logo

İnsanlar gibi, bitkiler de ekstra ilgiye yanıt verir. H. Peter Loewer

MART 2023

cilt bakımı

Aromatik maddeler, çok eski zamanlardan beri psikolojik etkileri için kullanılmıştır. Bir çok kayıt, bu maddelerin gerek parfüm olarak, gerekse Mezopotamya, Mısır, Yunan ve Roma uygarlıklarına ait dini törenler ile tarih boyunca günümüze kadar gelmiş olan çeşitli kullanım alanlarına tanıklık etmektedir. Aromatik maddeler oldukça uzun süredir cinsel çekicilik ya da dini duyguların uyandırılması için kullanılsa da, psikoloji ve koku arasındaki ilişki üzerine çok az modern araştırma mevcuttur.

Açıktır ki evrimsel olarak bakıldığında, koku, duyularımız içerisinde en ilkel ancak en önemli olanıdır. Ceninde koklama sistemine ait hücreler beyin hücrelerinden daha önce gelişirler ve koku alma sinirleri vücutta yenilenmeye uğrayan tek sinir hücreleridir. Bu ve bununla birlikte diğer bir çok anotomik özelliği, bu duyunun ruhsal durum ile sıkıca bağlı olmasını sağlar. Koklama; beyinle dış dünya arasındaki en doğrudan bağlantıdır. İçgüdü, ruh hali, hafıza, duygular ve de hormonal sistem ile de yakından ilişkilidir.

Kokuların ruhsal durumumuzu etkilediği hepimiz tarafından bilinir. Bazı kokular zevk verir, bazıları sadece birini etkilerken, diğerleri duyguların belli belirsiz gölgelerini çağrıştırır, bir kısmı bir anının canlanmasını sağlarken, bazı kokular refleks uyarısı nedeni ile korkunç olabilir ve hatta kusmaya yolaçabilir. Cinsel açıdan çekici hoş kokulu kimyasalların-pheromene- hayvan yaşamında-insan da dahil- genellikle de bilinçaltı etkilerinin varlığının keşfi bilimsel tutuculara bile kokunun davranış ve duygularda güçlü bir etkisinin olduğunu gösterdi. Ancak, pheremone ile yapılan araştırmalar aromaterapiyi bilimsel olarak uygulamak isteyenlerin önüne önemli engellerden birini çıkardı.
Bu maddelere tepkiler evrensel değildir- bazılarını cinsel olarak uyarırken, bazıları üzerinde hiç bir etkisi olmayabileceği gibi, bazılarında cinsel isteği ve kuvveti azaltıcı olabilir, bazıları ise kokuyu hiç farkedemeyebilir. İşte bitkisel yağların psikolojik ve duygusal açıdan kullanımının karmaşıklığı ve zorluğu burada yatmaktadır- aynı kokuya maruz kalan kişilerin koklama aygıtının fizyolojik yeterliliğinden bağımsız olarak, bireysel tepkiler hem bireyin farklı yaşam deneyimlerinin koku-duygu reflekslerine yansıması, hem de doğuştan sahip olunan farklı eğilimler nedeni ile farklılık gösterecektir.
Ancak, aromaterapist psikolojik tepkilerin, fizyolojik olanlar gibi genellikle birbirinden küçük nüanslarla -sadece bazı durumlarda kökten farklılıklarla- ayrılacağını bilir. Bu, pratikte bitkisel yağları tedavisinde kullanan terapistin belli bir rahatsızlık için belli bir tedavi yöntemini benimsemesi yerine, her bireyin özgün psikolojik ve fizyolojik farklılığının bilincinde olmasını gerektirir. Belli ruhsal durumları etkileyen bitkisel yağlar için basit ve genel kurallar yoktur. Bu kişiye bağlı olarak farklı etkilerin gözlenebileceği gerçeğini öne çıkarmaktadır.

