

Ayrıca yılda en az iki kez seyahat eden insanların depresyon riskinin seyahat etmeyen insanlara göre daha az olduğu kanıtlanmıştır. Gerçekten de seyahat etmek, üzüntünün panzehridir çünkü öyle ya da böyle bir şekilde her şeye farklı gözle bakabilmenizi sağlar. Gerçeklere ve kendinize bakış açınızı tazeleyen yenileyici bir banyo gibidir.

Yeni ortamlar, belirsizliklerle dolu olduğu için, seyahat etmek sizi öngörmesi zor yeni durumların içine sokacaktır. Bu bilinmezlik, anksiyete sebebi olabilir ancak daha çok heyecan duymanıza sebep olacak, maceradaymışsınız hissi yaratacaktır. Seyahat etmek için doğmuş olanların bu adrenaline ihtiyacı vardır; akıllarına estikçe seyahat edenler bu duyguların onlara hayatta olmanın ne kadar güzel olduğunu hatırlattığını bilir. Seyahat ettiğinizde, konfor alanınızın dışına çıkarsınız. Hayatınızın ve dünyanızın ufuklarını genişletmeye karar verirsiniz. Ama en güzeli, bazen, farkında bile olmadan, entellektüel kapasitenizi harekete geçiriyor olmanızdır. Bu, sizi daha yaratıcı biri yapar, sosyal ve duygusal becerilerinizin gelişmesine yardımcı olur.
Bir seyahatin keyfinin üç kez yaşandığı söylenir: seyahati planladığınızda, onu gerçekleştirdiğinizde ve onu hatırladığınızda. Bu üç aşama için de büyük miktarda yaratıcılık şarttır. Hatta yaratıcılık, nereye seyahat etmek istediğinize karar verdiğiniz andan itibaren gereklidir. Nelerden hoşlandığınızın, ne aradığınızın ve hangi destinasyonda sizi neyin beklendiğinin bilincinde olmak zorundasınız.
Bir yolculuğa çıktığınızda, öyle ya da böyle, yaratıcılığınız kendini göstermeli. Daha önce görmediğiniz, alışık olmadığınız ya da en azından sizin için sıradan olmayan yerlere gidersiniz. Pek çok şeye adapte olmanız gerektiğini anlarsınız: geleneklere, göreneklere, yemeklere, alışkanlıklara, nasıl gezileceğine vs. Daha da önemlisi eğer uzak bir yere gitmişseniz farklı bir dile ve farklı sosyal etkileşim yollarına da ayak uydurmanız şarttır. Seyahatinizi hatırladığınızda, yaşadığınız anıları en iyi şekilde gözünüzde canlandırıp onlara anlam kazandıracaksınız. Yaşadığınız deneyimin en iyi yönlerini seçip onları tekrardan yaşayacaksınız. Başınızdan gelip geçen şeyleri yorumlayacaksınız.
Tüm bu süreçlere, birlikte baktığınızda, karmaşık entellektüel aktivitelere eşdeğer olduklarını görebilirsiniz. Neredeyse bir kitap yazmak gibidir. Ya da çizim yapmaya, değerlendirmeye ve bir projeyi hayata geçirmeye benzer. Entellektüel ve kreatif becerilerinizin pek çoğu seyahat sürecine dahil olur. Bunlardan dolayı, bir seyahate çıktıktan sonra, asla aynı kişi değilsinizdir. Yaşadığınız deneyim oldukça yoğun ve canlandırıcıdır, işte tam olarak bu yüzden çok eğlenceli olabilir.

Bilerek olabileceğinden daha az olmayı planlıyorsan, seni hayatının geri kalanında mutsuz olacağın konusunda uyarıyorum. Abraham Maslow








Sahip olduklarınla yetin. İşlerin nasıl olduğuna sevinin. Eksik hiçbir şeyin olmadığını anladığında bütün dünya sana ait. Lao Tzu


Şu andaki koşullarınız nereye gidebileceğinizi belirlemiyor; onlar sadece nereden başlayacağınızı belirler. Nido Qubein
Uçamıyorsan, koş. Koşamıyorsan, yürü. Yürüyemiyorsan emekle ama ne olursa olsun hareket etmeye devam et. Martin Luther King, Jr



