logo

Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz.

Zulüm ile abat olanın akıbeti berbat olur.

AH NİCE BİR UYURSUN – AŞKIN ODU CİĞERİMİ

BEN DOST İLE DOST OLMUŞUM – BEN BU YOLU BİLMEZ İDİM – BU DÜNYAYA GELEN KİŞİ – BİLİRİM SENİ YALAN DÜNYASIN – BİZ DÜNYADAN GİDER OLDUK

İLİM İLİM BİLMEKTİR

SEVERİM BEN SENİ – SORDUM SARI ÇİÇEĞE – SEN DÜNYAYA BENİM DERDİN

YÜRÜ FANİ DÜNYA / Yemen illerinde Veysel Karani / YÜZ BİN CEFA KILSAN BANA / YER YÜZÜNDE GEZER İDİM

Bu dünyadan gider olduk. Kalanlara selam olsun. Bizim için hayır dua Kılanlara selam olsun. Ecel büke belimizi. Söyletmeye dilimizi. Hasta iken halimizi. Soranlara selam olsun

Tenim ortaya açıla. Yakasız gömlek biçile. Bizi bir asân vechile. Yuyanlara selam olsun. Azrail alır canımız. Kurur damarda kanımız. Yuyacağın kefenimiz. Saranlara selam olsun. Selâ verile kastımıza. Gider olduk dostumuza. Namaz için üstümüze. Duranlara selam olsun.

Dünyaya gelenler gider. Hergiz gelmez yola gider. Bizim halimizden haber. Soranlara selam olsun. Miskin Yunus söyler sözün. Yaş doldurmuş iki gözün. Bizi bilmeyen ne bilsin. Bilenlere selam olsun

Hak cihana doludur, kimseler Hakkı bilmez

Onu sen senden iste, o senden ayrı olmaz

Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım

Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz

Yunus sözün anlar isen, mani’sini dinler isen

Sana iyi dirlik gerek, bunda kimseler kalmaz

YÛNUS EMRE

Tarihî kişiliği menkıbelerle iç içe giren Yûnus Emre’nin destanî hayatına dair ilk ve en geniş mâlûmat Uzun Firdevsî’nin (ö. 918/1512) yazdığı sanılan Vilâyetnâme-i Hacı Bektâş-ı Velî’de yer almaktadır. Buna göre Yûnus Sarıköy’de yaşayan, çiftçilikle geçinen fakir bir kişidir. Önce buğday almak üzere Karahöyük’e gider, bir süre Hacı Bektâş-ı Velî’nin yanında kalır, geri döneceği sırada buğday yerine Hacı Bektaş ona “nefes” vermeyi teklif eder, fakat Yûnus ısrar edince kendisine dilediği kadar buğday verilerek gönderilir. Köyüne yaklaştığı esnada gafletinin farkına varan Yûnus, buğdayın bir gün tükenip nefesin ise tükenmeyeceğini düşünerek tekrar tekkeye döner ve nasip ister. Durum Hacı Bektâş-ı Velî’ye arzedilince o, “Bundan sonra olmaz. Biz o kilidin anahtarını Tapduk Emre’ye verdik, varsın nasibini ondan alsın” der ve onu Tapduk Emre’ye gönderir.

Yûnus da Tapduk Emre’nin yanına varıp durumu ona anlatır; Tapduk Emre halinin kendisine mâlûm olduğunu, hizmet edip emek vermesi halinde nasibini alacağını söyler. Yûnus kırk yıl boyunca erenler meydanına eğrinin yakışmayacağı düşüncesiyle tekkeye sadece düzgün odun taşır. Rum erenlerinin Tapduk Emre’nin tekkesinde büyük bir meclis kurdukları bir gün mecliste Yûnus Emre ile birlikte Yûnus-ı Gûyende denilen başka bir Yûnus daha bulunmaktadır. Tapduk Emre cezbeye gelince Gûyende’ye, “Yûnus, söyle!” der, fakat Gûyende işitmez. Tapduk bu sözü üç defa tekrarladığı halde Yûnus-ı Gûyende yine işitmez. Bu defa Yûnus Emre’ye dönüp, “Yûnus, vakit geldi, o hazinenin kilidini açtık, nasibini aldın, hünkârın nefesi yetişti, sen söyle!” der. Gönlü açılan, gözlerinden perde kalkan Yûnus “şevk denizine düşüp” inci ve mücevher değerinde sözler söylemeye başlar (Manakıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî, s. 48-49).

