bilinen bir şehirdir. İtalya’nın en büyük opera festivallerinin düzenlendiği Verona Amfi tiyatrosu, İtalya’nın en büyük 3. arenasıdır. Ortaçağ dönemden kalma bir merkez, Roma dönemi kalıntıları, kalesi ve bir çok mağaza bulunmaktadır. İtalya’nın en çok ziyaret edilen 4. şehridir.

TORINO

Torino, İtalya’nın kuzeyinde bulunan Piemonte Bölgesi’nin baş şehridir. Büyük bir kültürel merkeze sahip şehir bir çok müzeye, şık mağazalara ve güzel restoranlara sahiptir. Barok mimarisine ait bir çok örneği ve sarayları barındıran şehir, kahve dükkanları, zanaatkarları ve  mimarı kemerlerle süslenmiş sokakları ile mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.

BOLOGNA

Bologna, kendine has güzelliği, zenginliği, mutfağı ve sol görüşlü politik kimliğiyle bilinen bir şehirdir. Avrupa’nın en eski üniversitesini olan Bologna Üniversitesi ile ünlüdür. Güzel ortaçağ merkezi ile, “portico” isimli kemerlerle bezenmiş sevimli meydanları görülmeye değerdir. Emilia-Romagna’nın en büyük şehridir. Ayrıca şehrin meydanı olan Maggiore Meydanı, Avrupa’nın en büyük meydanlarından bir tanesidir. İtalyanlar arasında bile Bologna, İtalyan mutfağının başkenti olarak anılmaktadır.

GENOVA

Genova, Liguria bölgesinin kuzeybatısında yer alan bir şehirdir. İtalya’nın en önemli liman kentidir. Büyüleyici ve modern bir akvaryuma ve ilgi çekici bir liman bölgesine sahiptir.  Şehrin tarihi merkezi Avrupa’nın en büyük ortaçağ merkezi olarak bilinmektedir.

PERUGIA

Umbria bölgesinin merkezinde bulunan kosmopolit bir şehir olarak Perugia iki önemli üniversiteye ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle Perugia Yabancılar Üniversitesi İtalyanca öğrenmek için en uygun üniversitedir. Yaz aylarında düzenlenen dünyaca ünlü jazz festivali bu şehrin en önemli etkinliğidir. Tepe noktasından eşsiz manzarayı seyredebileceğiniz bu duvarlarla çevrili şehrin tarihi 9. yüzyıla kadar dayanmaktadır.

PIZA EDUCAZIONE / Eğitim danışmanlık

İspanya turumuza klasiklerden başlamamız gerekirse ilk sıraya tabii ki Barselona’yı koymalıyız. Gaudi imzalı etkileyici yapıların belki de en ünlüsü olan La Sagrada Familia’yı ziyaret etmek öncelikli hedefiniz olabilir. Barselona aynı zamanda çok sayıda UNESCO Dünya Mirası alanına da ev sahipliği yapıyor ve kesinlikle rahat yürüyüş ayakkabılarınızı yanınıza almanız ve manzaralar arasında kaybolmanız gereken şehirlerden biri. Gothic Quarter’da dolaşmayı, Montjuic’i keşfetmeyi, Tibidabo’da gün batımını izlemeyi unutmayın. Picasso Müzesi ve La Barceloneta plajı da görülmeden geçilmemesi gereken yerlerden.

İspanya’nın başkenti Madrid, Avrupa tatili için harika bir destinasyon. Madrid, süslü mimarisi ve buna uygun mükemmel bakımlı bahçeleri ve parkları ile zarif ve şık bir kent. Madrid’i bu kadar inanılmaz yapan şey, şehrin sınırları içinde barındırdığı kültür ve tarih. Neredeyse 1000 yıl öncesine ait eserlerin bulunduğu Prado Müzesi’ne mutlaka uğramalısınız. Ayrıca, Madrid’in ikonik Kraliyet Sarayı’nı da görmemek olmaz. Bununla birlikte, sanatı seviyorsanız, dünya standartlarında olan Thyssen Müzesi’ne gidebilirsiniz. Daha sonra da Mısır tarafından İspanya’ya hediye edilmiş bir Mısır Tapınağı olan Debod Tapınağı’nı mutlaka ziyaret edin.

Güney İspanya’daki bu güzel Endülüs şehri, romantik bir cazibeye sahip. Sevilla’da gün boyunca Arnavut kaldırımlı sokaklarda açık hava kafeleri ve pastel renkli plazalarda dolanan at arabaları bulabilirsiniz. Gece olduğunda ise flamenko dansı tüm gücüyle ortaya çıkıyor. Sevilla, içinde kaybolmak için kendinize izin vermeniz gereken bir kent, ancak Plaza de Espana, Real Alcazar ve dünyada türünün en büyük örneği olarak bir gotik katedral olan Catedral de Sevilla gibi görülmesi gereken yerler için zaman ayırmayı unutmayın.

İspanya’nın güneyinde, Sevilla ile aynı bölge olan Endülüs bölgesinde yer alan Cordoba, Roma döneminde önemli bir şehir, Orta Çağ’da ise önemli bir İslam merkeziydi. UNESCO listesindeki Cordoba’nın tarihi merkezi, İspanyol rüyalarını süslemekte. Şehir, dolambaçlı ama kompakt Arnavut kaldırımlı sokaklar, ferforje balkonlar, parlak mavi saksılar ve boyalı kemerler gibi çarpıcı Endülüs vurgularına sahip beyaz badanalı hanlar, mağazalar, restoranlar ve evlerle bezeli. Ziyaretçiler, ayrıca Hristiyan Hükümdarlar Kalesi ve İspanya’nın en iyi korunmuş yapılarından biri olan ve genellikle Ulu Cami olarak anılan Cordoba Cami-Katedrali gibi şehrin ünlü tarihi mekanlarının keyfini çıkarmayı seviyor.