Her ne kadar, bitkisel yağların fizyolojik etkilerinin belirlenmesi zor da olsa, fiziksel problemleri gidermede psikolojinin etkisi gözden kaçırılmamalıdır. Olumlu ya da olumsuz ruhsal durumların kişilere etkisi, bu yazının konusu olmamakla birlikte, diğer alternatif terapilerin aksine ruhsal durumun çok nadir olarak fiziksel bir sorunun tek kaynağı olduğunu düşünülmektedir. Yine de olumsuz ruhsal durumun iyileşmeyi yavaşlatabileceği, olumlu bir ruh halinin de iyileşmeye önemli faydaları olduğuna inanılmaktadır. Aromaterapist doğru kullanılan bitkisel yağların ruhsal etkilerini, bitkisel yağların masaj yolu ile sağlanan fiziksel etkileri ile birleştirerek güçlü bir tedavi oluşturabilir.

Başını yastığa koyar koymaz uyuyanlara özeniyor, bir sağa bir sola dönmekten ve yastıkla kavgaya tutuşmaktan yoruluyorsanız çözüm birkaç damla lavantada yatıyor olabilir. Yastığınızın kenarına damlatacağınız birkaç damla lavanta yağı kolay bir şekilde uykuya dalmanıza ve deliksiz uyumanıza yardımcı olur. Uyumadan önce bitki çayı içmek gibi bir alışkanlığınız varsa bu çayların içine de birkaç damla yağ damlatabilirsiniz.
Pek çok çiçeğin arasından kokusuyla sıyrılıp ayırt edilebilen lavantayı siz de farklı amaçlarla kullanabilirsiniz. Kulak arkanıza, ensenize ya da bileklerinize sürdüğünüz lavanta yağı değme parfümlere taş çıkartacak ve fazlasıyla da kalıcı olacaktır. Eviniz de bu kokudan nasiplensin istiyorsanız kaloriferin üstüne içine birkaç damla lavanta damlatılmış ılık su koyabilirsiniz. Böylelikle hem ortama hoş bir koku hâkim olur hem de yaratacağınız ferah ortamla yine stres seviyesini düşürebilirsiniz.
Baş ağrısı gibi kas ağrılarının tedavisinde de lavanta yağı kullanabilirsiniz. Ağrınız bölgeselse biraz lavanta yağıyla ovup sıcak bir havluyla sarmak çok iyi gelecektir. Yoğun geçen bir gün, uykusuzluk, stres baş ağrınızın nedenleri olabilir. Ancak bunun neşenizin önüne geçmesine izin vermeyin. Alnınıza, ensenize birkaç damla lavantayla yapacağınız masajla ağrının nasıl kaybolacağına çok şaşıracaksınız. Baş ağrısı gibi kas ağrılarının tedavisinde de lavanta yağı kullanabilirsiniz. Ağrınız bölgeselse biraz lavanta yağıyla ovup sıcak bir havluyla sarmak çok iyi gelecektir. Mide bulantınız ne yaptınızsa hafiflemiyorsa bir de lavantayı deneyin. Lavantanın keskin kokusu bulantınızı hafifletmekte yardımcı olabilir. Çatlamış dudaklarınız için de en güzel bakım lavanta yağında. Dudaklarınızın kurumasından, soyulmasından, ruj sürdüğünüzde çirkin bir görüntü oluşturmasından şikayetçiyseniz lavanta yağını bir pamuk yardımıyla sürüp sonucunu kendi gözlerinizle görebilirsiniz.

Lavanta yağı bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Bu nedenle seyreltilmemiş yağı, cilt bakımı için geniş bir alanda kullanmadan önce küçük, sağlıklı bir cilt alanında test etmeniz önerilir.