Aziz Mahmud Hüdâyî’nin, şeyhi Üftâde’nin sohbetlerinden derlediği Vâḳıʿât’ta yer alan Yûnus’la ilgili rivayetler Vilâyetnâme’de anlatılanları tamamlar gibidir. Hüdâyî’ye göre Yûnus’un mürşidi Tapduk Emre “şeştâ” çalardı. Bir gün Tapduk yine şeştâ çalmaya başlayınca sesi Yûnus’a dokunur, Yûnus cezbelenir ve sanatını bırakıp Tapduk’a derviş olur. Vâḳıʿât’taki bir rivayette Yûnus Emre’nin Tapduk Emre’ye otuz yıl hizmet ettiği, şeyhinin kızıyla evlendiği, pîrinin nefesinin bereketiyle şair olduğu belirtilir (Vâḳıʿât-ı Üftâde, s. 91, 256). Yine Vâḳıʿât’ta yer alan bir başka rivayete göre otuz yıl hizmetten sonra Yûnus, “Ben bu yolculuktan bir şey anlayamadım, muhtemelen sülûkü tamamlayamayacağım” diyerek tekkeden ayrılmış, fakat yolda rastladığı erenler ve onlarla yaşadığı olağan üstü hallerle gafletten uyanıp geri dönmüş ve Tapduk’un ayaklarına kapanarak kendini bağışlatmıştır (a.g.e., s. 374; İsmâil Hakkı Bursevî, Rûḥu’l-beyân, I, 171).

Süleyman Şeyhî de Yûnus’tan, Tapduk Emre’den, şiirlerinden ve tekkeye taşıdığı odunlardan söz etmiş, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Yûnus hakkında, “İlâhî menzillerin hangisine çıktımsa bu Türkmen kocasının izini önümde buldum, onu geçemedim” dediğini nakletmiştir (Bahrü’l-velâye, vr. 143b). Yûnus Emre ile Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî arasında geçtiği aktarılagelen başka bir rivayete göre Yûnus bir gün karşılaştığı Mevlânâ’ya, “Mes̱nevî’yi sen mi yazdın?” diye sormuş, Mevlânâ “evet” deyince Yûnus, “Uzun yazmışsın. Ben olsam, ‘Et ü kemik büründüm / Yûnus diye göründüm’ derdim” karşılığını vermiştir.

Diğer bir halk rivayetine göre Yûnus 3000 şiir söylemiş, daha sonra Molla Kasım adlı bir zâhid bunları şeriata aykırı bularak 1000 tanesini yakmış, 1000 tanesini suya atmış, kalan 1000 şiiri okurken, “Derviş Yûnus bu sözü eğri büğrü söyleme / Seni sîgaya çeken bir Molla Kasım gelir” beytine rastlayınca pişman olup tövbe etmiş ve Yûnus’un velîliğine inanmıştır.

Hor bakma sen toprağa,
Toprakta neler yatar?
Kani bunca evliya,
Yüz bin Peygamber yatar.

Cennette buğday yiyen,
Gaflet gömleğin giyen,
Hem dünyaya meyleden,
Adem Peygamber yatar.

Arkasıyle kum çeken,
Göz yaşıyle yuğuran,
Kabeye temel kuran,
Halil Peygamber yatar.

Vücudunu kurt yiyen,
Kurt yedikçe şükreden,
Belalara sabreden,
Eyyup Peygamber yatar.

Kuyuda nihan olan,
Köle diye satılan,
Mısır’a sultan olan,
Yusuf Peygamber yatar.

Yusuf’un yavu kılan,
Kurt ile dava kılan,
Ağlayıp gözsüz kalan,
Yakup Peygamber yatar.

Asasın ejder eden,
Bahre vurup yol eden,
Firavun helak eden,
Musa Peygamber yatar.

O Allahın habibi,
Dertlilerin tabibi,
Enbiyalar serveri,
Resul Muhammed yatar.

Hayber kalasın yıkan,
Kafiri oda yakan
Şahinler gibi bakan,
Ali gibi er yatar.

Ata ana gülleri,
Kuran okur dilleri
Fatm’ana oğulları;
Hasan, Hüseyin yatar.

Sen dünyaya benim derdin, senden o kalmış ola mı?
Sen dünyayı dost sanırdın, sana yüz vermiş ola mı?

Derlerdi inanmaz idin, hiç ölürüm sanmaz idin,
Ecel kurdu senin dahi, boynunu burmuş ola mı?