Endülüs’teki bir başka mücevher olan Granada, İspanya’da ziyaret edilebilecek en iyi şehirlerden biri. Granada’daki Arap etkisi, bu destinasyonu İspanya’nın geri kalanından farklı kılıyor. Mağribi İmparatorluğu’nun bir parçası olan tarihi sayesinde Granada, Fas çay kafelerinden Arap hamamlarına, tapas barlardan flamenko mekanlarına dek Arap ve Akdeniz kültürünün buluştuğu bir merkez. Burada Elhamra, Sierra Nevada Ulusal Parkı’nın dağları ve Sacromonte bölgesinin beyaz duvarlı mağaraları gibi nefes kesici yerel hazineleri görmek için zaman ayırmalısınız.

Mallorca, İspanya’nın en büyük değerlerinden biri. Bu rüya gibi ada kaçamağı, güneşin parlattığı plajlara, pitoresk küçük kasabalara ve turistleri akın akın çeken açık hava etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. Playa de Muro ve Cala Llombards’ın masmavi sularının tadını çıkarın, ardından bir arabaya atlayın ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Serra de Tramuntana’yı oluşturan çarpıcı dağları keşfedin. Boş zamanlarınızı Alcudia’nın eski kentinin sevimli sokaklarında, su kenarında yürüyüş yaparak ve hayranlık uyandıran Palma Katedrali’ni inceleyerek geçirebilirsiniz.

Eğer aradığınız tatil bol eğlence barındırmalıysa İbiza, dans partileri ile gönlünüzü fethedecek bir İspanyol şehri. Dünya çapında gece hayatı sahnesi ile tanınan İbiza’yı en yoğun yaz döneminde ziyaret ederseniz, kalabalık canınızı sıkmazsa en çeşitli etkinliklerin olduğu dönemde şehri deneyimleyebilirsiniz. Ancak İbiza’nın doğal güzelliklerine de bir göz attığınızdan emin olun. İbiza’nın plajları o kadar berrak bir suya ev sahipliği yapıyor ki okyanusa adımınızı atıp yumuşacık kumlara hayran olabilirsiniz. Ayrıca İbiza’daki Eski Şehir Dalt Vila’yı ziyaret ettiğinizde göreceğiniz tarihi cazibe de gönlünüzü kazanacaktır.

Afrika’nın kuzeybatı kıyılarında yer alan bu İspanyol adalar kümesi, İspanya’nın önde gelen plaj destinasyonlarından biri. Pitoresk kıyı şeridine ek olarak Kanarya Adaları, dört milli park da dahil olmak üzere her maceraperestin gönlünü fethedecek açık hava cazibe merkezleriyle de dolu. Yürüyüş yapıp, sahilde dinlenmenin yanı sıra Kanarya Adaları’nın en büyüğünde bulunan Santa Cruz de Tenerife’nin veya takımadaların en kalabalığı olan Las Palmas de Gran Canaria’nın mahallelerinde dolaşmak için biraz zaman ayırın ve yerel yaşamın tadını çıkarın.

İspanya’nın kuzey kıyısında Bask Bölgesi’nde yer alan San Sebastian, İspanya’da gastronomi tatili yapmak istiyorsanız ziyaret edebileceğiniz en iyi şehirlerden biri. Kordonda gezindikten ve Urgull’daki zirveyi ziyaret ettikten sonra, meşhur taze deniz ürünlerini ve Bask tapası olan pinço (pintxos) denemek için şehrin sokaklarına indiğinizden emin olun. Etseverlerdenseniz, yıllanmış otla beslenen sığır etinden yapılan özel bir biftek olan txuleta’yı da mutlaka öneriyorlar. San Sebastian tatlısının, ismini buradan almasının nedeni ise bu dünya çapında tanınan lezzetin, şehirdeki La Vina isimli restoranda keşfedilmiş olması. Arkanızda tüm pastoralliğiyle yemyeşil dağlar ve önünüzde uzanan masmavi sulara kendinizi atmayı da unutmayın.

İspanya’nın Bask Bölgesi’ndeki bu kuzey şehri Bilbao, kentin ve inişli çıkışlı tepelerin inanılmaz manzaralarını sunan güzel bir vadinin ortasında yer alıyor. En otantik pinço’ları tatmak için Eski Kent Casco Viejo’yu ziyaret edebilirsiniz. Bilbao’nun en iyi manzaralarından bazılarını bulabileceğiniz Parque Etxebarria’yı keşfetmeyi unutmayın. Hatta daha da muhteşem manzaralar için Artxanda Füniküleri’ne binebilirsiniz. Ayrıca dünyaca ünlü Guggenheim Müzesi ve Museo de Bellas Artes de Bilbao gibi yerel kültür miraslarını görmeden hiçbir ziyaret tamamlanmış sayılmaz.

Barselona’nın daha rahat versiyonu diyebileceğimiz Valensiya‘da, La Llotja de la Seda gibi UNESCO Dünya Mirası alanları bulunuyor. İspanya’nın üçüncü büyük şehri hem eski hem de yeniyi bir arada sunmasıyla öne çıkıyor. Gotik tarzdaki Valensiya Katedrali ve Plaza del Ayuntamiento’da klasik mimarinin yanı sıra sanat ve bilim şehri olduğunu kanıtlarcasına Valensiya Modern Sanat Enstitüsü gibi modern yerleri de burada görebilirsiniz. Şehir hayatına doyduktan sonra, Albufera Doğal Parkı’nda temiz hava almak veya yakındaki plajlarda dinlenmek için rotanızı düzenleyebilirsiniz.