Lavanta yağı gibi uçucu yağlar, saf olarak kullandığı zaman cilt üzerinde kızarıklık ve tahriş gibi sert etkiler bırakabilir. Bu nedenle, cilde uygulanmadan önce yarı yarıya suyla seyreltilerek veya diğer taşıyıcı yağlarla karıştırılarak kullanılmalıdır. Bu yağ, kullanım amacına bağlı olarak jojoba, argan ve hindistancevizi yağı ile karıştırılabilir. Cilde lavanta yağı içeren bir karışım uygulanmadan önce eller mutlaka yıkanmalıdır. Hazırlanan karışım, çoğu amaç için pamuklu bir ped veya parmaklar kullanılarak cilde masaj yaparak uygulanabilir. Ayrıca, sivilce veya benzer cilt sorunları için buharlı yüz bakımında da kullanılabilir. Seyreltilmemiş uçucu yağlar asla doğrudan cilde uygulanmamalı ve yutulmamalıdır. Yüz bölgelerinde lavanta yağı kullanan kişiler, yağın gözlerine girmemesi için özen göstermelidir. Yanlışlıkla temas etmesi durumunda ise bölge soğuk suyla iyice durulanmalıdır.

Lavanta yağı, saç dökülmesi ve saçın daha hızlı uzaması üzerinde bazı olumlu etkilere sahiptir. Saçkıran hastalığının geleneksel tedavisinde uzun yıllardır kullanıldığı bilinmektedir. Geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilen bir çalışma, lavanta yağının 7 aylık bir tedaviden sonra saç büyümesini yüzde 44 oranında artırabildiğini göstermiştir. (Kaynak)

Yakın tarihte fareler üzerinde yapılan bir araştırmada, lavanta yağı kullanımının saç foliküllerini önemli ölçüde artırdığı ortaya çıkmıştır. Söz konusu çalışma, bu uçucu yağın aynı zamanda saç folikülü derinliğini artırdığını ve bunun da saç büyümesini ciddi derecede desteklediğini göstermektedir.

Kanıtlanmış antibakteriyel özelliklere sahip lavanta yağı, sivilceye neden olan bakterileri ortadan kaldırarak bu cilt sorununu önleyebilir veya mevcut sivilceleri iyileştirebilir. Aynı zamanda komedojenik değildir. Bu, kullanım sırasında gözenekleri tıkamayacağı anlamına gelir. Cadı fındığı yağı ile kombine edilerek günlük tonik olarak ya da çay ağacı veya argan yağı ile seyreltilerek doğrudan sivilcelerin tedavisinde kullanılabilir.

Lavanta yağı, özellikle kış mevsiminde cildin kuruması nedeniyle birçok kişinin kabusu haline gelen egzamaya iyi gelmektedir. Hem antifungal hem de antimikrobiyal etkiye sahiptir. Yapılan araştırmalar, bu uçucu yağın egzamaya yol açan bir bakteri türü olan Staphylococcus aureus’u ortadan kaldırabileceğini göstermektedir.

Antioksidanlar açısından son derece zengin bir içeriğe sahip olan lavanta yağı, bu faydaları bileşenler sayesinde cilt hücrelerinin serbest radikallerle mücadelesine yardımcı olabilir. Cilt hücrelerinin büyümesini uyararak, ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü azaltabilir.

Lavanta yağı, sezaryen ve küçük yara izlerini iyileştirmeye yardımcı olabilecek antiseptik ve antienflamatuar özelliklere sahiptir. Çok yönlü bu doğal yağ, etkilenen bölgedeki doku büyümesini teşvik ederek yara izlerini azaltmaya yardımcı olabilir. Bu konuda yürütülen bir çalışma, lavanta yağının cilt yaralanmalarıyla ilişkili doku onarım süreçlerini uyarmaya yardımcı olduğunu göstermektedir. (Kaynak)