Yetmiş ömrün ahir olmuş, nazik tenin leke olmuş,
Gözlerin göğü sararmış, benzin de solmuş ola mı?

Fani dünyanın beyleri, giyerler türlü donları,
Yatmışlar kara toprağa, gözleri dolmuş ola mı?

Yunus Emre’m şerh eylemiş, vefasız dünya halinden,
Gönül gözü yaraların evliya silmiş ola mı?

Zinhar gönül vermeyin dünya payına birgün,
Dünyaya gönül veren düşe tayına birgün.

Bu dünya bir evrendir ademleri yutucu,
Bize dahi gelerek yuta toyuna birgün

Görmez misin toprağı hasları koçmuş yatar,
Bizi de onlar gibi ala koynuna birgün.

O kuşun ki yuvası doğan elinde ola,
O anda kaçan dura gide yayına birgün

Miskin biçare Yunus, gördüm bildim demesin,
Seni Hakk’a ileten düşe soyuna bir gün.

ZAMAN GEÇTİ DEVİR DÖNDÜ

Zaman geçti devir döndü,
Saladır kudse gidelim.
Bu cihana gelen gitti,
Saladır kudse gidelim.

Salihler kalmadı gitti,
Bu cihanı fesat tuttu.
Bu cihanın işi bitti,
Saladır kudse gidelim.

Alimler okuyup tutmaz,
Halkı görüp de gözetmez.
Gönüllerde sefa bitmez,
Saladır kudse gidelim.

Emri maruf bu dem kaldı,
Bidat gelip sünnet öldü,
Nasipli nasibin aldı,
Saladır kudse gidelim.

Ey Yunus sen sözünü bil,
Öz haline nazarın kıl,
Ölüm gelmezden önce öl,
Saladır kudse gidelim.

YER YÜZÜNDE GEZER İDİM

Yer yüzünde gezer idim, uğradım milketler yatar.
Kimi büyük, kimi küçük key kuşağı berkler yatar.

Kimi yiğit, kimi koca, kimi vezir, kimi hoca,
Gündüzleri olmuş gece, oncalayın çoklar yatar.

Doğru varırdı yolları, kalem tutardı elleri,
Bülbüle benzer dilleri, danışman yiğitler yatar.

Büyük, küçük ağlamışlar, server yiğitler komuşlar,
Baş ucunda yay asmışlar, kırık dökük oklar yatar.

Atlarının izi tozlu, önleri tabıl pazulu,
Ele güne hükmü yazlı, şu muhteşem beyler yatar.

Gece gündüz oğlancıklar söyler iken bülbül gibi,
Ayrılmışlar anaları sinlerini bekler yatar.

Elleri dür kınalı hem karavaşları tapulu,
Kargı gibi uzun boylu gül yüzlü hatunlar yatar.

El bağlamıştır kamusu, Hak Çalap’tandır umusu.
Nökerli kızdır kimisi, alınmadık çoklar yatar.

Yunus bilmez kendi halin, Hak Çalap söyletir dilin.
Bir nicesi yeni gelin, ak teleme yüzler yatar.

YÜZ BİN CEFA KILSAN BANA

Yüz bin cefa kılsan bana,
Senden yüzüm döndürmezim.
Canım dahi alır isen,
Senden yüzüm döndürmezim.

Seni severim can ile,
Kul olmuşum ferman ile,
And içerim Kuran ile,
Senden yüzüm döndürmezim

Kiliseye dersen girem,
Nakus dahi dersen çalam,
Aşıklara yoktur kalem,
Senden yüzüm döndürmezim.

İsa mısın, Musa mısın,
Ya Yusuf-ı Kenan mısın,
Vallah ki canlar canısın,
Senden yüzüm döndürmezim.

Yunus gerçek aşık isem,
Hak yoluna sadık isem,
Hizmetlere layık isem,
Senden yüzüm döndürmezim

Yemen illerinde Veysel Karani

Rumda Acemde aşık olduğum,
Yemen illerinde Veysel Karani
Hak peygamber sevdi ve dostum dedi

Yemen illerinde Veysel Karani

Anasından doğup dünyaya geldi
Melekler altına kanadın serdi
Resulün hırkasını tacını giydi

Yemen illerinde Veysel Karani

Erenler önünde kemer belinde
Ak nurdan beni var o sağ elinde
Veys Sultan derler hak divanında