Toledo, tarihle iç içe geçmiş bir başka İspanyol cevheri. Şehrin surlarla çevrili antik kısmında, bu tarihi kente ev sahipliği yapan Yahudi, Mağribi ve Hıristiyanların etkilerinin karışımını hala görebilirsiniz. Toledo, büyük bir şehirden uzaklaşmadan küçük kasaba İspanya’sını deneyimlemek isteyenlere kesinlikle önerilen bir destinasyon. UNESCO Dünya Mirası listesindeki bu şehir, Tagus Nehri’ne bakan bir tepenin üzerindeki konumu ve tarihi mimarisi sayesinde gerçekten nefes kesici. Panoramik bir manzara için Mirador del Valle’yi ziyaret edebilirsiniz. Ardından, Catedral Primada ve San Juan de los Reyes Monasterio gibi turistik yerleri gezerek Toledo’nun zengin tarihi hakkında bilgi edinebilirsiniz. Ayrılmadan önce şehrin ünlü badem ezmesini denemeyi de unutmayın.

ALEM

Batı Avrupa ülkesi İsviçre, Alpler’in doğa harikası güzelliğini gözler önüne sermektedir. İsviçre şehirleri, sundukları etkinlik olanakları ve gezilecek lokasyonları sayesinde, turistlerin uğrak noktası haline gelmeyi başarmışlardır. İsviçre’nin başkenti Bern’in yanı sıra Zürih, Cenevre, Luzern, Basel, Lozan ve Montrö, İsviçre’nin önemli şehirleri arasında, turistik özellikleri ile öne çıkanlardır.

Zürih

Manzarası kartpostalları aratmayan Zürih, İsviçre’nin en büyük şehri ve kültür merkezidir. Zürih’te lüks mağazaların sıralandığı caddeler ve uğrak müzeler ön plana çıkmayı başarmaktadır. Alpler’i gören doğa harikası alanlar da şehrin mutlaka keşfedilmesi önerilen rotalarındandır.

Cenevre

Jura Dağları ve Alpler ile sarmalanan Cenevre, İsviçre’nin en popüler şehirlerinden biridir. Cenevre Su Çeşmesi, katedraller, Sanat ve Tarih Müzesi ile ulusal parklar; şehirde unutulmaz serüvenlere adım atılmasını sağlamaktadır. Modern mekanların tarihi yapılarla bütünleştiği şehirde Fransız kültürünün etkisi de mevcuttur.

Luzern

Manzarası ile görenleri kendine hayran bırakan Luzern, İsviçre’nin en popüler ve dikkat çekici şehirlerinden biridir. Şapel Köprüsü, Aslan Anıtı ve İsviçre Ulaştırma Müzesi gibi değerli yapıları barındıran Luzern’de benzersiz anılar ölümsüzleştirilebilmektedir. Şehrin sımsıcak atmosferi ve şık kafeleri de turistleri etkileyen detaylardandır.

Bern

Orta Çağ mimarisini yaşatan binaları ile ünlü Bern, İsviçre’nin başkenti ve popüler tatil rotasıdır. Şehirde sanat müzeleri ve modern kültür merkezleri gezilebilmektedir. Bern Katedrali’nden sayısız kaliteli restorana varan rotalar ile şehirde unutulmaz anılar biriktirilebilmektedir.

Basel

Basel, İsviçre’nin en kalabalık ve en önemli şehirlerinden biridir. Farklı kültürlerin bir arada yaşadığı metropol, her yıl ortalama 1 milyon turist almaktadır. Köklü tarihinin yanı sıra ev sahipliği yaptığı Rhein Nehri ve Spalentor gibi simgeleri ile hayranlık uyandırmaktadır. Ayrıca Basel, ünlü kayak merkezleri ile turistlerin tatil için tercih sebebi olmaktadır.

Lozan

Lozan; İsviçre’nin Vaud kantonunun başkentidir. Cenevre Gölü’nün eşsiz manzarasına eşlik eden kent, Alp Dağları ile çevrilidir. Müzeleri ve sanat galerileri ile ünlü olan şehir, tarihi dokusunu kaybetmeyen güzelliği ile de ziyaretçilerinde hayranlık uyandırmaktadır.  

Montrö

Alp Dağları’nın eteklerine kurulu Montrö, popüler bir İsviçre şehridir. Doğal güzellikleri, tarihi ve turistik mekanlarının yanı sıra yıl boyunca gerçekleştirilen ünlü festivalleri ile ünlüdür. Özellikle her yıl temmuz ayında düzenlenen Montrö Caz Festivali sayesinde şehir, dünyanın dört bir yanından turist almaktadır.

İsviçre’nin en güzel şehirleri arasında bulunan Zürih, Alp Dağlarının eşsiz güzellikteki manzarasını izleme, işlek caddelerinde gezerek hediyelik satın alma ve müzelerde keşif yapma olanakları ile gezginlerin uğrak noktası olmayı başarmıştır. Cenevre ise ulusal parkları, aynı isimdeki gölü ve Su Çeşmesi’yle turistlere kapılarını açmaktadır. İsviçre’nin en büyük şehirleri listesinde ilk sıralarda bulunan Bern; Orta Çağ mimarisini yansıtan tarihi yapılarına ek olarak Einstein Evi ve Bear Park ile mutlaka gezilmesi gereken kentler listesine adını yazdırmaktadır. İsviçre kenti Luzern ise Aslan Anıtı ve Şapel Köprüsü ile gezginlerde hayranlık uyandırmaktadır. 