Kuzey Afrika ve Akdeniz’in dağlık bölgelerine özgü bu bitkinin mor renkli çiçeklerinden elde edilen lavanta yağı, antiseptik ve antienflamatuvar etkilere sahiptir. Sakinleştirici, gevşetici ve temizleyici etkisiyle tahriş olmuş cildi yatıştırır. Bütün bu özellikler, lavanta yağını kozmetik ürünler için değerli bir bileşen haline getirmektedir. Lavanta yağı, genel olarak cilt hücrelerinin davranışına birçok şekilde olumlu etki eder. Açık, koyu, hassas, kuru veya yağa meyilli her cilt dokusuna uygundur. Yağın antiseptik etkisi, tahriş olmuş cildi yatıştırır, iltihabı engeller ve böcek ısırıklarının daha hızlı geçmesini sağlar. Lavanta yağı cilt hücrelerinin büyümesini uyarır. Cildin yaşlanmasına karşı önleyici bir etkiye sahiptir. Aynı zamanda güneş yanığı sonrası iyileşme süreçlerini de destekler. Sebum bezlerinin aktivitesini düzenlediği için lekeli cilt ve sivilcelerin tedavisinde de iyi sonuçlar vermektedir.

Lavanta, en çok hoş kokusu ve rahatlatıcı etkisiyle bilinir. Bu bitkiden elde edilen lavanta yağı, aromaterapide yaygın olarak kullanılan çok yönlü esansiyel yağlardan biridir. Mantar enfeksiyonları, saç dökülmesi, egzama ve bazı diğer cilt sorunlarının tedavisine yardımcı olabilir…

Üzüm Çekirdeği Yağı Zararları Var Mı? Üzüm çekirdeği yağı, omega 6 bakımından çok zengin olduğu için enflamasyon riski taşıyor. Ayrıca yemek olarak tüketildiğinde kan basıncının yükselmesine, bulantı ve baş ağrısına yol açabiliyor. Üzüm çekirdeği yağının, kan sulandırıcı ve kolesterol düşürücü ilaçlarla birlikte kullanılması da tavsiye edilmiyor. Soğuk pres üzüm çekirdeği yağı kullananların yorumları genellikle olumlu yönde olsa da hassas bünyelerde durum farklı. Üzüm çekirdeği yağı üzümden daha farklı içeriklere sahip olmasına rağmen, üzüm alerjisi bulunan kişilerin de bu yağı kullanmaması gerekiyor. Ayrıca üzüm çekirdeği yağı, deriye doğrudan uygulandığında döküntü ve kaşınma gibi yan etkiler doğurabiliyor.

Tüm doğal içeriklerin, yararları olduğu gibi yan etkileri de olabileceğini unutmamak gerek. Bu nedenle doğal cilt bakımında, dermatologlar tarafından onaylanmış ürünlerin tercih edilmesi çok büyük önem taşıyor. 

Üzüm çekirdeği yağı yüze sürülür mü? Üzüm çekirdeği yağını, günlük serumunun veya nemlendiricinin içinde 1-2 damla ekleyerek kullanabilirsin. Fakat aktardan alınan bu yağların ciltte alerjik reaksiyona neden olabileceğini unutmamalısın. Bu yüzden üzüm çekirdeği yağını cildinde kullanırken dikkatli olmalı, göz çevresinde doğrudan kullanmamaya özen göstermelisin. / Üzüm çekirdeği yağı göz altı morluklarına iyi gelir mi? Antioksidan özelliği sayesinde üzüm çekirdeği yağının göz altı morluklarına iyi geldiği düşünülüyor. Cildi nemlendirme ve renk eşitliği sağlama konusunda üzüm çekirdeği yağı etkili olduğu için, göz altı morluklarında da kullanılabilir doğal bir yağ olma özelliğine sahip.

Antioksidan ve esansiyel yağ asidi bakımından oldukça zengin olan üzüm çekirdeği yağı, yüksek oranda E vitamini içeriyor. Linoleik asit bakımından güçlü bir kaynak olan bu yağda ayrıca Omega 3, 6 ve 9 yağ asitleri de bol miktarda bulunuyor. Bunun yanı sıra üzüm çekirdeği yağı, içerdiği yüksek düzeyde oligomerik proantosiyanidin ve tokoferol bileşenleriyle de pek çok fayda sağlıyor.