Yemen illerinde Veysel Karani

Sabah namazını kılıp giderdi
Gizlice Rabbine niyaz ederdi
Anın işi güçü deve güderdi

Yemen illerinde Veysel Karani

Bin deveyi bir akçeye güderdi
Onun da nısfını zekat ederdi
Develer bileşince tevhid ederdi

Yemen illerinde Veysel Karani

Elinde asası hurma dalından
Eyninde hırkası deve yününden
Asla hata gelmez onun dilinden

Yemen illerinde Veysel Karani

Yastığı taş idi döşek postu
Cennetlik eylemek ümmeti kastı
Hakkın sevgilisi habibin dostu

Yemen illerine Veysel Karani

Anasından destur aldı durmadı,
Kabe yollarını geçti boyladı
Geldi o Resulu evde bulmadı

Yemen illerinde Veysel Karani

Peygamber mescidden evine geldi
Veysin nurunu kapıda gördü
Sordu Aişeye eve kim geldi

Yemen ellerinde Veysel Karani

Yunus eydür gelin biz de varalım
Ayağın tozuna yüzler sürelim
Hak nasip eylesin komşu olalım

Yemen illerinde Veysel Karani.

Okumaktan mana ne,

İLİM İLİM BİLMEKTİR

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır?
Okumaktan mana ne, kişi Hakkı bilmektir,
Çün okudun bilmezsin, ha bir kuru emektir.

Okudum bildim deme, çok taat kıldım deme,
Eri hak bilmez isen, abes yere yelmektir.

Dört kitabın manası bellidir bir elifte,
Sen elifi bilmezsin, bu nice okumaktır?

Yiğirmi dokuz hece, okursun uçtan uca,
Sen elif dersin hoca, manası ne demektir?
Yunus der ki: Ey hoca, gerekse var bin Hacca,
Hepisinden iyice, bir gönüle girmektir.

Yunus Emre

Biz dünyadan gider olduk, kalanlara selam olsun,
Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun.

Ecel büke belimizi, söyletmeye dilimizi,
Hasta iken halimizi soranlara selam olsun.

Tenim ortaya açıla yakasız gömlek biçile,
Bizi bir arı vech ile yuyanlara selam olsun.

Azrail alır canımız, kurur damarda kanımız,
Yayılacak kefenimiz, saranlara selam olsun.

Gider olduk dostumuza, eremedik kasdımıza,
Namaz için üstümüze duranlara selam olsun.

Sözdür söylenir araya, kimse döymez bu yaraya,
İletip bizi mezara koyanlara selam olsun.

Aşık odur Hakk’ı seve, Hak derdine kıla deva,
Bizim için hayır dua, kılanlara selam olsun.

Dünyaya gelenler gider, asla gelmez yola gider,
Bizim halimizden haber soranlara selam olsun.

Aşık Yunus söyler sözü, kan yaş ile doldu gözü,
Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun.

Yunus Emre

BİLİRİM SENİ YALAN DÜNYASIN

Bilirim seni yalan dünyasın,
Evliyaları alan dünyasın.

Kaçan kurtulmaz senin elinden,
Demir kafesler kıran dünyasın.

Sevdiğim aldın beni ağlattın,
Dönüp yüzüme gülen dünyasın.

Süleyman tahtın sen viran kıldın,
Masumlar boynun büken dünyasın.

Kaç kez boşaldın, kaç defa doldun,
Ahir bizden de kalan dünyasın.

Felek değirmen çarh vurur döner,
Onun suyunu savan dünyasın.

Yunus hep sema edip çarh vurur,
Bizim çarhımız bozan dünyasın.

Yunus Emre

BU DÜNYAYA GELEN KİŞİ

Bu dünyaya gelen kişi, ahir yine gitse gerek,
Misafirdir vatanına, bir gün sefer etse gerek
.

Vade kıldık o dost ile biz bu cihana gelmeden,
Nere kadar eğleniriz, o vademiz yetse gerek.

Biz de varırız o ile, nasıl ki vademiz gele,
Kişi varacağı yere, gönlünü berkitse gerek.

Gönül nice berkitmeye dost iline giden yola,
Aşık kişiler canını bu yola harc etse gerek.

Can niye ulaşır ise, akıl da ona harc olur,
Gönül neyi sever ise, dil onu şerh etse gerek.

Acep midir aşık kişi, maşuğunu zikrederse,
Aşk başından aşacağız gönlünü zar etse gerek.