Kalabalık şehir Basel, kayak merkezleri sayesinde İsviçre’nin cazibe noktalarından biri haline gelmiştir. Ayrıca Vevey bölgesinde yer alan Montrö, doğal güzellikleri ve görkemli yapılarının yanı sıra ev sahipliği yaptığı festivalleriyle turistleri kendine çekmektedir. İsviçre kantonları arasındaki Vaud’un başkentliğini yapan Lozan, Alp Dağlarının güzelliğini gözler önüne sermekte, sanat galerileri ve müzeleri ile turistlere keyifli etkinliklere katılma imkanı sunmaktadır.

İskandinavya’nın incisi İsveç, yıl içinde çok sayıda turist ağırlamaktadır. Özellikle İsveç başkenti Stockholm’ün gelişmiş mimari yapıları ve farklı tarzdaki sanat müzeleri, ziyaretçilerin öncelik verdiği yerlerin başında gelmektedir. Turistlerin bölgede mutlaka görmeleri gereken diğer İsveç şehirleri ise Karlstad ve Göteborg’dur. Ayrıca vahşi yaşam alanları ve dini mabetleri ile öne çıkan Malmö de gezginlerin gezmekten keyif aldığı duraklardan biridir.

Stockholm

50’yi aşkın köprü ve 14 adayı kapsayan Stockholm, İsveç’in masalsı başkentidir. Gün batımı manzarasında güzelliğini kanıtlayan şehir, dünyanın ilk açık hava müzesine de ev sahipliği yapmaktadır. Kültür ve sanat tutkunları ile doğaseverlerin vazgeçilmez rotası olan Stockholm, müzeleriyle de ziyaretçilere unutulmaz anılar biriktirme imkanı sunmaktadır.

Karlstad

İsveç’in uğrak şehri Karlstad, müzeleri ve doğanın her rengini barındıran muhteşem alanlarıyla adından söz ettirmektedir. Varmlands Müzesi, Karlstad Katedrali ve Klaralven Nehri’nin manzarasıyla bu şehirde huzur dolu bir atmosferde keşfe çıkılabilmektedir. Ayrıca şehrin askeri ve tarihi açıdan da ülkenin en değerli lokasyonlarından biri olduğu bilinmektedir.

Göteborg

İsveç’in ikinci, İskandinavya’nın ise dördüncü büyük şehri olan Göteborg; ülkenin Kuzey Deniz’ine bakan kısmında Kattegat Körfezi’nde yer almaktadır. Coğrafi konumu sebebiyle muhteşem doğal güzelliklere sahip olan şehir, yıl boyunca düzenlenen eşsiz festivalleri sebebiyle turist akınına uğramaktadır. Gerek tarihi gerekse eğlence mekanlarıyla ziyaretçilerine unutulmaz bir tatil fırsatı sunmaktadır.

Malmö

İsveç’in güneyinde yer alan Malmö, 16. yüzyıldan kalma kalesi ve parkları ile meşhur olan bir şehirdir. Torso, Öresund Köprüsü ve Malmö Kalesi gibi eşsiz durakları bulunan bu şehir; tarihi ve şirin evlerle kaplı olan rengarenk sokaklarıyla da dikkat çekmektedir. Doğal güzelliklerin sanat merkezleri ile bir araya geldiği Malmö, her mevsimde turistlerin gözdesi olmayı başarmaktadır.

İsveç’in en büyük şehirleri dendiğinde akla ilk olarak Stockholm gelmektedir. Başkente bulunan Skansen Açık Hava Müzesi ve Drottningholm Sarayı, öncelikli görülmesi gereken yerlerin başında bulunmaktadır. Ayrıca İsveç’in önemli şehirleri listesinin bir diğer durağı olan Göteborg’daki Botanik Bahçe ve VOLVO Müzesi, gezginlerde hayranlık hissi uyandıran diğer lokasyonlardır. Göteborg ise Lüteriyen Masthugget Kilisesi ile dikkat çekmektedir. İsveç’in en güzel şehirleri arasında yer alan Karlstad’daki Värmlands Müzesi, ülke tarihinin 40.000’den fazla eser ve yaklaşık 9.000 obje ile anlatıldığı harika bir yerdir. İsveç ziyaretlerinin olmazsa olmaz durağı olarak bilinen Malmö’nün popülerliği, Avrupa’nın en uzun köprüsü Oresund’ın inşasından sonra oldukça artmıştır. Bunun yanı sıra tarihi Malmöhus Kalesi ve Kungsparken Park’taki eski yel değirmeni Slottsmollan, şehrin turistler tarafından günden güne daha fazla ziyaretçi almasına vesile olmuş mekanlardır.

Londra

Çay kültürü, sayısız tarihi bina ve benzersiz müzelerle meşhur olan Londra; Birleşik Krallık ve İngiltere’nin destansı başkentidir. Londra Kalesi, Doğal Tarih Müzesi ve devasa lunaparklar ile bu şehirde eğlence ile sanatın bütünleştiği görülebilmektedir. Yemyeşil parklarında dinlenilebilen Londra’da damak çatlatan lezzetler de denenebilmektedir.

Cambridge

İngiltere’nin en meşhur şehirlerinden olan Cambridge, köklü üniversitesi ve sanat sergileriyle turistlerde merak uyandırmaktadır. Cambridge Üniversitesi Botanik Bahçesi ve Fitzwilliam Müzesi, şehrin edebiyat alanındaki önemli rolünün ve doğal güzelliklerinin keşfedilmesini sağlamaktadır. Tarihi binalar, ihtişamlı saraylar ve bilimsel etkinlikler sayesinde Cambridge’in her yönüyle keşfedilmesi muhteşem bir fırsata dönüşmektedir.