  • Akne ve sivilcelerin giderilmesine yardımcı oluyor.
  • Cildi besleyerek nem oranını dengeliyor.
  • Yara, yanık ve sivilce izlerinin onarılmasını sağlıyor.
  • Yaşlanma belirtilerinin azalmasına yardımcı oluyor.
  • Yaşlılık ve güneş lekelerinin giderilmesinde etkili oluyor.
  • Ciltteki tahrişlerin yatışmasını sağlıyor.
  • Cildin sıkılaşmasına destek oluyor.
  • Cildi güneş ve diğer çevresel etkenlere karşı koruyor.
  • Göz çevresindeki koyu halkaların giderilmesine yardımcı oluyor.
  • Cilt tonunun eşitlenmesini sağlıyor. (Bu yönüyle üzüm çekirdeği yağı cilt beyazlatma konusunda da olumlu sonuçlar veriyor.)
  • Saç derisini güçlendirerek dökülmeleri azaltıyor.
  • Saç derisine nem kazandırarak kepek ve kaşıntının giderilmesini sağlıyor.

Üzüm çekirdeği yağı faydaları açısından çok zengin ve hafif yapılı olmasına rağmen, doğrudan sürüldüğünde komedojenik etki oluşturabiliyor. Bu nedenle üzüm çekirdeği yağının yüze uygulanması yerine bu yağı içeren ürünlerin kullanılması, cilt ile daha uyumlu sonuçlar veriyor.

Argan yağının sunduğu şaşırtıcı özelliklerden yararlanmak istiyorsanız, pahalı saç ürünleri satın almaya gerek yok. Tek ihtiyacınız olan yağ! % 100 Argan yağı dır. A, C ve E vitamini gibi antioksidan, linoleik asit ve omega-6 yağ asitleri açısından zengindir. Harici olarak uygulandığında, daha sağlıklı cilt ve saç ile sonuçlanan hücre üretimini artırmaya yardımcı olur. Bu yüzden üst düzey güzellik ürünlerinde bulunan maddeler listesinde sıklıkla Argan yağı bulunmaktadır. Argan yağını saçınızda hangi durumlarda kullanmalısınız?

Kepek ve kuru kafa derisini ortadan kaldırın. Kuruluğu azaltmak için avuç içinize 5 veya 6 damla yağ koyun. Yağı elinizle ısıtın ve ardından kafa derinize sürün ve iyice masaj yapın. Sonra duş başlığı takın ve yağın saç ve saç derisine en az birkaç saat veya ideal olarak bir gece boyunca kalmasını sağlayın. Saç derinize haftada iki kez yağ uygulamak, kepek ve kuruluğu ortadan kaldırmaya yardımcı olacaktır.

 Kıvırcık saçları ve yıpranmış uçları ayırmak için saç kremi olarak kullanın Argan yağı saç kremi olarak da kullanılabilir. Sadece bir damla yağla başlayın, saçlarınız boyunca parmaklarınızla yaymadan önce avuç içinde ısıtın. Saçın uçlarına çok dikkat edin. Daha sonra parmaklarınıza yaklaşık 1/2 damla ekleyin ve kafa derinize masaj yapın.

Saç kurutma makinesi ve düzleştirici öncesinde kullanın. Herhangi bir şekillendirme aleti kullanmadan önce, önce avucunuzu kullanarak 2-3 damla Argan yağı uygulayın. Daha sonra saçlarınız boyunca köklerden yağla kaplayan uçlara eşit olarak dağıtmak için bir fırça veya tarak kullanın ve ısı hasarından koruyun.

Argan yağı, çok etkili bir gece derinlemesine bakım tedavisi olarak kullanılabilir. Saçlarınız kuru ve kırılgan ise, haftada bir kez, kafa derinize masaj yapmadan önce ellerinizde 6 ila 8 damlayı ısıtın. Sonra tüm saçınıza sürün. Duş başlığı, yağın daha iyi nüfuz etmesini sağlar ve yastığınızın kirlenmesini önler. Sabah, saçınızı normalde yaptığınız gibi yıkayın ve tüm yağ kalıntıları gidene kadar iyice durulayın.