Derin nefes alma, sinir sistemimizin sevgi dilidir. Dr. Lauren Fogel Mersy

“Zor” ülkelerde doğup büyümüş insanlar doğal olarak yurt dışında yaşamaya daha hızlı ayak uydurabiliyorlar. Bu insanların sosyal norm anlayışları oldukça güçlü olduğu için yeni normlara uyum sağlamakta zorlanmıyorlar. Nasıl bir ülkede doğduğunuzun önemi yok. Çalışmalar gösteriyor ki kültürel anlamda dar bir ülkede yetişmek diğer kültürlere adapte olmayı zorlaştırıyor. Bu zorluğun nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Kabul edilme ihtiyacı.
- Üstüne düşeni yapma ve diğerleriyle ortaklaşa bir şeyler yapma ihtiyacı.
- Ayrıcalık yapılmaması beklentisi.
- Kurallara karşı gelmeyi reddetme.
Geeraert’in ekibi uluslararası değişim programlarına katılan 889 gönüllü ile birlikte çalıştı. Hepsi evlerinden uzak bir ülkede 18 ay boyunca farklı ailelerle yaşayan lise öğrencileriydi. Bu öğrenciler bulundukları yerlerdeki okullarda eğitim gördüler. Öğrencilerden sosyokültürel uyum süreçlerini ölçen anketler doldurmaları istendi. Ayrıca iyi hissedip hissetmediklerine dair psikolojik adaptasyonlarının ölçüldüğü bir değerlendirme daha yapıldı. Anketlerde 6 karakter özelliği sorgulandı:
- Deneyime açık olmak
- Alçak gönüllülük ve dürüstlük
- Kibarlık
- Duygusallık
- Bilinç
- Dışa dönüklük
Çalışmaya toplamda 23 ülkeden vatandaşlar katıldı. Hindistan, Malezya, Japonya ve Çin gibi bazı ülkeler “zor” ülkeler kategorisinde değerlendirildi. “Esnek” ülkeler kategorisinde ise Brezilya, Macaristan, Yeni Zelanda ve Amerika gibi ülkeler yer aldı.
Çalışmadaki verilerin analiz edilmesi sonucunda tahmin edilen sonuçlar doğrulanmış oldu. Anketler sonucunda şu bilgilere ulaşıldı:
- “Esnek” ülkeler kategorisindeki ülkelere seyahat eden ve bu ülkelerde ikamet etmiş olan kişiler sosyal normlara uyum sağlamak konusunda en az sorun yaşayan grup oldu.
- Alçak gönüllü ve cana yakın yabancılar çevrelerine daha iyi uyum sağlayabilen grup içinde yer aldı.
Sonuç olarak, yurt dışında yaşamaya uyum sağlama sürecinde en önemli iki etmenin kişilik ve kültürel faktörler olduğu ortaya çıkmış oldu.

Tabii, son yıllara dek farklı kültürlerde yer edinen sosyal normların insanların refahını nasıl etkilediğine dair bir bilgi bulunmuyordu. Essex Üniversitesi’nde Nicolas Geeraert’in yönetiminde görevli bir grup araştırmacı, sosyal normların etkisi ve karakter özelliklerinin göçmenlerin adaptasyon sürecini nasıl etkilediğine dair bir rapor yayınladı.
Küresel bir dünyada yaşasak da, sosyal normlar hala bizleri bölüyor ve aramıza mesafe koyuyor. Bu tabii ki bir ülkeye yeni taşınan insanların hayatını da zorlaştırıyor.
Bu raporda temel olarak uyum sağlamanın “zor” olacağı ülkeler olduğundan söz ediliyor. Bu durum, sosyal normlarda esneklik olmaması ve daha az tolerans gösterilmesinden kaynaklanıyor. Bunun yanında, sosyal normlar konusunda daha “esnek” ülkeler de bulunuyor. Bu ülkelerde farklılıklara daha fazla saygı gösteriliyor.

Bazı insanlar zorunluluktan dolayı başka bir ülkeye taşınsalar da, bazıları da yaşam kalitelerini artırmak, çalışmak ya da okumak için ülke değiştiriyorlar. İşin aslı, bir yere gezmeye gitmekle orada yaşamak aynı şey değil. Yurt dışında yaşama planı yapıyorsanız, başka bir yere yerleşmek zorunda kalırsınız. Ayrıca şu ankinden bambaşka bir yaşam tarzına da ayak uydurmalısınız.
Yurt dışında yaşamak artık eskisinden daha kolay ve gün geçtikçe dünya daha da küçük bir yer haline geliyor. Uzun mesafe ilişki bir sorun olmaktan çıktı. Ayrıca her gün farklı ülke ve kültürlerden insanlarla bağlantı kuruyoruz. Bu insanlar artık bizlere daha yakın ve onlara daha kolay ulaşabiliyoruz. Bununla birlikte, farklı bir ülkeye taşınmak isteyenlerin sayısı da her geçen gün artıyor.




Sen bu dünyada her şeyden önce vazgeçmemen gereken tek şeysin. Ortaokuldayken şiddetli anksiyete ve depresyonla mücadele ediyordum ve ailemden ve bir terapistten aldığım yardım ve destek hayatımı kurtardı. Yardım istemek ilk adımdır. Bu dünya için bilemeyeceğin kadar değerlisin. Lili Rhinehart


Küçük bir çatlak kırıldığın anlamına gelmez, teste tabi tutulduğun ve dağılmadığın anlamına gelir. Linda Poindexter

Sen hastalığın değilsin. Anlatacak bireysel bir hikayen var. Bir adınız, bir geçmişiniz, bir kişiliğiniz var. Kendin kalmak savaşın bir parçası. Julian Seifter


Mücadele yoksa ilerleme de yoktur. Frederick Douglas

Gerçek duygular üretilemez ve yok edilemez… beden gerçeklere yapışır. Alice Miller