Manchester

Müzik stüdyoları, kanallar, demiryolları ve tekstil endüstrisi denildiği gibi akla gelen Manchester; İngiltere’nin kuzeybatısında konumlanan bir şehirdir. Bilim ve Sanayi Müzesi ile Manchester Sanat Galerisi gibi mekanlara uğranabilen şehir; milli futbol takımı ve sanayi devriminin merkezi olmasıyla da tanınmaktadır. İnsanlık tarihinin gelişiminde önemli bir durak olan Manchester, doğal güzellikleriyle de benzersizliğini kanıtlamaktadır.

York

İngiltere’nin kuzeydoğusunda konumlanan York, gece vaktinde ışıklandırılan sokakları ve festivalleri ile meşhurdur. Romalılar tarafından kurulduğu bilinen şehir; Gotik katedrallere, surlara, sanat merkezlerine ve geçitlere de ev sahipliği yapmaktadır. Hipodromu ve kuleleriyle de adından söz ettiren York, tarihi atmosferini kaybetmeyen etkileyici rotalardandır.

Greenwich

Ulusal Denizcilik Müzesi’nin bulunduğu Greenwich, İngiltere’nin Londra şehrinde konumlanan bir ilçedir. Bu muhteşem rota, Kraliyet Gözlemevi ve Greenwich Parkı manzarası ile turistleri mest etmeyi başarmaktadır. Yeşilin maviye karıştığı Greenwich, ihtişamlı binalarıyla unutulmaz anılar biriktirilmesini sağlamaktadır.

Birmingham

Her yıl sayısız eğlenceli festivale ev sahipliği yapan Birmingham, muhteşem kafe ve barlarla dolu bir İngiltere şehridir. Birmingham Müzesi ve Sanat Galerisi ile Cadbury Dünyası gibi şahane destinasyonlar eşliğinde bu şehir, turistleri unutulmaz bir gezi macerasına çağırmaktadır. Müzik sesinin ve harika manzaranın asla son bulmadığı şehirde tarihi yapılar ile modern sokaklar da gezilebilmektedir.

İngiltere’nin önemli şehirleri listesinde ilk sırada yer alan Londra; dünyaca ünlü Big Ben, Buckingham Sarayı ve Londra Doğa Tarihi Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Eşsiz yapıları ve doğal alanlarıyla öne çıkan, Ulusal Denizcilik Müzesi ile Kraliyet Gözlemevi’nin yer aldığı Greenwich, Londra’nın popüler lokasyonlarındandır. Modern sokakları ve yapılarıyla dikkat çeken Birmingham ise Londra ile birlikte İngiltere’nin en büyük şehirleri arasında bulunmaktadır. Görülmeye değer İngiltere illeri içerisinde ayrıca sanat sergileri ve bilimsel etkinlikleriyle ünlü Cambridge; müzik stüdyoları, Bilim ve Sanayi Müzesi ve Manchester Sanat Galerisi ile ilgi çeken Manchester; katedralleri, hipodromu ve festivalleriyle turist akınına uğrayan York da bulunmaktadır.

Birleşik Krallık’ta bulunan 4 ülkeden bir tanesi olan İskoçya, İngiltere’nin ardından en yüksek nüfusa sahip Birleşik Krallık ülkesi. 1707 tarihine kadar bağımsız bir ülke olarak varlığını sürdürse de, bu tarihten sonra İngiltere, Galler ve İrlanda ile Birleşik Krallık’ı oluşturdular. 843 yılında Kenneth MacAlpine tarafından temelleri atılan İskoçya, dünya tarihinin varlığını devam ettiren en eski ülkelerinden de bir tanesi. Dünyanın doğal güzellik bakımından oldukça cömert davrandığı İskoçya’da 790 ada bulunurken bu adaların 130’unda yerleşim yeri bulunuyor. İskoçya’ya gittiğinizde insanlar sizi her daim pozitif karşılıyor. Oldukça soğuk bir bölge olmasına rağmen insanları da bir o kadar sıcakkanlı. Kibar ve yardımsever tavırları, ülkelerini ziyaret eden kişilerin genellikle İskoçya’yı bir kez daha ziyaret etmesiyle sonlanıyor. Siz de İskoçya’ya bir kez giderseniz, bir daha gitmek isteyeceksiniz.

Edinburgh

İskoçya’nın belki de en önemli şehri olan Edinburgh, doğal güzellikleri, tarihi yapıları ve sevecen insanlarıyla görülmeye değer bir şehir. Edinburgh’a eğer bir veya iki gününüzü ayırmayı düşünüyorsanız, bu sürenin Edinburgh’u tam anlamıyla hissetmek için yeterli olmayacağını anlarsınız. Edinburgh Kalesi, şehrin en eski yapılarından bir tanesi. 1000 yıldır olduğu yerde var olan bu kalede, şehir manzarasına hakim bir tepede yer alıyor. Yılda bir milyon ziyaretçinin gittiği Edinburgh Kalesi’ni tamamen gezmekse yaklaşık 3 saat sürüyor. Ayrıca bu kalede evlenmek isteyenler için bir de St. Margeret’s Şapeli bulunuyor. St. Giles Katedrali, şehre tarihi hava katan diğer bir mimari yapı. 14. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen katedralinde yer alan çan kulesi, Edinburgh’un simgelerinden biri ve 900 yıldır ülkenin dini merkezi olmayı başarmış. 1670 yılında kurulan Edinburgh Botanik Bahçesi de şehrin görülmeye değer yerleri arasında yer alıyor. 13 binden fazla bitki türünün bulunduğu yerde insanların alışveriş yapabilmeleri için bir de ufak mağara bulunuyor.