Yunus şimdi sever isen, ondan haber ver sen bize,
Aşığın odur nişanı, maşuğun söylese gerek.

Yunus Emre

BEN BU YOLU BİLMEZ İDİM

Ben bu yolu bilmez idim, aşk gönlüme düştü gider,
Aşk elinden dertli yürek kaynayarak taştı gider.

Hani bizden öğüt alan, kalmadı dünyaya gelen,
Gece gündüz taat kılan, o Sırat’ı geçti gider.

Hep onlar Sırat’ı geçti, varıp dost iline düştü,
Gönül maksuda erişti hazrete ulaştı gider.

Nefsi doyunca yiyenler, kana kana uyuyanlar,
Dili gıybet söyleyenler cehenneme düştü gider.

Cehenneme düşen kişi, zarılıktır onun işi,
Onulmaz bağrının başı, büryan olup pişti gider.

Aşk oduna yanmayanlar, öleceğin sanmayanlar,
Göz açıp uyanmayanlar şöyle gaflet bastı gider.

Bu aşk bana bir düş idi, Hak müesser kılmış idi,
Derviş Yunus bir kuş idi, halk içinden uçtu gider.

Yunus Emre

AŞKIN ODU CİĞERİMİ

Aşkın odu ciğerimi yaka geldi yaka gider,
Garip başım bu sevdayı çeke geldi, çeke gider.

Kar etti firak canıma, aşık oldum cananıma,
Aşk zencirin dost boynuma taka geldi, taka gider.

Sadıklar durur sözüne, gayri görünmez gözüne,
Bu gözlerim dost yüzüne baka geldi, baka gider.

Bülbül eder ah ve figan, hasret ile yandı bu can,
Benim gönülcüğüm ey can, çıka geldi, çıka gider.

Arada olmasın naşı, onulmaz bağrımın başı,
Gözlerimin kanlı yaşı aka geldi, aka gider.

Miskin Yunus’un sözleri, efgan eder bülbülleri,
Dost bahçesinin gülleri koka geldi, koka gider.

Yunus Emre

YÜRÜ FANİ DÜNYA

Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?
Bencileyin gözü yaşlı, ağlayı kalmış var mıdır?


Söylerim bilmezim sözüm, yürürüm görmezim özüm,
Bir oldu gecem gündüzüm, hiç böyle olmuş var mıdır?

Benim baştan yüreğim baş, göz yumuldu çekildi kaş,
Bencileyin gülmedik baş, cihana gelmiş var mıdır?

Döğdüm başım taşlar ile, kan akıttım yaşlar ile,
Yarenler kardeşler ile, candan ayrılmış var mıdır?

Ahir halkla helallaşıp, her biriyle esenleşip,
Bencileyin aklı şaşıp, ağlayı kalmış var mıdır?

Bunca zamanlar bilişip, ahir dönüp ayrılaşıp,
Böyle bir dertlere düşüp, odlara yanmış var mıdır?

Nerde yürüsem inlerim, hiç sesin gelmez dinlerim,
Gelesin diye gözlerim, gidende gelmiş var mıdır?

Bu söylediğim sözleri, dertliler için söylerim
Acep bu benim sözümden, haberim almış var mıdır?

A dostlar esenleşelim, tuz ekmek helalleşelim,
Ta ölünce ağlaşalım, ağlayıp gülmüş var mıdır?

Ağlayıp bulmadım çare, çok yalvardım Peygambere
Yunus gibi yüzü kare, cihana gelmiş var mıdır?

Yunus Emre

Sordum sarı çiçeğe,
Benzin neden sarıdır?
Çiçek der ki; ey derviş,
Ahım dağlar eritir.

Yine sordum çiçeğe,
Sizde ölüm var mıdır?
Çiçek der ki; ey derviş,
Ölümsüz yer var mıdır?

Yine sordum çiçeğe,
Kışın nerde olursuz?
Çiçek der ki; ey derviş,
Kışın turab oluruz.

Yine sordum çiçeğe,
Tamuya girer misiz?
Çiçek der ki; ey derviş,
O münkirler yeridir.

Yine sordum çiçeğe,
Uçmağa girer misiz?
Çiçek der ki; ey derviş,
Uçmak adem şehridir.

Yine sordum çiçeğe,
Gül sizin neniz olur?
Çiçek der ki; ey derviş,
Gül Muhammed teridir.

YUNUS EMRE

AH NİCE BİR UYURSUN

Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın?
Göçtü kervan kaldık dağlar başında.
Çağrışır tellallar inanmaz mısın?
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.