Yüzme havuzlarında kullanılan kimyasalların yanı sıra tuzlu deniz suyu, saçlarınız üzerinde kuru ve mat bir etkiye sahip olabilir. Saçınızı köklerden uca kadar suya batırarak ve daha sonra birkaç damla yağ uygulayarak saçınızı klordan ve tuzdan koruyun, nemi kilitlemek ve bariyer görevi görmek için tekrar köklerden uçlara doğru çalışın. Suya her girdiğinizde prosedürü tekrarlayın.

Hem erkek hem de kadın birçok insan saç dökülmesinden muzdariptir. Argan yağı, saç dökülmesini durdurmak ve hatta kafa derisini haftada üç kez tedavi ederek yeni büyümeyi teşvik etmek için mükemmel bir yağdır. Saç dökülmesini tedavi etmek için, birkaç damla yağı parmak uçlarınıza alın ve dairesel bir hareketle kafa derinize 15 dakika masaj yapın.

Bukleler olanlar için, Argan yağı yönetilebilirliğe yardımcı olabilir ve bu bukleleri daha güzel bir görünüm için tanımlamaya yardımcı olabilir. Avuç içine birkaç damla uygulayın. Uçlara ve katmanlara odaklanarak elinizi saçınızdan geçirin. Ardından, saçınızı bir mikrofiber havluya koyun ve sürtünmeden hafifçe sıkın. Her seferinde ipuçlarından köklere kadar çalışarak tekrarlayın. Bukleleriniz dana güçlü ve yönetilebilir olacak.

Güneşte zaman geçirmeyi planlıyorsanız, dışarı çıkmadan önce güneşe zarar vermemek için saçınıza birkaç damla Argan yağı uygulayın. Köklerden uçlara kadar çalıştıktan sonra, nemi kilitlemek için saçlarınızı örün.

Saçınıza her gün birkaç damla Argan yağı uygulamak daha parlak bir görünüm vermesini sağlayacaktır.

Güzellik malzemeleri arasında en çok para harcanan ürün kirpik uzatma ürünleridir. Fakat rimeller kimyasallarla doldurulur ve kirpiklere zarar verebilir. Argan yağının devreye girdiği yer burasıdır. Sadece rimelleri nemlendirir ve koyar, rimelin olumsuz etkilerine karşı ayakta durmasına yardımcı olur, ama bazıları da kirpiklerin büyümesine yardımcı olur – ki bu da tamamen maskara ihtiyacını ortadan kaldırabilir! Parmaklarınız arasında yağın bir damlasını ısıtın ve kirpiklerinizi hafifçe ovun. Temiz bir maskara fırçanız varsa, kirpiklerin arasından geçerek yağı eşit şekilde dağıtarak kullanabilirsiniz.

Dudaklarınız kuru, pul pul oluyorsa artık bakım zamanı gelmiş demektir. Argan yağı dudaktaki cilde fayda sağlayabilir. Harika bir dudak bakımı ve kremidir.

Banyo ya da komodinin üzerinde onlarca güzellikle ve bakım malzemesi var değil mi? Eğer öyleyse, kelimenin tam anlamıyla bu ürünlerin yerini alabilen yüksek kaliteli bir argan yağına yatırım yapmalısınız . Argan, gündüz ve gece nemlendirici, yaşlanma karşıtı krem, göz serumu, çene çubuğu, tıraş sonrası balsam, yumuşatıcı ve akne tedavisi hepsi bir arada!