Glasgow

Sokaklarında gayda sesi tınısıyla tarihi hissedebileceğiniz bir şehir olan Glasgow’u bir kez görmeniz, şehre yerleşme planlarını yapmanıza yol açacak. Havasıyla insanı etkisi altına alan Glasgow’da yaşamdan izler taşıyan birçok mekan var. Glasgow Katedrali de bu mekanlar arasında en görkemli olanı. İskoç Reformu öncesinde inşa edilen yapı, Glasgow Başpiskoposu’nun katedrali olarak biliniyor. Katedral, orta çağdan kalma bir katedral olmasının yanı sıra İskoç gotik mimarisinin kusursuzluğunu yansıtıyor. Kelvingore Sanat Galerisi ve Müzesi, 2003 yılında restore edilmiş ve 2006 yılında kapılarını ziyaretçilerini açtı. Glasgow’un, hatta İskoçya’nın en çok ziyaret edilen mekanlarından bir tanesi olan Kelvingore Sanat Galerisi ve Müzesi, Kelvin Nehri’nin huzur veren görüntüsü ve Kelvingore Parkı’nın doğasıyla sanatı buluşturuyor.

Bilime meraklı olanların veya eğitim almak isteyenlerin ziyaret ettiği mekanlardan bir tanesi olan Glasgow Bilim Merkezi, 2001 yılında Kraliçe 2. Elizabeth tarafından açıldı. Üç kattan oluşan yapının mimarisi de gemiciliği bir gönderme içeriyor. Her katta çeşitli sergiler düzenlenirken, ziyaretçiler çeşitli eğitim atölyelerine de katılabiliyor.

Aberdeen

Granit Şehri olarak adlandırılan Aberdeen, Edinburg ve Glasgow’un ardından İskoçya’nın en önemli şehri olarak kabul ediliyor. 18. yüzyıl itibariyle günümüzdeki granit yapılara ev sahipliği yapmaya başlayan Aberdeen, 1970’de Kuzey Deniz petrolünün bulunmasıyla da Avrupa Enerji Başkenti olma unvanını kazandı. Granit Şehri olması Aberdeen’in mimari yapılarını da etkilemiştir. Şehrin adını aldığı Viktorya dönemine ait yapılardan en etkileyici olan Union Street’te bulunan Kasaba Evi. Kendi başına büyük bir heybeti olan yapının kuleleri ise etkileyici bir görsel sunuyor. Granit, diğer yapı malzemelerine nazaran oldukça dayanıklı bir madde. Bu nedenle, yıllar geçmesine rağmen şehrin görünümü hala ilk günkü gibi. Granit Şehri’nde görebileceğiniz diğer önemli yapılar ise; Thom’s Sarayı, Music Hall, Trinity Hall, Town and County Bankası ve dünyanın granitten yapılma en büyük ikinci mimarisi olan Marischal Koleji.

Dublin

Sakinlik, huzur istiyorsanız İrlanda’ da gitmeniz gereken şehirlerin başında gelmektedir. Tarihi yapıları, kültürü, yeşillikleri, parkları ve ünlü publarıyla en uğrak şehirlerden biri haline gelmektedir. İrlanda’ nın başkenti olan bu huzur dolu şehrin nüfusu yaklaşık 600 bin civarındadır. Klasik bir Avrupa şehri gibi Dublinde’ de saat 7’den sonra bütün alışveriş merkezleri ve mağazalar kapanır, sadece gece kulüpleri ve restoranlar çalışmaya devam eder. Dublin’de 9.yüzyılda bile inşa edilmiş Christ Church Katedrali’ni bile halen korunabilmektedir. Tarihi yapılara önem veren bir şehir olarak dikkat çeken Dublin ayrıcı Avrupa’nın en büyük dünyanın ise en büyük 2. Parkı olan Phoenix Parkışehrin hemen merkezindeki, içindeki süs gölleri ve kuşlarıyla meşhur olan St. Stephen’s Park, anıt parkları, Glendalough gibi sayısız parkta huzura ulaşabilirsiniz.

Belfast

Kuzey İrlanda’nın başkenti olan Belfast, Büyük Britanya topraklarında olmasına rağmen, İrlanda’yla kara sınırı olmasından dolayı İrlanda vizesiyle hiçbir vize kontrolü olmadan Belfast’a gidebilirsiniz. Titanik’ in üretildiği topraklar olması vesilesi ile şehrin en önemli simgelerinden biri olan Titanik Müzesidir. Geminin inşa edildiği Hawland & Wolff hakkında ve Titanik gemisinde sizi kısa bir yolculuğa çıkartan kısa bir film bulabilirsiniz.

Dublin gibi bu şehir de tarihi güzelliğini korumuştur. 1800’lü yıllarında ortasında inşa edilen Queens Üniversitesi, Black Taksi, Ulster Museum ve şehir sokaklarındaki graffitiler şehrin tadını çıkarmanıza yardımcı olacaktır.  Ayrıca, doğal oluşum olan Giant Causeway ve Carrick-a-Rede Rope Bridge turuna katılarak daha mükemmel bir deneyim yaşayabilirsiniz.

Galway & Cliffs Of Moher

Galway & Cliffs Of Moher, İrlanda ‘ nın en önemli turistik merkezlerinden birisidir.  Uçurumuyla meşhur olan bu yer, bir çok turiste misafirlik etmektedir. İrlanda’nın ve Avrupa kıtasının en batısı diyebileceğimiz bu topraklar Kuzey Atlantik Okyanusundaki dalgalar sonucunda aşınan bu topraklar mükemmel bir görüntü ortaya çıkarmıştır. En sonuna kadar  gitmeye cesaretinizin yetmeyeceği, gidebilseniz bile aşağıya bakarken nefeslerinizin kesileceği bir yerdir. Uçurumun kenarındaki patika yol ve okyanusun eşsiz havası size harika bir deneyim katacaktır.