Emir Hac göçeli hayli zamandır,
Muhammed cümleye dindir, imandır.
Delilsiz gidilmez, yollar yamandır,
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.

Bülbül olup dost bağında öte gör,
İyi amellerle yükün tuta gör,
Efendimin kervanına yete gör,
Göçtü kervan kaldık dağlar başında.

Yunus sen bu dünyaya niye geldin?
Gece gündüz Hakk’ı zikretsin dilin.
Enbiyaya uğramaz ise yolun,
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.

Yunus Emre

Ah Nice Bir Uyursun – Loudingirra Özdemir & Bill Hyland

Severim ben seni candan içeri,
Yolum ötmez bu erkandan içeri. Nere varır isem gönlüm dolusun,
Seni nerde koyam bundan içeri.

Beni sorman bana, bende değilim,
Suretim boş gezer dondan içeri. Beni benden alana ermez elim,
Kadem kim basa sultandan içeri.

Tecellîden nasip erdi kimine,
Kiminin maksudu bundan içeri.

Kime dokunduysa o dost nazarı,
Onun şulesi var günden içeri. Senin aşkın beni benden almışken,
Ne şirin dert bu dermandan içeri.

Şeriat, tarikat yoldur varana
Hakikat, marifet ondan içeri Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman’dan içeri

Sülûk seyir eden aşkın erine,
Nice mezhep olur dinden içeri. Dinin terkedenin küfürdür işi
Bu ne küfürdür imandan içeri

O bir dilberdir ki, yoktur nişani,
Nişan olur mu nişandan içeri. Meğer Yunus gözü tuş oldu dosta,
Ki kaldı kapıda ondan içeri.

Yunus Emre

Mustafa Ceceli – “Severim Ben Seni”

BEN DOST İLE DOST OLMUŞUM

Ben dost ile dost olmuşum, kimseler dost olmaz bana,
Münkirler bakıp gülüşür, selam dahi vermez bana.
Ben dost ile dost olayım, canımı feda kılayım,
Ölmezden evvel öleyim, dünya baki kalmaz bana.

Terk eyledim cümle işi, Hak yoluna kodum başı,
Dost yüzünü göreliden sabır karar olmaz bana.
Bir aşığım, biçareyim, baştan ayağa yareyim,
Hem deli hem divaneyim, akıl da yar olmaz bana.

Aşk odu yaktı canımı, kimseler bilmez halimi,
Seçemem soldan sağımı, garet ve ar olmaz bana
. Sanmanız beni deliyim, dost bahçesi bülbülüyüm,
Mevla’nın kemter kuluyum, kimse kıymet vermez bana.

Ey biçare aşık senin kimden korkar acep canın?
Korktuğun da dost olacak, hayf ile kar olmaz bana.
Aşkın ile ben tüterim, dayim oturup ağlarım,
Dahi kime yalvarayım, hemen derman sensin bana.

Bülbül olup ben öterim, dost bahçesinde biterim,
Gül alırım, gül satarım, bağ ve bağban olmaz bana.

Miskin Yunus nice diyem, fani cihanı terk edem,
Yana yana Hakk’a gidem, perde hicap olmaz bana.

Yunus Emre

Dost senin aşkın oku key katı taştan geçer,
Aşkına düşen aşık can ile baştan geçer. Aşkına düşenlerin yüreği yanar olur,
Kendini sana veren dükeli işten geçer.

Gece gündüz zar olur, aşkın ile yar olur,
Endişesi sen olan cümle teşvişten geçer. Ariflere bu dünya hayal ve düş gibidir,
Kendini sana veren hayal ve düşten geçer.

Dünyanın muhabbeti ağılı aşa benzer,
Ahirin sanan kişi ağılı aştan geçer.

Başında aklı olan ahrete amel etmez,
Hurilere aldanmaz, göz ile kaştan geçer.

Gerçek aşık o ola, can vermiye o ive,
Dost ile pazar için nice bin baştan geçer.

Yunus’un gönlü gözü doludur Hak sevgisi,
Sohbet ihtiyar eden yad ve bilişten geçer.

Yunus Emre

Uğur Işılak – Can ile Baştan Geçer

Gelin tannış olalım. İşi kolay kılalım. Sevelim sevilelim. Dünya kimseye kalmaz.

Dil Söyler Kulak Dinler Kalp Söyler Kainat Dinler

Comments are closed.