Esnekliği Artırmak ve Erken Yaşlanmayı Önlemek. Yağ asitleri, E vitamini, A vitamini ve antioksidanları ile argan yağı, erken yaşlanma belirtilerini silmek için harika bir yoldur. Düzenli olarak kullanılırsa, kırışıklıkların derinliğini ve şiddetini azaltabilir, elastikiyetini düzeltebilir, yaşlılık lekelerini azaltabilir ve sağlıklı cilt hücrelerinin rejeneratif oranını arttırabilir.
Ciltte aşırı yağ sayesinde sivilceler ortaya çıkabilir. Daha önce de belirtildiği gibi, argan yağı, cildin doğal yağ üretimini düzenlemeye yardımcı olduğu için yağlı ciltler için mükemmeldir. Aslında, araştırmalar argan yağının yağlı ciltli bireylerde sebum seviyelerini azaltabildiğini bile göstermiştir. Argan yağının yüksek linoleik asit içeriği, hasar görmüş cildi iyileştirirken akneye bağlı iltihabı azaltmaya da yardımcı olabilir. Maksimum akne rahatlaması için, yeşil çay ve çay ağacı yağı ile birlikte argan yağı kullanın. Argan yağı sadece akne tedavisinde değil, aynı zamanda E vitamini, A vitamini ve diğer antioksidanlar gibi anti-enflamatuar ajanları sayesinde diğer cilt hastalıklarını rahatlatabilir ve iyileştirebilir. Egzama , dermatit, sedef hastalığı ve rosacea gibi cilt sorunlarına hitap eden argan yağını deneyin .

Tamamen doğal bir ürün olduğu için, argan yağı yüzünüzün en hassas kısmı olan gözünüzün etrafında kullanmak için tamamen güvenlidir. E vitamini içeriği, bu bölgedeki ince çizgileri azaltmaya bile yardımcı olabilir. Bir damla argan yağının cilde nazikçe masaj yapması her iki gözü de kaplarken, daha etkili bir sabah göz serumu yapmak için diğer doğal bileşenlerle de birleştirebilirsiniz. Bu yağ karışımı yorgun gözleri canlandırır, erken yaşlanma belirtilerini ve donukluğu giderir. Jojoba yağı ile küçük bir kap (0.5 oz) yarı noktasına kadar doldurun . Ardından şişenin dörtte üçünü doldurmak için argan yağı ve çuha çiçeği yağı eşit miktarda ekleyin. Son olarak, 10 damla havuç tohumu yağı (doğal UV koruyucu) ve 10 damla E vitamini yağı ekleyin. Serin ve karanlık bir yerde saklayın ve gençleşmiş gözler için günlük olarak kullanın.

Cilt tipiniz ne olursa olsun, argan yağı sizin için çalışabilir. Kuru cilde sahip olanlar da bu yağın fantastik nemlendirici etkilerinden fayda sağlayabilirler, bu da kaşıntı ve pul pul dökülmeleri azaltabilir. Yağlı cilde sahip olanlar bile argan yağını kullanmaktan memnun kalacaklar. Kesinlikleri gözenekleri tıkamayacaktır. Bu nedenle siyah noktaları olanların endişe etmemesi gerekiyor. Eğer cildinizi yağdan mahrum bırakırsanız, kendi doğal yağını fazla üretmeye başlayabilir. Argan yağını cilde uygulayarak, doğal yağ üretim seviyelerini dengeliyor. Hassas cilde sahip olanlar % 100 doğal argan yağı kullanırsa cildinde herhangi bir tahriş olmayacaktır.

Tonik cildinizi kurutuyorsa veya çok fazla tahrişe neden oluyorsa o zaman argan yağı aradığınız çözüm olabilir. Normal toniğinize birkaç damla argan yağı ekleyerek, sert etkilerini telafi edebilirsiniz. Kullanmadan önce iyice çalkalayın. Ya da, daha doğal bir yaklaşım tercih ederseniz , konvansiyonel güzellik ürünlerinde bulunan alkol ve parabenlerin büzücü maddelerini ekleyerek kendi toniğinizi yapın. Bir bardak kaynar suya 10 dakika boyunca bir yeşil çay poşeti bırakın . Çay poşetini çıkarın ve iki damla çay ağacı yağı ve iki damla argan yağı eklemeden önce soğumaya bırakın. Temiz bir cam kavanozda kapatın ve cildinizi temizlikten sonra sabah ve gece kullanın (her kullanımdan önce çalkalayın).