LEMON ACADEMY

Musikvideos Trick Pulser1/9

Kötü dosttansa yalnızlık yeğdir.

Mesafe, dağı mavi, insanı yüce kılar.

İsmi ‘Buz ülke’ anlamına gelen bir ülkeyle tanışmaya hazır olun. Gulf Stream sıcak su akıntısının etkisiyle ılıman bir iklime sahip olan bu yerde yılın farklı mevsimlerinde 24 saat boyunca gece ve gündüz yaşanabiliyor. Peki doğanın size böylesine bir görsel şölen sunduğu bu yer neresi biliyor musunuz?

1. BLUE LAGOON

Yer altından gelen kaynar suların oluşturduğu ve adını sahip olduğu mavi renkten alarak doğal bir havuz olan, İzlanda’nın göz bebeği bu mavi lagün, Raykjavik’e 50 dakikalık mesafede sizi bekliyor. Blue Lagoon; yerel halkın düzenli geldiği, hatta bazı doktorların tedavi için tavsiye ettiği jeotermal bir kaplıca. Ayrıca sadece yerel halk değil, dünyanın her tarafından sadece burası için gelen insanlar da mevcut. Barındırdığı silica denen kilin faydalı olduğu söyleniyor. Çok modern bir tesise sahip bu yerin esas mevsimi ise yaz değil kış. Buz gibi havada, yağan karın altında, sımsıcak havuzda, buharlar arasında bulunmak ayrı bir güzel olsa gerek. Blue Lagoon için önceden rezervasyon yaptırmayı ve burası için yanınıza mayo ve bikinilerinizi almayı unutmayın.

2. JOKULSARLON

Avrupa’nın en büyük buzulu olan Vatnajökull’den kopup gelen dev buz parçalarının önünüzden geçerek okyanusa karışmasını izleyebilir, kimine de yanı başınızdakia sahile vurmasıyla dokunabilirsiniz. Simsiyah kumsal üzerinde elmas parlaklığında duran ve yarattıkları kontrastla ziyaretçilerini büyüleyen bu yerden uzun süre ayrılamayabilirsiniz, planlarınızı ona göre yapmanızda fayda var.

3. GEYSIR

80-100 °C derecede, yer altının derinliklerinden gelen basınçlı suyun, her 5-10 dk arası bir sürede, yaklaşık 75-100 metreye kadar gökyüzüne doğru fışkırması olayı. Sanki yer altında bulunan bir su tabancasından yukarı doğru ateş edilmesi gibi. Bölgede birbirinden farklı yerlerde irili ufaklı gayserleri bulmak mümkün. Bunlardan en büyük ikisi; Geysir ve Strokkur. En güzel görsel şovu da bu ikisini izleyerek elde edebilirsiniz.

4. SKOGAFOSS

Yeni fön çekilmiş saçları andırırcasına düz ama bir o kadar da ihtişamlı… Şelalelerin bolca bulunduğu ülkede hem genişliği hem de yüksekliği ile en güzellerinden birisi olan bu şelaleyi, hemen yanındaki merdivenlerden yukarıya çıkarak üstten görme fırsatı yakalayabilirsiniz.

5. REYNISFJARA BEACH

Reynisfara Beach’in simsiyah kumsalının yanında, sanki legoları üst üste koymuşçasına sıralı bazalt kayalar emin olun daha önce hiç görmediğiniz yerlerden.

6. STUDLAGIL CANYON

Dünyanın bizlere sunduğu en güzel bazalt kaya oluşumlarından. Devasa kayaları sanki bir heykeltıraş elinden çıkmışçasına düzenli halde bulabileceğiniz bu muhteşem yer son dönemde İzlanda’da en çok ziyaret edilen yerlerin başında.

7. SVARTIFOSS

Eriyen buzullardan gelen suların, ahenkle sıralı siyah bazalt kayaların önünden geçip, 20 metre aşağıya düşmesiyle oluşan bir diğer harika şelale.

8. KVERNUFOSS

Eğer bana şelale yetmedi ve daha az bilinen ve yine arkasından geçebileceğim başka bir şelale yok mu derseniz Kvernufoss Şelalesi’ni, Skogafoss’un hemen az ilerisinde mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ulaşımı çok az zorlu olan bu şelaleye ulaştığınızda her şeye değdiğini göreceksiniz.

9. FJADRARGLJUFUR CANYON

Size uzaydasınız hissi yaratacak en güzel yerlerden birinde sıra; Fjadrargljufur Kanyon’u. Sahip olduğu derinlik ve muhteşem panaromik manzarasıyla başınızı döndürebilir güzellikte sizi bekliyor.

10. SELJALANDSFOSS

Güneye hareketle Seljalandsfoss Şelalesi size; “güneye hoş geldiniz!” diyerek taa uzaklardan sizi karşılayacaktır. Karşıdan görünüşü çok süslü olan bu şelalenin en güzel tarafı ise arkasından geçilebiliyor olması.

11. KIRKJUFELL

Batı İzlanda’nın en popüler noktalarından birisi olan Kirkjufellsfoss Şelalesi ve ardında yükselen Kirkjufell Dağı’nı mutlaka listenize alın. Özellikle kuzey ışıkları döneminde geldiyseniz, Kirkjufell dağı size harika bir manzara sunacaktır.

12. VATNAJOKULL ICE CAVES

Doğanın en nadir sunduğu fenomenlerden biri olan buzul mağaralarını, mavinin her tonuyla gözler önüne serdiği Vatnajokull buzulunda bulabilirsiniz. Buzul mağaralarının içerisinde gezebilir, kısa süreliğine bu dünyadan uzaklaşabilirsiniz.

13. GULFOSS

Eskiden bir çiftçiye ait olan, ardından hidroelektrik için göz koyulan, fakat sahibinin; “eğer santral kurulursa kendimi şelaleye atarım” demesiyle olduğu gibi bırakılan bir diğer göz alıcı yer. Farklı seyir yerlerinden kendisini izlettirme fırsatı tanıyan bu şelalenin yanına kadar gidebilirsiniz. İçerisinde oluşan gökkuşağının fotoğrafını çekmeden dönmeyin.

14. KRYSUVIK

Üzerinde sıcak su buharlarının tüttüğü Krysuvik, Reykjavik’in güney batısında sizi bekliyor. Sanki yer altında bir fabrika var ve burada tütenler de bacaları. Kendinizi ocakta pişen bir tencere içerisinde hissedebilirsiniz. 😊

15. KERID CRATER LAKE

Golden circle rotasının sunduğu bir diğer güzellik ise Kerid krater gölü. Bu volkanik krater gölünün etrafında yürüyebilir, masmavi suyun, çevresindeki kırmızı toprakla yaptığı kontrastına hayran kalabilirsiniz.

16. HALLGRIMSKIRKJA

Reykjavik’te görülecek yerlerin başında, farklı mimarisi ile Hallgrímskirkja kilisesi geliyor. Şehrin en yüksek yapısı olduğundan, her yerden gözünüze çarpacaktır. Bu harika kilisenin tepesine çıkıp eşsiz Reykjavik manzarasını seyredebilirsiniz.

17. DETTIFOSS

Sadece İzlanda’nın değil, aynı zamanda Avrupa’nın en büyük şelalesi. Saniyede 500 metre küp suyun aktığı, 45 metre yüksekliği ve 100 metre genişliği ile tam bir görsel şölen.

18. THINGVELLIR NATIONAL PARK

Reykjavik’ten yaklaşık 1 saat uzaklaştığınızda dâhil olacağınız ve rota üzerinde birden fazla sürpriz barındıran keyifli bir güzergâh olan “Golden Circle” üzerindeki ilk nokta Thingvellir milli parkı. Burası iki tektonik plakanın birbirinden derin yarlarla ayrıldığı geniş bir yer. Ülke tarihinde önemli bir yere sahip. Ülkenin ilk parlamentosunun, parktaki İzlanda bayrağının bulunduğu yerde oluşturulmasından ötürü İzlandalılar açısından da oldukça önemli. Milli parkı, tarihi kalıntıları ve o şirin kilisesini gezebilirsiniz.

19. DYRHOLAEY

İzlanda’da yaşayan Puffin adındaki şirin mi şirin balıkçıl kuşları en yakından görebileceğiniz tek yer olan Dyrhoaley’de sıra. Ana yoldan ayrılarak ulaşacağınız bu gizli mabette, puffinlerin yuvalarına yaklaşıp, ağızlarında balıklarla hızlı hızlı uçtuklarına tanık olabilirsiniz. Aynı zamanda buradan Reynisfjara sahilinin simsiyah kumlarından oluşmuş muhteşem manzarasını seyredebilir, rüzgarın taşıdığı okyanus kokusunu içinize çekebilirsiniz.

20. MIDLINA

Avrupa ve Amerika platolarının birbirinden ayrıldığı yer olan Midlina’yı ziyaret edebilirsiniz. Kulağa gerçekten çok farklı geldiği kesin. Gördüğünüzde ise ne kadar farklı bir yer olduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Yarık üzerindeki köprüden geçip, köprünün altına inip, siyah kumlarla oynayıp farklılığın tadını çıkarabilirsiniz.

MELİH DAŞGIN / TURİZM GÜNLÜĞÜ

İzlanda, Kuzey Atlantik Okyanusunda yer alan dağlık bir ada ülkesidir. İzlanda bir anakara parçası olmasa da, İskandinav Avrupalı olarak kabul edilir.

İzlanda’nın dikkat çekici özelliklerinden biri de, % 10’u buzullarla kaplı olmasına rağmen, şaşırtıcı derecede ılıman bir iklime ve sayısız jeotermal sıcak nokta ve kaplıcalara sahiptir. Ülkedeki insanların yaşam ortalamaları kadınlar için 81,3 yıl ve erkekler için 79,6 yıldır ve dünyadaki en yüksekler arasındadır.

İzlanda doğası çeşitli ve egzotiktir ve doğada, doğanın unsurlarının İzlanda’yı volkanik patlamalar, depremler ve erozyon yoluyla nasıl şekillendirdiğinin izlerini görebilirsiniz. İzlanda manzarasının en karakteristik ve heyecan verici unsurlarından biri buzullardır. Bunların en büyüğü, 8.400 kilometrekarelik alanı ve buz üzerinde 1000 metreye varan kalınlığı ile Vatnajökull’dur.

Ülkenin yüzde on birinden fazlası muhteşem buzullarla kaplıdır. Buzullar genellikle ovalara kadar dillerde buzağılama yapar. Bazen geri çekilen buz kütlesi, buzuldan doğan buzdağlarının etrafta yüzdüğü derin lagünler bırakmıştır. Çatlakların berrak mavi tonları, beyaz yüzey ve buzda yaratıcı desenler oluşturan volkanik kül kalıntıları arasındaki renklerin oyununu görmek etkileyici bir manzara.

Comments are closed.