Argan yağının en yaygın kullanımlarından biri nemlendirici losyondur. Doğal bir yağ olması sebebiyle cildi nemlendirir, yumuşatır ve korur. Eğer cildinizi yağlı hissetmekten endişe ediyorsanız yine de bir deneyin. Hızlı bir şekilde emer ve gündüz yüz kremi olarak kullanmak için yeterince hafiftir, gece kremi olarak da kullanabilirsiniz. Cildinizi temizledikten sonra, avucunuzda bir damla yağı ısıtın. Dairesel hareketleri kullanarak, yüz ve boyuna uygulayın. Gece vakti, kış aylarında veya kurutucu iklimlerde, ilave nemlendirme ve koruma için ikinci bir damla uygulamanız gerekebilir.

Argan Yağını Yüzünüzde Kullanmak İçin 10 Neden. Argan, hem geleneksel hem de güzellik amacıyla Fas’ta geleneksel olarak kullanılan altın, pürüzsüz bir yağdır. Esansiyel yağ asitleri, antioksidanlar ve çok önemli bir besin maddesi olan E vitamini içeren zengin bir karışımla, argan yağı cilt bakımının sağladığı faydalar yakın zamanda tüm dünyaya yayıldı! Peki argan yağını bu kadar özel yapan ne? Rujlardan ve göz kremlerinden yüz temizleme mendillerine kadar her şeyde neden bu kadar etkilidir? 

Yaşın ilerlemesiyle birlikte ciltte kırışıklıklar ve sarkmalar meydana gelir. Kolajen üretimi düşer ve cilt esnekliğini kaybeder. Bu nedenle ciltte kırışıklık ve sarkma gibi deformasyonlar meydana gelir. Ancak bu deformasyonları kozmetik ürünlerle düzeltmek mümkün değildir. Hepsinden önce sağlıklı beslenme, düzenli uyku, düzenli egzersiz ve bol su tüketimi gerekir. Ayrıca alkol, kafein ve sigaradan mutlaka uzak durulmalıdır. Kırışıklık ve sarkma sorununun yanı sıra ciltte yaygın olarak lekelenme sorunu meydana gelir. Özellikle 40’lı yaşlardan sonra vücudun çeşitli bölgelerinde lekelenmeler meydana gelir. Bu lekelenmeler açık tenli kişilerde daha çok görülmekle birlikte burun, alın, yanaklar, omuz, el ve kollarda öne çıkar. Ciltte oluşan lekelenmeler ilerleyen yaşın yanı sıra gençlerde de görülebilir.

Güneş ışınları ciltte leke oluşumunda önemli bir rol oynasa da hormon dengesizliği, hamilelik, vitamin eksikliği ve stres gibi etkenler leke oluşumunu tetikleyebilir. Kadınlar genellikle yaşlarının ilerlemesiyle birlikte ciltlerinin kıymetini daha iyi anlarlar. Bu nedenle ciltlerinin daha sağlıklı ve genç görünmesi için çeşitli kozmetik ürünlerden yardım alırlar. Ancak servet değerinde olan anti-agning kremler, losyonlar ve serumlar her zaman için istenilen sonuçları vermezler. Ayrıca oldukça maliyetli olan bu krem ve losyonların herkesin bütçesine uygun olduğunu söyleyemeyiz. Bu nedenle günümüzde pek çok kişi doğanın bizlere sunduğu bazı şifalı bitkilerden hazırlanan kürleri tercih etmektedir.

Güzellik endüstrisinde giderek daha fazla doğal içerik kullanılmaya başlanmasıyla birlikte çiçekler de bundan payını alıyor. Bu da çiçekleri seven insanlar için güzel bir haber! Harika kokan çiçekler aynı zamanda cildinize de iyi gelerek, tüm güzel özellikleri içinde barındırıyor. Çiçekler cildinizi iyileştirebilir ve sivilceleri azaltabilir. Çiçekler içinde cildi iyileştirici özellikleri bulunan en yaygın bitkidir. Çiçekler olmadan hiçbir kozmetik ürünü üretilemez. Hem şifa güçleri var hem de güzel kokuları.

Comments are closed.